15 Temmuz 2004
Selam, günlük. Bugün Beril'e uçurtma yapma kararı aldım. Babama uçurtma yapmak istediğimi söyledim, hemen gidip malzemeleri aldık ve uçurtmayı yaptık. Karşılaşınca hemen vereceğim, çünkü Beril uçurtmaları çok sever. Bir gün uçurtma uçururken uçurtma elinden kayıp gittiği için çok ağlamıştı. Bu uçurtma kaybolsa bile ben yenisini yaparım ona :)
Günümüz
Zeynep ve Serap'la vedalaştıktan sonra tekrar arabaya binip askeriyeye gitmiştim. İmzayı attıktan sonra postaneye gitmiş ve annemin gönderdiği kargoyu alıp ardından eve gelmiştim.
Tam odama geçecekken abimin "O elindeki ne?" demesiyle durdum ve ona baktım.
"Annem gönderdi, küçükken yazdığım günlük." dediğimde tebessüm etti.
"Beril'e yazdığın günlük yani." dediğinde başımı salladım.
"Küçükken hep Beril'i bulup ona vermek isterdin ama bulamadın. Aradan 20 yıl geçti ve hala saklıyorsun, sence de bırakmanın zamanı gelmedi mi?"
"Hakkında bir şey bilmiyorken onu bulmak çok zor. Artık pes ediyorum. Son defa okuyup çöpe atacağım günlüğü 20 yıldır bulamadıysam bundan sonra da bulamam zaten." diyip odama geçtim. Günlüğü açmamla içinden bir fotoğraf düştü.
Beril'in beni dudağımdan öptüğü bir fotoğraftı. Fotoğrafı elime alıp uzun uzun baktım. Günlüğü 15 yıldır elime almıyordum, ilk sayfasını açıp okudum. Bu günlüğü Beril'e yazdığımı anlatmıştım, ikinci sayfaya geçtiğimde uçurtma yaptığımız günü anlatmıştım. O gün aklıma hayal meyal gelince gülümsedim.
Kapım çalınınca günlüğü kapatıp masanın üstüne koydum.
"Gel" dediğimde içeri abim girdi.
"Hadi hazırlan, Yavuz ve kızlar mekana geçmiş, sadece biz kaldık." dedi.
"Tamam, geliyorum hemen." dediğimde odadan çıktı, üstümü değişip evden çıktım ve mekana geldik.
Bizimkiler bugüne özel mekanı kapatmıştı. Mekan dediğime bakmayın, küçük bir yer.
Bizimkilerin oturduğu masaya gidip oturduk ve selam verdik. Serap Zeynep'i diğerleriyle tanıştırdıktan sonra masadaki atıştırmalıklardan yiyip sohbet etmeye başladık.
Arda abim Zeynep'e dönüp "Zeynep, sen ne iş yapıyorsun?" diye sormasıyla bu sefer masadaki bütün gözler Zeynep'e döndü.
"Ben yazarım aslında, tam yazar da diyemeyiz. Bir platformda hikayeler yazıyorum." dedi Zeynep.
Bu sefer Yavuz konuşmaya başladı, "Peki neden buraya geldin?"
"Artık yazı yazmak bana zor gelmeye başlamıştı. Hem kafamı dinlemek için hem de belki ilham gelir düşüncesiyle geldim. Zaten kalmayacağım, biraz durup sonra geri döneceğim."
Sonrasında ise Buse (timden biri) konuşmaya başladı, "Peki Trabzon'da ailenle mi yaşıyordun?" demesiyle Zeynep derin bir nefes aldı.
"Kızı soru yağmuruna tutunuz yeter, bu kadar." dememle herkes sustu. Zeynep bana bakıp teşekkür eder gibi gülümsedi.
Müzik çalınca ben ve Zeynep hariç herkes kalkıp dans etmeye başladı.
Zeynep'in "Doğum günün kutlu olsun Ayaz." demesiyle sandalyemi yanımda oturan Zeynep'e doğru biraz döndürdüm. "Teşekkür ederim Zeynep." dedim.
"Kaç yıldır burada görev yapıyorsunuz?" dedi bardağını dudaklarına götürmeden önce.
"5 yıl oldu." diyip ben de bardağımı elime aldım.
"Zor değil mi peki evinden, ailenden uzak olmak?"
"Bu vatan için zor değil, Zeynep." dediğimde bir süre sustu, daha sonra tam bir şey diyecekti ama son anda vazgeçmişti.
"Zeynep, ne diyeceksen diyebilirsin."
"Asker kitabı yazmak istiyorum da bir sorum olursa size sorabilir miyim?" dedi.
"Tabii ki, ama bir şartla." dediğimde gözleri parladı.
"Neymiş o şart?"
"Kitap basıldığında ilk benim kitabımı imzalayacaksın." dediğimde gözlerindeki o parıltı söndü.
"Basılacağını düşünmüyorum."
"Peki, sen öyle düşünmeye devam et, Zeynep. İstediğin zaman bana soru sorabilirsin, yardım edebileceğim kadar ederim." dediğimde gülümsedi.
"Teşekkür ederim." dedi. Bir süre daha baş başa oturduktan sonra Yavuz elinde bir pastayla geldi.
Serabın "Hadi dilek tut." demesiyle, ne kadar gerçek olmayacağını bilsem de, Beril'i bir kere bile olsa görmeyi diledim.
Bölüm Sonu