Sessizliği bir kapı tıklatma sesi böldüğünde gözlerimi açtım. "Gir," demeden önce telefonları yastığın altına tıktım ve boğazımı temizledim. Derin bir nefes aldığım da, "GİR!" diyen Ateş'in kükreyen sesini duyduğum da hem bir rahatlama hem de korku duymuştum. Ne kadar da aptaldım! Benim değil, Ateş'in çalışma odasıydı kapısı çalınan. Hem zaten benim odam kilitliydi, içeriye biri nasıl girecekti? Bu kadar adrenalin yüklüyken mantıklı düşünmek çok zordu. Üzerimden büyük bir yük kalkmış gibi hissederken, bir yandan da kalbim gümbür gümbür atıyordu. İçimden bir ses Ateş'in yanına gelenin Doğu olduğunu söylüyordu... Belli ki ben gittikten hemen sonra yanına çağırmıştı. Evet çok fazla Doğu demeye başlamıştım. Dağ evinde zaten Doğu ile benim yüzümden atışmışlardı. Ve ben hala yangına