"Yıkılmaz duvarlarım vardı, yıkık ruhumu hapsettiğim..."

1469 Words
"Adres..." "Ah!" Sinirle sağa sola yumruk atarken aynamın karşısına geçtim. "İb**ler!" Hayali yumruklarımı hepsine birer birer indirdim ve sonrasında bağırabildiğim kadar bağırdım. "****** *********!" Dayanamıyorum! Bir de bugün balo varmış. Dün bir bugün iki. Zaten dün tüm gün alışveriş yapmıştı. Sağ da sol da gezip kaykay maykay almış ve beni de oraya buraya yürütmüştü. Çünkü bazı yerlere araba girmiyordu. Ya bu kız ajan olmadı mı? Ben bir hayalet miyim ya? Nasıl beni fark etmiyor? Deli olacağım! Sinirle saçlarımı savurdum ve sonrasında balo için kıyafet almaya çıktım. Evden çıkar çıkmaz arabama atladım ve kendimi en yakın mağazaya attım. "Hoşgeldiniz." diyerek önüme çıkan iki kıza hafifçe gülümsedim. "Ne istersiniz?" dedi biri ve diğer gözlerime gözlerini sokarcasına baktı. "Şık bir takım istiyorum. " dediğimde gülümsemiş ve ikisi iki farklı tarafa gitmişti. Sağdakine mi, soldakine mi? Karar veremeyince orta koridora girdim ve kendi başıma devam ettim. Kızlar zaten hep böyle alık. Saçlarımı gergin bir hareket ile geriye atarken önümdeki siyah kumaşlarda gezdirdim bakışlarımı. Sanırım çoktan bulmuştum. Şık kumaşlardan birine elimi sürttüm ve dokusunu inceledim. Güzel. "Bunu alıyorum. Ondan önce bir denemek istiyorum." dediğimde başını sallayan bir görevli hızlıca kabinlerin yerini gösterdi. "Buyurun." Kabine girip üstümü değiştirirken kızların gülüş seslerini duydum. "Nasıl bu kadar yakışıklı olabilir?" Derince bir nefes alıp üstümdekini çıkardığım sıra bir kıkırdama daha geldi. "Şöyle kenara çekilin de gidip yanlışlıkla (!) kabin perdesini açmış gibi yapayım. "dediğinde derince bir nefes aldım. Bu da defalarca başıma gelmişti. Artık alışmıştım. Şimdi acaba nasıl bir poz versem? Üzerimdeki tişörtü çıkartıp kemerimi biraz aşağı çekiştirdim ve karın kaslarımı perdeye doğru döndüm. Sanırım yan profilim daha seksiydi... Gözleri kısıp aynadaki aksimin havalı ve oldukça iyi olduğunu düşündüğüm sıra kızın perdeyi açmasıyla kısık bakışlarımı yüzüne çevirdim. Onun arkasındaki duvara saklanmış üç kız gözleri dehşet ile açılmış bana bakarlarken , yalandan bir sinirle, kaşlarımı çattım. "Ne yapıyorsun!?" Az önce gülerek sinsi planlarını söyleyen kız kıpkırmızı olmuş yüzünü başka tarafa çevirirken telaşla perdeyi kapatmaya çalışıyordu. "Özür dilerim! Özür dilerim! Boş sanıyordum..." diyerek perdeyi yarım yamalak kapatarak kaçınca gülerek aynaya döndüm. "Çivi çiviyi söker." Takımı güzelce giyip kravatımı da bağladıktan sonra saçlarımı geriye yatırıp kirli sakallarıma baktım. Evet, böyle çok daha şık duruyordu. Üstelik ceketin dikimi, omuzlarımın orantılı genişliğini daha da belirginleştiriyordu. Güzel olmuştu. Perdeyi çekip çıktığımda etrafta hiç kız göremeyişim gülümsememe sebep oldu. En son kasaya gelip takımın parasını ödedim ve üzerimden çıkarma gereği duymadım. Kendi kıyafetlerimi de poşetleyip arabama giderken kızların köşede sigara içtiğini gördüm. Lina sigara içenleri bile sevmez... Başımı çevirip ilerlerken arkamdan gelen bağırış ile tek kaşımı kaldırarak omuzumun üstünden geriye baktım. "Bana mı dediniz?" Kızlardan sarışın olan başını salladı. "İsminiz ne?" dediğinde derince bir nefes aldım. "Dora." Sonrasını hiç umursamadan arabama bindim ve Ergün Komutan'ın attığı adrese baktım. Uzun bir yol vardı sanırım. Üstelik maskeli balo için aptal bir maskeyi de evime kargolamıştı bu deli adam. Dikiz aynasından arkayı kontrol edip derince bir nefes aldım. Umarım Lina ile karşılaşma şansı elde edebilirim. . . . Elma suyunu tepeme dikmemek için dilimi ısırırken karşıma gelen kadın ile derince nefes aldım. "Çok fazla içtiniz, dikkat edin." dediğinde gözlerimi devirdim ve maskemi geriye ittirdim. "Bu elma suyu. " dediğimde gözlerini kaçırıp tıpış tıpış yanımdan uzarken derince nefes aldım. Saçlarımı sinirle kaşıdığım sıra merdivenlerden inerken gördüm onu. Az önce içtiğim elmanın şekeri girmiş yerine acı bir tat kalmıştı boğazımda. Etekleri yere sürülürken ürkek gözlerinin utançla etrafta gezdiğini gördüm. Onu hiç böyle görmemiştim ve hiç böyle sevmemiştim. O benim beyaz bisikletli prensesimdi. Siyah kapüşonlu hırkası olan, şapka takan, sakar sevdiğim. Böyle olunca hoşuma gitmemişti. Çünkü bir tek benim gördüğüm buz dağının altını artık herkes görür olmuştu. Önemli olan da herkesin görmediğini görüp de sevmek değil miydi? Az önceki kadının içki muamelesi yaptığı elma suyuna ben de içki muamelesi yapıp kafana diktim. "Sen bu kadar güzel olma." Girdiği erkeklerin arasında gülüşürken her şeyi tek tek hafızama attım. Kime baktığını, kime güldüğünü, kiminle konuştuğunu. Her şeyi kazıdım beynime. Sonrasında bir erkek ile uzunca dans etti. Midem kalkar gibi oldu. Böyle çirkin bir adamla dans edip yıllarca beni görmemesi, büyük bir kayıptı onu için. Gözlerimi devirdim. Asla sinirli değilim. Asla kıskanmadım. Gözüme biraz sinir kaçtı... Dansları sonunda(!) bitince hızlıca merdivenleri çıktığını görerek ceketimi düzelttim ve peşi sıra yukarı çıkmaya başladım. Ancak benden önce davranan gizemli biri daha vardı. Ceketimin cebinden bir sigara paketi çıkardım ve aheste aheste açmaya başladım. İçeceğimden değil de terasa çıkma bahanesinden. Merdivenleri inerken bir grup erkeğin lafı ilişti kulağıma. "Evet, o dans eden yeşim gözlü kızı yarın tavlamak lazım. Sonuçta bizim kampüsten." diyen ile iki parmağımın arasına aldığım sigara ile önlerine geçtim. "Kardeşim, az önce gelinlik gibi bir şeyle dans eden kızdan mı bahsediyorsun?" dediğimde kaşlarını çatarak bana bakan çocuğa tepeden bakış attım. Onlardan yaşça büyük olduğum bence boy farkımızdan da belli oluyordu. "Evet, hayırdır?" dedi arkadaşlarına güvenerek. Onun bu tavrına yalandan bir samimiyet ile gülümsedim. "Ya, o bizim Haydar. Travestidir kendisi. İki sene önce ilgi duymaya başladı böyle işlere. Hemcinsin olarak söyleyeyim dedim." diyerek arkama bakmadan merdivenleri çıkarken çocukların şaşkınca konuştuklarını duydum. "Ha******! Oğlum o nasıl travesti lan öyle?" dediğinde diğeri heyecanla lafa girişti. "Kolları hafiften kaslıydı kanka." İstemsizce sırıtırken merdivenleri çıktım ve yine birinin gizlice Lina'nın peşinde dolandığını gördüm. Vay ib**. Erkekliğe sığar mı lan kadını gizli-neyse şimdi böyle şeyler dememek lazım.... Sigaramı iki dudağının arasına koyup koridorda yürümeye başladım. Balkonda konuşan iki adamı dinleyen Lina ve Lina'yı dinleyen bir başkası. Yan terasa girip hiç yakmamış olduğum sigarayı parmaklarımın arasında çevirirken merdivenlerden çıkan birini daha gördüm. Heh, bir sen eksiktin. Ne yapıyorsunuz? Kombolu takipleşme mi? Sinirle alt dudağımı ısırdığım sıra bir kadının klasik topuklu ayakkabı sesi ilişti kulaklarıma. "İçmeyeceksen, alabilir miyim?" dediğinde derince bir nefes aldım. "Elbette." diyerek elimin tersiyle sigarayı uzattım. "Teşekkür ederim." dedi kırmızı dudaklarını kıvırırken. Gözlerimi tekrardan Lina'ya çevirdiğimde yerde sere serpe uzandığını ve o aptal adama sarıldığını görünce gözlerimi gökyüzüne çevirdim. "Sanırım sen de kalabalık ortamları sevmiyorsun." Başımı aşağı yukarı salladım. "Evet." Yıldızları tek tek saymaya çalıştım. Belki sinirim bir nebze olsun azalırdı. Ama işe yaramıyordu işte. Dönüp yerde yatan adamı bir daha o yerden kalkamayacak hâle getirmek isteyen kuduruk bir yanım vardı. "İstersen muhabbet edebiliriz?" Maskemi çıkarıp burun kemerimi sıktım. Sakin olmak zorundayım. "Vay canına, fiziğinden yakışıklı biri olduğun belli oluyordu ama bu kadar yakışıklı olacağını düşünememiştim." dediğinde derince bir nefes aldım. "Bana, ne kadar yakışıklı olduğumu anlatasan." dedim birden bire. Anlamayarak gözlerime baktığında maskemi sağ elime aldım ve üzerine yürüdüm. "Anlamadım. " Mavi gözlerini gözlerimde gezidirince ilk kez bir kadının üzerine gittim ve onu korkuluklar ile arama aldım. "Beni yakışıklı yapan şey ne?" dedim sessizce. "Neden herkes bunu söylerken benim beklediğim kişiler görmüyor bile?" Elindeki sigarasıyla elini trabzanlara yasladı. "Birinden hoşlanıyorsanız bir başkasına böyle bir yaklaşımda bulunmamalısınız. " dediğinde yüzümde alaylı bir ifade oluştu. "Sen yıllardır birinden hoşlandığım için diğer tüm kadınlara kör olduğumu biliyor musun ki?" Gülerek başını geriye attığında sarı kahve saçları omuzlarından aşağı salındı. "Bir erkek için zor olmalı. " Alaylı sesler kulağıma iliştiğinde yüzümü buruşturarak geri çekildim. "Zor olan onun baktığı yerde dursam da bir bana kör olmasıydı. " dediğimde kaşlarını havaya kaldırdı ve sigarayı uyuşuk bir şekilde dudaklarına götürdü. "Gerçekten üzüldüm." dedi. Maskemi tekrardan takarken derince bir nefes aldım. "Ciddi misin?" Başını hafifçe salladı ve gözlerini devirerek gözlerime baktı. "Bugünkü yakışıklı balığımı kaybettim..." Lafının üzerine bu sefer ben göz devirdiğimde sesli bir şekilde güldü . "Hadi ama . Çenen çok güzel. Kadınlar keskin çene hatları ve adem elması belirgin olan erkekleri karizmatik bulur." dedikten sonra sigarsıyla boğazımı gösterdi. "Baksana, gömleğinin açık yakasından resmen bir hazinenin kapağını açmış geziyorsun. " Şaşkınca elimi boğazıma attığında güldü. "Hadi boğazını kapattın diyelim. O botokslu dudakların ne olacak? Bir kadının dudaklarından daha güzel? Bu nasıl mümkün oldu?" dediğinde sinirlenerek kaşlarımı çatmış ve olduğum yerde doğrulmuştum. "Ve evet. Şu duruşun. " diyerek elindeki sigarayı iki dudağının arasına koydu ve elleriyle vücudumu gösterdi. "Böyle hep bir agresif ve yıkılmaz duran bir halin var. Sanki her an mafyacılığa bağlayacak ve belinden silahını çıkaracakmış gibi..." "Saçmalamayı kes." dedim ters bir ifadeyle. "Ben saçmalamıyorum. Kızların sana neden yaklaşmak istediğini söylüyorum. " dedikten sonra sigarasını tekrar iki parmağının arasına aldı ve havaya üfledi. "Çünkü inkar edilemeyecek yakışıklı ve göz ardı edilemeyecek kadar çekicisin. Çünkü kaçan kovalanır ve sen bütün kadınlardan kaçıyorsun." Kendi kendime bunun ihtimallerini düşünürken aşağıdan gelen gürültüler ile kaşlarımı çattım. Birkaç erkeğin bir kızı sıkıştırdığını görünce tam dönüp aşağı inecektim ki onu gördüm. Eteğinin bir kısmını düğüm yapmış ve sanırım içerideki kalabalıktan sıkılmıştı. Doğruca, baktığım kişilerin yanına gittiği görerek telefonumu çıkarttım ve kamerayı açtım. "Ne yapıyorsun?" dediğinde yanımdaki kıza dönüp susması için işaret parmağımı dudağıma koydum ve sert bir bakış attım. Aşağıda dönen muhabbet anlaşılmazken birden bire Lina'nın karşısındaki adamın, münasip bir yerine, tekme atmasıyla yanımdaki kız "üfff" diye fısıldadı. Lina hepsini evire çevire dövdükten sonra en sonrakine kafa atınca derince bir nefes aldım. Evet, en azından kendini geliştirmişti. Bir şeyler başarmıştı. Etekleri uçuşurken dövştüğünü görmek gerçekten çok güzeldi. O her haliyle güzeldi. Şu an ne kadar da uğraşıldığı belli olan saçlarının bozuk haliyle bile güzeldi. Ya da sırf ona aşık oluşumdu onu güzel kılan...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD