PARAMPARÇA

1836 Words
Kalbim parçalara ayrılmıştı. Vakas yüzünden bir gece de paramparça olmuştum. Ruhumu diri diri öldürmekle kalmamış, parçalara ayırmıştı. Önce ailemi öldürmüştü, şimdi de gözlerimin önünde başka bir kadınla zevk içinde sevişiyordu. Ruhum bedenimden çekilmiş gibiydi ama bedenim hâlâ yerli yerinde duruyordu. "Offf... Ağğ... sikeyim!" diye zevk içinde boğuk bir ses tonuyla hırlayarak aletini Bahar'ın içinden çıkardı. Bahar kadınlığından çıkan alet ile daha fazla beklemeden Vakas'ın önünde diz çökerek ağzını açtı. Vakas aletini hızlı hızlı eliyle sıvazlayarak "Siktir! Ağğ..." Nefes nefese zevk içinde hırlayarak Bahar'ın yüzüne doğru yoğun bir şekilde boşalmaya başladı. Bahar ise zevk içinde yüzüne yayılmış spermleri temizleyerek yalamaya başladı. Bir eli kadınlığını okşarken, diğer eli de yüzündeki spermleri temizleyip yalıyordu. Gördüklerim karşısında midem alt üst olmuştu. Neden hâlâ bir film izler gibi izlediğimi bilmiyordum. Bildiğim tek bir şey vardı o da ruhumun burda olmayışı... Bahar kadınlığını okşamaya devam ederken "Bir kez daha boşalmak istiyorum efendim, lütfen. Hmm..." Yerde acı çekiyormuş gibi yakınmaya başlamıştı. Vakas Bahar'ın yakınması karşısında yere doğru çömeldiği gibi üç parmağını birden Bahar'ın içine göndererek sertçe gel git yapmaya başladı. Birkaç dakika geçmemişti ki "Offf... Ağğhh... Parmaklarınız ile daha sert sikin ee... Efendim." Nefes nefese kalmış vaziyette inledi. "Hmm... Bb... Boşalacağım!" İnledikten sonra titreyerek yoğun bir şekilde orgazm olmuştu. Vakas seviştiği hâlde bir kere bile Bahar'ı öpmemiş ve onu sevmemişti, sadece beceriyordu. "Şimdi, beni ve karımı yalnız bırak!" Nefeslerinin arasından konuşarak ayağa kalkarak bana döndü. Bana dönmesiyle korku içinde gözlerim ardına kadar açılmıştı. Bana mı dokunacaktı? Bu düşünce beni korkuturken elimden hiçbir şey gelmiyordu. Daha yeni boşaldığı hâlde erkekliği hâlâ yarı ereksiyon, sert ve dik duruyordu. Bahar, Vakas'ın emri karşısında yerden titreyen bacaklarıyla kalkarak banyoya doğru gitti. Bir dakika gibi bir sürenin geçmesiyle banyodan üzerindeki bornozla çıkarak odada daha fazla beklemeden çıkıp kapıyı ardından kapattı. Bahar'ın odadan çıkmasıyla daha çok korkmuştum. Çünkü canavar ile bir başıma bu odada kapana kısılmış kalmıştım. Çırılçıplak hâliyle bana doğru geliyordu. Bana doğru gelirken yerde bulunan havluyu alarak beline doladı. Havluyu beline doladıktan sonra yüzünden hiçbir zaman eksik olmayan çarpık gülümsemesiyle "Nasıldı sevgili karıcığım? Şovumu beğendin mi?" diye konuşarak yanıma gelip önümde diz çökerek halatı çözmeye başladı. Onun sorusuna bir cevabım yoktu, sadece yüzüne ağlamaktan kızarmış ve şişmiş gözlerim ile şoktaymış gibi bakıyordum. Ne diyecektim? Ne demem gerekiyordu? Diri diri ölüyorum, yapma dersem duracak mıydı? Hayır durmazdı. Aksine egosu yükselecek ve daha fazla zafer göstergesi sergileyecekti. Benim yalvarış ve yakarışlarım onun için sadece zevkti. Beni bitik ve paramparça olmuş hâlde görmeye bayılıyordu. Halatı tamamen çözerken, ondan hemen uzaklaşmak için hamle yaptım fakat kolumdan tutarak "Nereye kaçıyorsun sevgili karıcığım?" Sert bir üslupla konuşarak beni kucağına aldı. Beni kucağına alınca "Yalvarırım bırak beni," diye çatallaşmış sesimle ona yalvarmaya başladım. Hiçbir etki etmeyeceğini bile bile yalvardım. Bir umut bırakır beni... "Aaa olmaz ki ama karıcığım. Ben az önce zevk içinde sevişirken ıslandın mı diye kontrol etmek istiyorum." Arsızca gülümseyerek beni sert bir şekilde yatağın üstüne attı. Ne? Islanmak mı? Ne yapacaktı bana? Gözlerimin önünde başka biriyle sevişmesi yetmezmiş gibi, kirli elleri ile bana mı dokunacaktı? Başka bir kadına dokunan elleri bana mı dokunacaktı? Hayır, bunu kaldıramazdım. Yatakta korku içinde geri geri sürünerek ondan kaçmaya çalıştım ama o bacaklarımdan tutarak "Kaçma!" diye bağırdı. Ardından üzerime doğru eğilerek elini külotumun içine doğru sızdırıp kadınlığımı sert bir şekilde avuçladı. Kadınlığımı avuçlaması ile hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Çok korkuyordum. Nefesim boğazımda sürekli tıkanıp duruyordu. Bundan dolayı nefes almam zorlaşıyordu. Ben ağlarken, elini kadınlığımda boydan boya gezdirdi ve okşamaya başladı. Onun hareketleri ve sık sık nefes alışverişinden korktuğum için "Kk... Korkuyorum. Yapma lütfen," diye hıçkırıklarımın arasından zor da olsa konuşmuştum. Bana biraz bile olsa insaflı davranmasını istiyordum. İmkânsız olduğunu biliyordum ama... Beni dinlemeyip hareketine devam etti. "Biliyor musun Efsun, senin dar ve sıcak kuytularında kaybolmak vardı ama..." diye yoğun ve şehvet karışımı bir tonda sertçe konuştu. Onun dokunuşları karşısında titriyordum. Söylediklerinden hiçbir şey anlamıyordum. Ne demek istiyordu? Elini birkaç dakika sonra kadınlığımdan çıkararak "Islak değilsin!" Sert bir üslupla konuşarak kadınlığıma dokundurduğu eli koklayıp yaladı. İğrenç... "Tadın ve kokun berbat! Seninle evlendiğime şükretmelisin Efsun, çünkü berbat bir tadın olduğu hâlde seninle evlendim." Kırıcı sözlerinden sonra üzerimden kalktığı gibi beni de yataktan hiçbir şekilde zorlanmadan rahatça kaldırarak, odanın ortasına çöp parçasıymışım gibi fırlattı. Beni yere doğru savururken "Ahhh..." diye acı içinde haykırarak ağlamaya başladım. Çok sert düştüğüm için canım çok acımıştı. Hem az önce söyledikleri... Ben gerçekten de berbat biri miydim? Vakas, "Odamdan siktir olup git! Seni bu odada görmek istemiyorum!" Ses tonundan tiksinti akıyordu. Benden bu kadar çok tiksindiği hâlde neden evlendi? Benimle evlenmeden bile eziyet edebilirdi ama o evlenmek istedi. Neden? Kırıcı sözlerini sarf ettikten sonra banyoya girerek kapıyı ardından sertçe kapattı. Kapının sert sesiyle korku içinde irkilmiştim. Ağlayışlarım iç çekişlere dönüşürken, titreyen bedenimle yerden kalkarak yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledim. Kendimde değildim. İmkansız olduğunu bile bile annemi yanımda istiyordum. Beni teselli etmesini istiyordum. Kaderim bu muydu? Bana böyle bir hayat mı reva görülmüştü? Ailemin acısı hâlâ içimde tazeyken yeni bir acı daha eklendi. Hep böyle mi olacaktı? O eziyet edecek ve ben de sessizce katlanacak mıydım? Nereye kadar? Kaldığım Odaya döndüğümde Nalin'i beni beklerken buldum. Aynı anda hem şaşkın hem de endişeli görünüyordu. Sanki Vakas'ın yatak odasında nelere katlanmak zorunda kaldığımı biliyor gibiydi. Nalin'i daha fazla üzmek istemediğim için gözyaşlarıma karşı koyarak rahatsız olmamış gibi davrandım. Sadece daha fazla ağlamak istemiyordum. Ağlamaktan bıkmıştım. Tepkimi görmek için bana işkence etmeye devam etmek, Vakas'a zevk veriyordu. "Efsun, ne oldu? Son kızın bir süre önce ayrıldığını gördüm," Sesinde endişe vardı. Sorusu karşısında umrumda değilmiş gibi "Onunla sevişirken bana izletti." diye cevap verdim. Nalin sözlerim karşısında "Ne? Ciddi misin sen?" diye şok olmuş vaziyette konuşarak bana doğru geldi. Yanıma varmasıyla elimi tutarak benimle birlikte yatağa oturdu. Acı içinde kıkırdadım "Her şeyi bir film gibi izledim." Sözlerim sessiz bir fısıltı hâlinde çıkmıştı. "Bunu yapacağını bilmiyordum." diye cevap verdi. Bana acıyordu ama artık bana acımasını istemiyordum. "Dayanamıyorum Nalin. Ondan kaçmak istiyorum." dedim ona bakarak. Bu sefer hiç olmadığı kadar kararlıydım. Kaçacaktım ondan... Nalin başta kararsız görünsede "Sana yardım edeceğim," diye cevap verdi. "Hayır, başının belaya girmesini istemiyorum." diye kesin bir dille konuştum. Vakas, Nalin'nin bana yardım ettiğini ve neyin peşinde olduğumuzu öğrenirse onu da kaybedebileceğimden korkuyordum. "Merak etme Efsun, her şeyi birlikte çözeceğiz. Buradan çıkmana yardım edeceğim." diye ısrar etti. Israrı karşısında ona sarıldım. Hayatımda onun gibi biri olduğu için hıçkıra hıçkıra ağladım. Pes etmek istediğimde bana her seferinde umut vermişti. Benim için yaptığı her şeyin karşılığını nasıl ödeyeceğimi bilmiyordum. Hayatımı kurtarmak için kendi hayatını riske atmaya hazırdı. Bu yüzden onunla birlikte kaçacaktım. Nalin'in gözlerinin içine bakarak "Eğer benimle geleceğine söz verirsen bunu yaparız." diye sözlerimi sarf ettim. Kaçmama yardım etmeyi başardığında ona bir şey olmamasını sağlamak için yapabileceğim en az şey buydu. "Ben de bu hayatı yaşamak istemiyorum Efsun, ama..." diye cevap verdi. Sesinde hüzün vardı. Nalin de benim gibi bu mâlikanede kapana kısılmış gibiydi. Vakas'ın emri dışında hiçbir şey yapamazdı. Bahçeye bile çıkamazdı. "Dışarıda yaşanacak çok şey var Nalin, seni asla geride bırakmayacağım. Bırakamam," Benimle gelmeyi kabul etmesi için umutsuzca çabalıyordum. Nalin beni onaylayacak şekilde yavaşça başını sallamasıyla genişçe gülümsedim. Onunda benimle gelmesi beni hiç olmadığı kadar mutlu etmişti. Karar verilmişti artık. Nalin ve ben birlikte kaçacaktık. Sadece nasıl kaçacağımıza dair çok iyi bir plan yapmamız gerekiyordu. Vakas'ın her yerde korumaları ve gözleri vardı, bu yüzden kaçabilmek için içeriden bir adam bulmamız gerekiyordu. İçerideki adamımız Harun Kaçar olacaktı. Eğer onu kendi tarafımıza çekmeyi başarabilirsek bu iş tamamdır demek. Harun Kaçar, Vakas'ın sağ koluydu. Vakas evde olmadığı zamanlarda bana genellikle Vakas'tan bir mesaj getirirdi. Vakas için çalışan herkesten daha nazikti bana karşı. Nalin hariç. Artık evde dolaşmama izin verildiğine göre, onun dikkatini çekmenin bir yolunu bulacaktım. Bir şeylerden şüphelenip Vakas'a haber verir diye hiçbir şekilde kaçma planımı açık etmemeye gayret edecektim. *** O lânet gecenin üzerinden birkaç gün geçmişti. O lânet geceden beri Vakas'ı görmüyordum. Vakas şehir dışında halletmesi gereken bir iş için düğün sabahı evden ayrılmıştı. Şehir dışına çıkarken Harun abiyi işlerle özellikle de benimle ilgilenmesi için geride bırakmıştı. Mükemmel planım için mükemmel bir gündü, çünkü Harun abi nihayet evin etrafındaydı. Harun abinin dikkatini dağıtmam gerekiyordu. Bugün odamdan hiçbir şekilde çıkmayacağımı ve uslu duracağımı zannetmesi gerekiyordu. Zannetsin ki, aklı ve gözleri sürekli üstümde olmasın. Böylelikle Nalin ve benim kaçma planımız başarılı olabilirdi. Diğer korumalara gelecek olursak, onları bir şekilde hallederiz diye düşünüyordum. Saat bir de evdeki yardımcıların çoğu öğle yemeği için dışarı çıktığında mutfağa gittiğim gibi bıçağı elime alarak bileğimi çok derin olmayacak şekilde kestim. Sonra da kanı üst kattaki yatak odama giden zemine sıçrattım. Harun abi kanı görünce her şeyin yolunda olup olmadığını kontrol etmek için evi dolaşacaktı. Yani öyle umuyordum. Yatak odama girdiğimde, regl olmuşum gibi görünmesi için pantolonumun popo kısmına kendi kanımı hızlıca sildim. Sonra kendimi yere bırakarak regl krampları geçiriyormuş gibi davrandım. Harun abi her an içeriye dalabilirdi. Birkaç dakika geçmemişti ki, Harun abi beni yerde acı içinde görünce kapıdan içeri girdiği gibi yanıma doğru koşarak, "Efsun Hanım, iyi misiniz?" diye endişe ile sordu. Cevap vermeden önce inledim. "Bugün kötü bir dönem geçiriyorum." Utana utana sözlerimi sarf ettim. Harun abi ne demek istediğimi anlayınca "Oturma odasında kan gördüm. Ağır bir kanama mı geçiriyorsun?" diye sordu. Sesi çok endişeli geliyordu ve bu iyiye işaretti. "Çok kan kaybediyorsan aile doktorunu arayıp seni kontrol ettirebiliriz." diye ekledi. "Bb... Ben iyiyim Harun abi, sadece pedim yoktu. Dağınıklık için özür dilerim." diye cevap verdim. Allah'ım sırf o acımasız şeytandan kaçmak için ne hâllere düşmüştüm? "Sorun değil. Gidip temizlenmeye ne dersin? Nalin'i çağırayım da gelip seninle ilgilensin ve ihtiyacın olan her şeyi getirsin." dedi. "Tamam, teşekkür ederim." dedim kibarca. Ayağa kalkmaya çalışırken bana yardım etmek için elini bana doğru uzattı ve ben de onun elini tuttum. Banyoya yaklaşınca, banyoya gidebilmem için elimi bırakmak üzereyken bilerek ayağım takılmış gibi yaptım ve Harun abinin kollarının üzerine düştüm. Tam zamanında beni tutmayı başarmıştı. Beni tekrar ayağa kaldırmadan önce bir dakika boyunca gözlerimin içine baktı. "Tt... Teşekkür ederim, kaydım." Utangaç bir şekilde konuşmuştum. "Sorun değil, ben gidip Nalin'i getireyim." O gitti ve ben de üzerimi temizlemek ve kıyafetlerimi değiştirmek için banyoya gittim. Banyomu bitirip Nalin'i yatak odamda görmek için beklediğimde, Harun abi ped ve atıştırmalıklarla geri dönmüştü. "Nalin'e biraz ara verip sana bunları kendim almaya karar verdim." Yüzümde kocaman bir gülümsemeyle yatağımdan kalktığım gibi onun yanına gittim. "Teşekkür ederim Harun abi, buna gerek yoktu." diye sevecen bir şekilde konuşmuştum. Tamamen rol yapıyordum. Hiçbir şeyden şüphelenmemesi gerekiyordu. Aksi hâlde ölümüm yakındı. "Evdeki üç kız kardeşle birlikte, bir kadının regl döneminde ne zaman ne istediklerini öğrenmem gerektiğini düşünüyorum." diye gülümseyerek konuştu. Ben de yüzümde neşeli bir gülümsemeyle ondan pedleri ve atıştırmalıkları aldım. Harun abi çok tatlı ve düşünceli biriydi. Bazen Vakas'ın bir canavar olarak nasıl olup da sevimli bir köpek yavrusu gibi olan Harun abiyi sağ kolu olarak seçtiğini anlayamıyordum. Bu beni çok şaşırtıyordu ama sanırım Harun abiyi o kadar da tanımıyordum. "Şekerlemelere bayılırım, teşekkürler." diye tüm içtenliğimle sözlerimi sarf ettim. Gerçekten de mutlu olmuştum, çünkü Nalin dışında başka birinin de beni düşünmesi güzel bir histi. "Şimdi dinlenip sevdiğin bir filmi aç. Nalin sana daha sonra sıcak çikolata getirecek." "Teşekkür ederim." Bana sıcak bir gülümseme verdi ve sonra gitti. Harun abinin odadan çıkmasıyla yatağımın önündeki televizyona doğru ilerleyip bir film seçtim. Tıpkı onun tavsiye ettiği gibi. Planım yolunda gittiği için içimden kıkırdıyordum. Ailemi katleden acımasız piçten kurtulacaktım.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD