"Bazen saklandığın daldan kaçtığının farkında değilsindir."

1978 Words
At arabasının takırtılı sesi Prens Leonardo'nun başını ağrıtmıştı. Genç adam derin bir nefes aldı ve elini anlına götürmeye çalıştı. Ancak kaldıramadığı elinin üzerindeki ağırlık kaşlarını çatmasına sebep oldu. Hizmetlisi, iki elini sıkı sıkı tutmuş başını eli üzerine koymuş uyukluyordu! "Tanrım sınanıyor olmalıyım!" diye acı ile tısladı. Ellerini bile çekecek gücü bedeninih hiçbir yerinde bulamıyordu. En son başını geriye iyice yasladı ve bir an önce köye varmak adına dua etti. Asır parmağı arasında okun ucunu sıkıca tutmuş yayını sonuna kadar germişti. En sonunda vurduğu tavşan ile yavaşça yürümeye başlamıştı. Mağaradan çıktıktan sonra genç adam nedense bir daha girmeye cesaret edememişti. Yemek bulma bahanesiyle ortadan kaybolmuş ve sessizce oturmuştu. Jessie derin bir nefes aldı ve gözlerini açıp kapattı. Omzunun uyuştuğunun farkındaydı. Dün bir anda kaybettiği kandan dolayı bayılmış olmalıydı. Bağdaş kurarak oturdu ve elini omzuna attı. Küçük bir sıyrıktı ama uzundu. Eline bulaşan kuru kan ile alt dudağını ısırdı. "Efendim." Gelen hırıltılı ses ile genç kız bakışlarını devasa kurdun mavi gözlerine çevirdi. "Mai." Dedi gülümseyerek. Onu oradan kurtarmıştı. Kim bilir daha ne kadar acı çekmesi gerekecekti. "İyi misiniz?" dedi Mai ve yatağın üzerine çevik bir hareket ile atladı. "Evet, iyiyim." diyerek gülümsedi Jessie. İstemsizce eli devasa kurdun başına gitti. Yumuşacık tüylerini yavaş yavaş okşarken kurt ıslak dilini yarası üzerinde gezdirdi. "Bu iyi gelecektir." Dediğinde Jessie hafifçe gülümsedi ve dizine yatması için hafifçe çekiştirdi. Mai , efendisinin dizine başını koydu ve onun tüylerini okşamasına izin verdi. Tam o esnada Asır yakaladığı tavşan ve topladığı odunlar ile içeri girdi ve yatakta oturan Jessie ve kurda baktı. İstemsizce gözlerini kaçıran genç adam közleri hâlâ duran ateşinin başına gitti. Birkaç ince çalı attı ve odunları dizdi. "İyi misin?" diye sordu Jessie'nin yüzüne bakmadan. Jessie kaşları kalkık bir ifadeyle genç adamı izliyordu. "Gitmemişsin?" diye sordu tek bir kelimeyle. Genç adamın en son konuşmasında burayı terk edeceğini söylediğini hatırlıyordu. Asır , ateşi harladıktan sonra tavşanı tekrar eline aldı. Öteki elindeki bıçağı parmakları arasında çevirirken Jessie'ye döndü. Genç kızın üzerine birkaç adım atmıştı ki Jessie hafifçe yutkundu. "Bilmiyor musun? Eğer seni bırakırsam öleceğim. Kaderim seni korumakla mühürlenmiş." dediğinde Jessie şaşkınca dizinde yatan kurda baktı. Asır mağaradan çıkmak için adım attığında Jessie arkasından seslendi "nereye gidiyorsun?" diye. Asır, nasırlı ve kanlı elindeki tavşanı havaya kaldırdı. "Temizlemeye." Genç adam mağaradan çıkar çıkma Jessie dizindeki kurda döndü ve tüylerini okşadı. "Bu ölüm meselesi de ne Mai?" dediğinde devasa kurt başını kaldırdı ve Asır'ın arkasından baktı. "Onlar geçirin muhafızları ve dizinde koruyucunuz Efendim. Eğer ki ihanet ederlerse bedenleri en kısa zamanda toprak olur ve ruhları bir başka bedende hayat bulur. Onlarında kaderinde sizin ruhunuzu korumak olacak. " Jessie derince nefes aldı. "Bu çok saçma değil mi Mai? Ben , onlar büyüyene kadar ölmüş olurum zaten?" dediğinde Mai başını ormana çevirdi. "Sizce doğa buna izin verir mi?" Jessie gözlerini ormana çevirdi. "Onlar öldüklerinde orman sizi sahiplenir ve ruhunuzu bir başka bedene vermek istediğiniz ana kadar sizi korur. " Jessie kaşlarını kaldırarak genç kurda baktı. "Ne yani, ruhumu kime devredebileceğime karar verebiliyor muyum?" Mai başını hafifçe salladı. "Hamile bir anne olması gerek. " dediğinde Jessie derince bir nefes aldı. "Böyle mi öleceğim?" dediğinde Mai bakışlarını kaçırdı. "Mai?" diyerek direten Jessie kurdun ağzından merak ettiği her sorunun cevabını almak istiyordu. "Efendim, eğer düşman tarafından öldürülürseniz ruhunuz kendi kendine yolunu bulacaktır ama kendiniz yorulduğunuz için devrederseniz normal bir insan gibi yaşayabilirsiniz. Ama bu zamana kadar böyle bir şey mümkün olmadı. " dediğinde Jessie derince bir nefes aldı. Asır elindeki sopaya geçirdiği tavşan ile içeri girdi ve tavşanı ateşin üzerinde pişirmeye başladı. Jessie yataktan kalkıp genç adamın yanına oturdu. Onu gördüğünde o kadar şaşırmıştı ki. Kendisinin gittiğine ve her zamanki gibi yalnız başına kaldığına o kadar emindi ki. "Beni nasıl buldun?" Jessie'nin sorusuyla Asır kaşlarını çatarak Jessie'ye döndü ve üzerindeki yırtık elbiseyi gösterdi. "Bu kılıkla bakmak istemeyen bile seni görür." dediğinde Jessie kaşlarını çatarak üzerine baktı. "Ne varmış kılığımda, biraz yırtıldı sadece?" dediğinde Asır kaşlarını kaldırdı. "Ne yok, demeliydin." dediğinde Jessie sinirle dudağını ısırdı. "Sen de çok huysuz bir şeysin." dediğinde Asır kaşlarını çatarak genç kıza döndü. "Ne huysuzluğumu gördün?" dediğinde Jessie de sesini yüksetti. "Şu an izliyorum ya!" "Bak anlaşamıyorlar!" Jessie duyduğu ses ile başını kaldırıp etrafa bakınsa da bir şey göremediği için kaşlarını çattı. "Şu an didişme aşamasındalar!" Jessie başını diğer tarafa çevirip bakındığında Asır bir anda susan genç kızın tepkileri yüzünden kaşlarını çattı ve dört kulağıyla etrafı dinlemeye başladı. "Hiç de bile! Birbirlerinden nefret ediyorlar?" Jessie bu sefer başını çevirip Asır'ın siyah gözlerine baktı. İşte o an Asır'ın saçlarına konmuş iki ateş böceği gördü. "Saçmalama Efendimiz Asır'ı beğenir?" dediğinde Jessie gözlerini kocaman kocaman açmıştı. Asır, Jessie'nin kendisine olan garip bakışlarıyla kaşlarını çattı. Ne olmuştu? "Simsiyah gözleri derin bir kara delik gibi, insanı içine çekiyor..." dediğinde Jessie genç adamın siyah gözlerine baktı. Gerçekten simsiyah gözlere sahipti. "Kemikli çenesi ve şekilli dudakları bir resim gibi..." dediğinde Jessie genç adamın dudaklarına bakmıştı. Asır, genç kızın kendisini incelemeye başladığını fark etmesiyle hafifçe geriledi. Nelere oluyordu gerçekten? En sonunda bu deli dedikleri kız gerçekten delirmişti sanırım. "Siyah saçları da gözleriyle ne kadar uyumlu! Görmüyor musun? O en iyi sevgili adayı-! Aaahhh!" "Aaaaa!" "Kış! Kışşçş!" Jessie aklını kaybedeceğini düşününce sağlam koluyla ateş böceklerini kovalamaya başlamıştı. "Gidin! Gidin şurdan! Saçma sapan konuşmayın! Turşu olacağım ben!" diyerek bağırıp çağırınca Asır başını yana eğdi ve etrafta uçuşan ateş böceklerine baktı. Demek ki genç kız onların konuşmalarını duyuyordu. Peki neden böyle kızarmıştı? Acaba ne söylemişlerdi? Asır merakla tek kaşını kaldırdığı sıra burnuna gelen hafif bir is kokusu ile başını tavşana çevirdi. "Lan!" Az kalsın yanacak olan tavşanı son anda kurtarmıştı. Asır telaş ile tavşanı yavaş yavaş çevirirken Jessie kızarmış yanaklarını elleriyle yelpazeliyordu gizlice. Ateş böceklerinin yaptığına hâlâ inanamıyordu! En sonunda pişen tavşan ile iki genç karnını doyurmaya başlamışlardı. Jessie arada bir kaçamak bakışlarıyla Asır'a bakıyor sonra gözlerini hızlıca kaçırıp içine kurt düşen ateş böceklerine hakaret ediyordu. "Beni nasıl buldun? En son bayılmıştım." dediğinde Asır derince bir nefes aldı. "Kafamda bir piç var." Diye mırıldandığında Jessie kaşlarını kaldırarak genç adama baktı. "Anlamadım?" dediğinde Asır yüzünü başka yere çevirdi ve bir parça et attı ağzına. "Büyülü herhalde, nerede olduğunu söyleyen bir ses var kafamda. " dediğinde Jessie merakla gözlerini açtı. "Nasıl bir ses?" dediğinde Asır bu sefer sinirle nefes aldı. "Sen neden bu kadar meraklısın?" dediğinde kaşlarını çatan Jessie gözlerini kıstı. "Çünkü başımda dönen olaylar hiç de normal değil?" dediğinde Asır güldü. "Doğru küçücük boyun var türlü türlü huyun var." diyerek dalga geçtiğinde Jessie sinirle elindeki kemiği Asır'a fırlattı. Asır ani bir hamleyle kenara kaçtı ve kemikten kurtulur kurtulmaz Jessie'ye baktı. "Ne yapıyorsun deli?" dediğinde Jessie kaşlarını daha da çattı. "Sen kime 'deli' dedin? " Asır , hafifçe başını yana eğdi ve genç kızın sinirden kızarmış yüzünün aldığı komik ifadeyi izledi zevkle. Sanırım onunla uğraşmak çok eğlenceli geliyordu. "Sana." dediğinde Jessie yaydan fırlamış ok gibi genç adamın üzerine atladı. Tam üzerine çıkıp bir güzel pataklayacakken içeri dalan gri bir kurt kendisine döndü. "Efendim! Evine bir atlı grubu geldi!" Dediğinde Jessie gözlerini kocaman açtı. "Ailem!" genç kız korkuyla ayağa kalktığı sıra Asır ondan hızlı davranarak genç kızı tuttu. "Acele karar verme. " Genç kıza kendi üzerindeki kabanı verdi ve ondan sonrasında atları almaya gitti. Umarım akşamki adamlar değillerdi. Aslında Asır kimin geldiğini çok iyi biliyordu. O süt kuzusu kendisinden çok daha fazla acı çekmiştir. Atları getirdi ve Jessie'nin kolu yaralı olduğu için onu önüne oturttu. "Kendim binebilirim. " dediğinde Asır hiçbir şey demeden ata binmiş ve genç kızın beline bir kolunu sardıktan sonra atını dehlemeden önce kulağına fısıldamıştı. "Biliyorum." Prens Leonardo köye girdikleri andan itibaren göğsü üzerindeki baskının bir nebze azaldığını hissetti. Derin derin nefesler alırken Sofia genç Prens'in anlında birikmiş ter damlalarını nazikçe siliyordu. Genç kız gözlerini açtığında Prens'in elleri üzerinde uyuduğunu fark edince utancından bir domatese dönmüştü. Sarışın oluşundan dolayı yüzünün kızarıklığı çok daha belirgin bir haldeydi. En son Thomas çiftlik evine girerken Bay Damon'u gördü. Arabadan iner inmez Bay Damon ve eşini selamladı. "Merhabalar, Efendim." dediğinde Bay Damon şaşkınla karşısındaki prensin yakın korumasına baktı. "Merhabalar, Thomas. Bir arzunuz mu vardı." dediğinde Thomas derince bir nefes aldı ve üzerindeki kabanı düzeltti. "Efendim, Prens Leonardo çok kötü halde hasta. Kral onu size getirmem için beni tez vakitte yola gönderdi. " dediğinde Bay Damon endişeyle eşime baktı. Baba , anne gece gelmeyen kızlarını düşünüyorlardı. İlk defa bir eğlenceye gitmişti ve akşamı eve dönmemiş olmasından dolayı oldukça telaşlılardı . Şimdi de karşılarına Prens Leonardo çıkmıştı? "Çok üzüldüm Thomas, o zaman hemen bir yatak hazırlayalım. Siz de içeri geçmesine yardım edin." diyerek Gabriella'nın kolunu tuttu ve eve sürükledi. Telaşlı adımlarla eve giren çift sessizce yatan hazırlarlarken Bay Damon gergince konuştu. "Garip şeyler oluyor Gabriella." dediğinde Gabriella derince nefes aldı. " Bir müddet sessiz durup ne olduğunu anlamaya çalışalım." dediğinde kocası hafifçe gülümsedi ve karısının anlına bir öpücük kondurdu. Prens Leonardo odaya tanışdığı sıra hafifçe gözlerini açtı ve geldiği evi inceledikten hemen sonra Jessie'nin kokusunu almasıyla ilk kez derin bir uykuya daldı. Sofia ellerini önünde birleştirmiş karşısındaki evli çifte bakıyordu. Ne yapacağını bilemediğiden dolayı Prens Leonardo'nun başında öylece dikiliyor, arada bir nefesini yokluyordu. İlk kez huzurlu bir uyku çektiğini görmesiyle küçük dilini yutması bir olacaktı. Genç kız gözlerini tahtadan evin içerisinde gezdirdi. Acaba bu evde ne vardı da Prens gelir gelmez huzur bulmuştu. Ahşap merdivenler, ahşap masa, üzerine birkaç minder atılmış koltuklar. Derince bir nefes aldığı sıra Gabriella gülerek mutfağa gitti bir tas su aldı. Genç kızın yanına döndüğünde ellerinden tutup koltuğa çekti ve elindeki tası uzattı. "Yol yorgunu olmalınız. İçin." Dediğinde Sofia kocaman gülümsedi ve bir dikişte bütün suyu içti. İçi yanmıştı sanki. Thomas gözlerini Prens Leonardo'nun üstünde gezdirdiği sıra Bay Damon elini omzuna koydu. "Müsaitseniz konuşabilir miyiz?" dediğinde Thomas başını ağırca çevirdi ve salladı. "Gabriella bize çay yapar mısın?" dedi ve cevabını almadan çalışma odasına geçti. Thomas çalışma odasındaki sandalyelerden birine oturduğu sıra anlını ovuşturmuştu. Genç adam yol boyu hiç uyumamış ve hiçbir şey yememişti. Bu yüzden başı çok fazla ağrıyordu. "Tam olarak sorun ne bir fikrin var mı?" dedi Bay Damon çalışma masasına otururken. Thomas gözlerini sıkıntıyla açtı. "Aslında sarayda bütün şifacılar toplandı ama hiç kimse bir çözüm bulamadı. Prens gün geçtikçe kötü bir hâl aldı. Artık son anlarına geldiği aşikardı ki buraya gelmek istediğini söylemesi ile Kral apar topar birkaç hizmetli ve korumayla yola çıkmamı istedi. Büyü yapıldığından şüphelensek de hiçbir çözüm bulamadık. İyileşene kadar burada kalmamız gerekiyor. " Dediğinde Bay Damon düşünceli bir ifade ile ayağa kalktı ve camından dışarı baktı. Çok fazla adam kapıda kalmıştı. Onları alacakları kadar yerleri yoktu. "Onlar nerede kalacak?" dediğinde Thomas tekrardan anlını ovuşturdu. "Bir hafta kadar handa idare ettirebilirim, bu bir haftada da bir ev yapımı için başlamaları gerekecek. Bilgili ve tecrübeli kesimdeki hizmetliler geldiği için zorlanmayacaklardır." Bay Damon hafifçe yutkundu, demek ki uzun bir süre burada kalacaklardı. Derince nefes aldığı sıra çiftliğe giren atlı üzerindeki kızını görünce aceleyle kapıya koştu. Jessie evinin önündeki at arabalarına şaşkınca baktı. Ne kadar da kalabalıkları böyle? Acaba neler olmuştu kendisi yokken? Genç kız Asır'ın attan atlayıp kendisini belinden tutmasına şaşkınca baktı. İstemsizce utandı, etraf kalabalıktı. "Jessie!" Jessie anne ve babasına koştu heyecanla. "Neredesin sen, baş belası?" Diyerek kızan Bay Damon başını kaldırıp da genç hafta gördüğü adamı görmesiyle kaşlarını çattı. Genç kızından ayrıldıktan sonra derince nefes aldı. Neler oluyordu gerçekten? "Bunlar kim anne?" Dediğinde Gabriella kızının saçlarını geriye attı ve üstündeki kürke kaşlarını çatarak baktı. "Sen nereden geliyorsun böyle?" dediğinde Jessie üzerindeki kütle baktı ve ardından omzunun üstünden Asır'a baktı. "Uzun hikaye." dediğinde Bay Damon kıskançlık ile gözlerini kıstı. "Hayırdır evlat?" diyerek Asır'a seslenen Bay Damon ile Asır hafifçe başını eğerek selam verdi. "Merhabalar, efendim." dediğinde Bay Damon kaşlarını kaldırarak kızına baktı. Jessie babasının boynuna sarıldı ve kulağına fısıldadı. "Hayatımı ona borçluyum baba, beni ölümden kurtardı." dediğinde Bay Damon başını çevirip genç adama tekrardan baktı. "İçeri gel hadi." dedikten sonra elini kızının beline koydu ve sahiplenir bir duruşla içeri girdiler. Asır yanaklarını içten ısırdı ve sessizce içeri girdiğinde köşede yatan prense bıyık altından güldü. Dayanamamış işte sıska. Sanki kendisi dayanabilmiş gibi kibirli bir ifadeyle bakıyordu. "Prens Leonardo?" Jessie telaşla genç prensin başına gitti ve ellerini tuttu. "Ne oldu?" dediği sıra Prens ilk kez derin bir nefes aldı ve gözlerini açtı. "Jessie..."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD