Sahne 1: Ceren'in İtirafı
Gece, şehir ışıkları altında karanlık ve sessizdi. Ceren, Burak’ın evinde, yalnız başına oturuyordu. Birkaç saat önce, Burak ona her zamanki gibi soğukkanlı bir şekilde yaklaşmış ve bu kez çok farklı bir şekilde gözlerinin içine bakmıştı. O bakışta, Burak’ın içindeki karanlık en belirgin şekilde kendini gösteriyordu. Ancak Ceren, son zamanlarda her şeyin değiştiğini fark etmişti. Burak’a olan sevgisi bir zamanlar gerçekti, ama o şiddet ve intikam duygusunun içindeki boşluk, onu her geçen gün daha fazla zorlamıştı.
Ceren, Burak’ın odasında derin bir nefes aldı ve aynaya bakarak kendini yeniden toparlamaya çalıştı. İçinde taşıdığı korku, onu yavaşça yiyip bitiriyordu. Burak’ın imparatorluğunda, insanların doğruyu söylemesi, elleri kana batmış bir adamın karşısında yaşamaya devam etmesi imkansız gibiydi. Fakat Ceren, bir an olsun düşünmeden kararını verdi. İçinde tuttuğu sırrı Burak’a itiraf edecekti. Ama bu itiraf, onu aynı zamanda büyük bir tehlikenin içine sürükleyecekti.
Ceren (fısıldayarak, kendine konuşur gibi):
“Evet, Burak. Gerçekleri bilmelisin. Ama seni kaybetmekten daha büyük bir korkum var. Bunu sana söylemek zorundayım.”
O sırada Burak odaya girdi. Gözlerinde, her zaman taşıdığı o karanlık ve derin yoğunluk vardı. Ceren, onun gözlerinde bir şeylerin farklı olduğunu fark etti. Bu gece, her şeyin sonu gibi hissediyordu.
Burak (soğukkanlı bir şekilde):
“Beni beklediğini biliyordum. Ama ne söyleyeceksin? Her şeyden önce, beni bu kadar endişelendiren ne var?”
Ceren, Burak’a doğru adım atarken, ağzındaki kelimeler boğazında düğümlendi. İçindeki korku, bir anda kabus gibi üzerine çökmüştü. Fakat Ceren, yapacak başka bir şey olmadığını biliyordu. Cevap vermek zorundaydı.
Ceren (yavaşça ve ağır bir şekilde):
“Buna hazırım, Burak. Bir tuzağın içindeyim ve seni bu kadar sevmenin bedelini ödedim. Ama bilmelisin ki… Benimle ilgili bir şeyler yanlış. Sadece sana zarar verecek bir oyunun parçasıyım.”
Burak, Ceren'in sözlerini duyduğunda, ilk başta bir tepki vermedi. Gözleri bir an boş bir şekilde bakakaldı. Sonra, derin bir nefes aldı ve bir adım daha attı.
Burak (sert bir şekilde):
“Ne demek istiyorsun? Bir tuzak mı? Ceren, beni neyle suçluyorsun?”
Ceren’in kalbi hızla çarpmaya başladı. Burak’a karşı her kelimesinde dikkatli olmalıydı. Fakat artık sırlar saklanamaz hale gelmişti. Ve onu, Burak’a karanlık bir dünyanın parçası olarak satmıştı.
Ceren (gözleri dolarak, titreyerek):
“Seninle oynayan, seni kullanmaya çalışan birisi var. Berke… O, beni seninle yakınlaştırdı. Ama sadece seninle değil, aynı zamanda seni de düşürmek için planlar yapıyor. Hepimizin kaderiyle oynuyor, Burak.”
Burak, Ceren’in söylediklerini duyar duymaz, içine bir öfke dalgası yükseldi. Yavaşça, ona yaklaşarak bir adım daha attı. Ancak bu kez, Ceren’in gözlerinde hissettiği korku, kendi içinde bir şeyleri uyandırmıştı. Burak, bu tuzağın çok daha büyük bir planın parçası olduğunu fark etti. Berke’nin adı, bir anda her şeyi yeniden sorgulamasına neden oldu.
Burak (öfkeyle):
“Berke! O herifin adı geçmesin bile. Bu tuzağı kuran kim? Her şeyin içine karışan, kim?”
Sahne 2: Tuzağın Ortaya Çıkışı
Ceren, gözleri dolarak başını eğdi. Bir süre sessiz kaldı. Ancak sonrasında, korkusunu yenerek devam etti.
Ceren (fısıldayarak):
“Beni zorla kullandılar, Burak. Her şeyin farkındayım. Senin güvenini kazandım, ama ben bir piyonum. Bu oyunda kaybeden ben olacağım.”
Burak, bu sözler karşısında bir an durakladı. Kafasında tüm ihtimalleri tarttı. Sonra aniden, Ceren’in söylediği kelimelerin doğruluğunu test etmek için hareket etmeye karar verdi.
Burak, hemen Ceren’i odasından çıkararak yeraltı üslerine gitmeye karar verdi. Bu, Berke’nin gizli oyunlarını ortaya çıkarmak için son bir fırsattı. Burak, Ceren’i yanında tutarak, ona güvenerek hızla adım atıyordu. Her şeyin farkındaydılar. Zaman daralıyordu. Burak’ın gözlerinde bir soğukluk vardı; ama aynı zamanda bir kararlılık da hissediliyordu. O, ne olursa olsun, Berke’yi ve oyunlarını yok etmeye kararlıydı.
Sahne 3: Karanlık Yollar ve Oyunun Sonu
Burak, Ceren ile birlikte gece boyunca Berke’nin planlarını açığa çıkarmaya çalıştı. Derin bir araştırma ve gözlemlerle, sonunda gerçekleri ortaya çıkardı. Berke’nin aslında sadece Ceren’i kullanmakla kalmayıp, aynı zamanda Burak’a karşı büyük bir ihanet planı kurduğunu fark etti. Bu ihanetin içine birçok sadık dostu da çekmişti. Her şey, içindeki karanlık dünyada işlenen bir oyun gibiydi.
Ceren, Burak’a olan sevgisini yeniden sorgulamaya başlamıştı. Ama artık ne olursa olsun, Burak’a her şeyi anlatmıştı ve Burak, her şeyin farkındaydı. O, Berke’nin oyununu, ona en büyük darbenin ne zaman yapılacağını hesaplayarak, soğukkanlı bir şekilde çözmeye başladı.
Burak (soğukkanlı bir şekilde):
“Bu gece her şey sona erecek. Berke’nin oyunlarını sonlandıracak ve bizi parçalayan tüm zincirleri kıracağız.”
Sahne 4: Son Hesaplaşma Başlıyor
Ceren, Burak’a bakarken, gözlerindeki korku bir an daha derinleşti. Ama aynı zamanda Burak’a duyduğu bir tür hayranlık vardı. Her şeyin sonunu getirecek olan bu adam, onu sevse de, hiç affetmeyecekti. Burak, ikisinin de kaderini aynı anda şekillendirecek bir adım atıyordu. Artık, geriye dönüş yoktu.
Sahne 5: Burak’ın Kararı
Gece geç saatte Burak, Noir Echo’nun arka ofisinde tek başına düşüncelere dalmıştı. Mekanın kalabalık gürültüsü, ince bir arka plan müziği gibi kulağına çalınıyordu. Kafasında dönen onlarca düşünce, Berke'nin ihaneti, Ceren'in itirafı ve her geçen gün büyüyen tehlike, onu yeni bir karar almaya itmişti. Kirli işlerden çekilmeyi, bu karanlık dünyayı geride bırakmayı ciddi anlamda düşünüyordu.
Burak, geçmişte yükselmek için savaştığı güç oyunlarının artık bir sonu olmadığını fark etmişti. Her adımda kazandığı yeni düşmanlar ve kaybettiği dostlar, onu ağır bir yükle baş başa bırakıyordu. Kartel için savaştığı yılların sonunda, bir an olsun huzuru tatmayı hayal etti. Ama bu kararın bedeli ne olursa olsun, kendisini buraya getiren her şeyden vazgeçmek zorundaydı.
Burak (kendi kendine, sessizce mırıldanarak):
"Yeter artık... Bu kadar kan, bu kadar ihanet. Her şeyin sonu gelmeli. Artık savaşmak istemiyorum."
Burak, masasındaki eski viski şişesini alarak bardağa doldurdu. Bir yudum aldı ve gözlerini kapattı. İçindeki boşluk, hırsını ve öfkesini bile aşan bir derinlikteydi. Yıllarca liderlik ettiği Kara Kartel’in içinde büyüyen kaos ve ihanetler, onu giderek daha da içine kapanık hale getirmişti. Ama şimdi, bu çıkmazdan bir çıkış yolu görmek istiyordu.
Sahne 6: Batu ve Samet’le Yüzleşme
Tam o sırada Batu ve Samet, kapıyı çalıp içeri girdiler. İkisinin de yüzünde endişe vardı. Berke’nin hain planlarından haberdar olmuşlar ve Burak’ın ne yapacağını merak ediyorlardı. Ancak Burak’ın gözlerinde farklı bir ifade vardı. Daha önce gördüklerinden çok daha sakin ve kararlıydı.
Batu (şaşkınlıkla):
"Burak, burada oturmuşsun... Berke’nin planlarını öğrenmedin mi? Bu adam bizi yok etmeye çalışıyor."
Samet (gözlerinde öfkeyle):
"Ne yapacağız? Bu sefer her şey bitti gibi görünüyor."
Burak, derin bir nefes aldı ve başını hafifçe salladı. Gözlerini iki adamın yüzüne dikti, onları dikkatlice süzdü. Sonra yavaşça konuşmaya başladı.
Burak (kararlı bir şekilde):
"Dinleyin... Bu sefer farklı bir yol izleyeceğim. Bu işlerden çekilmeyi düşünüyorum."
Batu ve Samet birbirlerine şaşkın bir bakış attılar. Burak’ın böylesine ciddi bir karar vereceğini asla beklemiyorlardı.
Batu (itiraz ederek):
"Bu kadar kolay mı vazgeçiyorsun? Yıllardır savaştık, her şeyimizi ortaya koyduk!"
Samet (derin bir nefes alarak):
"Peki ya biz? Ya Kartel? Hepimizi ortada bırakacak mısın?"
Burak, bardağını masaya koydu ve derin bir iç çekti. Onlara, yılların getirdiği acı ve yorgunlukla baktı.
Burak (gözlerinde karanlık ama bir o kadar da huzurlu bir ifadeyle):
"Siz ne isterseniz yapabilirsiniz. Ama benim için artık bu savaşın bir anlamı kalmadı. Kirli işlerden, bu karanlıktan çekilmek istiyorum. Belki bu benim için son bir şans... Ya da kaybettiğim her şeyi geri alma fırsatı."
Sahne 7: Sonuç
Batu ve Samet, Burak'ın kararını duyduklarında derin bir sessizliğe büründüler. Onu anlamak zordu; yıllarca şiddet ve güçle yaşadığı bu dünyadan bir anda vazgeçmek istemesi şok edici bir şeydi. Ama Burak, onları dinlemeden masadan kalktı.
Burak, son bir kez Noir Echo’ya baktı. İçindeki karanlık duygular yavaş yavaş dağılırken, gelecekte neler olacağını merak ediyordu. Ancak bu kez, savaşmak istemiyordu. Kirli işlerden çekilmek, kendisi için yeni bir hayat kurmak istiyordu. O an için bu karar ona hem bir son hem de yeni bir başlangıç gibi geliyordu.
Burak (fısıldayarak, kendi kendine):
"Belki de hayatımda ilk kez gerçekten özgür olabilirim."
Burak kapıdan çıkarken, arkasında kalan her şeyin, karanlık geçmişin, ihanetlerin ve kayıpların yükünü bir an olsun geride bırakmış gibi hissetti. Ama bu karanlık dünyadan çekilmek o kadar kolay olmayacaktı. İçindeki mücadele, dışarıdaki düşmanlar kadar tehlikeliydi.
Ve şimdi, Burak’ın aldığı bu büyük karar, Kara Kartel’in geleceğini kökten değiştirecek bir olaylar zincirini başlatmıştı. O andan itibaren her şey değişecekti.