Cezvedeki çay kaşığı çıkarttı. Kenara bıraktı. Kahvenin üzerinde oluşan köpük yığınına gözleri daldı. Mavi gözlerinde oluşan derinlik, gökyüzünün aydınlık saati gibi parlıyordu. Yüzünde beliren aşık, ifade sağ dudağının kenarına minik gamze bıraktı. "Çok sevmek değil de..." Yutkunması genzinde takılı kaldı. "Hikâyeler de başkarakterler vardır. Hikâyemin başkarakteri o. Zaman ne kadar geçerse, ne kadar görmezsen. Yine de o hikâyenin anlatımında, sözcükler arasında gizlidir. Cismi gitse de, ruhu eksilmez." Durdu, kahvenin çoğalan köpüklerinin her birini süzdü. "Çok sevmek değil de..." Yutkundu. Aldığı nefes, boğazını kuruttu. "Şiir okuduğum da, mısraların arasında bulduğum." Göz kapakları doluluğuyla yumuldu. Bu kadar kolay gözlerinin dolmasından nefret ediyordu. "Çok sevmek değil de..."