( Gamze)
Bu salaklar nasıl okul kazanmış? Istanbul Üniversitesi halkla ilişkiler w******p gubu değil salaklar birleşme noktası gibi.
Ara sıra kullandıkları o beynin yan etkisi falan oluyor mu acaba?
Bak şimdi laf sokayım derken lafı kendine soktu biri. Diğeri haaa yazmış. Ben sadece mesajları okuyorum. Yarım saat telefonu bıraksam bin tane mesaj birikiyor.
Bunların işi gücü de yok. Grup da ufak ufak flörtleşmeler de başladı. Ben de tek tek profil fotoğraflarına bakmıştım.
Bizim okulun Yüksek Öğretim Kuruluna bağlı olduğundan emin miyiz?
Ben Hayvanları Koruma Derneğine bağlıyız sanıyordum. Bak bak yine ne yazmışlar. Biri nasılsınız gençler yazmış diğeri zenginiz demiş. Profil fotosu kırmızı arabayla iki kız yanında olan lavuk.
Efe sen ne kadar komiksin mi? Bu profil fotosu sarı saçlı olan kız tam salak. Komik değildi ben bile gülmedim. Zengin görünce düşen keko sanırım.
İnşallah ben okula giderim. Beni okul diye Hayvanat Bahçesine yollamazlar.
Kayıt yaptırınca mesaj gelmişti. Bu numaraya mesaj atın sizi okul grubuna alsınlar diye. Atmaz olaydım. Ben hep birlikte sohbet eder tanışırız sandım. Bunlar birbirine laf sokan ergenler resmen.
Biri benim annem 35 yaşında yazmış yaşımı söyleyince. Ne yapayım yani o gelsin senin yerine onunla arkadaş olayım. Bunlarda hiç terbiye de kalmamış.
Kafamı telefondan kaldırıp tavana baktım. Sekiz zekâ çeşidi varken gerizekalı olan insanlara yapacak bir şeyim yoktu.
Bir de kendi okul ders kaydını yapamayan insanlar bu nasıl sistem diye hocaya ayar veriyor? Terbiyesiz sen nasıl konuşuyorsun hocanla?
Okula gittiğim zaman yılanlar, fareler, timsahlarla birlikte okuyacağım sanırım. Birbirine laf sokmak ya da cool görünmek için hocayı takmayan tipler. Allah'ım sen koru. Kafamı kaldırınca hemen başka konuya daldım.
Geçen gün Yağızla bir anlaşma yapmıştık. Bu eve taşınacaktı. Odada da kanepede uyuyacaktı. Buraya taşınması mantıklıydı. Ben okula gideceksem onun evde olması ve işleri idare etmesi benim de işime gelirdi.
Hem çocukları kırmak olmazdı. Şimdi bile daha sakin olmuşlardı. Off bu eve taşınırsa olacaklardan korkuyorum. Onun iradesi benimkinden sağlamdı. Üzerine atlayıp her şeyi berbat edebilirdim.
Bana sağlığına dikkat edeceğine ve çok yorulduğunu anlarsan okulu bırakacağına söz ver demişti. Ben kendi bencil duyguları için bırakmıyor diye düşünürken beni düşünmesi zaten kalbimin etrafındaki buzlarda delik açmıştı.
Yetmezmiş gibi diğer deliklerim kapanmadı Yağızı arıyor. Adam her zerremde iz bırakmış.
Bence affet bitsin artık bu çile. Ya sen benden ne istiyorsun dedim bilinçaltıma. Okuldaki ergenler gibi hormonlarım yönetiyor beni de. Güçlü ve ayakları üzerinde duran bir kadın olacağım. Bunun önünde sen bile duramazsın. Sende istiyorsun Gamze. Yağızla sevişince güçsüz olmuyorsun?
- Bir sus ya!
- Hay bismillah erdim mi? diye uyuklayan babaanne birden sıçradı kanepede. Sesli mi düşündüm. Nereye kadar sesli düşündüm.
- Ne oldu babaanne?
- Ses duydum sus falan dediler dedi etrafına bakarak.
- Rüyadır o ya sen şey etme uyu hadi.
Şaşkın şaşkın etrafına bakıp kafasını indirdi.
- Kızım bu gün temizlikçiler gelecek yemek derdi yok senden bir şey istesem.
Bu kadar nazik olduğuna göre kesin beni zorlayacak. Babaanne benim derdim bana yeter off.
- Canın bir şey mi istiyor babaanne?
- Yok şirkette gider misin? Yağız bana dosyaları getirdi ama geri almaya gelmedi acil olabilir.
Ya bir de onunla mı uğraşacağım. Korumalardan birine versek götürür ahh salak Gamze.
- Tamam babaanne ben hazırlanayım giderim.
Gözleri ışıldıyordu. Çok mu belli ediyorum?
- Tamam ben uyuyacağım. Odamdaki masanın üzerinden alırsın.
Koşarak odaya girdim. Alev hanım bekle beni geliyorum. Giydiği elbise aklıma geldi. Sinirle hazırlanmaya başladım.
Giydiğim siyah elbiseyle aynaya baktım. Bence güzel oldum. Aynada kendime bakıp gülümsedim. Yağız benim Alev cadısı, onu kimseye yar etmem. Hevesle dosyaları da alıp aşağı indim.
Babaanne bir gözü açık bana mı bakıyordu? Kadın uyuyor sen de abartma Gamze. Meryemi çağırdım. Ben okulda kazanınca yatılı birini aldık. Kız 20 yaşında hoş biriydi. Tek başına koca evi çekip çevirebiliyordu.
- Meryem ben çıkıyorum akşam geç gelebilirim çocuklar yemeğini yesin tamam mı?
- Tamam abla, çok güzel olmuşsun bu arada.
- Sağol Meryem.
Evden çıkıp arabaya bindim. Şirketin önüne gelene kadar heyecandan zor kullandım arabayı. Uzun zaman olmuştu. Şirkete girip kızlara selam verdim. Onlarda sevindiler sanki. Yalandan yüzüme gülmüyorlarsa sevindiler yani.
- Yağız nerede?
- Odasında Alev hanımla işleri vardı.
- İşleri?
- Dosyaların üzerinden gideceklerdi yanlış anlamayın Gamze hanım.
Ben de onların üzerinden geçerim o zaman.
Hızla Yağızın odasına doğru yol aldım.
Tabi daha önce olay çıkardığım için herkes tepkimden korkuyordu. Odanın kapısını açtım. Tabi ki de kapıyı çalmadım. Yağız masada oturmuş önüne bakıyordu. O alev midir kül müdür nedir karşıda bir karış etek neredeyse donu gözükecek.
- Gamze dedi kafasını kaldırarak Yağız. Onun kadar ben de şaşkındım. Yağız ne oldu sana? Sen bu frikikleri kaçırmazdın?
- Kapıyı kafamıza çarpsaydın.
Bu ağzının içinde ne geveliyor.
- Ne oldu bir sıkıntı mı var?
- Yok Yağız seni ziyarete geldim, gelemez miyim?
- Gelebilirsin tabi dedi gülümseyerek.
- Alev bizi yalnız bırakır mısın? Ne alırsın ?
Seni!
- Su lütfen dedim bende ona gülerek.
- Efendim ama dosya...
- İki su getir bize! Bu ses tonuna iyi bak esmer bomba. Yağız sinirlenince kullanır. Ayağa kalkıp tabi efendim falan dedi gitti. Kapıyı kapatmamıştı.
- Oturmaz mısın dedi o da heyecanlanmıştı. Üzerine mi?
- Babaanne bu dosyaları getirmemi istedi dedim dosyayı vererek. 16 yaşındaki kızlar gibiydim. İçim kıpır kıpırdı, utanıyordum bakışlarının altında.
Elimden aldı.
- Teşekkür ederim veee çok güzel olmuşsun. Gelip açık olan kolumdan tuttu. Gözlerimiz aynı hizadaydı.
- Efendim
Hay efendiler kovalasın seni. Alev gelince ben sinirle oturdum. Yağız yanıma oturdu.
Bana sinirle bakıp suları indirdi. Şuna bak bu niye sinirli? Şimdi kalkıp saçını başını yolacağım.
- İstediğiniz başka bir şey var mı Yağız Bey? kız kırk yıldır cilve sanatıyla uğraşıyor gibi konuşuyordu. Dişlerimi sıktım. Orada beni yok sayması sinirime dokunmuştu.
- Kapıyı kapat dedim emir verir bir tonda. Şaşkınca bana döndü. Sonra Yağıza baktı. Canım Yağız bu fırsatı kaçırmaz.
- Çık ve kapıyı kapat dedi Yağız. Ben ne dedim? Kafasını salladı.
- Bir yere mi gidecektin dedi birden kıyafetime daha dikkatli bakarak. Ayy fazla mı kaçırdım dozunu.
- Belki dışarı çıkarım bu akşam.
- Nereye dedi sinirle.
- Dosyayı vermeye geldim, hesap vermeye değil. Yumruğunu sıkıyordu.
Ağzını açıp kapattı.
- Bende bu akşam toplanıp geleceğim eve. Birlikte oluruz çocuklara iyi gelir ne dersin. Tane tane konuşuyordu. Kendini nasıl da sıkıyor.
Birlikte oluruz mu dedi? Yatarız yani, birlikte, ikimiz yatak birlikte işte.
- Yine de gidecek misin? Ben de geleyim birlikte eve geçeriz.
Şimdi buradan çıksam o cadı gelir. Yağız gelse yalan söyledim nereye gideceğim.
- Gel benim için sıkıntı yok.
- Tamam biraz işim var halledeyim çıkalım.
O işlerini hallederken ben onu izliyordum. Bacak bacak üstüne atıp frikik verdim. Gözlerini bile kırpmıyordu. Oley be adam beni istiyor demek ki. İçim bir hoş oldu. Gerçi adam öylece dursa ben yine ıslanırım.
Biraz işi beni izlemek sanırım.
- Sanırım bitti işin.
- Daha yeni başlıyor. Neyse biz gidelim. Nereye gidiyoruz?
- Yolda tarif ederim.
Ceketini alıp elimden tuttu. Elimden tutup beni kaldırınca yine göz göze geldik. Bu buluşma şekli hoşuma gitti.
İlerlerken elini belime koydu. Ben de ses etmedim. O cadı görsün.
- Biz çıkıyoruz toplantıyı iptal et.
- Ama efendim dedi ayağa kalkarak.
Yağız dinlemeden beni yönlendirdi.
Şimdi gözüme girdin. Bir hediyeyi hak ediyor bence.
Asansöre bindik. Aşağı katta dörtlü bir grup binince Yağız beni belimden tutup kendine çekti. Uslu çocuk sana bir hediyem var. Bende bilerek popomu arkaya doğru götürerek ona sürtündüm.
- Hasssiktir. Kafasını omzuma koyarak inledi. Çok kısıktı sesi.
Karnımdan tutup beni daha çok çekti. Asansör açılıp insanlar gelince ben de sanki normal gibi daha çok bastırdım kendimi. İçim yangın yeri gibiydi. Onun da nefesi sıklaşmıştı.
Elin karnımda olacağına biraz aşağı indir. Etek zaten kısa oradan yol alırsın işte. Nabız gibi atıyorum, nil nehri gibi ıslandım. Sen de şiştikçe şiştin. Asansör boşalınca hemen bende çıktım. Yağız gitmeme ses etmemişti.
Arkamdan geldi ama o da kızarmıştı. Garajda yol aldık. Arabaya binene kadar ses etmedi. Kapımı açacak kadar kibar olmuştu hayırdır. Yol tarifi yaparak onu bildiğim bir restorana getirdim.
- Buranın manzarası çok güzel değil mi?
- Benim manzaram daha güzel.
Yağız yemem ben bunları o kadar da ergen değilim. Gözlerimi devirdim. Ben romantizm insanı değilim. Bana girmeli çıkmalı şeyler lazım adam anlamıyor.
Çocuklardan, babaanneden falan bahsettik. Okul arkadaşlarımı anlattım. Bir kız var herkese sulanıyor. Kolları yok sanırım herkese bacaklarını açmaya çalışıyor. Onu tanıtmadım.
- Uzun zaman sonra mutlu görünüyorsun.
- Gerçekten mutluyum Yağız.
- Buna sevindim.
- Sen nasılsın peki.
- Çocuklarla aynı evde yaşamak heyecanlandırıyor beni dedi.
Ben, benimle de aynı evde hatta odada kalacaksın.
Biraz bozuldum ama ses etmedim.
- Kalkalım mı?
- Yemeğin yarım ne oldu şimdi?
- Çocukları merak ettim. Zaten hoşuma gitmedi yemek.
- Sürekli bildirim geldi telefonuna sonra böyle oldun dedi masada eğilip sinirle soluyarak.
- Ne saçmalıyorsun sen?
- Sakin olmaya çalışıyorum ama yok. Ne o benimle yemek yemek seni rahatsız mı ediyor artık. Kim sana bu kadar mesaj atıyor.
- Seni dinlemeyeceğim daha fazla. Ayağa kalkıp çıkışa ilerledim.
Arkamdan seslendi ama durmadım. Bana yetişip kolumu tuttu çıkışta.
- Bırak beni
Beni çekerek arabaya sürükledi.
- Bin dedi sinirle. Geldi yine hödük Yağız. Al sana romantizm sevmiyorum diyordun.
Kapıyı kapatıp arkamı döndüm.
- Başlarım böyle işe diye gürledi. Kolumdan ve ensemden tutup beni kendine çekti. Dudaklarımız birleşince bir nefes içime kaçtı. Beni sıkıca tutup kendiyle araba arasında sıkıştırmıştı.
Şok oldum. Tam iki senedir kendimi tutuyordum. Sen beni nasıl öpersin zaten azgın ve dulum off...