3.Ceyhun

1506 Words
CEYHUN Gözlerimi hızla açtım, soluğum hızla kesilirken yatağımdan sıçradım. Ter içinde kalmıştım ve nabzım hızla atıyordu. Etrafıma keşfetmek istercesine tararken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Zihnim hızla çalışıyordu ama sanki bir şeyleri hatırlamaya çalışıyormuşum gibi içimde büyük bir boşluk vardı. Kendimi yatağımda bulmuştum ama burada nasıl geldiğimi, neden uyanmış olduğumu bir türlü hatırlayamıyordum. İçimde tuhaf bir huzursuzluk vardı, sanki önemli bir şeyi kaçırmış gibi hissediyordum. Ama ne olduğunu bilemiyordum. Gözlerimi ovuştururken hafifçe başımı salladım, belki de bir rüya görmüş olabilirdim. Ama neden rüyaya dair hiçbir detay hatırlamıyordum. Neden hızla atılan nabzı hala bedenimde hissediyordum? Zihnimi saran anılar vardı sanki ama belirgin değillerdi. Sanki kafamın içinde çıkmak için savaşan sisler içinde anılar vardı. Ama ne hakkında olduğunu anlamaya çalışırken, aniden karanlık bir boşluğa düşmüş gibiydim. Bazen yaşadığım anları kaybediyordum ve sanki bir kara deliğin içine çekiliyordum. Gözlerim odanın etrafında dolaştı, sanki etrafıma dikkatlice bakarsam o kayıp anları bulacak gibiydim. Ama ne yazık ki, zihnimdeki boşluk hala oradaydı. Aniden beni yakalayan bir titremeyle sarsıldım. Ne olduğunu bilemediğim bir şeylerin olduğunu biliyordum fakat ne olduğunu çözemiyordum. Belki de bir uzmana tekrar gitmeliydim. Bu tuhaf anıları, kayıp anları anlamak için yardıma ihtiyacım vardı. Belki de hafızamdaki bu boşlukları doldurabilecek biri vardı. Ama şu an, yatağımda otururken sadece o tuhaf huzursuzluğu ve kafa karışıklığını hissedebiliyordum. Kafamı hafifçe sallayarak bu düşünceleri dağıtmaya çalıştım. Bu berbat ruh halimle pek de bir yere varamazdım. En iyisi kalkıp güne başlamaktı. Yataktan doğruldum ve odama yayılan güneş ışığını hissettim. Yavaşça ayağa kalkıp odamdan çıktım. İleride banyonun kapısını görebiliyordum. Duş almak, belki de bu huzursuzluğu biraz olsun gidermeme yardımcı olabilirdi. Adımlarımı hafifçe hızlandırdım ve banyoya girdim. Sıcak su vücuduma temas ettiğinde bir rahatlama hissettim. Gözlerimi kapattım ve suyun vücudumu sarmasına izin verdim. Belki de anın içinde kaybolup giderdim. Belki de bu sırada o kayıp anıları bulabilirdim. Fakat bu zamana kadar bulmayı başardığım söylenemezdi. Eski kayıp olduğunu düşündüğüm anılar gelmiş miydi ki şimdikiler gelsin. Beyin cerrahı yerine psikoloğa gitmem lazımdı. Beynimde bir hasar var gibiydi ama bu cerrahlık bir iş değildi sanki. Aslında kayıp zamanlar dışında kendimi oldukça iyi hissediyordum. Kayıp zamanlar da sürekli olan bir durum değildi. Fakat bazen de birkaç günü hiç hatırlamadığım oluyordu. Zihin karışıklığı olsa bir noktadan sonra anıların gelmesi gerekmiyor muydu? En iyisi bu kez ihmal etmeyip bir uzmanla konuşmakta fayda vardı. Duş sonrası giyinip dışarı çıkmaya hazır hissettiğimde önce mutfak yolunu tuttum. Mutfak tezgahında duran kahve makinesini açtım. Kahvenin kokusu evi doldururken kendimi biraz daha canlı hissettim. Kahvaltı için hızla bir şeyler hazırladım ve sessizce yemeye başladım. Yemeğimi bitirdikten sonra saatime baktım. Gitme zamanım gelmişti, hafifçe iç çektim ve mutfaktan çıkıp kapıya yöneldim. Evden çıktım ve sokakta rüzgarın hafif esintisini hissettim. Yeni bir günün başlangıcı gibi havada tazelik vardı. Bahar aylarını bu yüzden çok seviyordum. Adımlarımı hızlandırıp arabama bindim ve hastaneye doğru yol almaya başladım. Yine yoğun bir gün beni bekliyordu. *** Sıradaki hasta küçük bir kızdı. Annesiyle birlikte içeri girdiler. Kız çocuğunun yüzü korkuyla karışık merakla doluydu. Nedense çocuklar hastaneye geldiklerinde genelde korkaklardı. “Merhaba,” dedim gülümseyerek. Yanına yaklaşıp önünde diz çöktüm. “Senin adın ne?” “Yağmur,” diye cevap verdi sessizce. “Merhaba Yağmur,” dedim. “Ben Doktor Ceyhun. Bugün seninle ilgileneceğim. Hiç doktor muayenesi geçirdin mi daha önce?” Kız çocuğu başını salladı. Annesiyle göz göze geldik ve rahatlamasını sağlamak için elimi omzuna koydum. “Merak etme, sadece seni dinlemek ve yardımcı olmak için buradayım. Korkacak hiçbir şey yok. Şimdi annen seni niye getirdi buraya?” Hastayı muayene ettikten ve sonuçlarını inceledikten sonra ona küçük bir hediye verdim ve annesini ameliyat günü alması için sekretere yönlendirdim. Böreğinde kist vardı ve ameliyatla alınması gerekiyordu. “Teşekkürler doktor bey,” diyerek ayağa kalktı ve kızının elinin tutup odadan çıktı. Öğleden sonraki ameliyatlar için ameliyathaneye geçtim. İlk ameliyatım bir çocuğun apandisit ameliyatıydı. Ameliyat odasına girip ameliyat ekibiyle konuştum. Hemşireler, anestezi uzmanı ve ben, birlikte çalışarak ameliyatı başlatmaya hazırlandık. Ameliyatın ortasında, ekip arasındaki iletişim oldukça önemliydi. “Melike, durumu nasıl?” diye sordum. Anestezi uzmanı Melike “Stabil, doktor bey. Çocuğun vücut reaksiyonları normal, her şey yolunda görünüyor,” diye cevapladı. Ameliyatın sonunda hemşireye uyandığında haber vermesini rica ettim. Eldivenlerimi çıkarırken hemşirelerden biri “güzel iş çıkardık,” dedi. Günün sonuna doğru hastanenin psikiyatristiyle randevum vardı. Kapısına geldiğimde tıklatıp içeri adım attım. Elif Hanım, dostça bir gülümsemeyle karşıladı beni. “Hoş geldiniz, Ceyhun Bey.” Selamlaşırken içimdeki endişeyi beni yeniden sandığını fark ettim. “Merhaba, Elif Hanım.” El sıkıştıktan sonra karşısına oturdum. “Benim kafamda bazı sorunlar var gibi hissediyorum. Geçmişimdeki bazı anıları hatırlamıyorum. Size danışmamın doğru bir adım olduğunu düşündüm.” “Bunu biraz açman gerekecek Ceyhun. Yani nasıl anıları hatırlamıyor musun? Ne sıklıkta böyle kayıplar yaşıyorsun? Kendine geldiğinde neler hissediyorsun? Biraz uzun sohbet edeceğiz gibi.” Görüşme boyunca, geçmişime dair hatırladığım kadarını anlatmaya çalıştım. Anlık giden, bazen bir günlük bazen birkaç saatlik boşlukları anlatmayı denedim. Mesela en son mahkemeden çıktığımı hatırlıyordum ve sonra gözümü yatakta açmıştım. Elif Hanım beni ilgiyle dinliyordu. Görüşme sonunda, belki de bu yolda daha fazla adım atmamın daha doğru olabileceğini söyledi. Ve daha ileri bir araştırma için Psikoterapi almam gerektiğini vurguladı. “Neden şüphelendiniz? Ciddi bir durum mu söz konusu?” “Bunu bir görüşmede anlamamız mümkün değil Ceyhun. Anlattıkların oldukça ciddi bir duruma benziyor. Geliştirilecek bir durum olduğunu düşünmüyorum. Hatta bunun üstüne düşmemiz gerekiyor. Yani aklımda birkaç seçenek var ama emin olmam için psikoterapi yapmamız gerektiğini düşünüyorum.” İçimden bir ses buradan bir an önce çıkmamı söylüyordu. Ben oturmaya devam ettikçe sinirlenip bağırmaya başladı. Olduğum yerde gerildim. Uzun zamandır duymadığım sesler sanki bir anda yeniden peyda olmaya başlamıştı. “İyi misin?” diye sordu Elif. İyi değildim. Kafamın içinde bir karmaşa vardı. Yıllar önce bunun üstesinden geldiğimi sanıyordum. Yine nereden çıkmıştı bu? “Neyden şüphelendiğini söylesen daha mutlu olacağım,” dedim. “Yani tam olarak kestiremiyorum gerçekten. Seni geren anlarda kendini dış dünyaya kapatıyor olabilirsin. Bu hafif bir versiyondur. Dünkü mahkeme olayı seni geren bir olaydı. Eski hafıza kayıplarının öncesindeki olayları da bilmemiz gerektiğini düşünüyorum. Seni tetikleyenin ne olduğundan emin olmam gerekiyor. O zaman daha kesin konuşabiliriz. Genelde sakin ve kendi halinde bir insansın bu yüzden fark edemediğin daha şiddetli bir psikolojik durum söz konusu olabilir.” Ne olduğundan kendisi de emin degildi bence. Bu yüzden sanki söylemekten itinayla kaçırıyordu. Kafamın içindeki seslerle daha fazla uğraşmak istemediğim için ayaklandım. “İki gün sonra ilk seansı yapalım mı? Bugün seni daha fazla zorlamak istemiyorum.” “Haberleşiriz,” diyerek kestirip attım. Bir an önce çıkmak istiyordum artık. Duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Odanın havasızlığı boğulacak gibi olmama sebep oldu. Fakat odadan çıkarken fark ettiğim açık camı görünce odanın çok da havasız olmadığı düşündüm. Bana neler oluyordu. Düne kadar uzun zamandır oldukça iyiydim. Bir an önce kendimi eve attım. Bedenen ve zihnen kendimi oldukça yorgun hissediyordum. *** Hafta sonu olduğu için gözlerimi öğlene doğru açmış, güzel bir şekilde dinlenmiştim. Kendime güzel bir kahvaltı hazırlayıp rahat rahat tadını çıkara çıkara kahvaltımı yapmış, ardından tüm gün evde olmanın keyfini çıkarmıştım. Akşama doğru haberleri izlerken son dakika haberi düştü. Üvey babası tarafından tecavüze uğrayan kız ve adamın haberi hala dönüyordu. Tam haberi kapatacakken spikerin sözleriyle durdum. “Polisler dün terk edilmiş depoda cesedine ulaşılan üvey babanın işkence edilerek öldürülmesi üzerinde duruyor. Polisler katili bulmak için araştırma yaparken insanlar sosyal medyada küçük kızın intikamını alan kişinin cezalandırılması değil ödüllendirilmesi gerektiğini konuşuyor.” Şaşkındım. O şerefsiz öldürülmüş müydü? Yoksa bu halkı susturmak için bir oyun muydu. Aklıma savcının verdiği kart gelince gidip kartı buldum. Gerçeği öğrenmem lazımdı. Bulduğum karttan hemen numarasını tuşladım. “Efendim.” Hoş bir sesi vardı. O gün gerginliğimden dolayı çok dikkat edememiştim ama sesini duyar duymaz yüzü gözlerimin önünde belirmişti. Bir şeyi bir kez görmek benim için yeterliydi. Görsel hafızam çok kuvvetliydi. “İlke savcıyla mı görüşüyorum?” “Buyurun benim.” “İlke Hanım ben Doktor Ceyhun. Biraz önce haberlerde gördüm de emin olmak istedim. O adam öldü mü?” “Sanırım beni cenaze işleri müdürüyle karıştırdın doktor?” Tepkisi geri adım atmama sebep oldu. “Kusura bakmayın rahatsız ettim.” “Hey. Hey. Dur şaka yapıyorum. Doktorlar şakadan anlamaz derlerdi de inanmamıştım. Harbiden öyle sanırım.” “Keyfiniz yerinde gibi. Şaka yaptığınıza göre.” “Ya sorma. Ne demezsin. Haberlerde gördüğün doğru. Üvey baba biri tarafından benden önce ele geçirildi. İşin ilginç yanı uğraştığım bir dava vardı. İki cinayet bir katil. Şimdi sayı üçe çıktı. Üç cinayet bir katil. Olay giderek ilginç bir hal almaya başladı. Bunları sana niye anlatıyorsam. Başımı kaşıyacak zaman yok doktor. Daha yemek yemedim düşün.” İlke’nin gözümün önünden gitmeyen yüzüyle kendimi daha iyi hissetmeye başladım. O herifin öldüğünü öğrenmek ise daha da keyiflenmeme neden oldu. “Gelmek istersen sana yemek hazırlarım. Açıkçası şu adamın nasıl öldürüldüğünü merak ettim. Senin için işler ters gitmiş olsa da ben o küçük kız için mutlu oldum.” “Yemekte mi yapıyorsun doktor?” “Neşter kadar bıçağı da iyi kullanırım.” “Evinde mi hazırlayacaksın?” dedi şaşkın bir sesle. “Eğer istersen.” Kısa bir süre aramızda sessizlik oldu. “Neden olmasın. Elin lezzetliyse tabi.” “Bilmem. Test edersin. Daha önce kimseye yemek yapmadım.” “Yaaa, şimdi ilgimi çekti işte. Konum at. Döktür bakalım doktor. İki saat sonra sendeyim.”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD