14 Temmuz 2004
Selam günlük, bugün ilk yazışım olacak. İlk kendimi tanıtayım, ben Ayaz Güçlü, bugün tam dokuz yaşına girdim. Abime günlük yazacağımı söylediğimde güldü, erkekler kız gibi günlük mü tutar dedi. Aslında bu günlüğü yazmamın bir nedeni var, o neden ise Beril. Beril normalde yan apartmanımızda yaşayan bir arkadaşımdı ama artık yok. Annesi ve babası geçirdiği trafik kazasında ölmüş ve ona bakacak kimse yokmuş, o yüzden yetimhaneye götürmüşler. Annemler konuşurken duydum. Anneme Berili tekrar ne zaman görürüm diye sorduğumda ise bilmiyorum dedi, bende tekrar onunla karşılaşana kadar günlük tutmaya karar verdim. Bir gün karşılaşırsak bunu ona vereceğim. Şimdilik görüşürüz günlüğüm, yarın tekrar sana yazacağım.
Günümüz (14 Temmuz 2024)
Ayaz Güçlü'den
Abimin "Yavuz çık şu banyodan artık ya." diye bağırmasıyla onlara umursamaz bir bakış attım. Her izin günümüzde böyle oldukları için alışmıştım.
"Ya Arda abi ya dur iki saniye Serap'la buluşacağım, güzel olmam lazım." diye bağırdı Yavuz.
""Bak Yavuz, seni döverim." diyip kapıyı yumruklamaya başladı abim.
Yavuz "Dur dur, Serabım arıyor." diyip telefonu açtı, evet yanlış duymadınız, banyoda telefonu açtı. Telefonu kapatınca banyodan üzgün bir şekilde çıktı.
"Ne oldu, Karadeniz'de gemiler mi battı?" dedim Yavuz'a bakarak.
"Of ya, durun zaten moralime bozuk." diyip kafasını yere eğdi.
"Ne oldu, ekildin mi lan?" diyip ensesine bir tane geçirdi abim.
Yavuz "Pek öyle denilmez bence, arkadaşı geliyormuş Trabzon'dan, onunla vakit geçirecekmiş bugün ama akşam doğum gününe gelecekmiş." dedi.
"Allah'ım ya, çocuk gibi doğum günümü kutlayacaksınız, inanamıyorum size." diyip güneş gözlüğümü taktım.
Abim "Amaç senin doğum gününü kutlamak değil zaten, güzel kardeşim, amaç pasta yemek." dediğinde kapıyı açmıştım.
"Sen nereye gidiyorsun bakayım." dedi abim yanıma gelip.
"Askeriyeye gideceğim, imzalamam gereken birkaç dosya varmış, ondan sonra da bir işim var, oraya gideceğim." dedim.
"Tamam ama akşama geç kalma sakın." demesiyle aşağıya inip arabaya bindim ve askeriyeye doğru gitmeye başladım.
Giderken yolun kenarında bavuluyla uğraşan bir kadın görünce arabayı kenara çektim.
"Bir sorun mu var?" dediğimde kadın önüne gelen sarı saçlarını eliyle arkasına atıp bana baktı.
"Hayır yok." dedi ve yola bakmaya başladı.
"Buradan hiç taksi ya da otobüs geçmiyor mu?" dedi tekrardan bana bakıp.
"Pek geçmez, isterseniz gideceğiniz yere ben bırakayım, yoksa çok beklersiniz." Kadın bana tereddüt eder gibi baktığında güldüm, malum Türkiye'de yaşıyoruz, kadının tereddüt etmesi normaldi.
"Merak etmeyin, benden size bir zarar gelmez, Türk askeriyim ben."
"Peki madem geleyim." dediğinde arabadan indim ve elindeki bavulunu bagaja koydum ve tekrar araba binince arabayı çalıştırdım.
"Nereye gidiyorsunuz?"
"Askeri lojmanlar varmış, oraya gideceğim, yardımınız için de teşekkürler."
"Rica ederim." dedikten sonra telefonu çıkartıp askeriyeyi aradım ve bugün gün içinde geleceğimi söyledim.
Lojmana gelince arabamızdan indik ve valizi bagajdan çıkarıp kadına verdim, tam o sırada Serap koşarak yanımıza geldi.
"Zeynep aklım çıktı kızım, neredesin sen? Telefonunda kapalı." dedi ve gelip kadına sarıldı.
"Telefonumun şarjı bitmişti, buraya gelmek için ulaşım aracı bulamadım, beyefendi yardımcı oldu neyse ki." dedi ve beni gösterdi.
Serap "Teşekkürler Ayaz." dediğinde Zeynep şaşkınlıkla bize baktı.
"Siz tanışıyor musunuz?" dedi.
Serap "Tabii ki tanışıyoruz, Yavuz'un komutanı olur kendisi." dedi.
"Tanıştığıma memnun oldum Zeynep, ben Ayaz Güçlü." diyerek elimi uzattım.
"Ben de Zeynep Beril Soylu, tanıştığıma memnun oldum Ayaz." diyerek elimi tuttu.
Bölüm Sonu