Nalin, "Harun'a karşı çok dikkatli olmalısın Efsun. O çok zeki bir adam." diye uyardı beni.
"Erkekler aşık olduklarında yavru köpekler gibidir," diye cevap verdim. Harun abi benden etkilensin diye banyonun önünde kaymış gibi yaptım. Böylelikle aklı bir karış havada ve benim regl döneminde olmamdan kaynaklı, odamdan kesinlikle çıkmayacağımı varsayacağını umuyordum. Planımın başarılı olacağına dair biraz umudum olmalıydı.
"Sadece onun yanında dikkatli olacağına dair bana söz ver." İfadesinden çok korkmuş görünüyordu ve bu beni endişelendiriyordu.
"Güven bana Nalin, hiçbir şeyden şüphelenmeyecek." diye onu rahatlatmaya çalışarak ona sarıldım. Bu kadar korkmasına hiç gerek yoktu. Çünkü her şey kontrolüm altındaydı. En azından şimdilik.
Harun abinin bana karşı bir zaafı vardı, yani öyle görünüyor. Bana karşı ilgiliydi ama hangi yönden bilmiyordum. Aklımda bir şey olduğundan şüphelenmedi. Ayrıca üzerimde uzun kollu bir gömlek vardı, bu yüzden bileğimdeki kesiği fark etmesine imkân yoktu. Yeni kıyafetlerimi değiştirdikten sonra bile siyah ve uzun kollu bir elbise giydim. Bileğimdeki bandaj görünmüyordu. Nalin ve ben güvendeydik. Panik için herhangi bir neden yoktu.
"Pekala. İşte sıcak çikolatan. Ben işime döneyim."
"Tamam Nalin, teşekkür ederim."
Bana en güzel gülümsemesini sunarak gitti. Endişeli görünüyordu ama elimden gelen her şeyi yapacaktım. İkimizin de buradan sağ salim çıktığından emin olmak için...
Kaçmak için zamanımızın olduğunu bildiğim için biraz bile olsa yatmaya karar verdim. Sonuçta kaçmak için akşam en iyi vakitlerdi.
***
Uyumakta olduğum sırada kapımın çalınmasıyla korku içinde irkilerek uyandım. Kapıdaki kişi agresif bir şekilde çalmaya devam edince korkudan derince yutkunarak yataktan kalktım. Korku ve biraz da panik bir hâlde "Kim o?" diye korku içinde cevabı bekledim.
"Aç şu lânet kapıyı Efsun! Yoksa kırarım!" Canavarın sesini duymam ile korku içinde titremeye başlamıştım. O buradaydı. Ruhumun katili buradaydı. Kalp atışlarım deli gibi hızlanırken yanlış bir şey yapıp yapmadığımı ya da son birkaç gün yokken bana işkence etmek için geri dönüp dönmediğini düşünüp durdum.
"Kk... Kilitli değil." Korkudan olsa gerek sesim titremiş, kekeleyerek konuşmuştum.
Nalin yanındayken kapıyı açtı. Nalin'i görmem ile gözlerim ardına kadar açıldı ve korku içinde Nalin'e baktım. Nalin korkmuş görünüyordu. Hayır... Planımızın ortaya çıkmasına imkan yoktu. Harun abi kesinlikle hiçbir şeyden şüphelenmedi. O zaman bu olanlar ne?
Nalin'i kolundan tutup kapıdan dışarı sürüklerken "Beni takip et." Şaşırtıcı derecede sakin bir tonda konuşmuştu. Onun sakin olması hiç hayra alamet değildi.
Sertçe yutkunarak canavarın peşinden titreyen bacaklarım ve korkudan hızla atan kalbimle gitmeye başladım. Çok korkuyordum. Ne yapacaktı? Ne ile karşı karşıya olduğumu bilmediğim için kalbim deli gibi atıyordu. Korkudan dolayı düşüp bayılmam an meselesiydi.
Nalin'in kolunu sıkı sıkıya tutmuş canavarı takip edince, bodrum katına geldiğimizi anladım. Bodruma gelmemiz ile dehşete düşmüştüm. Düşündüğüm şey olmayacaktı değil mi?
İçeri girdiğimizde kapıda nöbet tutan güvenlik görevlisi kapıyı kilitledi. Kapı kilitlendiği anda tüm bedenim tir tir titremeye başlamış, yanımızda sıra dışı her şeyi yapabilecek Vakas varken karanlık korkusundan nefesim kesilmişti.
İçerideki adamlardan biri ışıkları açtı.
"Siz ikiniz arkamdan ne dolaplar çeviriyordunuz?" Yine çok sakin bir ses tonuyla konuştu. Bu sakinliği insanı çıldırtacak cinsteydi. Onun sakin kalması yerine öfkeli olmasına yeğlerim.
Önce Nalin'e sonra da ona baktım. "Hh... Hiçbir şey. Herhangi bb... Bir komplo kurmuyorduk," diye kekeleyerek cevap verdim.
Cevap vermem ile üzerime doğru gelmeye başlayınca o an son nefesimi veriyormuşum gibi hissettim. Bana doğru yürürken hiçbir şey söylemedi. Tam önümde durarak elimi aniden tutup kolumu yukarı çekerek bilek bandajını ortaya çıkardı. Şoktan bir adım geri attım. Harun abinin kesiği nasıl görmüş olabileceğini düşünmeye çalıştım ama görmemişti.
Odama girdiğimde yüzümü kameradan çevirmiştim, görülmem mümkün değildi. Yani bileğimdeki kesiği nasıl bildiği mantıklı değildi. Harun abi kesiği görmüş olsa bile şüpheli bir şey görmüş birine benzemiyordu. Eğer bir şey görseydi beni çağırır ve uyarmaya çalışırdı. Kimsenin beni görmediğinden emin olarak bileğimi kesmiştim. Özellikle de o sırada Vakas'ın çalışma odasında olan Harun abinin...
"Bu kesiği nasıl yaptın?" Yine ve yine sakin bir ses tonuyla konuşmuştu ve bu beni daha fazla korkutmaktan başka bir işe yaramıyordu.
"Dd... Daha iyi uyumak için kendimi kestim," diye yalan söyledim. Saçma ama belki işe yarar diye umut ediyordum.
"Nerede kestin Efsun?"
"Odamda bulunan banyoda,"
"Kendini ne zaman kestin?"
Kendimi daha fazla kandırmama gerek yoktu, çünkü onun her şeyi bildiğine ikna olmuştum. Tekrar Nalin'e baktım. Nalin'e korkunç bir şey yapmayacağını umuyordum. Tüm bunlar benim suçumken herhangi bir cezayı hak etmiyordu.
"Dd... Dün gece," diye söze başladım ama katil canavar kıkırdayarak sözümü kesti. O an nefesimi tuttuğumu fark ettiğimde cılız bir nefes aldım.
"Harun üst kattaydı ve seni 'regl' kanını yere sıçratırken gördü. İzlendiğini fark edecek kadar dikkatli değildin," dedi ve bakışlarını benden Nalin'e çevirdi. "Nalin senin odana girdiğinde Harun Nalin'i gördü ve Nalin ile birlekteliğiniz olması gerekenden daha uzun sürdü." Dönüp bana baktı. "O zaman tekrar soruyorum, arkamdan ne dolaplar çeviriyordunuz?" Bu sefer sesi sert çıkmıştı. Yakalanmıştık...
Nalin yakalandığımız için çoktan ağlamaya başlamıştı bile. Sanırım Nalin haklıydı, Harun abi çok zeki bir adamdı. Hiçbir şey anlamamış gibi davranarak neyin peşinde olduğumuzu öğrenmeye çalıştı. Başarılı oldu da, öğrendi.
"Bu benim fikrimdi! Efsun'un kaçmasına yardım etmek istedim!" Nalin'nin aniden haykırmasıyla şok içinde Nalin'e baktım.
Hayır... Kendisini suçlamasına izin vermeyecektim. Onu kaybetmeyecektim. Bu sefer başka birini kaybetmeye dayanamazdım. Nalin'i de kaybedersem yaşayan bir ölüye dönecektim.
"Hayır! Nalin'in hiçbir suçu yok! Yalvarırım onu bırak." Gözyaşları içinde söze başladım. "Kaçmak istiyordum ve Harun abinin tüm bu olanlara kanacağını sanıyordum. Nalin odamda olması gerekenden daha uzun kaldı çünkü beni vazgeçirmeye çalışıyordu." diye ekledim.
"Sen benim karımsın Efsun! Böyle aptalca bir şeyi düşünmemen gerek, kaçma gibi bir planın olmaması gerekiyordu!" Yüzüme doğru öfke ile kükremişti.
"Asla senin karın olmayacağım!" Titreyen sesimle ve korkuyla karşılık verdim.
Evet kağıt üzerinde evliydik. O benim kanunen kocamdı, ben de onun karısıydım ama kalplerimizde birbirimize yabancıydık. Düşmandık...
"Pekala o zaman," Belinde olan silahını aldığı gibi Nalin'i bir saniye bile düşünmeden başından vurarak kanının yüzüme sıçramasına neden oldu. "Şu lânet olası leşi temizleyin!" İçerideki adamlarına emir vererek hiçbir şey olmamış gibi çekip giderek beni şok dalgasıyla baş başa bıraktı.
Gözlerim tek bir noktada sabitlenmişti. Nalin'in güzel yüzü ama Nalin'in güzel yüzünü kendi kan havuzunda boğulmasını izledim. Güzel yüzü aptal kan yüzünden lekeleniyordu.
Nalin'in güzel bedeni yerden kaldırılana kadar trans hâlindeydim. Onu götürmelerini istemiyordum ama engel olamıyordum. Hâlâ şoktaydım. Vakas aklımı başımda tutan tek şeyi elimden almıştı. Hayatta kalmak için tek umudumu elimden aldı. İşte o zaman hiç kimsem olmadığını anladım. Ben kimsesizdim. Kader bana acımıyordu...
***
Düğün gecemde benden kendisini tatmin etmemi isteyen fahişe Bahar'ın hayatına gözümü kırpmadan son vermiştim. Ben kimseyi tatmin etmezdim. Kendimden ve zevkimden başka kimseyi umursamazdım ama o gece Efsun daha çok acı çeksin diye o zevki Bahar orospusuna verdim ama boktan hayatını kaybetti. Zevk uğruna öldü.
Düğün gecesi Efsun'un amına dokunduğumda sebepsiz bir zevk hissettim. Tadı ve kokusu o kadar güzeldi ki. Aklımdan bir türlü çıkmak bilmiyordu. Sikimi amcığına sokmamak için saray gibi olan ama aslında benim için cehennem olan evden birkaç günlüğüne uzaklaştım.
O ev, daha doğrusu malikane; beni kalpsizleştiren, duygularımı öldüren, dışarıdan saray gibi görünen ama içi kasvetli ve korkutucu derecede iç karartıcı bir evdi...
Efsun'a dokunabilirdim. Onu sonsuza kadar benim yapabilirdim ama yapmadım, çünkü kardeşimin kanı gözlerimin önünden geçiyordu. Lânet olsun ki, Efsun benim düşmanımın kızıydı.
Çalışma masamdaki koltukta düşüncelere dalmışken çalan telefonumla düşüncelerimden sıyrıldım. Telefonu elime aldığımda arayanın en iyi adamlarımdan biri olan Harun olduğunu görünce hemen cevap verdim.
Harun evde olanları tüm detaylarıyla anlatırken öfkeyle yumruklarımı sıkmıştım. Efsun, ne kadar da aptalmış! Benden kaçabileceğini sanıyordu ama yanılmıştı. Ona bir ders vermeliydim. Beni hâlâ tanıyamadı mı? Benden kaçmanın imkânsız olduğunu bilmeliydi. Oturduğum yerden hışımla kalktım ve cehennemim olan eve doğru yol aldım.
***
Nalin'in hayatına son verdikten sonra bodrumdan çıktım. O pis bodrumda kaç cana kıydım bilmiyorum ama ruhumu, duygularımı, gençliğimi katletti. Bu yüzden kurbanlarımı orada katlediyordum, yalvarışları ve yakarışları beni en ufak bir şekilde etkilemesin diye. Aslında beni hiçbir şekilde etkilemezdi...
Yukarı odama çıkmaya başladığımda, içimin soğumadığına ikna olarak bodruma geri döndüm. Bodruma indiğimde aptal Efsun'un olduğu yerde donup kaldığını gördüm. Gözlerini kırpmadan yerdeki kan gölüne bakıyordu. Aptallığı onu bu hâle getirmişti ama farkında değildi.
Efsun'a doğru sert adımlarla ilerleyerek saçlarını sertçe çektim ve peşimden sürüklemeye başladım. Kafa derisini incittiğimden emin olmak istercesine sertçe çekiyordum ama o hiç sesini çıkarmıyordu. Belli ki kendinde değildi ama onu nasıl kendisine getireceğimi çok iyi biliyordum.
Soğuk hava deposunun önüne geldiğimizde büyük kapıyı açtığım gibi saçlarından sertçe iterek donmuş yüzeyin üzerine fırlattım. Onu sertçe fırlatmama rağmen hâlâ ses çıkarmıyordu ve bu beni çileden çıkarıyordu. Donmuş zeminde öylece yatıyordu.
Efsun'u öyle görünce tekrar yanına giderek saçlarından tutup yüzünü bana doğru çevirdim. Ruhsuz gözlerle bana bakıyordu. Anlaşılan hâlâ o kaltak Nalin'in etkisi altındaydı. Salak Efsun'a elimin tersiyle sert bir tokat atarak "Tüm gün boyunca burada kal da aklın başına gelsin!" Efsun'u tekrar buz gibi zemine doğru fırlattım. Bu sefer kafasını çarpmıştı ama umurumda değildi.