İBO’DAN… “Benimle gelmeni rica ediyorum” “Aç mısın?” diye sordu. “Anlamadım?” “O kadar yoldan geldin üstelik buraya çıkmak için de ayrıca yürümüş olmalısın. Acıkmışsındır.” Açıkçası böyle bir şey sorulmasına hazırlamamışım kendimi. Şaşırdım mı ziyadesiyle. Ben utanıp sıkılmadan çok az yerde açlığımı derim. Biri Süreyya annem, ikincisi Rahime babaannem üçüncüsü de Begüm’e. “Hadi buyur Allah ne verdiyse soframa otur. Böyle ayakta kaldın” dedi taş eve doğru ilerlerken. “Zahmet vermemeyeyim. Hem belki bir gören laf söz eden olur. Neticede bekar bir kızın evine böyle girilmez” Bekar mıydı bilmiyorum. Neden öyle dedim ki? “Merak etme buralarda insanlar birbiriniz tanır. Cankızın evine güvenmediği birini almayacağını bilirler” Bana güvenmiş miydi? İyi de ne çabuk? “Bana neden güvendin?