8.BÖLÜM

2582 Words
( Yağız) - Yağız bence çocuğu okuldan alıp başka okula verelim. - Gamze rica ediyorum saçmalama. Çocuk bu düşecek, kalkacak, bazen kötü şeyler yaşayacak bazen iyi. Bugün yüzleşemezse yarın nasıl büyüyecek ? - Ya benim oğlum rezil olmuş hiç mi üzülmüyorsun. O senin de oğlun. Çocuğun kızın önünde sümüğü, yüzü, kaşı, gözü birbirine girmiş diye bağırdı. Bana ters ters baktı. - Gamze Ziya cidden sana çekmiş ya bu çocuk beni ilk aradığı zaman kafası falan kırıldı sandım diye kızdım. Nasıl korkmuştum. Tuttuğum nefesi verdim. Gamze masadaki elimi sıkınca ona baktım. - Çok mu korktun? - Babamdan sonra... Gelip kucağıma oturdu. Bana kollarını dolayında kafamı boynuna gömdüm. Ağlamamak için kaslarımı geriyordum. - Yağız her şey çok güzel olacak, dediğin gibi çocuk bunlar ağlayacak da gülecek de ama sana çekmiş bu Ziya. Kollarımı beline doladım. - Niye bana çekmiş? - Dün Alev diyordu bugün Zeynep veee her yerden çıkıyor. Alev deyince gerildim. Onun sinsiliğini nasıl fark edemedim. Yaptığı kahpelik yüzünden Gamzem hapishaneye girebilir. Küçük bir ihtimal ama bunun olmasına izin veremem. Paragöz kadın. - Ben seninle tanıştıktan sonra gözüm kimseyi görmedi ki Gamze. - Kiloluyum ya kaplama alanım fazla arkamdakileri göremiyorsun. - Kilo alman hoşuma gidiyor. Sevecek alanım fazlalaşıyor. - Hmm demek öyle diyerek burnumu öptü. Bana böyle aşkla bakması en güzel hediyemdi. Bu kadını seviyorum. İkimiz de bir ineğe baktığımız zaman bundan ne kavurma olur ama diye içimizden geçiriyoruz. En iyi eti pastırma ve sucuk yapmak istiyoruz. Bu aşk değil de ne? Aramızda mükemmel bir uyum var. - Bir borç daha alıp seni öpebilir miyim? Onu öpmek benim için fiziksel bir ihtiyaç olmaktan çıkmıştı. Ruhum açtı ve sadece Gamze doyurabilirdi. Bedenimle bedenini kutsamak istiyordum. Hep aç bir adam oldum. Başka tenlerde gezerken meğer onu aramışım. Ben sadece ona açım ve asla doyamıyorum. Başka kimse bu ihtiyacı karşılayamaz. Bu sadece seks olamaz. İnsan sebze ve diğer yemekleri yiyebilir ama hangisi pastırma gibi olur? Gamze benim pastırmam... - Geceyi bir öpücükle taçlandırmayı ben de isterim dedi. Onun gözlerinde de bir açlık vardı. Bu sevgim onu korkutacak diye korkuyordum. Dudakları dudağıma değince ensesini tutup kendime çektim. Dillerimiz buluşmuştu hemen. Alt dudağını çekerek emdim. Sabah benim dudağımı kanattığı için nazik davranmaya çalışıyordu. Eliyle yara olan yeri okşayıp öpücük kondurdu. Onun öpmesine izin verdim. Bacaklarımı açıp kalçasını kendime bastırmıştım. Sertliğimi hissetmesini istiyordum. Bana neler yaptığını bilmeliydi. Nefes almak için durduk. - Ziya çıkar yine anne su istedim diye. - Sana çekmiş işte Gamze. - Hiç de bile babası kılıklı Ziya. - Gamze nereden çıkacağını ben bile hâlâ kestiremiyorum. - Ben de böyleyim Yağız ne yapayım dedi dudağını büzerek. - Ben seni her halinle seviyorum pastırmam. Zaten sakin bir kadınla olmazdı. Her gün kalp krizi geçirmem lazım. - Yağız ya diyerek omzuma vurdu. - Ziya gelmeden odana götüreyim seni, ben de bu gece Ziyayla uyusam iyi olur. - Evet yanımda uyumanı isterdim ama başka zaman artık sen Ziyanın yanına ben de kızların hadi bakalım ama son kezz diyerek dudaklarıma yapıştı. Arzu doluydu. Ağzımı yiyecek gibi dudağımı sömürüyordu. Ben ellerimi kalçalarına yerleştirince kendini sürtmeye başladı. - Gamze durmamız lazım yoksa duramam dedim gülümseyerek. Onun da gözlerinde ikilem vardı ama çocuklar daha önemliydi. Kucağımdan kalktığı zaman üşüdüm. Elini bırakmadım o da bırakmadı. Elini öpünce kıkırdadı. - Hadi ama Yağız yoksa biz yukarı çıkamayacağız. - Haklısın diyerek kalktım. Merdivenlerden çıkarken sürekli saçlarını, elini falan öpüyordum. Tam Ziyanın odasının kapısında durdum. - Yağız senden bir şey rica edebilir miyim? - Ne istersen yeter ki söyle ? Yanakları kızardı. - Yağız ya, bizim okulda durumu iyi olmayan öğrenciler var. İki tanesi de yakın arkadaşım. Bursun verilmesine çok var. Ya da burs gibi bir şey ben çok anlamıyorum ama kızların haberi olmadan... - Biz şirket olarak öğrencilere burs veriyoruz. Sen kişisel bilgilerini bir kağıda yaz ben ayarlarım dedim sözünü keserek. Benden bir şey isterken çekinmesi zoruma gidiyordu. Ben onlar için çalışıyorum, elimden gelse dünyayı önlerine sereceğim. - Teşekkür ederim. - Böyle kuru kuru mu? - Fırsatçı. - Ne yapayım fırsatları değerlendirmem lazım. - Babaaa ben aşk acısı çekerken siz aşk mı yapıyorsunuz? - Ben de ne zaman gelecek diyordum dedi Gamze. - Yok aşk falan oğlum yanına geldim, birlikte uyuyalım diye. - Tamam annem gelmesin erkek erkeğe bir konuşalım baba. Gamze kahkaha attı. - Hâlâ ben yıkıyorum bu çocuğu erkek erkeğe derken dedi kulağıma. Sonra Ziyayı öpüp bana göz kırptı. Ağzının içinde sana da borcum olsun dedi. Sevinçten Ziyayı öpecektim. - Gel bakalım koca adam diyerek kucağıma aldım. - Baba sen anneme aşıksın değil mi? - Sen aşkla ilgili ne biliyorsun Ziya Bey. Kucağım da yatağa girmişti. Kafasını kaldırıp bana baktı. - Mesela annem ağlayınca sen de üzülüyorsun, sürekli annemin sevdiği çikolatadan alıyorsun, eve gönderiyorsun ya da kendin getiriyorsun. Her fırsatta anneme sarılıyorsun, aşk yapıyorsunuz işte. - Sen bunları nereden biliyorsun koca adam. Bu kadar belli mi ediyorum? - Aşk işte bu birine sürekli sarılmak istersen o aşktır. Çok safçaydı ama çocuk iyi gidiyordu. Gamze haklı tam babasının oğlu. - Eee sen kime aşıksın peki? - Zeynebe dedi alt dişleri olmadan bile çok güzel gülüyordu. - Ama artık imkansız baba, rezil oldum kızın önünde. - Niye rezil olasın oğlum. O kız eğer seni seviyorsa her halinle kabul eder. - Seviyor mu? - Bunu okula tekrar gitmeden bilemezsin. - Hayır gitmek istemiyorum. - Ama sen gitmezsen kızı başkaları kapar bak demedi deme. - Neeeee ama kimse benim Zeynebimi sevemez baba. Düşünmesi için ses çıkarmadım. - Uyumam lazım konuşturma beni baba yarın okul var diyerek göğsüme yattı. Ses çıkarmadım. Zaten çok yorgundu hemen uyudu. Geceler bana haramdı. Uzun zamandır uyku problemi yaşıyorum. Alevin Gamzeyi şikayet etmek istemesi ve para istemesi aklıma geldikçe daha da sinir oluyordum. Bu mesele büyümeden çözmem lazımdı. Hayatıma giren herkes niye fırsatçı. Ahh fırsatçı deyince Gamze aklıma gelmişti. Sanırım bende onun hayatında fırsatçı oluyordum. Bir öpücük almak için çevirdiğimiz dümenlere bak. Hayallere daldım. Bir süre bekleyip uykuya da daldım. . . . ( Gamze) Dersten derse koşuyoruz. Arada kızlarla eğlenceli vakit geçiriyoruz. Kendi tecrübelerimle kızları aydınlatmaya çalışıyordum. Bunlar da çok cahil ya. Gelmiş bana ciddi ilişki severim diyor. Ayol ciddi ilişki sevsem gider kel müdür yardımcısıyla evlenirdim. Hayvan gibi gülemeyeceksem, omzuna vurup yere seremeyeceksem niye ilişki yaşıyorum? Eş dediğin seninle gülebilmeli. Böyle at kişnemesi gibi. Salacak kahkahayı bütün mahalle bilsin, kıskançlıktan çatlasın işte. Ben ciddi ilişkiye gelemem. Biri gelmiş zeki çocuklardan hoşlanıyorum diyor. Ne yani seni tavlarken bende işte parabol falan çözüyorum mu diyor? Ya da canım ya ben de atanamamış astronotum mu diyor? Nasıl zekaya düşüyorlar? Bir adamın zeki olduğu yüzünden belli olmaz. Alnında uzaya mekik gönderdim yada edisonun amcasının kuzeninin bacanağının ikinci çocuğuyum yazmıyor. Atom mu parçalasın yani sizi tavlamak için. Manyağa bak. Bir adamın götüne bakarsın, şekilli olması çok önemli. Böyle ele gelecek biçimli ve güzel. Götünü beğendin mi ilk adım tamam. Bu iş oldu sonra nikah masasına. Artık nasibine ne düşerse. Ama götü güzel olandan korkmuyacan anam tatlı dilli olandan korkacan. Öyle tatlı tatlı kandırırlar sen bile inanamazsın. - Mesela bende bad boylardan hoşlanıyorum dedi Zehra. - O ne kız? - Kötü çocuk dedi Deniz. - Böyle vursun masaya elini ya benimsin ya kara toprağın desin. Koysun masaya silahı ve yüzüğü ya çek vur beni ya da kadınım ol desin. - Valla biri bana öyle bir teklifle gelse çeker vururum silahla. Böyle bir salaklık yapan insanla evlenemem. - Öyle deme ya çok romantik. Yeni nesil romantiklik böyle mi oluyor ya? Silahlı falan romantiklik mi olur? Kötü çocuk diye diye pavyona düşmesin bu kız. Aslında mapushaneden birini mi seçmek lazım. Götürecen kızı karakola, önüne suçlu dosyalarını koyacan, seç beğen al. Hırsızı, katili, sapığı yok yok. Hepsi kötü çocuk işte. Denize baktım onda da iş yoktu. Gitmiş kazık yutmuş bir profesöre aşık olmuş , düşünüp duruyor. Sanki Sokrates olacak başımıza. Kız felsefeciler senin kadar düşünmedi. - Deniz neyin var? - Yok birşey canım dalmışım öyle. - Denize mi daldın? Haaaaa Zehrayla ben gülmekten birbirimizin omzuna vuruyorduk. Bu kız espiriden anlıyor. Neredeyse yuvarlanacağım ama Denizde tık yok. Mal mal bize bakıyor. Gülmekten kendimi kaybedince kızlar lavaboya elimi yüzümü yıkamam için götürdüler. Ayy uzun zamandır böyle gülmemiştim. Kızlardan ayrıldım onlar bir yardım işi mi, davet işi mi ne varmış, oraya gittiler. Bende evin yolunu tuttum. Kızlar çok tatlı değil mi ya? Zehra tam benim kafadan ama Deniz biraz ciddi. Ciddi kıza ciddi ilişki. Oturup birlikte ahh pazartesi seks mi yapsak. O gün olmaz cumartesi uygun diye konuşsunlar biz Yağızımızla her fırsatta birbirimizin üzerine atlarız. Eve gidince şöyle güzel bir yemek yaptım. Tabi ki babaannenin tarifiyle kayseri usulü yemekler. Tabi ki de Ziya için o çok seviyor yoksa Yağız aklıma gelmedi. Çocukları alıp gelince bende Yağızı görür görmez aklıma geçen telefonla konuşması aklıma geldi. Adam yone iki öpücükle bana herşeyi unutturdu. İnanmıyorum kendime, insan bu kadar organize salak olamaz, olabilir mi? Resmen şekerle kandırılan çocuk gibiyim. Tabi beni şekerle kandırmadı, lolipop olabilir ama... - Gamze erken mi geldin? Mis gibi yemek kokuyor ev. - Öyle çocuklar için yemek yapayım dedim. - Teşekkür ederim anne dedi Ziya. Aşağı bakmamla Ziyanın saçları tavana kadar uzamıştı. İnek mi yalamış, tavuk ibigine mi özenmiş - Oğlum kendini ne hale soktun? - Anne arkadaşı saçına işemiş galiba dedi Emine ve Ayşe'yle güldüler. - Kızlar kardeşinizle dalga geçmeyin dedi Yağız. - Gevur saçına dönmüş bunun saçları dedi babaanne. - Anne gevur ne diye hep birlikte koro yaptılar çocuklar. Ben ve Yağız da katıldık koroya. - Babaaane... - Babaanne.... - Ellerinizi yıkayıp gelin çocuklar. Ziya sen saçını da düzelt öyle gel. Yağız rica ediyorum sende babaanneye birşey söyle. Ben daha fazla söyleyemiyorum. - Bana değil oğluna sahip çık. Bu gün saçını benzetir yarın götünü deldirir. Ağaç yaş iken eğilir. - Ağaç değil çocuk bu babaanne. Olsa olsa odun olur hem sizin soyunuzda ağaç mı çıkar. Sinirle mutfağa gittim. Yemekte babaanne çocuklara eskilerde aşkı falan anlatıyordu. Emineyle Ayşe Ziyayla dalga geçiyordu. - Babanne sizde dedemle aşk yaptınız mı? Bir güldü sonra ahh çekti anam buna ne oluyor? Ne hatırladı acaba? - Dedeniz çok severdi beni. Benim hiç dibimden ayrılmazdı. - Dibin neresi oluyor babaanne? - Ziyaaa Ziyaaa... Yağız ağzındaki yemeği püskürttü. Dibi yanıyor babaannenin yoksa dilinden ateş çıkmaz. - Yağız senin bu oğlanın dili papuç kadar. - Sana çekmiş babaanen. - Ziyanın dili nasıl papuç kadar oluyor anne. Hem papuç ne demek dedi Emine. - Ayakkabı işte susun dedi Ayşe. Yağız kalkıp lavaboya gitmişti. Bir bırakmadınız adam yemek yesin. Babaanne koltukta yatınca çocukları da uyuttum. Kadın hint dizilerine takmış gece gündüz dizi izliyordu. Yazık gözüne diyorum. Ne yapam dedikodu mu yapayım kimseye karışmadan film izliyorum diyor. Kaynanalar çok kötü onlar yenilince hoşuma gidiyor demez mi? Babaanne sende öylesin. Kız doğuracağım diye bana burun kıvırdın unuttun mu? Bu akşam Ziyanın da sorunları olmadığına göre Yağızla biraz vakit geçirelim. Malum benden birşeyler gizliyor. Odaya gidip hemen evliyken aldığım ama boşanınca bazanın altına atıp küstüğüm geceliklerimi çıkardım. Boşuna sakla samanı gelir zamanı dememişler. Gerçi şaman değil gecelik ama erkeklerinde öküzden ya da boğadan farkı yok. Ha saman, ha gecelik. Kırmızı görünce çoşan boğadan Yağızın ne farkı var? Pastırmanın rengine düşüyor adam. Hayat zevklerinin ortasında pastırma var. Pastırma rengi, pastırma kokusu, kaba et, pastırma şekli, ele gelen... Acaba pastırma kokulu parfüm var mıdır? Ayy midem bulandı bence ben düşünmeyeyim icraate geçeyim. Danteli biraz kaşındırdı ama güzel oldu. Sabahlığıda giydim. Kuşağı da bağladım. Kuşak deyince aklıma kınayı getir türküsü geldi. Aynanın karşısında geçip elimde kına varmış gibi iki döndüm. Ayy keyfim yerine geldi. Ama gecelik kaşındırıyordu. Uzun zamandır pamuklu sütyen takmaktan satenin dantelin yapısını unutmuş benim hassas memelerim. Neyse artık Yağız rahatlatır. Telefonu elime alıp Yağıza mesaj attım. - Acil odama gelebilir misin? - Ziya yanımda ne oldu? Allah'ım çıldıracağım kardeş istiyorum deyip bu kadar sabote eden birini daha görmedim. - Uyut öyle gel çabuk. - Yangın mı çıktı hayırdır ?? Emojiye bak sinir oldum. Çıktı sadece sen söndürebilirsin. Yağız cidden yaşlanmış eskiden kaçırmazdı bu fırsatları. Çıktı evet ama evde değil. - Acil gelir misin?. Bana görüldü attı. Görüldü attı bana. Telefonu koltuğa atıp sinirle yatağa oturdum. Kapı çalındı. Kesin Ayşedir. Bu evde bu nezaketi gösterecek başka bir insan yok. - Gell - Gamze iyi misin diyerek kafasını çıkardı Yağız. Dur çok heyecanlandım. Ne diyecektim, niye çağırdım. - İyiyim. - Niye çağırdın beni... Konuşmak evet konuşmak - Acilen öpüşmemiz gereken konular var. Kahkaha attı. Ne dedim ki niye kahkaha attı. Ahh insanın fikri ne ise zihri de o oluyor tabi. - Konuşmak diyecektim Yağız. - Anlıyorum Gamzem anlıyorum. Yatağa yanıma oturdu. - Şu acil meseleyi çözelim o zaman diyerek dudağıma yapıştı. Ensemden tutmuş beni kendine çekiyordu. Yağızı birden yatağa atıp üstüne çıktım. Sabrım kalmadı artık. Hiçbir şey umrumda değil. Eğilip onu öperken o da elini ait olduğu yere popoma götürdü. Çabuk olmam lazımdı, Ziya her an gelebilirdi. Ben öpüşümü derinleştirince Yağız beni yatağa atıp üzerime çıktı. Bacaklarımın arasına yerleşmişti. - Seni ne kadar istediğimi biliyor musun? - Gözlerinde görüyorum Yağız. Bende seni istiyorum. - Böyle olmaz Gamzem. Ziya beni bekliyor, bu anı aceleye getiremem. - Ne Ziyası o çocuk uyumadı mı? - Hayır aşk acısı çekiyor dedi üzgün üzgün. - Yağız daha yedi yaşında aldıramaz mıyız bu çocuğu lütfen bak yenisini yaparız. Artık deneyim de kazandık. - Kendinden utanmalısın Gamze. - Utanmıyorum ama öyle davranırım. Eğilip tekrar beni öptü. Üzerimden kalktı. Ziyaaa Ziyaaa yaktın bizi oğlum. Şimdiden gelinimi sevmiyorum. Görürsün sen asla anlayışlı bir kaynana olmayacağım. . . . ( Deniz) Kahretsin yine geç kaldım. Amca beni yine dövecek. - Zehra çıksak mı artık. - Dur be biraz daha işimiz var. Bu arada Mehmet ben de, beni bırakırsa belki öpücük falan alırım. Yurdun önünde kızlara hava atarım. İlgilenmiyorum dedin ama... - Yok ilgilenmiyorum ben Mehmetle tabi bırakabilir ama geç oldu çıkalım artık. - Tamam be kızım bu ne sıkıntı. İşime dönüp cevap vermedim. Bu kadar güçsüz olduğum için kendimden utanıyordum. Aslında onlara karşı çıkardım ama aileme yada Malatyadaki akrabalarıma dedikodumu yaparlarsa ailemin yüzü yere eğilsin istemem bu yüzden susuyordum. Babam beni okutmak için çok uğraştı. Annem bile kız kısmı otursun dizimizin dibinde zaten tek çocuk deyip dururken babam istediği yeri yazsın ben bakarım kızıma demişti. Yaptığım bunca yanlıştan sonra onları utandırmak istemiyordum. - Mehmet benim çıkmam lazım çok geç oldu. Yeni olduğum için yolları ve otobüs seferlerini çok bilmiyorum. - Hocam birşey mi istediniz? Mehmet arkasına bakıp konuşunca bende döndüm. Yalçın hoca kapıda bekliyordu. - Hazırlıklara baktım. İyi gidiyor sanırım, yetişecek. - Evet hocam öyle düşünüyorum. - Tamam bu günlük bu kadar yeter. Geç oldu üstelik. Sizi ben bırakayım. Dört kişi iyi olurdu. Böylece amcada hepsini görüp belki bana birşey söylemezdi. - Hocam biz Mehmetle çıkacaktık ama Deniz tek. Zehra ne yapıyorsun? - Hocam ben çıkarım şimdi çok geç değil üstelik. - Deniz az önce geç oldu demiştin dedi Mehmet. Ona da gözlerimi büyüterek baktım. - Deniz sen benimle gel, size iyi eğlenceler çocuklar. - Sağolun hocam dedi Zehra. - Hocam gerek yo... - Hadi Deniz. Adımı biliyor mu? İkilemde kalarak yürümeye başladım. Yan yana koridorda yürüyorduk. Konuşmadık sadece yürüyorduk. Arabaya binince o konuştu. - Geçen bıraktığım yer değil mi? - Evet aslında gerek yok beni yakın bir durağa da bırakabilirsiniz. Ne saçma bir cümle. Yakın bir durak... İstanbul'da yakın yer mi var? Bana bakışından onun da saçma bulduğu kesindi. Eve yaklaştıkça aklımdaki düşünceler beni esir alıyordu. - Beni burada bırakın bence size de zahmet verdim, yeterli. - İyi misin? Biraz sıkıntılı görünüyorsun? - Hayır size zahmet verdim diye üzüldüm. - Zahmetlik bir dur yok ben istedim bırakmayı. Saçmalamayı bırak artık Deniz. Geldim yapacak birşey yok. - Teşekkür ederim - Yarın erken gelir misin tiyatro salonuna. Mehmetin işi olduğu için gelemeyecek. Seninle yapılan işlerin üzerinden geçelim. Gözüm evdeydi. Işıkları açık değildi. - Tamam hocam gelirim. İyi akşamlar deyip kapıyı açtım. Bana tuhaf bakıyordu. Dışarı çıktp kapıyı kapattım. Kendimi rezil ettim. - Denizzzz - Amcaa Kol kola girmiş yukarıdan geliyorlardı. Bir bana birde arabaya baktılar. Ben şimdi bittim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD