bc

Evlilik

book_age12+
30
FOLLOW
1K
READ
family
arranged marriage
drama
like
intro-logo
Blurb

Karaman Ailesi 2. Kitap

Yirmi yedi yaşına girmiş olan Efe Karaman, evliliğe olan bakış açısı sebebiyle yakınları tarafından sürekli eleştirilmektedir. Ona göre ilişkiler gereğinden fazla abartılıyor ve zorlaştırılıyordur. Efe insanların saygı ve sevgi çerçevesinde kaldığı müddetçe herkesle anlaşıp mutlu bir hayat geçirebileceğine inanmaktadır. Arkadaşları da bunun üzerine ona bir iddia teklif eder. Efe önerdikleri kızla evlenip bu sözlerini ispatlayabilecek midir yoksa hatasını fark edip onlardan özür mü dileyecektir?

chap-preview
Free preview
1
Güneş tüllerin arasından sızıp tüm odayı doldurmaya başladığında uyanmıştı Aras Karaman. Birkaç saniye öylece durup derin nefesler aldı, ardından gözlerini pencereye dikti. Havalar iyice ısınmaya başlıyordu ve bu karısının ona sürekli “Aras yapışık ikizler gibi davranmayı keser misin canım?” diyeceği anlamına geliyordu. Sıcaklık onu da rahatsız ediyordu ama söz konusu Zehra olduğunda bunu umursayacak değildi. İç geçirerek uyuyan karısını izledi. Geçen onca yıla rağmen hiçbir şey onu uyurken izleme mutluluğunu azaltmamıştı. Hâlâ çocuk gibi, tüm sevgisiyle ona sarılıyor ve karısının onu yastığının yerine koyması adamı mutlu ediyordu. Aşkla, sevgiyle gülümsedi birkaç saniye. Ruhu genç de olsa artık o kadar da çocukça davranmaması gerektiğini biliyordu. Koca bir oğlu, evlenmek isteyen bir prensesi vardı ne de olsa. Yine de Zehra ile yalnız olduklarında yaramaz bir çocuk gibi davranmaktan vazgeçemiyordu işte! Nitekim dudakları karısının saçlarını bulduğunda da gözlerinde o muzır ifade vardı. “Karıcığım…” diye fısıldadı Zehra’nın saçlarının arasına. Derin bir nefesle kokusunu içine çekerken Zehra’nın mırıltısını işitti. “Günaydın canım.” “Günaydın da sen hâlâ gözlerini açmadın ki…” Dudaklarını büktü, bu hâliyle tüm düşündüklerinin aksine çocuk gibiydi. Zehra gülümseyerek kocasına baktı. “Böyle daha iyi…” Elini Aras’ın yüzüne bastırıp yanağını sıcacık bir öpücükle süsledi. “Gidip kahvaltıyı hazırlayayım, sen de giyin canım. Bugün dışarı çıkacağız. Çeyiz için… Unutmadın ya?” “Of, başlarım çeyizine!” “Aras başlama yine,” diye uyardı onu Zehra. Aras ona aldırmayarak omzunu silkti. “Kızımın o pislikle evlenmesini istemiyorum.” Zehra azarlar gibi baktı kocasına. Ece’nin hayatını bu katılığıyla zehir ediyordu Aras. Eskiden beri kızının erkek arkadaşlarını onaylamıyordu ancak Kenan’a yapmadığını bırakmamıştı. Zehra onun gibi düşünse ve bir an adamdan şüphelense desteklerdi onu ama Kenan kızına o kadar saygılı ve sevgi doluydu ki sadece kızıyordu Aras’a. “Canım, lütfen. Ece duyarsa yine çok kırılır. Hadi gülümse biraz. İstersen biz tek gideriz?” “Yok canım, başka? Kurtlara davetiye mi çıkarayım?” Sabırlı bir şekilde içini çekip güldü. Kocası çok kıskanç, korumacı bir adamdı. Ona bayılıyordu bu yüzden. Ve daha birçok nedenden… Yine de hâlâ onu kızdıran yönleri de yok değildi. Yerinden kalkıp üzerini hızlıca giyindi. Sade, siyah bir elbise giymişti. Yüzünü yıkamak ve saçlarını taramak için banyoya yöneldiğinde Aras’ın çapkınca onu izlediğini görüp kıkırdamadan edemedi. Bu adam hiç değişmeyecek miydi? Değişmese daha iyiydi. Ona böyleyken âşık olmuştu ve bu aşkla ölecekti. Bunun değişmesini elbette asla istemezdi. *** Hep birlikte masaya oturduklarında kimse konuşmuyor, birbirinin yüzüne dahi bakmıyordu. Bu evlerinde çok fazla görünen bir manzara değildi ve Zehra aile içi sessizlikleri hiç sevmediği için Aras da yüzünü asmıştı. Çocuklarına bakıp kaşlarını çatarken kendini daha fazla tutamayarak konuşmaya başladı. “Neyiniz var sizin?” Zehra’nın uzattığı ekmeği alırken karısına gülümsemeyi de ihmal etmedi. “Uyanamadınız mı hâlâ?” “Hiç!” dedi Ece gülümseyerek. “Sadece bugün neler alacağımı düşünüyordum babacığım.” Yüzünü buruşturdu adam. Şu Kenan denen pislikten kurtulamamıştı bir türlü. Hayır, neden kimse onun gibi düşünmüyordu ki? O adamın kötü bir yanı vardı, hissediyordu ama bunu ailesine kanıtlayamıyordu. Yine de bu evliliği yakın zamanda engelleyeceğinden emindi, çalışmalarını hâlâ sürdürüyordu. Zehra ve Ece ne derse desin, pes etmeyi düşünmüyordu. “Ne almak istiyorsun peki prensesim?” dedi Zehra’ya imalı bir bakış atarak. Karısı onaylarcasına gülümseyince iç çekti. Bu kadına hayır demeyi başarabilecek miydi acaba bir gün? “Bilemiyorum. Kenan için bir takım elbise alabilir miyiz?” “Niye, onunkilerin suyu mu çıkmış?” Efe gülerken Zehra da konuşmaya katıldı. “Canım, hediye olarak almak istiyor Ece.” “Üstünde paralansın,” diye homurdandı Aras sessizce. Ece duymamıştı ama kaşlarını çatan Zehra ve gülmeye devam eden Efe yeterince sessiz olamadığının ispatıydı. Zehra konuyu değiştirmek adına oğluna döndü. “Sen ne yapacaksın bir tanem?” “Üniversiteden arkadaşlarımla buluşacağız. Yasemin’in bize bir sürprizi mi ne varmış, hepimizi bekliyormuş,” dedi Efe gülümseyerek. “Acaba ne?” dedi Ece merakla, irileşen yeşil gözlerini ağabeyine dikmişti. “Çok merak ettim abi!” Umursamazca omzunu silkti Efe. “Öğrendiğimde söylerim.” “Sinir!” derken saçlarını savurdu Ece. Yerinden kalkıp gülümsedi sonra. “Afiyet olsun. Ben gidip hazırlanayım.” Abisi her zaman insanlara karşı çok ilgisiz olduğu için öğrendikten sonra bile bir ya da iki cümlelik bir açıklamadan fazlasını yapmayacaktı büyük bir ihtimalle. Ama Ece buna alışkındı. “Tabii canım, biz de kalkarız birazdan,” diyerek ona gülümsedi Zehra. Ece neşeyle üst kata çıkarken arkasından homurdandı Aras tekrar. “O it de bizimle gelecek mi?” “Aras!” diye âdeta haykırdı Zehra. Gözleri dehşetle irileşmişti. “Ne biçim konuşuyorsun öyle?” “İt işte, yalan mı?” Bazen kocasının bu Kenan nefreti onu hayrete sokuyordu. Adam neden Kenan’ı bir türlü kabullenemiyordu sanki? Ece onu seçmiş, evlenmeye karar vermişti ve aralarında hiçbir problem ya da anlaşmazlık yoktu fakat kocası yine de adamdan ölesiye nefret ediyordu. “Çocuk gibisin! Lütfen böyle şeyler söyleyip de beni üzme.” Dudaklarını büküp “Özür dilerim canım,” diye mırıldandı Aras. Kenan ona göre itin tekiydi ama bunun için karısını üzmeyi göze alamazdı. Normalde böyle kaba konuşan birisi bile değildi ama o adam söz konusu olduğunda kendini kolayca kaybediyordu. Onlar konuşurken Efe de ayaklanmıştı. “Afiyet olsun, ben de gidip hazırlanayım,” diyerek anne ve babasını masada yalnız bıraktı. Ailesini gerçekten çok seviyordu, böyle neşeli bir ortamda büyüdüğü için fazlasıyla şanslıydı. Bazen komikleşiyorlardı ama bu hâlleri onun için sorun değildi. Hem bunu çok sık dile getirmese ve elinde somut bir sebep olmasa da Efe de aslında Kenan’ı pek sevmezdi. Odasına geçtiğinde yorgunluktan ağrıyan omuzlarını yok saymaya çalışarak dolabına yöneldi. Babası bazen çok acımasız olabiliyordu, yine onu saatlerce şirkette süründürmüştü. Aras Karaman, pek saygıdeğer babası, Efe’ye göre tam bir erkek düşmanıydı. Eline geçen her fırsatta hemcinslerine acı çektirirdi. Yine de onun düşüncelerine saygı duyuyor, yaptığı hiçbir şeyi yadırgamıyordu. Sonuçta biraz acımasız da olsa merhametsiz ya da adaletsiz değildi. Belki sadece oğlunu çalıştırmayı çok seviyor olabilirdi. Haftanın bütün ciddiyetini yansıtan takım elbiselerini es geçerek eline kısa kollu, spor bir gömlek aldı. Küçük mavi ve yeşil karelerle çevirili gömleği üzerine geçirdikten sonra siyah keten bir pantolon giyip aynaya baktı. İşin aslı normal şartlarda bugün evde kalmak ve dinlenmek istiyordu. Hem içinde Yasemin’in yapacağı sürprize dair bir parça bile merak yoktu hem de son günlerde gerçekten çok yorulmuştu ama kız gelmesi için o kadar ısrar etmişti ki Efe onu kıramamıştı. Sonuçta sınıf arkadaşıydı, beraber okumuş ve mezun olmuşlardı. Ayrıca her şeye rağmen bölümden arkadaşlarını göreceği için mutluydu. İç çekerek kıyafetlerini düzeltti ve odasını topladı. Odasından çıkmadan önce son kez aynaya bakıp saçlarını da düzeltti ve telefonunu, anahtarlarını, cüzdanını alıp evden çıktı.

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook