PROLOG
"Buraya neden geldin?" Bakışları tehditkâr bir şekilde gezindi üzerimde, yutkundum istemsizce. Az önce gördüğüm şeylerden sonra bu adamın karşısında durmak bile zor geliyordu.
"Beni... Beni adamınız getirdi buraya, sizi tedavi etmem..."
"Kes sesini! Ben hasta değilim, asıl seni buraya getirdiğine göre adamım hasta!"
Psikolojik danışmanı olacağım adam şimdi beni burada öldürmek için fırsat geziyordu, korkuyla kapıya baktım, ama onu geçmem mümkün değildi. Geçsem bile bu evden çıkmam çok zordu.
"Bakın, madem istemiyorsunuz, o zaman bırakın gideyim! Benim bir ailem var, eğer eve gitmezsem merak edip polisi ararlar," dedim yalvaran bir ses tonuyla.
Oysa beni aramazlardı, kavga etmiştik, gelmezsem ve telefonlarını açmazsam bunu tribe yorarlardı.
Bakışları derinleşti, usulca yanıma gelip bir anda çenemden tuttu.
"Seni bırakamam, özellikle gördüğün şeyden sonra! Bu benim imajımı sarsar, böyle bir şeye göz yumamam! Ben aksini söyleyene kadar burada kalacaksın!"
Uzaklaştı. Ne saçmalıyordu bu adam, onun yaptığı şey yüzünden benim mi hayatım kararacaktı?
"Aksini ne zaman söyleyeceksiniz, ben burada kalamam!" Kısa bir bakış attı, sadece bu bakış bile korkudan titrememe sebep oldu.
"Ölümüne izin verene kadar, doktor!" Bir şey yapmamıştım, böyle bir şey neden ölümüme yol açıyordu?
"Bana burada bir şey yapmışım gibi davranmaya hakkınız yok! Adamınıza sorun gidin bunun hesabını, böyle ruh hastası biri olduğunuzu bilseydim zaten sizin için buraya kadar gelmezdim!"
Gözleri tekrar bana kaydı, öfkeyle tekrar yaklaşıp hiç beklemediğim bir anda boğazıma yapışıp beni duvara yasladı.
"Bir ruh hastasının yanında fazla konuşuyorsun ufaklık, o yüzden sözlerine dikkat et! Malum, ruh hastası olan kişiler kendisini kontrol etmekte zorlanan kişilerdir!"