11.BÖLÜM

1601 Words
? Attığım sessiz canhıraş çığlıklar,ölü bir ruhun sessizliğinden sıyrılıp yaşam için verdiği son mücadele gibiydi. Ben istememiştim. Sorumsuz bir anne olmayı,tek bir şeyde vazgeçilecek evlat olmak benim seçimim değildi. Babam... O da benden vazgeçmek istemiş,ancak hayat onu kısıtlamıştı. Beni düşünmemişti. Herkes gibi. Ardında gözleri yaşlı, ölümüne ağıtlar yakan bir kız bırakacağını umursamayıp canına kıymak istemişti. Benden de kurtulmak istemişti,ama bana mahkum bırakmıştı yaptığı onu. Yine benim insafıma kalmıştı. Beni istemeseler de,bana mecburlardı. "İlaçlarını alıyor değil mi?" Diye, yatakta yatan babamdan gözümü çekmeden Beyza'ya sordum. Babam, bazen öyle çekilmez oluyordu ki, öfkemi kontrol edememekten deli gibi korkuyordum. O iyi olsun istiyordum. Bana bunu bile mi çok görüyordu? Madem kendini düşünmüyordu,beni düşünsündü. "Bazen karşı çıkmaya çalışsa da yine de aksatmadan vermeye gayret ediyorum." Uyuyordu. Zihninde hangi an dört dönüyordu bilmiyorum, çünkü sürekli kıpırdıyor, ağzı aralansa bile sesi çıkmıyordu. Sessizlik çığlık atıyordu, sesini ben bile duyamıyordum. "Gül Hanım?" "Hımm?" Babamdan gözümü çekemiyordum. Sanki çekersem gördüğü kabus onu alıp götürecek gibi hissediyordum. Gitmesinden ölesiye korkuyordum. "Bazen babanız,ona verdiğim ilacı dilinde tutuyor,ben odadan çıktığım an, ağzından atıyor. Buna çok kez şahit oldum." Derdi neydi! Yatağa bağımlı kalmak çok mu hoşuna gidiyordu? Benim de bir sınırım vardı. Babam o sınırı geçtiği an, öfkemle yüz yüze gelecekti. Boşa kürek çekmezdim. Olmuyorsa, olmuyordur. O kendini düşünmüyorsa,ben de iyi olsun diye çabalamazdım. Ona iyi olması için bir şans tanıyordum. Bunu seçmiyorsa kendi bilirdi. "Yapacak bir şey yok Beyza. Zorla ağzına tıkacak değilim. Madem o bunu istiyor,sen de bırak. Keyfî bilir. Beş yıl boyunca her gün denedim. Sonuç ne. Elde var, sıfır." Beyza,bu dediklerime şaşırsada bir şey demedi. Bazen dilimin ne dediğini kulaklarım bile işitmezdi. Dilim; acıydı, tutarsızdı en kötüsü de zehirliydi. Zehri kime bulaşırsa bulaşsın zehirlerdi. Babamın odasından çıkıp, kendi odama girdim. Yarının ne getireceğini bilmeden uyumak istiyordum. Ben,aşk konusunda aciz olsamda, güç konusunda değildim. Diğerleri gibi tek darbede canıma kıymak falan istememiştim. Buna ön ayak olan da gururum ve bencilliğimdi. Gurur ve bencillik. Beni anlatır mı bilmiyorum. Belki gurur değil ama bencillik beni yansıtan en iyi kelime olabilirdi. İşin tuhaf tarafı, bencil olmayı seviyordum. Üzerimdeki sabahlığı çıkarıp odadaki tekli berjere attım. Yatağa yürürken açılan kapıyla adımlarım son buldu. Kayhan. İki eliyle kapının kulbunu kavramış ve halen de bırakmıyordu. Kapının ardından bana bakıyordu, gözlerindeki istek ise aslında benden ne istediğini belli ediyordu. Buna rağmen,"Neden geldin? Şimdiye uyuman gerekiyordu," dedim düz bir sesle. "Beni uyku tutmadı. Alışkın değilim galiba," dedi,yalan söylediği ise her halinden belliydi. Benimle uyumak istiyordu. Ben,ondan sonra kimseyle uyuyamamıştım ki. Bunu yapamazdım. "Eee?" "Seninle yatabilir miyim? Yani, uyumam için." Hala kapının ardında,benim vereceğim olumlu cevabı bekliyordu. Reddetmek istiyordum, çünkü ben tek başıma uyumaya alışmıştım. "Kayhan,odana gitmelisin." Çünkü benden sevgi dileniyorsun. Bende sevgi yoktu,tüm sevgimi değmeyecek birine vermiştim. Verdiğim cevap onu üzmüş olacak ki, kafasını yere eğdi. "Tamam. İyi geceler." Kalbî kırıldı,bunu ben yaptım. Canı yandı,bunu ben yaptım. Yalnız kaldı,bunu da ben yaptım. Ona zarardan başka hiçbir şey yapmıyordum. "Kayhan,"dedim, girmesini engellemek için. "Eğer istersen,yani uykun kaçıyorsa benimle birlikte yatabilirsin." Kıyamadım. Bilmiyorum, yapamadım. Normalde onu yollamam gerekirdi. Ama bunu yapamadım. "Gerçekten mi?" Sanki vazgeçeceğimden korkar gibi hızlıca odaya girip kapıyı kapattı. Kapının önünde bana olan bakışlarındaki hayranlık canımı sıkıyordu. Ben,ona hep kötü davranmıştım. Bana neden hayranlık besliyordu ki? Ben böyle bir şeyi hak etmiyordum. "Bana şöyle bakıp durma. Hoşlanmıyorum,"dedim, ters ters. Bana aldırmadan,"Neden?" Diye sordu. Çünkü bana kim böyle baksa, çekip gitmişti. "Sadece hoşlanmıyorum." Ellerimle saçlarımı toplayıp sol omzundan sarkıttım. Tüm dediklerime rağmen bana hala aynı şekilde bakan çocuğun yanına gittim. Önünde diz çöküp, yüzlerimizi aynı hizaya getirdim. O... Gerçekten de Kayahan'a benziyordu. Gözleri,dudak yapısı... Her şeyi o'ydu. Niye bu kadar benziyordu ki? "Babanı merak ediyor musun?" Kısa bir an ne diyeceğini düşündü. "Evet" "Neden peki?" Onu merak etme. Buna değmez. "Neden yok? Neden sadece sen varsın? Bunları merak ettiğim için." "İnsan, sevmediği birinin yanında durmaz Kayhan. Gider. Baban da beni sevmedi,gitti." Gitti, avucunun içinde kalbimi de alıp hem de. "Seni sevmedi mi?" Sevmedi. Sevseydi, kalırdı. Ona cevap vermedim. Bunun yerine ayağa kalkıp elimi ona uzattım. "Hadi uyuyalım. Benim çok uykum var, senin aksine." Elimi tutup benimle gelen Kayhan,bazen öyle gülüp bakıyordu ki, karşısında lisesi bir genç kız gibi hissediyordum. Bir erkeğin değil,onun karşısında heyecanlanıyordum. Kayhan,elimi bırakıp yatağıma uzandı. Yattığı yerden bana bakmasına aldırmadan yanına uzandım. Gergindim. İlk kez onunla yatıyordum. Bu beni tuhaf hissetiriyordu. Yatakta olan hareketliliği umursamayıp gözlerimi kapatmak istedim. Karnımın üzerine konan küçük el, nefesimi kesti. Tereddütte kalsamda ,bana sarılan Kayhan'a sıkıca sarıldım. "Seni seviyorum." Böyle deme. Böyle diyen herkes gitti. O,gitti. O da böyle demişti. ? "Burası Gül Hanım,"diyen Buse'ye kafamı salladım. Geldiğimde Buse'den herkesin çekimlerde olduğunu öğrenmiştim. Sırf inada buraya gelmiştim. Buse'yi arkamda bırakıp çekim stüdyosuna girdim. Tam da dediği gibiydi. Herkes buradaydı. Kayahan, fotoğrafı çekilen erkek mankeni izliyordu. Ben de,erkek mankene baktığımda kumral, beyaz tenli, iyi bir fizik ve yüze sahip olan bir adamla karşılaştım. Boşuna manken değil. Ona artık ne kadar uzun baktım bilmiyorum ama beni hissetmiş olacak ki, mankenin gözleri benim olduğum yere kaydı. Beni görmesi üzerine gülümseyerek baş selamı verdi. Bana mı? Cidden mi, yani? Kayahan'ın elalarını üzerimde hissediyordum. Ancak ona değil,inat yapar gibi bana bakarak poz veren mankene baktım. Ensesini kaşıyan adam ile kaşlarım manidar bir şekilde havaya kalktı. Benim kim olduğumu biliyor muydu? Biliyorsa zengin kadınların parasını yemekten zevk duyan bir aptaldı. "Arkadaşlar,kısa bir ara verelim,"diye sinirle soluyan Kayahan'a aldırmadan, odada bulunan ve mankene özel soyunma odasına girdim. Kalçamı odadaki masaya yaslayıp içeriye giren adama kafamı yana eğip alayla bakmaya başladım. "Benim kim olduğumu biliyor musun?" Manken, yüzünden silinmeyen gülümseme ile,"Evet,"dedi. İkinci seçenekti. Paragöz biriydi. "Bilmiyorsun o zaman," diye kendi kendime mırıldandım. "Ülkede, senin yerinde olmak isteyen ve senden daha başarılı bir sürü manken olduğuna eminim,"sözlerimi yarıda kesip,ona doğru yürüdüm. Yanından geçeceğim sırada,"Bana onlardan birini getirmek zorunda bırakma,"dedim. Açılan kapı,bana kimin geldiğini zaten söylemişti. Adamın bozulan yüzüne son kez gülümseyerek bakıp kapıda bize bakan Kayahan'a kısaca bakıp ona doğru yürümeye başladım. Öfkeliydi. Neden öfkeliydi. Çocuklar bile kırdığı oyuncağını paylaşırdı. Odadan, yüzümdeki arsız gülümsemeyi silmeden çıktım. Kayahan, yüzümdeki gülümsemeyi öfkeyle izlerken,ben daha da büyüttüm gülümsememi. Yanından geçer geçmez, yüzümdeki gülümseme silindi. Ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum. Benden nefret ediyordu,bunu gözleri ile söylemese bile belli ediyordu. ...... 19/08/2014 "Bundan da almaz mısınız,"diye Hasan Bey'e soru soran annesine baktı Gül. Ne bu ilgi? "Yarın bir şeyler yapalım mı,Gül?" Gül, zor da olsa gözlerini annesinden çekip karşısındaki Ali'ye baktı. Ali, Kayahan'ın bir kuzeniydi. Onlarla birlikte, Gül'ün evine yemek yemeye gelmişlerdi. Gül, kısaca Kayahan'a baktı. "Hayır. İşlerim var." Kayahan, öyle bir bakıyordu ki, düşünmeden reddetmişti. Bir şey yapmasını istemiyordu. Böyle bir aile yemeğinde asla. "İptal et, seni çok iyi bir yere götüreceğim." Sandalye sesiyle Gül hızlıca Kayahan'ın olduğu yere baktı, öfkeyle kuzeni Ali'ye bakıyordu. "Gül,"dedi hâlen Ali'ye bakarak. "Bana lavabonun yerini gösterir misin?" Gül, babasına bakıp ne diyeceğini merak etti. Babasının kafasını sallamasına karşı ayağa kalktı. "Takip et,beni." Kayahan, Ali'nin böyle bir şey yapacağını bilse Gül'ün bir metre yakınına getirmezdi. Gül'e olan bakışlar onun için dayanılmaz bir hâl almıştı. Lavaboya Gül'ün belini kavrayarak ikisinin de girmesini sağladı. Gül'ün ise tek düşündüğü belindeki eldi. Kayahan, Gül'den uzaklaşıp lavabonun kapısını kilitledi. "Canına susmuş,it,"diye sinirle soludu. Gül,ona yaklaşmaya başlayan adamla bedeninin kasıldığını farketti. Seviyordu ve ona karşı koyamıyordu. Onu her şeyiyle kendine istiyordu. Söz konusu Kayahan olduğu an, fazla bencil biri oluyordu. Kayahan,iri elleriyle kızın yüzünü kavradı. Dudaklarına bastırılan dudaklar, Gül'ün bu gün yaşadığı en iyi histi. "Ona bakma,"dedi ayrılırken. "Sadece bana bak." "Kayahan, abartma. Kıskanman gereksiz. Beni tanıyorsun." "Gül,ben o iti de tanıyorum. Sadece bana bak," dedi,iki baş parmağı ile Gül'ün elmacık kemiklerini okşarken. "Sadece benim elalarıma." Kayahan biliyordu ki Gül,onun gözlerini çok severdi. Her şeyini olduğu gibi. "Kayahan-" "Sadece bana Gül. Bunu demezsen buradan çıkarmam ikimizi de." Gül, Kayahan'ın inadına karşı dudaklarını büzdü. "Sadece senin gözlerin, senin elaların." ..... ? "Benim izlerimi, mankenlerle mi kapatıyorsun, Gül Sancar?!" Öfkeli sesi duyunca, arasına karıştığım anılarımdan sıyrıldım. Ne aptaldım! Beni kıskanmasını bile seviyordum. Onu umursadan parmaklarımın arasındaki sigaradan derin bir içime çektim. "Sana soruyorum!" "Bir gün sesin kısılırsa, Gül bana bunu demişti dersin,"dedim alayla, çektiğim dumanı geri üfleyerken. "Gül!" "Bir de sağır." Koluma sarılan parmaklar ile yüzüm Kayahan'ın yüzüne öfkeyle döndü. "Çek lan elini!" Sinirle elimi ondan kurtardım. "Eğer çok merak ediyorsan söyleyeyim, meslekleri ilgi alanımı kapsamıyor." Söylediğim şeyler,onu iyice delirtmişti. "Siktirip gideceksin Antalya'ya. Duydun mu!" Elimin tekini,siyah kumaş pantoloumun cebine soktum. Sigarayı, gözlerinin içine bakarak ağzıma götürüp içime dumanı çektim, beklemeden ağzımdaki dumanı yüzüne üfledim. "Niye böyle konuşuyorsun ki,bence sen hala beni özlüyorsun. Baksana, dibimden ayrıldığın yok. Eğer öyle bir şey varsa söyle,en son isteyeceğim şey;takık manyak eski bir sevgili olur." O beni özlemezdi. Bunu bile bile bunu söyledim. Tek bir adımı ile bana yaklaşmasıyla renk vermemek için direndim. Bu yakınlık, kalbime gömdüğüm tüm duygulara zarardı. "Ben mi senin dibinden ayrılmıyorum. Buraya gelen sensin. Ben değil de,sen baya bir özledin ki burada, karşımdasın." Gerçek olması en çok yaktı canımı. Özlemiştim. Beş yıl ona olan özlemimi daha da arttırmıştı. "Tüh! İfşa oldum galiba. Ne yaparsın..." Cümlenin devamını getiremedim. Yüzümü bu denli dikkatli inceliyor oluşu beni susturmuştu. Ela hareleri yüzümün her yerinde gezindi, gezindikçe bedenim sızladı. Hayır. Bir bakışa yenilecek biri değildim. "Bakma bu kadar dikkatli, güzelliğimin farkındayım,"diyerek ondan uzaklaştım. Ondan ayrılmamla sanki bir düşten uyanır gibi kafasını iki yana salladı. Biten sigara dalını,yere atıp ayağımın üzerinde ezdim. "Sen, sigaradan nefret edersin." Unutmamıştı. "Beş yıl çok değiştirdi beni. Sevdiklerimden nefret eder, nefret ettiklerimi de sever oldum. Şaşırma yani." Ela gözlerinden hem nefret ediyordum,hem de seviyordum. Şaşırma yani,sen benim için her şeydin. Hem sevgimi gizlemek zorunda kaldığım,hem de herkese söylemek istediğim. Elimi Kayahan'ın omzuna koyup ona biraz yaklaştım. "Gidiyorum,özle beni." Sen bunu alay san,ama yine de özle. Çünkü ben çok özledim. ...... Bölüm sonu.... Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum buraya yazabilirsiniz ? Bu arada yukarıda koyduğum Türk oyuncu, adını unuttum Gül değil. Yani benim hayal dünyamdaki Gül böyle değil. Sadece güzel fotoğraf diye koydum. Neyse, GELECEK BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE ?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD