SİLAHTAR’DAN… Salona girdiğimizde büyük bir alkış tufanı koptu. Kolumdaki törpünün parmaklarının hafifçe sıktığını hissedince yüzüne baktım. “Arslan bu ne?” “Düğünümüz yavrum.” “Bana daha çok futbol maçı gibi geldi şu kalabalığa bak” güldürdü beni cümlesi. “Eee törpü hanım Harun Silahtar oğul everiyor. Adamın kırk küsur yıllık hayali gövde gösterisine döndürmesin mi?” “Bu gövde gösterisi göz dağı falan değil bildiğin Haçlı Seferi ya da Kudüs’ün Fehti” kahkaha atmamak için yanağımın içini ısırdım. Heyecanı diline vurmuştu. Öyle güzel görünüyordu ki. Aşığı olduğum o saçlarını açık bırakmasını özellikle rica etmiştim. “Bir gün o da olur yavrum. Geri alırız Kudüs’ü.” “Harun babamda beş oğlan daha var çok yakındır almamız” dedi. Alkış tufanı devam ediyordu. “Hadi bakalım törpü hanım 30