Tansel' in anlatımı...
Bu kızı başıma bela etmişti Derin. Ya gerçekten hiçbir şey bilmiyordu ya da çok iyi salağa yatıyordu.Resmen çocuk bakıcısına dönmüştüm. Küçük hanımın önüne yemek getiriyor, kaldırıyordum.Çatal bıçak kullanmayı bilmiyordu.Bir kez çorba tenceresini getir en azından demiştim ve sonuç ellerini yakmıştı. Böyle yaptıkça numara yaptığına inancım artıyordu.Sapları varken gövdesinden tutmak normal değildi.Sonra da eli yanıp yere atmıştı.O sinirle bağırdım. Mutfak çorba içinde kalmıştı.Başıma iş aşmaktan başka bir halta yaramıyordu. Dudağını büze büze ağlayınca içim sızlamış ellerini suya tutmuştum.Ellerine krem sürdüğümde tuhaf tuhaf yüzüme bakıyordu.O an vicdan azabım gitmiş şüphelerim geri gelmişti.Her hareketimi dikkatle izliyordu.
Doğa İlke için bir kaç eşofman almıştı.Geçen gün gelip banyo yaptırdı.Banyo yapmayı bile bilmiyordu.Bilmediğini yıkanmasını söylediğimde banyodan ıslak kıyafetleri ile çıktığında öğrenmiştim.Üzerini çıkarmasını söylediğimde önce ' Halid kızar. ' demişti. Sonra ise ' Kızlar kıyafet çıkarmaz. ' demişti. Yine şüphelenmiştim. Burnum kanayınca çok rahat çıkarmıştı oysa.İkilemler arasında bırakacak davranışlar sergiliyordu.
İlk kez birini çözemiyordum. Hareketleri tutarsızdı. En azından Türkçe biliyordu ve iyi konuşuyordu. Gerçi altı dil biliyordum her türlü anlaşırdık ama yine de iyi olmuştu.Tabi iyi Türkçe konuşması ve onunla genellikle Türkçe konuşulmuş olması, yıllarca onlarla yaşamasına rağmen şivesi bile olmaması ilginçti.Sanki biri kasten bunun için uğraşmıştı.Kafamda teoriler bir bir beliriyordu ama hiç biri kesin değildi.En iyisi hareketlerini gözlemlemeye devam etmekti.
Ona alt kattaki misafir odasını verdim.Kaçmayı ya da dışarı çıkmayı denerse işi kolay olsun diye düşünmüştüm. Uyku problemi yaşadığımı bilmiyordu. Beni uyuyor zannedip çıkmayı deneyecek mi diye tetikteydim. Bugüne kadar denememişti.
Doğa banyo yapmayı ve diş fırçalamayı saç taramayı öğretmişti.Kızıl saçları oldukça uzundu ve tarağın acıttığını söyleyip taramaya yanaşmıyordu.Bir şeyi öğrenmesi yetmiyordu.Beş yaşında bir çocuk gibi inat ediyordu yapmamak için.
Bugün hava yağmurluydu. Yine odama çıkmıştım ama gök gürültüsü nedeniyle ayak sesini duyamazsam diye camdan kapının önünü kontrol ediyordum ve birden kapım açıldı.Aniden o yöne döndüm.İlke minik bir kız çocuğu gibi korkuyla bana baktı.
' Ne oldu?' diye sorarken ona bakıyordum. Ayağında bir şey yoktu.Ayak sesi olmaması için mi giymemişti? Yoksa buraya beni öldürmek için mi gelmişti?ters ters baktığımda konuştu.
' Burada yatabilir miyim?'
Konuyu değiştiriyor gibiydi. Amacı neydi acaba?
' Yatağın mı rahat değil? '
Ona bahane veriyordum.
' Hayır. Rahat. Çok rahat. Ama gökyüzü Halid gibi bu gece. '
' Nasıl yani?'
' Çok bağırıyor. Lütfen içeri girebilir miyim?'
Kafamı salladığımda içeri girip kapıyı kapattı. Geçip yatağıma uzandı.
' Haberin olsun o gökgürültüsü ve sesi burayada geliyor. '
' Ama burada sen varsın. Beni korursun. '
Bu kız bir şeyin peşindeydi yoksa tanımadığı birine bu kadar yakınında olmak isteyemezdi.Üstelik gökyüzünü bilen gökgürültüsüde bilirdi.Hem yıllarca orada kaldıysa her defasında birinin yanına mı gitmişti? Benim gerçekten onu bir doğa olayından koruyacağıma inanıyor olamazdı. Neydim ben, Süpermen mi?
' Orada gökgürültüsü olunca ne yapıyordun? Birilerinin yanına mı gidiyordun?'
' Orada kimse beni korumazdı ki. Ben saklanmaya çalışıp ağlıyordum. Çok ağlayınca Halid gelip ceza veriyordu. '
' Ne cezası?'
' Ceza işte. Üç gün aç kalma, kimseyle konuşmama, dayak, mağaradan çıkmamak ya da yağmurun altında ağaca bağlamak gibi şeyler. Bunları konuşmak istemiyorum. Sen uyumayacak mısın?'
' İnip aşağıda yatarım sen uyu. İstersen bu oda senin olabilir. '
Zaten hiçbir yer evim gibi değildi. O yüzden oda da benim gibi hissetmiyordum bu yüzden kalmasında bir sakınca yoktu.
' Sen gidersen ben korkarım yine. Buraya yatsana.Yatak kocaman. '
Bu kız beni ayartmanın peşinde miydi? Madem oyun oynuyordu bende eşlik edecektim. Yatağın ucuna uzandım. Bir süre sonra uyumuş gibi gözlerimi kapattım. Güçlü bir gökgürültüsü sesiyle koluma yapıştı. Hiç hareket etmedim. İkinci şimşek sesiyle iyice yaklaştı. Elleri hala kolumdaydı.Ama şu an göğüsleri de koluma değiyordu. Derin sütyen vermişti, Doğa' da almıştı ama iki de bir çıkarıyordu. Yanımda çıkarmıyordu ama anlaşılıyordu. Hatta ilk çıkarma çabasında sütyenle yaptığı kavganın sesini duymuştum. Bir an ateş basar gibi oldu ama kendimi kontrol ettim. Bu veledin oyununa gelecek adam değildim. Bakalım ne kadar ileri gidecekti?bir müddet ilkeden gelen çilek kokusuyla gözlerimi kapattım...
Gözüme vuran güneşle açtım gözümü. Kafamı çevirdiğimde İlke hala kolumu tutuyordu. İyice sokulmuş bacağını üzerime atmış saçları yüzüne hatta benim göğsüme dağılmıştı. Aslında çok güzel kızdı ama insanı sinir ediyordu.En çok beni.Ayrıca hepsinden önemlisi ben nasıl olmuştu da sabaha kadar uyumuştum?İlke odaya geldiğinde saat tahmini olarak üçe geliyordu. Ve ben kesintisiz olarak en son ne zaman dört saat uyuduğumu hatırlamıyordum. Yoksa bana ilaç falan mı vermişti? Ben böyle bir şeyi nasıl anlamazdım? Ondan gelen çiçek kokusu içinde belki de uyku verici bir şey vardı. Aksi mümkün değildi.Şüpheyle ilke ye baktığımda bir çocuk kadar masum masum uyuyordu.Görev gereği görüntünün altında ne kadar farklı kimlikler yattığını tecrübe ettiğimden tam anlamıyla inanamıyordum.
...
Ertesi gün
Derin' in anlatımı...
Tansel İlke ile uğraşıyordu. Dün onlara uğramıştım. Tansel' den İlke' ye temel bazı şeyleri öğretmesini istemiştim. Yolda karşıdan karşıya geçmek ve çatal bıçak kullanımıydı şu an öğretecekleri. İlke' de çocuk gibiydi ama Alin' in aksine söz dinliyordu
İlke telefon kullanmayı öğrenmişti. Okuma yazma konusunda yardım eden biri vardı. Bilmiyor değildi ama hafızasının çok gerisinde kalmıştı. Hayat onu her anlamda zorluyordu. Her şey yabancıydı. Suyun çeşmeden akması bile. Ama aslında çok zeki kızdı. Bilgiye açtı. Her şeyi hemen kapıyordu. Ona film izlemesini tavsiye etmiştim.
Bugün seansımız vardı ama İlke gelemiyordu. Arayıp Tansel' in işi olduğunu söylemişti. Tansel evde olmayacağı için ben gideceğimi söyledim. Kapıyı çaldım. İlke açtı. Hemen sarıldı.
' Hoş geldin. Filmde gördüm. Böyle karşılıyorlar sevdikleri kişileri. '
Sarılışına karşılık verdim.
' Hoş buldum güzelim. '
' Sevmediklerini karşılarkende yanağına değiyor gibi yapıp havaya doğru öpücük atıyorlar. Bu saçma geldi. İnsan neden boşluğu öper ki. '
' Sahtekarlık. Seviyor öpüyor gibi yapmak. Boşver sen. '
Her şeyi öğrenmeden insanların ne kadar sahtekar olduğunu sahte sevgiler gösterdiğini mi öğretecektim. Onun temiz zihnini bunlarla kirletmek için erkendi. İnsanlar sahteydi. Seviyor gibi yaparlar ama bir tek lafla arkalarına bakmadan giderlerdi.
Herkesi anlamıştım ama Tansel ve Doğa' yı anlamıyordum. Tansel Karan' ın üstüydü emirlerini dinlemek zorunda değildi. Doğa dinlemek zorundaydı ama isterse sabit bir telefondan gizlice arayabilirdi. Her zaman başında durmuyordu ya Karan. Ama hepsi beni silmeyi seçmişti. İlke' nin sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
' Derin. Getirdin mi?'
' Getirdim.'
İlke benden kıyafet ve makyaj malzemeleri istemişti. Ona almayı teklif ettim ama kabul etmedi. Zaten Doğa' nın aldığını ama onları kullanmak istemediğini söylemişti. Belki de kendini böyle rahat hissedecekti. Onun için masraf yapılmasını istemiyor olabilir diye düşünerek onu kırmamıştım. İlke' yle konuşmaya başladık. Arabaları görünce bir araba anımsamıştı. Tarif ettiği araç jeep gibi bir şeydi. Tozlu bir yoldan bahsetti. Başka bir şey anımsamıyordu.
İzlediği filmler onda eski anıları canlandırabilir diye düşünmüştüm öylede oluyor gibiydi.
....
Tansel' in anlatımı...
Derin çıkıp gitmişti. Tartışmamız esnasında İlke yukarı çıkmıştı. Derin' e söyleyecek fazla bir şey yoktu. Böyle olması gerekiyordu. Böyle olması onun için en iyisiydi. Bunu şimdi anlamıyor olabilirdi ama hayatındaki huzuru elbet hissedecekti. Biz kimseye iyi gelmezdik, gelmiyorduk.
Merdivenlerde İlke' nin ayak seslerini duydum. Tedirgin adımlar atıyordu. Bu kız bana kafayı yedirecekti. Mecazen falan söylemiyordum bunu. Geceleri evde olduğumda gelip yanımda yatıyordu.Ahtopot gibi bedenime sarıldığında kokusu insanı uyuşturup uyutuyordu uyutmasına da birde tam tersi bir durum vardı. Sütyenle arası hiç iyi değildi. Cılız bedenine göre iri göğüsleri vardı. Hissetmemek için uğraşıyordum ama pek mümkün olmuyordu. Yanımda yatmasına izin vermemeyi düşündüm ama kabuslarla başı beladaydı. Bunu en iyi ben bilirdim. Kabuslar ve parçalanmış uykular zordu. O yüzden sesimi çıkarmıyordum. Kabuslarından uyanınca beni görüyor derin bir nefes veriyor ve koluma yapışıp geri uyuyordu.
Tedirgin adımlarıyla inmeye devam etti. O tarafa bakmıyordum. Duyduğumu bilmesine gerek yoktu. Ama inince karşıma geçti ve ben şok oldum. Neredeyse gülecektim çünkü hiç beklemediğim bir görüntüydü. İlke kendine azda olsa bol gelen bir elbise giymişti. Bordo bir ruj sürmüş ama her yere dağıtmıştı. Gözlerinin halinin ise tarifi bile yoktu. Yüzü rengarenk olmuştu neredeyse.
' Off. Beğenmedin dimi? Beceremedim.Sen beğen diye yapmıştım oysa ki. Televizyonda kadınlar hep böyle yapıyor. '
Ne denirdi ki? Yalan söylenecek bir durum değildi. Böyle dışarı çıkmaya kalkabilirdi ve insanların ona bakıp gülmesi rahatsız ederdi.
' İlk deneme için fena değil ama olmamış pek. Genelde kimse ilk seferinde beceremez zaten. Doğa sana yardımcı olur çok yapmak istiyorsan. '
' Elbisede olmadı. Derin' den istemiştim. Derin çok güzel. Bende onun gibi güzel olursam sende Karan' ın Derin' e baktığı gibi bakardın bana ama beceremedim işte. '
Öylece kendini yere bıraktı ve bağdaş kurarak oturdu.Bende onun gibi yaparak yere oturdum.Fazla güzeldi,bu da beni rahatsız ediyordu...