Saçlarımı topuz mu yapsam, dalga dalga omuzlarıma mı salsam?
Hazırlık yaparken annem aradı. “Kız Zerya, niye hiç beni arayıp sormuyorsun?” diyerek kızdı.
“Anne arıyorum ama hat düşmüyor ki,” dedim. Çarpılmam umarım. “Siz nasılsınız annecim?”
“İyiyiz kızım. Gamze illa Zerya’nın yanına gidelim diyor.”
O anda ben tutuştum. “Yok yok! Gelmeyin! Gelmeyin! Hiç gelmeyin. Burası harabe olmuş tamirat var. Her yer her yerde anne,” dedim telaşla.
“Tamam kızım, sen ne zaman dersen biz de o vakit geliriz. Ya da sen gel Çetin’le,” dedi.
“Olur geliriz annem. Zerda nasıl?” diyerek ikizimi sordum. Abilerimi sormadım. Zaten sıkça arıyorlardı.
“İyi herkes. Baban olacak namussuzu ne sen sor ne ben söyleyeyim,” dedi.
Çetin’le alel acele evlenme sebebim… Bahar acaba doğurdu mu? Gerçi daha vardır doğumuna. “Hiç merak etmiyorum onları,” dedim. Saate baktım. Gecikiyordum. “Ee annecim, işim var sonra konuşuruz.”
“He he 1 ay sonra ararsın,” dedi Gamze ablam arkadan.
Annem tribini atıp kapatacakken Gamze ablam telefonu eline alıp “Kız Zerya, niye hiç aramıyorsun? Koca aşiret seni merak ediyor. İstanbul’a gitti köklerini unuttu diyorlar,” dedi. Zaten her gün konakta olmasa şaşarım.
“Abla ya nasıl unutabilirim koca aşireti. Maşallah Adana’nın yarısı babamın sülalalesi sayılıyor. Kalan yarısı da kocamın aşireti… İstanbul’da bile akraba çıkıyor. Acaba Londra’da mı yaşasam.”
“Yaşasam derken? Niye tekil konuştun?”
“Amaaan 6 ay daha oldu evleneli, çoklu konuşmaya alışamadım. Neyse ya cidden ev göçüyor. Kapatmam lazım. Bak Çetin’de bahçeden sesleniyor.”
“Tamam, görüşürüz enişteye selam.”
“Ve aleykümselam.”
Ailem bilse şu an hazırlanıp macera peşinde koşmaya gideceğimi, beni kesin evlatlıktan men ederler. Boşandıktan sonra Adana’ya dönüp aşiretin dul kadını, olmaktansa ailemin beni reddetmesi sanki daha mı iyi?
Gerçi reddetmekle mi kalır abilerim orasını bilemiyorum. Ama madem bu hayata bir kere geliyoruz, o zaman koy götüne rahvan gitsin.
***
Arabama bindikten sonra, şirketi navigasyondan bulup rotamı seçtim. Benim eve yakınmış neyse ki. Yoksa İstanbul trafiği hiç çekilmez.
Şirkete kısa sürede ulaşmıştım. Arabayı park edecek yerde varmış. Boran ağaya bak sen! 1 milyon takipçinin takip ettiği sadece kasları olmasa gerek.
Ben de aşiret kızıyım. Kocam da mafya. Evimde sandık dolusu altınım var. Ama gel gör ki hayatım 40 gündür rezil halde. Aklıma her geldiğinde Çetin’e bela okumadan duramıyorum. Ablam derdi ki; Beddua gökyüzüne ulaşınca fifty fifty olurmuş.
Büyük ihtimalle şirkete belamı bulmaya gidiyorum. Ve bunu bile bile geri adım da atmıyorum.
Geri adım atmadığım için, hayatımın en alengirli dönemi başlıyor.
Evliyim, aşiret kızıyım, beni terk etmiş olsa da kocam mafya ve ben bir ağayı kendime aşık etmeye çalışıyorum.
Bir zamanlar bir hikaye okumuştum. Kız zengindi ve koca bulmak için yalan söylüyordu. Fakirmiş gibi takılıyordu. İstanbul’da istediğini bulamayıp İzmir’e tıpış tıpış geri dönüyordu. Mehir’in hayatının daha dramatik halini sanki yaşıyordum. Gerçi Mehir’in hikayesi güldürse de sonlarda üzmüştü. Sahte Damat hikayesinde ise Mehir aradığı aşkı bulmuştu.
Umarım ben gerçek aşkı ilk denemede bulacağım. Bekle beni Boran, hayatının en en büyük aşkı geliyor.
Asansör açıldığında iki yakışıklı adamla yüz yüze geldim. Tahmin edin biri kim?
Boran ağam… Diğeri direkt elendi. Boran’ın olduğu ortamda diğer erkeklerin şansı yok.
Yüzüme bakmadı. Allah’ım… İnternetteki halinden on kat daha yakışıklı ve kas aygırı değil bildiğiniz Yunan tanrısı…
İyi ki beni terk ettin Çetin. Yoksa ben sana olan aşkımdan dünyadaki diğer yakışıklıların farkına varamayacaktım.
İkisi yanımdan hızlıca uzaklaşırken onunla konuşma fırsatı bulamadığım için şansıma ana avrat düz gittim. Sory anacığım.
Hayal kırıklığımı alıp başım önde asansöre bindim. Çetin’e hiç kur yapmamıştım. O benim peşimden koşmuş, aileme rağmen iki ayda beni kandırıp nikah masasına oturtmuştu. İç sesim ‘6 ayda da terk etti’ diyerek gerçeği yüzüme vurdu. Ama moralimi bugün bozmayacağım. Hedef; Boran ağayı tavlamak.
Boran’ı kolumu taktığımda Çetin’in kudurduğunu hayal edebiliyorum. Gerçi adam Türkiye’ye dönerse…
Şu dört ay dolsa da dava açabilsem. 40 gün gitti, kaç gün kaldı? Lise mezunu sözelciyim ben, üstüme gelmeyin. 4 ay çarpı 30 eşittir 120. 40 dün düşünce 80 kalır. 80 günden sonra bir de mahkeme çok lazımmış gibi Çetin’e evine dön diyecek. 60 günde paşanın dönmesini bekleyeceğim.
Ama aldattığını kanıtlayabilirsem avukatım davayı hemen öne çekecek. O attığı mesajlar da delil olarak dosyaya eklendi bile.
Hafiyeden de ses seda yok. İki kare fotoğraf altı üstü ya… Mesai ücreti alabilmek için mi ağırdan alıyor acaba? Kimseye de güven kalmadı.
Personel işleri yazan yere ulaştığımda bir çok genç ve güzel kadının beklediğini gördüm. Model mi alınıyor da haberim mi yok?
“Merhaba ben Zerda Polathan, iş başvurusu için gelmiştim.”
“CV dosyanızı verip sıraya geçebilirsiniz.”
“Online başvuru da yazdıklarım yetmiyor mu?”
“Maalesef.”
“Anladım. Ben elendim o halde.”
Umutsuzca geldiğim yoldan dönerken asansöre adımı mı attım. Asansör durdu.
Boran Ağam asansöre bindi. Benim inmem lazım ama ayağıma gelen fırsatı tepmeye hiç niyetim yok. Bir dakikada bile olsa Boran’ı etkilemek zorundayım.
İçimdeki cesareti topladım ve gülümseyerek Boran'a doğru yaklaştım.
"Merhaba, Boran Bey. Ben Zerda. İş başvurusu için buradayım. Sizinle tanışmak çok büyük bir şans."
Boran, biraz şaşırmış bir şekilde beni süzdü ve gülümseyerek cevapladı: "Merhaba Zerda Hanım, elemeden geçebilirsiniz umarım.”
Asansörün kapıları açıldığında, birlikte asansörden çıktık ve yan yana yürümeye başladık. İş başvurumu olumlu bir şekilde sonuçlandırmak için her şeyi vermeye hazırdım. Lakin elimde CV dosyası bile yoktu.
Boran Ağa odasına geçerken personel işlerindeki kadının yanına geri döndüm.
“Eee şey, CV dosyam olmadan görüşmeye girmem mümkün değil mi?”
“Mümkün tabii ama kabul edilme şansınız olacağını sanmam.”
“Ben yine de şansımı denemek istiyorum.”
“Peki başvuru formunu doldurup verin kaydınızı alayım.”
Vee görüşme sırasına alınmıştım. Sonra kızlar teker teker görüşme için Boran ağanın odasına alındı. Ben de o arada Boran’ı netten araştırmaya başladım.
“Adanalı mı? Bir de Karataş’lı! Eee bizim köylüymüş ya bu adam. Şansa bak!” dediğimde sevinsem mi üzülsem mi bilemedim.
Neyse 2. Defa aşirete gelin gitmekte var kaderde… Aşiret Gelini Zerya olarak tüm tuşlara basmaya hazırım.
Adam kabul etti de beni, aşiret gelini olmam eksikti. Adana’nın hangi aşiretinden diye baktım iyice…
Haydaaaa e bu Korhanlarla düşman olan Saruhan’lar değil mi?
Ne yapsam ya? İki aşireti birbirine düşürmeden eve mi dönsem?
Gerçi bana ne Çetin ve düşmanlarından. Hem iyi de olur. Beni terk ettiği için bunu çoktan hak etti. Hele bi dönsün çatır çatır boşayacağım zaten.