( SERAN )
Hiç şüphesiz ki kaçmam gerekiyor ?
Kaçacağım ama nereye ?
Kaçsam bile bu adam beni bulup tekrar yatağa atacak gibi duruyor ?
Bu evden bir kaçış yolu var mı ?
Varsa da bu açık bıraktığı kapı olamaz öyle değil mi ?
Sinirle söylediğim sözleri duymamış gibi kapıyı açık bırakıp çıkmıştı mağara adamı. Bende kafamda yirmi planla kapıya bakıyordum. Elimi enseme attım sanki bir şey anlayabilirmişim gibi. İyiyim ya kaçabilirim. Kaçamazsam da bu adam ya beni öldürür ya da beni ... tövbe tövbe aklına sahip ol kızım.
Daha kötüsü var biliyorsun değil mi? Senin kim olduğunu öğrenirsen o zaman her şey biter. Kapı bana göz kırpıyor ama kaç gel diyor. Hay lanet sanki kapıdan kaçabilirim. Ne yapmaya çalışıyor belli değil. Biz burada kaçabilir miyiz diye uğraşıyoruz, adam kapının önünde bekliyor. Herhalde bende farkındayım kapıdan elimi kolumu sallayarak kaçamayacağımın.
" Yemek hazır " " Senin yemeğini yemem " " Aç kal o zaman " Dudak büküp omuzlarını banane der gibi silkti. Aç kalırsam nasıl kaçağım, beni bu yolla mı öldürmek istiyor bunlar.
" Dur geliyorum " dedim merdivenlerden aşağı inerken onu takip etmek için hareketlendim. Burada kalırsam evi keşfedemem. Odada tıkılı kalmayıp evi görmem ve ilk fırsatta buradan gitmem gerekiyor. Bu mağara adamının bana ne yapacağı belli olmaz. Üstelik gerçek kimliğim ortaya çıkarsa her şey daha kötü olabilirdi.
Merdivenlerden aşağı inerken arkasında ilerliyordum. Korkumu belli etmemek için sürekli kendi kendine konuşup kendimi ikna etmeye çalışıyordum.
Merdivenlerden inerken burnuma güzel kokular gelmeye başladı. " Yaptıklarınla yüzleşmeye hazır mısın " sesi sert ve soğuktu.
Ne alaka yemek yemek için çağırdın sen " AAAAAAAA " şokla aşağı düşecektim tabi kolumdan tutmasa.
O kadar sert tutuyordu ki moraracağına emindim. Ben sadece karşımda yüzünün çoğu yanmış ve sağ gözü çıkmış kıza bakıyordum. Gözlerimi alamadım. Ellerim titremeye başladı. Daha önce böyle bir şey hiç görmemiştim.
Yanıklar boynuna doğru ilerliyordu. Yüz ifadesi sinirli miydi anlayamadım." Beee ... bennnn ben özür dilerim. Şeyy oldu merdiven .... kaydı .. ondan .. şey yaptım "
Ben orada yokmuşum gibi elindeki tabakları masaya götürdü. Yüzüme bir kere bakıp işine dönmüştü." Yeni görmüş gibi davranman çok komik. İnanmadım "
Ne, bu adam neden bahsediyor? Bu defa onun kolunu tutan bendim." Ne saçmalıyorsun sen ? "
" Sevgilinin eserleri mutlaka görmüşsündür. "
Kolunu çekip masaya doğru ilerledi. Sevgilim mi ? Benim bir sevgilim mi var? Ona bakınca kafama dank etti. Bu Çetin den bahsediyor. Bunu Çetin yapmış olamaz. O saçımın teline zarar gelmesin diye dünyayı karşısına aldı. Çetin bunu yapmaz.
" Seni adi köpek, yalancı pislik " masaya yaklaşıp ellerimi masaya dayadım. Söylediklerimle o da sinirlenmişti. Ayağa kalmasıyla benden uzun olduğu için üzerime eğildi. Normalde yüzü çok keskin, bakışları manalı ve çok yakışıklı bir adamdı.
Sokakta karşılaşsak eminim dikkatini çekmek için kendimi önüne atabilirdim ama şuan sinirle bana doğru gelirken aklımda ne yakışıklılık ne de adam vardı. Bu adam beni öldürür. Bakışlar öldürebilse kesin ölmüştüm zaten.
" Diline sahip çık, yoksa o dilini kökünden koparırım " " Hiçbir şey yapamazsın " diye bağırdım.
Salaklığım üzerimde. Bunu ben söylemiyorum içimdeki salak dürtüyor. Daha çok üzerime geldi. " Neden yapamam? Sen kimsin ki? Çetinin adamı, aşığı, ajanı, kimsin? Öyle olsa bile seni öldürmemek için bir sebep göremiyorum "
Çok mantıklı, cevapla bakalım Ava. Yanıma baktığımı görünce bana delirmişim gibi baktı. Şey tanıştırayım Ava benim hayali arkadaşım. Yaklaşık on senedir tel başıma yaşadığım ve Çetin ara sıra yanıma geldiği için bende öyle kendime arkadaş buldum.
Biraz sıkıntılı ve konuşkan bir kız ama olsun. İyi biri üstelik beni de seviyor. Hem de çok seviyor. Ben ona hayat anlamına gelen Ava ismini koydum. Hayatımda başka kimse olmadığı için. Ava benim dostum.
Bunları söylesem ne tepki verir diye merak ediyordum. Tabi normal insanların böyle sorunları olmaz herhalde. Olur mu? Off bilmiyorum ki? En son ne zaman normal oldum? Hiçbir zaman.
" O zaman niye şimdiye kadar öldürmedin de bekledin? Demek ki işine yarıyorum. " Aferin kızım işte böyle. Şimdi o düşünsün cevabını.
" Yanlış, canımı sıktığın zaman tolerans gösterecek kadar işime yaramıyorsun? Üstelik belleğin yerini bile bilmiyorsun, ne diye tutayım seni yanımda? " Küstah, sevimsiz. " Neyse ne? Çetine bir daha iftira atmayacaksın? "
Kahkaha attı. O ciddi, sert, keskin bakışlı adam kahkaha attı ama neşeden eser yoktu. Kuru, sinirli ve Gargamel kahkahası gibi bir şey. Aslında daha havalı ama kendine gel Seran Gargamel işte.
" Az önce mantıklı konuşan kız yine saçmalamaya başladı " " Ben mi saçmalıyorum " Küfür edecektim ama öyle bir baktı ki korktum. Çenemi kapatabilirdi ama gerçekleri değiştiremezdi. Aksi gibi o kız tekrar masaya gelince korkudan oturdum.
Aslında çok mantıksızdı. Ondan korkmamam lazımdı. Ona bunu yapandan korkmalıydım. Belli ki kız mağdur. Yine de yüzü çok kötü görünüyordu. Bunlar ona yapılırken kim bilir ne kadar acı çekti. Onun için üzülmüştüm. Sadece uzun süredir insan içine karışmadığım için nasıl tepki vereceğimi bile bilmiyordum. Ona üzüldüm ama korkuyordum da. Onu anlıyordum ama yaklaşamıyordum.
" Dik dik bakmayı kes " " Haa " Dik dik mi bakıyordum. Utanarak gözümü ellerime indirdim. Kız yemekleri indirince ona bakıp " Teşekkür ederim " dedim.
Yüzüme baktı ve kafasını salladı. " Duymuyor, aynı zamanda konuşamıyor "" Bu onun için çok zor olmalı " İçimde ona karşı inanılmaz bir sarılma isteği uyanmıştı. " Acıma duygunu kendine sakla " Duyduğum bu acımasız sözlerle kafamı çevirdim.
" Senin sorunun ne? " " Senin sorunun ne asıl. Çetin itine bu gücü verip kızlara bakıp acıyamazsın " "Çetin böyle bir şey yapmaz. Sen beni kaçırdın, oradan oraya sürükledin yetmezmiş gibi Çetine iftira atamazsın "
Bende aynı sertlikte konuşuyordum. Dişe diş, kana kan. Yeter artık ya. " Uğur Bey'im deli kız ekmeği unutmuş " diyerek kısa boylu, tombul, yanakları kıpkırmızı, şirin bir kadın içeri girdi. Saçının yarısı yazmayla bağlanmış, üzerinde geleneksel kıyafetler vardı.
Beni süzdü " Tamam Neriman çıkabilirsin " Demek onun adı Uğur, bu kadının adı da Nerimandı. Kadın giderken ara ara bana bakıp beni süzüyordu. Deli galiba...
" Demek adın Uğur " Tek kaşını kaldırdı. Bu adamın olayı buydu. Tek kaşını kaldırıp keskin bir bakış atmak. Mağara adamı işte ne olacak ? " Adımı öğrendiğine göre şimdi de sen söyle tanışalım " Onu taklit ederek tek kaşını kaldırdım. Daha doğrusu ikisi kalktı çünkü tek kaşını kaldıramıyordum. Tam bir malım off.
" Evet öylesin " dedi Ava. Sende geldin tam oldu. Çok sağol ya. Ayak ayak üstüne atmış benle Uğura bakıyordu. Ona gözlerimi devirdim.
Uğur bana tuhaf bir şekilde bakınca kafamı ona doğru çevirdim. İkidir beni Avayla konuşurken yakalıyordu. Bu durum beni germişti. " Adım Hatice " " Eminim öyledir " Niye bu adam içinden bana götüyle gülüyormuş gibime geliyor. " Yemeğini ye " Yüzümü buruşturdum. Ne zamandan beridir bu adam bana emir veriyor. " Seni kaçırdığından bu yana şekerim " Kes sesini Ava diyeceğim ama adam bana tip tip bakacaktı yine.
Açlıktan ölüyordum. Çatalı alıp önümüzdeki yemeklerden birine batırdım. Hiçbirinin adını bilmiyordum ama enfes görünüyordu. Tam ağzıma atacaktım. Ava beni uyardı. " Ya zehir varsa " Ete baktım sonra Avaya.
Mağara adamı gömülmüş yemek yiyordu. Bu zehir sadece bana mı işliyor? Adam yiyor ama. " Belki ona işlemeyen bir zehirdir " Yok daha neler .
" Zehir yok yemeğini ye " Çatal elimden düştü. Avaaa bu adam aklımı okuyor. " Senin aklını kendin okuyamıyorsun nasıl adam okusun " Dost değil kazık bu.
" Zehir olduğunu düşünmedim zaten. " Çatalın ucundaki eti ağzıma attım. Offf çok güzel. Ağzımda dağılıyor. Ölümüm bu yemekten olsun hiç sıkıntı değil. Çatalla yemeklerden almaya devam ettim. Uğur bana bakıyordu. Bende ona hayırdır der gibi baktım. " Tabağına al istersen "
"Haaa doğru " " Doğru ya gerizekalı normal insanlar gibi ye, hayvan gibi davranma "
Gözlerimi büyütüp yanımda ayak ayak üstüne atmış Avaya baktım. Bir iken iki oldu iyi mi? " Eee ne zamana kadar beni tutacaksın Uğur " Adını söyleyince bana yine o meşhur bakışını attı. Tek kaş kaldırıp keskin bakma bakışı. " Sen doğruları söyleyene kadar Seran "
Masadan kalkmış ağzını peçeteyle silip gidiyordu. Hangi doğrular diyecek iken dondum kaldım. Seran dedi değil mi? BANA SERAN DEDİ. Avaya baktım ama onun da dili tutulmuştu. " Sen ne dedin " diye bağırdım ama çoktan gitmişti. Şoka girene kadar o koca çeneni açıp sorsaydın ya.
Bağırıp çağırmak, sen adımı nereden biliyorsun demek istiyordum. Şimdi bana ne olacak? Çetin en kötü şey senin kim olduğunu anlamaları derdi. Ya beni o adama verirse ya da gücü kendi kullanmak isterse. Adam Türk ya kendi teşkilatı için beni öldürür ve bu işe bir son verirse.
Ölmek istemiyorum. Daha hiç yaşamadım ki öleyim. Ömrüm kaçmakla geçti. Daha önce hiç lunaparka gitmedim. Doya doya kahkaha atamadım. Hiç arkadaşım olmadı. Hayatımda yediğim yemek çeşidi bile bir elim parmaklarını geçmez.
Sinirle onun peşinden gittim. Mutfakta Gülsüm ve Neriman hanım bir şeyler yapıyordu. " Nerede o Uğur " " Çıktı " Arkasından gitmek için yürüdüm ama önüme geçti. " Çıkamazsınız " " Ayy doğru ben burada esirim, kaçırıldım. Bana o adamı çağırın. "
"Gelince haber ederiz " Kadın ufak tefek ama tam Mağara adamının köpeği gibi. Gülsüm de yanında duruyor. Siz olayın ciddiyetini anlamıyorsunuz ya. " Onunla konuşmam lazım ne yapayım şimdi " " Lütfen odanızda bekleyin " " Nasıl? " Yani hayatımın en önemli anlarından birinde gidip odamda o Mağara adamını mı bekleyeceğim? Bunlar bana şaka yapıyor. Onlara döndüm yok yapmıyorlarmış. Gayet ciddi ciddi konuşuyor.
Sinirle bağırıp ayaklarımı yere vura vura salona girdim. Tam yukarı çıkacak iken masaya baktım. Ben tam doymamıştım ya masaya gidip o güzel yemeklerden bir tabak doldurup odama doğru çıktım. Aç kalınca benim beynim çalışmıyordu.
Yatakta oturmuş ne yapacağımı düşünüyordum. Kaçmam gerekiyor. Evet kesinlikle kaçmam gerekiyor. Plan yapmaya çalıştım ama her yerde kamera vardı. Yetmezmiş gibi her yerde kamera vardı. Evi de tam çözemedim. Kendimi yine bir kapana kısılmış gibi hissediyordum. Ava bana yardım et. Sağıma soluma baktım ama görünürde yoktu. Ne zaman lazım olduğunda geldin ki?
Acaba hastalansam ne olur? Bu bana bir artı getirir mi? Bunu bir kenara yazdım. Ayy aklım şimdi çalışmaya başladı. Bu yemekler iyi geldi. Gideyim de biraz daha alayım. Sonuçta evde gezmem yasak değil.
Akşam olmuş. Bir düşünmeye daldım akşamı getirdim. Bir daha düşünmeye başlasam hafta biter heralde. Mutfağa inip tabağımı indirdim. Niye kimse yoktu? Şans yüzüme mi güldü acaba?
Tezgahın üzerinde büyük bir bardakta kırmızı bir içecek duruyordu. Ayy bu kadın yine ne güzellikler yaptı. Kadın beni Uğur'un peşinden bırakmadı ama acayip güzel yemek yapıyordu.
Alıp kokladım. Keskin, ekşimsi bir kokusu vardı. Alıp bir yudum içtim. Boğazımı yaktı ama Güzel bir tadı vardı. Boğazım kurumuş iyi geldi. Bardağı alıp kafaya diktim. İyi geldi, serin serin. Bardağı bırakıp etrafı incelemeye başladım. Mobilyalar biraz eski gibiydi. Klasik türden, geleneksel dokuları taşıyan halı be mobilyalar. Televizyon yoktu.
Çetinin televizyon ve telefonu yasaklaması aklıma geldi. Sonuçta bizi nerede takip edecekleri belli olmazdı. Hem bana kitap getirirdi. Yemek kitabım vardı bir tane bir tane de pasta kitabım.
Sonra romanlarım vardı, tekrar tekrar okuduğum. Bu evde pek farksız değildi. Benim gittiğim evlere göre sadece daha çok eşyası vardı ama sadeydi. Sade ve şık. Evi tanımlayan iki kelime bu olmalıydı. Her pencere önünde, her odada kamera vardı. Mutlaka bir kamera odası da olmalıydı.
Zaman geçtikçe tuhaf hissetmeye başladım. Düşünemiyordum ve aklım gittikçe bulanıklaşıyordu. Mutfaktan bir çığlık sesi geldi. Ayağa kalkacak halim yoktu. Gevşemiş ve rahatlamıştım. " Kızzz sakın bana o içeceği ben içtim deme " Neriman Hanım gelmiş kafamda bağırıyordu. " Hahaaa söylemem taaammammm " "Bittim ben. Uğur Bey'im beni öldürecek " " Beni de hahahaaa "
"Gül, gül tabi. Yarım saat sonra aslan kesileceksim başımıza. " " Aslan mı? Bu hırr diye kükreyen mi ? " " Seni hemen saklamam lazım. Saklayamam ama Uğur Bey'im fark eder. Ne yapacağım ben anam yandım ben "
Sanki içimde inanılmaz bir güç vardı. Kendimi gittikçe daha iyi hissediyordum. Bu duygu süper. Kalkıp dans etmek istiyordum. Ayağa kalktım. Derin bir nefes almam gerekiyordu çünkü ovv fena bir ağrı bu. Nefes kesici bir ağrı.
Sanırım cennete bugün bilet aldım...
..
.
( UĞUR )
" Bir şeyler öğrenemedin mi? "" Hayır Mehmet öğrenemedim. Zaten kız bilmiyor gibi. Çetine sonsuz bir güveni var geri kalan ise tam bir muamma "
" Evde kızın annesine ait olduğunu tahmin ettiğimiz bir günlük bulduk. İbranice yazılmış. İlgili birimlere yönlendirdik "
" Çıkar mı bir şeyler" " Belli olmaz. Kızı tavlama işi nasıl gidiyor. "
Mehmeti severdim ama bazen boş konuşurdu. Amirim bunu ona söylemesine saşırmamıştım ama onunla konuşmakta istemiyordum.
Konuşmanın bittiğini anlayıp selam verip dışarı çıktı.
Seran, Çetin'in kadını ... O kızdan nefret ediyordum ama vücudum bana ihanet ediyor. Kızın koca gözlerini ve dolgun dudaklarını her gördüğümde kan aletimde toplanıyor, uyarılıyordum.
Sıska bir kızdı. Memeleri varla yok arasındaydı. Normal şartlarda böyle kızlardan hoşlanmazdım. İlkel bir dürtüyle o dolgun dudaklarının arasında aletini görmek ve sertçe onun ağzına boşalmak istiyordum. Düşüncelerimin gittiği yönü fark edip hemen kendimi topladım. Bu gece karşıma çıkmasa iyi olurdu.
Ona karşı böyle bir arzu hissetmek beni şaşırtmıştı. Bu güne kadar ne esirlerime ne de yanımda çalışan kimseye karşı böyle bir dürtüm olmadı. Kızın seksi bir kadın olduğu yada belli işaretler verdiğini bile söylenemezdi. Garip, huzursuz edici ve ilkel bir dürtü bu. Belki de karım olacağı için böyle şeyler hissediyordum. O henüz bilmese de çoktan Amirimle konuşmuş ve işlerin nasıl gideceğini görüşmüştüm.
Evlenecek son insan olduğuma yemin edebilirdim ama yapacak bir şey yoktu. Görev icabı diyerek kendimi avuttum. Başkasının kadını olması hiçbir şeyi değiştirmez ülkem adına ne karar verildiyse onu yapacaktım. Üstelik kızı arzuluyordum. Bu da bir artı sayılır. Çoğu evlilikte bu arzu bulunamaz iken benim bulmam iyi bir şans.
O bir düşman bunu asla unutmayacaktım. Düşmanı koynumda tutmak zor olsa da benim için değildi. Sadece sanki kız masum ve hiçbir şey bilmiyormuş gibi geliyordu.
Kafamı salladım. Neyse ne? Kız Çetin itine bu gücü vererek yüzlerce kızın, askerlerimizin, insanların hayatına mal olmuş ve devletlerin savaşlarında önemli güç değişikliği yapmıştı. Merhameti hak eden biri değildi.
Güvenlik kulübesinden çıkıp eve doğru yürüdüm. Ilık bir hava hâkimdi. Sıcak havayı pek sevmezdim. Mutfak kapısının açık olduğu gözüme çarptı. O aptal kız umarım rahat durmuştur.
İçeri koşmamla Seranı yerde görmem bir oldu. Neriman abla başındaydı." Neden içtin ki off başımı belaya soktun. Şimdi ne olacak sana kalk kızım Allah aşkına "" Ne içti ne oldu kıza " Hemen yanına gidip başını dizlerime koydum. Nabzı atıyordu.
" Uğur Beyim "" Ne içti kız "" Afrodizyak, vallahi kendim içindi masanın üzerine bardağa koydum. Bir yudum içecektim sadece tuvalete gidince hepsini içmiş birden bayıldı. "
" Sus, sus be kadın. Evde afrodizyağın ne işi var. "Seranı kucağıma aldım. Arkamdan konuşup duruyordu hâlâ.
Kızı düşünüp sertleştiğim yetmezmiş gibi kız afrodizyak içmişti. Kızı odama götürüp yatağıma bıraktım. Kız bilinçsiz bir şekilde yatıyordu.
Bu durumda onu Neriman ablaya emanet edemezdim. Aslında güvenliği için ona göz kulak olmalıydım. Eğer ona verilen afrodizyak biraz bile tesir ederse kızın şehvetten başı döner ve rotadan çıkardı.
Eğer tek başına kalırsa dışarı çıkıp ilk korumanın üzerine atlayabilirdi. Kıza bakmak için yatağa eğildiğim sırada birden kolumu tutup gözlerini açtı.
" Uğur " o tatlı sesini duymak istemiyorum." Lanet olsun "