9.BÖLÜM

1328 Words
Yaren'in kurtuluşu) Gül, yine okuldan sonra babasının moda evine gelmiş,ve babasına az da olsa yardım etmeye çalışmıştı. Babasının başarısını kendi gözleriyle gördüğü an, imreniyor ve aynı onun gibi biri olmak için daha çok çabalıyordu. "Gül, güzelim gelen müşteri ile ilgilenir misin? Benim bir telefon görüşmesi yapmam gerekiyor." Gül, babasına anlayışla bakıp oturduğu yerden ayağa kalktı. "Peki, ilgilenirim." Bir sürü çalışan vardı, Gül emindi ki, babası bunu çalışsın diye yaptırıyordu. Babasının odasından çıkıp gelen müşterilere kısaca baktı. Bir kadın ve bir adam vardı. Kadın on dokuz,yani Gül'ün yaşında gibiydi, belki de bir-iki yaş büyük. Kumral, kahverengi gözlü ve gerçekten güzel bir kadındı. Ancak güzel gözlerinde bir ifade vardı ki, Gül bundan bir hayli rahatsız olmuştu. Korku... Kadın, korkuyla etrafa bakınıyordu. Bir insan neyden korkardı ki? Gül, ardından adama baktığında, karşısında sıska,sarı saçlarını geriye yatırmış, uzun surat yapılı bir adamla karşılaştı. Ancak ilgisini çeken adam değil, bariz belli olan zorla tutulan eldi. Kızın elini zorla tuttuğu çok belliydi. Kız, adamdan korkuyordu. Onlara doğru yürümeye başladığında adamın gözleri Gül'e döndü. "Buyurun, nasıl ilgilenebilirim sizinle?" Dedi, anlayışlı bir sesle. Adam,bir an yanındaki kadına bakıp tekrar Gül'e döndü. "Davet için elbise alacağız. Ama kısa olmasın, edepli ve sade bir elbise olsun." İğrenç herif! Kadının giyeceği şeye karışıyor,ve ona söz hakkı tanımıyordu. Gül, kadına bir şey diyemedi. Çünkü belliydi,adam onu korkutuyordu. Gül,bir süre kadınla bakıştı, öyle bir bakıyordu ki, gözlerinde sessiz ama bir o kadar da sesli yardım çığlığı var gibiydi. Zorla yanında tutuyordu! Gül, öyle öfkelendi ki, bir an adamın sarı saçlarını yolmak bile istedi. "Bunu neden hanımefendi söylemiyor? Ne giyeceğine o karar verebilir,"dedi, inatla. "İşine bak bayan! Benim sabrımı sınama. Ver şuradan bir elbise gidelim,"dedi adam sinirle. Kızın elini bırakıp uzun gece elbiselerinin olduğu yere ilerlemeye başladı. Gül,adama haddini bildirmek için peşinden gidecekken, bir eli bileğinde hissetti. "Yardım et! Beni öldürecek,"diye Gül'ün kulağına fısıldadı Yaren. Yaren, kızın gözlerinde görmüştü,cesur birine benziyordu. Gül, kulağına fısıldanan kelimeler ile iliklerine kadar titrediğini hissetti. Ne demek öldürecek! Buna onun hakkı yoktu! "Sarışın!" Diye Gül,adama bağırdı. Adam, Gül'e dönünce Gül samimiyetten uzak bir şekilde gülümsedi. "Siktir git dışarı! Senin gibi ibnelere satacak mal yok bende!" Diye öfkeyle bağırdı. Birkaç kişinin sorgulayıcı bakışlarını hissetse de umursamayıp adama bakmaya devam etti. Adam sinirle,"Ne diyorsun lan sen!" Diye bağırdı. Öyle bağırmıştı ki, Taner Bey sesle odasından fırladı. Kızının üzerine yürüyen adamı görünce eliyle Tarık'a işaret yapıp gelmesini istedi. Gül, kafasını kaldırıp adama öfkeyle bakmaya devam etti. "Bir daha söyleyeyim o zaman,madem anlamadın! Siktir git!" Adam, Gül'e atılacakken Tarık, adamı tutup moda evinden sürüklemeye başladı. Yaren, hayal kırıklığı ile Gül'e baktı. Yanılmıştı! Bu kız, başına bir şey gelmesin diye adamı yollayacak kadar korkağın tekiydi. Onu, ölüme terk etmişti. Orhan,bunun acısını Yaren'den çıkarırdı. Yaren,bunu biliyordu. Gül, çıkan adamla hızlıca onların peşinden koşmaya başladı. Dışarı çıktığında adamın kızı sürüklediğini gördü. Hayır! Onu kaderine terk etmeyecekti! Bu kadar merhametsiz değildi. "Takip et beni Tarık!" Diye peşlerinde yürümeye başladı. "Gül Hanım-" "Kes,silahın yanında mı?" Diye yanından yürüyen adama sordu. "Evet,"dedi Tarık anlamadan. Bir süre sonra tenha bir sokağa giren ikili ile Gül ve Tarık onları uzaktan izlemeye karar verip bir yerde saklandı. Adam, kızı önüne savurduğunda Yaren, dengesini kaybederek yere düştü. "Ne dedin lan o orospuya!" Diye boş sokakta bağırdı. Gül'e hakaret mi etmişti bu döl israfı! "Yemin ederim bir şey söylemedim. Sen de gördün, delinin tekiydi!" Yerde duran Yaren resmen adama yalvarıyordu. "O zaman,ne sikime onları söyledi o!" Diye saçlarına asıldı adam, Yaren'in. Bu bardağı taşıran son damlaydı. Gül, düşünmeden Tarık'ın belindeki ruhsatlı silahı alıp adama doğru sinirle koşmaya başladı. Ayak seslerini işiten adam,sesin geldiği yöne bakınca ona doğru yürüyen adamla karşılaştı. "Sen ha!" Diye Yaren'in saçlarını bırakıp Gül'e hırsla yürümeye başladı. Adam Gül'e varamadan Tarık'ın müdahalesi ile yere kapaklandı. "Bu iki oluyor,bir gün borcumu öderim,"dedi Gül, yerde yatan adama bakarak. "Sizi geberteceğim!" "Onu da böyle tehdit ettin! Kız korkudan titriyordu be şerefsiz!" Hiçbir kadın, değil dayağı,tek bir kötü sözü hak etmezdi. Kadınlar bir eşya değildi, öyle olsaydı hiçbir erkeğin elde edemeyeceği kadar değerli olurlardı. "Öldürme,"dedi Tarık'a. "Ama ölmeyi istesin!" Elindeki silahı ona verdi. Onları orada bırakıp yerde korkuyla her şeyi izleyen kadının yanına gidip önünde diz çöktü. Yaren,ona gelen kadına gözü yaşlı baktı. O, hayatında gördüğü en iyi insandı. Orhan'ın merhametine bırakmamıştı. "Teşekkür ederim, teşekkür ederim, çok teşekkür ederim,"dedi, sürekli teşekkür etmesi Gül'ü rahatsız etmişti. Buna pek alışık değildi. Sokakta yankılanan silah sesi ile Gül, gözlerini oraya çevirdi. Yerde yatan ve iki büklüm kasıklarını tutup bağıran adamı görünce sadistçe güldü. Adamı şikayet etse, birkaç güne serbest kalacak ve bundan aldığı cesaret ile yerde yatan bu kıza yapmadığını bırakmayacaktı. Gül, bugün hayatının en büyük sırdaşını bulduğunu düşünmüştü. Yıllar sonra ona yapacağı ihaneti bilmeden. Ama bilse bile yine aynı şeyleri yapardı. Ne de olsa alışmıştı,iyiliğinin karşılığında kötülük görmeye. ••••• Yandım,en çok da hala ona atan kalbime yandım. Onun gibi birine neden sevgi besliyordum, bilmiyorum. Beni kendine öyle aşık etmişti ki, başka bir erkeğe asla yaklaşamaz,onu aklımdan çıkaramaz olmuştum. Kapıyı çalıp açmalarını bekledim. Ona İhtiyacım vardı, onun da bana. Restauranttan çıkınca Halil'in attığı mesajla direk buraya gelmiştim. Kayhan'ın kendini odaya kilitlediğini ve çıkmadığını yazınca telaşla buraya geldim. Kapıyı açan Halil beni görünce rahat bir nefes aldı. "İyi ki geldiniz-" "Karını da al, evinize gidin." "Neden?" "Dediğimi yap,"dedikten sonra onu umursadan merdivenlerden yukarı çıkıp, Kayhan'ın odasının önüne geldim. Kapıyı açmaya çalıştığım da ise kilitli olduğu gerçeği ile bir kez daha karşılaştım. Elimi yumruk hâline getirip iki kez kapıya vurdum. "Uyudun mu?" Diye düz bir sesle mırıldandım. Fakat bir cevap gelmedi kapının ardından. Derin bir nefes alıp yere oturdum, sırtımı duvara yasladım. Uyudu mu bilmiyordum,ama ona İhtiyacım vardı. Bir masum ruha benim ihtiyacım vardı. "Özür dilerim,"dedim, duymasa bile. Kurumayan gözyaşlarım tekrar aktı. Bugün ne kadar ağladım bilmiyordum."Belki kötü bir insanım,ama kötü bir anne olduğum aşikar. Yapamıyorum,o kadar çok üstüme geliyorlar ki,beni ben olmaktan çıkarıyorlar." Kimseye suç atmıyordum,ama bunlar doğru olanlardı. Haberleri yoktu, ancak kendi elleriyle bir canavar yaratıyorlardı. "Seni yanıma almak istiyorum,ama senin varlığından bile haberdar olmayan baban seni benden alır. Öyle hırslı biri ki, her şeyim gibi seni de alır. Yapamazdım. Seni ayda yılda bir görmeyi tercih ederdim ama hiç görmeyi yapamam. Hayatımda var olan tek şeyi de ona veremem." Deli gibi tek başıma konuşuyordum fakat nedense beni dinlendiğini düşünüyordum. "Senin üzerinde olmadığı halde,hak iddia eder." Elimin tersiyle yüzümdeki gözyaşlarımı sildim. Kapıya yaşlı gözlerle bakıp,"Uyumadıysan yanıma gelir misin? Sana çok ihtiyacım var,"dedim, boğuk bir sesle. Gelir miydi bilmiyorum. Duyduğum kilit sesiyle acıyla gülümsedim. Açılan kapıyla soluk ve ağladığı için kızarmış gözlerini gördüm. Kapının ardından bana bakıyor, yanıma gelmiyordu. "Neden geldin ki?" "Benden nefret mi ediyorsun?" Diye sordum. Ağladığımı yeni fark ediyor olacak ki,ela gözlerini büyütüp yanıma geldi. "Sen ağlıyor musun?" Beni hiçbir zaman ağlarken görmemişti. Bu yüzden oldukça şaşkındı. Ama bilmiyordu ki, en çok ben ağlardım. Eli, yüzüme çıkacakken bir anda durdu. Masum masum gözlerime baktı. Benden izin istiyordu. Hangi çocuk, annesine dokunmak için izin isterdi ki? Gözlerimi kapatıp açtım. Bununla birlikte yanağımdaki gözyaşımı parmağı ile engelledi. "Benden nefret mi ediyorsun?" Diye sorumu tekrarladım. "Hayır,bir anda ağzımdan çıktı. Bunun için ağlıyorsan,ağlama. Ben seni seviyorum. Sadece üzüldüm,o kadar." Öyle bir adamın böyle bir çocuğu olabilirdi? "Beni seviyor musun?" Beni seven tek insanı da kaybetmekten korkuyordum. "Evet." Bacaklarımı kendime çekip bağdaş kurdum. Bunu neden yaptığımı anlayan Kayhan, çocuksu bir heyecanla gülümseyerek hızlıca başını dizlerime koydu. "Özür dilerim." Elim, yumuşak saçlarına gittiği an, gözlerini kapattı. "Bir gün baban gelse,beni bırakıp gider misin?" Diye korkarak sordum. Fakat bana cevap vermedi. En çok da buna ağladım galiba. Çünkü "gitmem" demedi. "Gitme,o çok kötü biri." "Yarın tekrar gideceksin, biliyorum. Lütfen, sürekli gelip bana umut verme." Neyim kaldı ki, benim? "Gideceğim,"dedim,ona baktığım için kapalı gözlerinden firar edip şakağına akan yaşa şahit oldum. "Ama artık tek gitmek istemiyorum." Sözlerimin ardından hızlıca gözleri açıldı. "Nasıl?" "Yarın, erken uyanırız. Fazla bir şey almana gerek yok,eve gidince sana yeni kıyafetler alırım. Ayrıca-" Ben daha sözümü tamamlayamadan Kayhan, dizlerimden kalkıp boynuma sarıldı. Onun bu hareketi ile benim de kollarım minik bedenine dolandı. "Yemin ederim seni asla üzmeyeceğim. Asla." Umrumda değildi,onu benden almaya kalktığı an her şeyimi ortaya koymam gerekse de Kayhan'ı ona vermezdim. Ama yarın ilk işim eve geldikten sonra psikolog hanımı ziyaret etmek olacaktı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD