Sarp, boynumu kavrayarak dudaklarımın arasına bir ilaç sıkıştırmıştı. İlacı tükürdüğümde boynumu sıkıp,
-"İç şunu! Seni boğmamı mı istiyorsun?"
Başımı sağa sola oynatıyordum, dudaklarımı sertçe açıp ilacı resmen gırtlağıma sokmuştu. Tam geri çıkartacakken, ağzımın içine suyu resmen boşaltıp yutmamı izlemişti. Ceketini düzeltip, karşımdaki sandalyeye otururken ona iğrenircesine bakıyordum.
-"Senden nefret ediyorum."
Tıslarcasına söylediğim cümleye karşı Sarp kahkaha atmıştı. Yakasını düzeltip, kahvesinden bir yudum aldığında,
-"Ben seni çok seviyorum ama? Nefretinin hiçbir anlamı yok sevgilim."
Öfkeyle solumuştum, Sarp sessiz bir şekilde kahvesini içiyordu. Ona karşı o kadar hissizdim ki...İçimde zerre duygu bırakmadığındandır belki de...Cam kapıdan bahçeye baktığımda aklıma Sarp'la ilk tanışmamız gelmişti. Gözlerim istemsizce dolduğunda bakışlarımı kaçırmıştım. Zamanı keşke geri alabilseydim, eğer öyle bir şey mümkün olsaydı Sarp'la asla aynı ortamda bile bulunmazdım. Gözlerimden süzülen yaşları parmağımla silip, ayağa kalkmıştım. Tam masadan uzaklaşıyordum ki elimi kavramıştı,
-"Akşama iş arkadaşlarım ve ortaklarım gelecek, sana yeni kıyafetler ve aksesuarlar aldırdım. Güzelce hazırlanırsan sevinirim Venüs."
Gözlerimi kısmıştım, ela rengi gözleriyle mimiklerimi incelemeye koyulmuştu. Elini sertçe bırakarak, arkamı dönmüştüm.
Odama çıktığımda hıçkırıklarla ağlamaya başlamıştım, resmen beni evime hapsetmişti! Ailemi uzun zamandır görmüyordum, en son ne zaman gördüğümü bile hatırlamıyorum!
Sinirle eşyaları duvara ve yere atıp kırmaya başlamıştım.
-"Senden nefret ediyorum Sarp!"
diye bağırırken kapı çalmıştı,
-"Gelme!"
Etraftaki vazoları teker teker kırıyordum, sinirlerim o kadar boşalmıştı ki kendimi yırtasıya kadar ağlamak istiyordum.
Ailem benim için kayıp haberi çıkartmış, ama Sarp ve Sarp'ın araya soktuğu insanlar yüzünden bu eve hapsoldum! Hem de ne uğruna? Bir kokuşmuş hastalıklı sevgi uğruna!
Sırtımı duvara dayayarak yere çökmüştüm, ellerime baktığımda kesik kesik olmuştu. Dizlerimi karnıma çekerek oturuyordum.
__________________________________________________
*Sarp'la ilk karşılaşma*
-"Venüs, kızım bak bu da Poyraz Bey'in oğlu Sarp..."
Uzun yemek masasında, bakışlarım tam karşımda duran genç adama ilişmişti. Kumral saçlı, yapılı biriydi. Ela gözleriyle üstündeki takım elbisenin uyumu epey dikkat çekiciydi. Ona bakışlarım hoşuna gitmiş olacak ki duruşunu düzeltip beni incelemeye başlamıştı.
Sarp ayağa kalkıp,
-"Memnun oldum Venüs, isminiz güzelliğinizin bir parçası olmalı..."
Tebessüm etmiştim, babam bu sözlerden keyif almış olmalı ki içkisine devam etmişti. Yemek bittiğinde bahçeye çıkmıştım. Haziran gecelerini çok sevdiğim için geceleri burada vakit geçirmekten epey zevk alıyordum.
Gökyüzündeki yıldızları seyrederken, omuzlarımda bir ceket hissedince irkilmiştim,
-"Özür dilerim korkutmak istemedim...Üşürsünüz diye düşündüm de."
Başımı sağa döndürdüğümde Sarp'la göz göze gelmiştim.
-"Teşekkür ederim, çok naziksiniz."
Dediğimde Sarp tebessüm etmişti, parmağıyla gökyüzünü işaret edip,
-"Bakın, tam şurada hiç sönmeyecek parlaklığa sahip bir yıldız var..."
işaret ettiği yere bakıyordum,
-"İzin verirseniz sizin de hayatımda hiç sönmeyen bir yıldız oluşunuzu seyretmek isterim."
Şaşkınlıkla ona dönmüştüm, sırıtarak bana bakıyordu.
______________________________________________________________________________
İlk elime dokunduğu zamanı anımsamıştım, tüylerim ürpermişti. Vücuduma dokunduğu her bir noktadan ayrı ayrı nefret etmeye başlamıştım. Yerde otururken uyuyakaldığım sırada kapı tekrar çalmıştı. İç çekip,
-"Yalnız kalmak istiyorum Sarp! Defol git buradan!"
diye bağırdığımda yutkunma sesi duymuştum,
-"Venüs akşam için hazırlanman lazım, içeri girmem gerek."
Küfretmiştim, Sarp içeri girdiğinde etraftaki cam kırıklarına bakıp,
-"Umarım bir yerini kesmemişsindir Venüs, bakmama izin ver."
Bıkkınlıkla nefes almıştım,
-"Keşke kesilse de kan kaybından ölsem Sarp!''
Sarp önümde durmuştu, elimi tutup beni ayağa kaldırmaya çalıştığı sırada kalkmamak için direniyordum. Elimi sıktığında çığlık atıp,
-"Canımı yakıyorsun! Her zaman yaptığın gibi!"
Sarp iç çekmişti, elime bakıp,
-"Kesmişsin! Venüs küçük mızmız bir bebek gibisin! Bekle pansuman yapayım."
Elini alnına götürmüştü, hızlıca odadan çıkarken gözlerimi tavana dikmiştim. Beynim bir şeyler düşünüyordu ama bilmiyordum.
Ellerimi temizledikten sonra beni banyoya taşımıştı, duşu açıp üstümü çıkartacakken ellerine sertçe vurmuştum,
-"Bana sakın dokunma!"
Sarp iki elini havaya kaldırıp uzaklaşmıştı, ağır adımlarla duşa girmiştim. Ayakta duracak gücü bulamadığımdan dizlerimin üstünde durmaya başlamıştım. Sıcak su kesiklerimi yakıyordu ama umurumda bile değildi, kanla karışık su üstümden akarken tek yaptığım o akan kırmızı suyu izlemekti.