9.

1044 Words
Rüya Günler geçmiş sıkıcı sınav dönemine yaklaşmıştık. İşin kötü tarafı dersleri hiç anlamıyordum. Şu anda en son gördüğüm fizik dersin ağırlığı ile kafamı sıraya koydum. Her zamanki gibi buna izin vermeyen sevgili arkadaşım Gizem iş başındaydı. -Rüya yine mi yatıyorsun? -Gizem izin ver kafamı dinleyeyim. -Kızım tek bildiğin bu sıraya kafanı gömmek. -Başka ne yapayım? Elindeki kitabı bana uzatıp bakmaya başladı. -Bu ne Gizem? -Neye benziyor sence? -Neye benzediğini biliyorum. Neden bana uzatıyorsun? -Bunu kütüphaneye götürsen olur mu? Şaşkın bir şekilde Gizem'e bakmaya başladım. O ise resmen yalvarıyordu. -Lütfen.. -Kızım sen götürsene. Ben senin hizmetçin miyim? -Ama lütfen... -Hem o bizim beraber aldığımız kitap değil mi? Ne zaman bitirdim sen? -Kızım biz okuyoruz? -Biz ne yapıyoruz acaba? -Üzerine yatıyorsun. Gizem'e kızsam da haklıydı. Bu güne kadar hiç bir kitabı bitirmemiştim. -İyi o zaman sen götür. Ben dinleneceğim. -Yaaa ,Rüya benim işim var. Ne olur kırmasan beni? Gizem'in bir şey çevirdiği belliydi. -Neden? Senin ayağın yok mu? -Sana işim var diyorum. -İşin ne? Hayran hayran bakmaya başladı hanımefendi. -Can ile buluşacağız. -Neee? Şok olmuş şekilde arkadaşıma bakıyordum. Bunlar ne ara çıkmaya başladı? -Ne bağırıyorsun Rüya? -Kızım ne ara çıkmaya başladınız? -Daha çıkmaya yok ama takılıyoruz. Bir an oh çektim. Yani istemediğinden değilde ben daha bir adım ilerleyememiştim. -İyi ya. -Hadi Rüya. Gizem'in çenesinden kurtulamayacağımı anlayınca pes edip ayağa kalktım. Kitapı alıp kütüphanenin yolunu tuttum. -Rüya.. -Ali! Ali'yi görmek beni germişti. O ise hiç bir şey yok gibi gülümsüyordu. -Nasılsın? -İyiyim, sen? -İyi. Nereye gidiyorsun? -Benim işim var şimdi. Sonra görüşelim Ali. Ali'nin konuşmasını istemiyordum. Hızlıca uzaklaştım. Kütüphaneye vardığımda kitabı aldığımız yeri hatırlayama çalıştım. Tam dönmüştüm ki Burak'ı görmem bir oldu. Acayip olan o da bana bakıyordu. Ben hayretle onu izlerken gelip karşımda durdu. Bu bir rüya ise uyanmak istemediğimi biliyorum. -Rüya kaç dakikadır seni bekliyorum neredesin? -Anlamadım? Bu çocuk beni mi bekliyormuş? Kesin bu bir şaka. -Sen beni çağırmadın mı? -Ben mi? -Rüya iyi misin? Ben biliyor muyum acaba iyi miyim? Sen benim kalbime zararsın,bir de geçmişin karşıma seni bekliyorum diyorsun. -Can dediki Rüya senden bir şey rica edecekmiş ,kütüphaneye gider misin dedi? Bende Gizem beni niye zorla yolladı diye düşünüyorum. Sağolsun arkadaşım yine boş durmamıştı. Burak bana bakarken heyecanımı sizginleyip bir şey bulmaya çalıştım. Aklıma ilk gelen şeyi söyledim.. -Fizik.. -Fizik? -Yani fizik çalıştırır mısın? Şu an hayretle bakan bit Burak ve rezil olmuş bir Rüya var. Bir de hayır derse bittiğinin resmidir. -Tamam.. -Tamam? -Yani olur çalıştırayım. Sanki bana çıkma tekliği etmişti, bende evet demiştim. Burak yanımdan ayrıldı. Raftan bir kitap aldı geldi. Ben ise sadece onu izliyordum. -Başlayalım mı? -Neye? Birden kendimi toparladım. Burak bana güzel gülümsemesi ile bakınca bende tebessüm ettim. -Tamam başlayalım. Masalardan birine geçtik ve Burak başladı. Ne anlatıyor bilmiyordum ama kesinlikle onu izlemesi muhteşemdi. O kadar dalmıştım ki bir el önümde gidip geliyordu. -Rüya, Rüya.. -Efendim? -Daldın gittin. -Kusura bakma. Küçük bir gülümsemeyle baktı bana. Ben ise sadece izledim. Onu gülerken izlemeyi seviyordun. Kalbime iyi gemesede onu hep böyle izleyebilirdim. -Tamam bitirelim o zaman dersi. Birden ayağa kalkınca panikle ne yapacağımı bilemedim. Beni öylece bırakıp gidecekti. Sandalyeyi tuttuğu eli birden tuttum. Yaptığım harekete şaşırdı, önce ellerimize sonra bana baktı. Heyecanla elimi çektim. -Bu kadar mı olacak? Yani devam eder miyiz sonra? Dediğim saçma cümleyi anlamaya çalışır gibi baktı suratıma. O cevap verene kadar ben kalpten gidecektim. Birde hayır derse tam olurdu. Tam ümidimi kesmek üzereydim ki gülümsemesini yakaladım. -Ara sıra anlatabilirim sanırım, sorun olmaz. Evet sevmedigim dersleri dinleyecek olsam bile, şu an sevinçten uçacaktım. Dersler kimin umrundaydı, o olduktan sonra. Bir an kendimi tembel öğrenci sandım o ayrı bir konu. -Ama bir şartım var. Devam etmesi için konuşmadım. Şartı neyse kabul edecektim zaten. -Anlattığım dersten iyi not beklerim. Gülümseyerek söylediği cümleye 'tamam' diye atladım. Senin içim ders bile çalışırım aşkım... -O zaman ben gideyim, öğle arası bitmeden bir şeyler yemem lazım. -Teşekkür ederim Burak. Beraber yiyelim demek isterdim ama hemen ısrarcı olmak istemedim. Zamanla nasılsa o da olacaktı. Onun gidişini izlerken sanki sevgilimi yollamış gibi hülyalı hülyalı bakıyordum. Benim bu halim ne olacak? Ah bu çocuk beni sevecek mi? Bu dersler neden bu kadar zor? Hayat Her geçen gün Cengiz'in bıraktığı boşluğa alışmaya çalışıyordum. Anladım ki çok prensipli çalışıyormuş. Her şeyle bizzat kendi ilgilendiğini duyduğumda ilk anda şaşırsamda şimdi aynısını ben yapıyordum. İlk işim bir yardımcı bulmak oldu. Gelen başvurular arasında bir kişi hoşuma gitti. Yeni mezun olmuş hoş bir kızdı. Başlayalı yeni oldu, ama alıştım. Hülya'dan sonra kendime yakın hissettiğim ikinci insan olacak gibiydi. Bir anda uzun zamandır arkadaşımı aramadığım aklıma geldi. Hülya ile üniversitede tanışmıştık. İlk ve tek dostum olmuştu. Güzel bir evlilik yapmıştı. İki tane dünya tatlısı çocuğu vardı. Elime telefonu alıp uzun zamandır özlediğim dostumu aradım. -Hayat! -Canım selam nasılsın? -İyiyim, asıl sen nasılsın? Cenazeden sonra görüşemedik. Hülya az çok hayatımı biliyordu. -İşler bana kalınca arayamadım canım. -Anlıyorum, ama biraz bana zaman ayır. Çocuklar seni özledi. -Tamam canım en yakın zamanda gelmeye çalışacağım. -Bekliyoruz tatlım. O anda kapı çalınca Hülya ile vedalaşıp telefonu kapattım. 'Gel' dedikten sonra içeri Salih bey girdi. -Hayat hanım kusura bakmayın. -Buyrun Salih bey. Salih bey elindeki dosyayı bırakıp geri çekildi. Bir açıklama bekleyip ona baktım. -Meltem hanım hakkında bilgileri getirdim. -Cv'sini görmüştüm Salih bey. -Bu daha ayrıntılı bilgiler efendim. Bunu beklemediğim içim biraz şaşkın baktım. -Cengiz bey aldıgı her işçide araştırma yapardı. -Anladım. Peki siz baktınız mı dosyaya? Salih bey benim yanımda olduğu kadar Cengiz'in sağ koluydu. Mutlaka okuduğunu biliyordum. -Okudum efendim. -Bir şey buldum mu? -Anne babası ile yaşayan bir bayan. Yirmi beş yaşında, yeni mezun. Açıkçası bir sıkıntı bulamadım. -O zaman bakmaya gerek yok. Yüzü genelde değişmeyen Salih bey şu anda bana şaşkın bakıyordu. -Siz baktıysanız gerek yok bence. -Anladım efendim. -Bu konyu hallettiğimize göre, akşam uygunsanız size yemeğe gelmek istiyorum. Evde yalnız yemek yemekten sıkılmıştım. Gidebilecegim en iyi yer Zehra'nın yanıydı. -Tabi hanımım bekleriz. Benden bir isteğiniz var mı? -Hayır Salih bey. Salih bey çıktıktan sonra biraz daha işe bakmaya çalıştım. Öğlenden sonra derneğe gidecektim. Kızıma annelik yapan kadını görme zamanı gelmişti. Aslında hiç bir zaman bu tarz derneklerle işim olmadı. Daha çok Cengiz ile birlikte çocuk esirgeme kurumlarına giderdik. Oradaki çocuklarla vakit geçirmek bana iyi gelirdi. Kaybettiğimiz kızımın yerini doldurmaya çalışırdım. Bu halimi gören Cengiz evlat edinebiliriz dediğinde hayır demiştim. Alacağımız çocuk bizim gibi bir evlilikte mutlu olmazdı. Biz karı koca bile değilken ona nasıl bir aile ortamı verecektik. Düşüncelerimi bırakıp yoğun olan işlerime yöneldim
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD