XII - MEFTUN

690 Words
Dolunay, saçlarımı kokluyordu. Bir yandan da viskisini yudumlayıp, -"Müzik açın, ağlama seslerinden içim şişti! Bunların hepsi koca koca adamlar bir de!" Etraftaki ağlama seslerini müzik bastırmıştı. Parmaklarımı öpüyordu, elini kavramıştım. -"Burada mı kalacağız?" Dolunay avuç içimi öptükten sonra, -"Bu gece buradayız güzelim, sabah teslimatı kontrol etmem gerekiyor. Üst katta odamız var." Beni kucağına yerleştirip, arkasına yaslanmıştı. Yüzümü boynuna bastırıyordu, bana o kadar sıkı sarılıyordu ki...Uçurumdan düşmemden korkuyormuş gibiydi. Kollarımla belini sardığımda rahatlamış gibiydi, yüzümün her bir noktasını öpüyordu. Yanağını sevmeye başlamıştım, -"Hayatımda yolunda giden tek şey sensin sanırım..." Kulağına fısıldadığımda gülmüştü, -"Hayatını güzelleştirmek için elimden geleni ardına koymayacağım...Söz." Alnını alnıma yaslamıştı, alkolle karışık kokan sıcak nefesi yüzüme çarpıyordu. Eliyle çenemi kavrayarak, dudaklarımı parmağıyla gezmeye başlamıştı. Bir elimi boynuna atmıştım, dudağını yalayarak ısırmıştı. İlk adımı benden bekliyormuş gibiydi, ama onu izlemeye devam ediyordum. Saçları alnına düşmüştü, sol kulağındaki halka küpesi onu daha da yakışıklı hale getirmişti. Gözlerini kısmıştı, dudağımı yana kıvırıp kucağında kıpırdanmaya başlamıştım. Çenemi sert bir şekilde tutup kendisine yaklaştırmıştı, dudağını dişlemiştim. -"Yukarı çıksak iyi olur güzelim." Dediğinde dil çıkartıp ona bakıyordum. Beni sımsıkı kavrayıp, ayağa kalkmıştı. Hızlı adımlarla yukarı yöneldiğinde öksürük sesleri duyulmuştu, -"Neyiniz var sizin?" Sinirlendiği ses tonundan belli oluyordu, Haldun öksürerek, -"Bir şey yok efendim, birkaç kişi kaldı temizlemediğimiz. Onları söylemek istediler herhalde?" Diğerlerine imalı bir bakış atıyordu, herkes boynunu eğip suskunlaşmıştı. Dolunay omuz üstünden bakış atıp merdivenlerden çıkmaya başlamıştı, Dolunay yukarı çıkmaya devam ederken, boynunu ısırarak kollarımı omuzlarına atmıştım. Kısık sesle inleyip, -"Sert ısırıyorsun, sen şimdi görürsün ısırmayı." Gülmüştüm, popoma sert bir şaplak atmıştı. İnlemiştim, -"Duyacaklar bak ne yapıyorsun?" Tek kaşını kaldırmıştı, -"Hele bir duysunlar neler oluyor? Özel hayatımı göremezler, seni de dikizleyemezler sonucu çok ağır olur bebeğim." Dudağımı ısırmıştım, Dolunay kapıyı tek eliyle açmıştı. İçerisi loş bir ışıkla aydınlatılmıştı. Yatak çok genişti, kaşlarımı kaldırıp, -"Yatak çok geniş? Burayı sık kullanıyor gibisin." Dolunay ayağıyla kapıyı sertçe kapatıp, beni yatağa bırakmıştı. Gözlerime bakarak, -"Burayı sadece seninle paylaştım bebeğim, sen yokken de sadece tek başıma dinlenmek için kullandım." Başımı sallayıp, -"Şey yani, sadece sordum." Gülmüştü, kapıyı kilitleyip ışığın parlaklığını biraz daha kısıp bana doğru yürümeye başlamıştı. -"Şu beyaz ten, koyu renkli çarşaflarla inanılmaz bir uyum içinde oluyor." Dudağını ısırmıştı, kollarımı yatağa yaslamıştım. Gözlerimi gözlerinden ayırmıyordum, tam önümde durup ellerini yanaklarıma koymuştu. -"Seni ne kadar özledim tahmin bile edemezsin..." Kulağıma fısıldadığında ürpermiştim, beni arkaya doğru hafifçe itmişti. Burnunu boynuma yaslayıp beni koklamaya başlamıştı, elimle saçlarını karıştırmaya başlamıştım. Bir süre kokumu içine çekip, sertçe öpmeye başlamıştı. Gözlerim istemsizce kapanmıştı, omuzlarını parmaklarımla geziyordum, boynumun her bir noktasını öpmüştü. Dokunuşları vücuduma ateş basmasını sağlamıştı, ellerimle göğüslerini gezmeye başlamıştım. Dolunay'ın nefesi hızlanmıştı, dudaklarıma bakıp, -"Hazır hissediyor musun? Eğer kötü hissediyorsan söyle." Dudağına yapışmıştım, başta yumuşak bir karşılık vermişti. Üstüme eğilip dudaklarımı kopartırcasına öpmeye başlamıştı, dudağını ısırdığımda boğuk bir sesle inlemişti. Elleri kalçamı gezmeye başlamıştı, avuç içimle boynunu kavramıştım. Vücudumun her bir noktasını elleriyle gezerken, dudaklarını bir an bile dudaklarımdan çekmiyordu, alt dudağını kanatırcasına dişlediğimde, -"Birileri çok istekli, madem öyle." Diyerek ellerini üstümden çekmişti, kemerini çıkartarak tek eliyle ellerimi havaya kaldırmıştı. Kaşlarımı havaya kaldırıp onu izliyordum, -"Ne yapıyorsun?" Dolunay kemerle ellerimi bağlayıp, -"Artık soru sormak yok bebeğim, ben izin verirsem konuşursun." Dudaklarıma sertçe yapışmıştı, vücudunu bana yapıştırıp dudaklarıyla boynumdan aşağı doğru inmeye başlamıştı. Nefesim hızlanmıştı, belimi kaldırdığım sırada eliyle boynumdan bastırmıştı. Eşofmanımı sıyırırken boğuk bir sesle, -"Pantolonumun düğmesini aç, ellerini o kadar sıkı bağlamadım." Zor bir şekilde açmaya çalışmıştım, Dolunay, eşofmanla çamaşırımı aynı anda çıkartıp yere atmıştı. Pantolonunun düğmesini açtığımda, -"Aferin kızıma...Şimdi sadece benimsin." Eliyle bacaklarımı aralamıştı, parmağıyla vajinama dokunduğunda dudağımı ısırmıştım. Boynumu yatağa bastırıp, eliyle vajinamla oynamaya başlamıştı...İnlemeden duramıyordum. Ben inledikçe Dolunay daha da hızlı oynuyordu, göğsünü tırnaklarımla çizmeye başlamıştım. Sesim boğuklaşıyordu, -"Dayanamıyorum, seni istiyorum." Diye inlemiştim, Dolunay dudağıma yapışmıştı. Sertçe öptüğü anda, içimi doldurduğunu hissetmiştim. Dudaklarına inlediğimde, hızlanmaya başlamıştı. Ellerimi hareket ettiremediğim için tırnaklarımı avuç içime geçirmiştim. Kasılmaya başladığım sırada, Dolunay daha da hızlanmıştı. Kıvranmaya başlamıştım, erkekliği o kadar kalındı ki...Bacaklarım istemsiz kasılıyordu. Dolunay boynuma inlemeye başlamıştı, -"Hadi bebeğim, beraber gelebiliriz." İnlemiştim, daha da hızlandığında titreyerek gelmiştim. Dolunay yanıma yığılmıştı, nefes nefese kalmıştık. Beni üstüne çekip, -"Sanırım boynunda imzamı bıraktım...Herkes bilsin diye." Gülmüştüm, alnımdan öpmüştü. Kemeri çözüp yere attığında ona sarılmıştım. Üstümüzü örtüp, -"Seni çok seviyorum güzelim, bunu hiç unutma olur mu?" Dudağından öpmüştüm, -"Bende seni çok seviyorum sevgilim." Sırıtmıştı, saçlarımı okşuyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD