(: oy ve yorum lütfen :)
Keyifli okumalar...
Ne abisi? Ben o herife abi falan demem. Babam benden cevap bekler gibi bakıyordu. "Tamam baba" diye cevapladım yemeğe devam ettim. Abiymiş! Başlatmayın lan abiden falan. Abi fantazilerine hiç giremem. Saçmalama Gece. Sakin ol. Bakmıycam ona işte. Yemeğime bakıcam.
Yemeğimi hızla bitirdim "Afiyet olsun. Ben ders çalıştıktan sonra uyuyacağım." diyerek ayağa kalktım. Tamam sakinim, cool cool yürüyorum. Yani cool yürüdüğümü sanarken ayaklarım bir birine dolaşıyordu. "Kızım iyi misin?" diyen anneme bakmadan "Evet iyiyim!"diyip koşarak odama çıktım. Bu cool cool yürümek bana hiç yakışmadı. Bundan sonra her zaman ki gibi yürüycem. Unut kızım coolluğu. O herifin yanında ezik gibi kalıyorum.
Güzel bir banyo yaptıktan sonra hemen pijamalarımı giydim ve yatağıma uzandım. Saçlarımı da ördüm. Alarmımı kurdum, gözlerimi kapattığım anda,kapım çalındı. Az daha kalbim yerinden çıkıyordu. Bir anda Savaş'ın geldiğini düşündüm. Ama bu düşüncem çok sürmedi annem seslendi hemen. "Kızım girebilir miyim?" diyen anneme "Evet anne!" Diyerek onayladım.
Odama girip yanıma uzandı. "İyi misin?" dedi sırıtarak. "Evet iyiyim neden sordun?" dedim.
"Bir garip yürüyordun da ondan sordum."
"Yok be sadece cool yürümeye çalıştım. Ama içine ettim!"
"Evet biraz öyle oldu. Eee sevdin mi çocuğu?"
"Hangi çoçuğu?" dedim yutkunarak. Hemen de anladı.
"Hani şu çocuk. Yemekte onu gözlerinle yedin ya!"
"Ya anne öyle birşey yok. Ayrıca nefret ediyorum ondan. Korumaymış, abiymiş bla bla bla....."
"Yeme beni kızım. Bende ilk önceler babandan nefret ederdim. Ama sonra sevdim. Baksana şu çocukta taş. Sen bu herife aşık olmadıysan......tercihlerini mi değiştirdin kız?"
"Yok anne ben erkeklerden hoşlanıyorum-da. Ama bu artık benim abim-miş."
"Deli etme lan beni. Ne abisi, bulmuşsun taş gibi çocuğu. Kendine aşık etmeye bak. Ben bu çocuğu damadım olarak görmek istiyorum."
"Ya anne sen nasıl annesin. Şimdi benim erkeğe baktım diye gözlerimi oyman gerekirdi. "
"Ben eski kafalı kadın değilim kızım!"
"Maşallah anne. Gelecek hayatımda da lütfen annem sen ol!"
"Ee seviyon mu Savaş'ı?"
"Yani sevmiyor değilim, işte yakışıklı falan. Yemede yanında yat işte. "
"Biliyordum küçük cadı. Şu baban illada onu tembihlemiş kardeşlerin gibi bakıcan çoçuklarıma diye."
"Anne kaç yaşında o?"
"26 galiba!"
"Nee? Abi değil anne, o amca. "
"Ahahah deli kız."
"Anne neden peki bizde kalıyor?"
"Şimdi Savaş'ın babası mafya. Babanın arkadaşıymış. Oğlu bir süre burada kalıcak, hem işleri yürütecek. Hem de sizi koruycak"
"Anladım anniş. Peki sevgilisi var mı?"
"Bilmiyorum. Yarın Rozetta'ya sorarsın. Hadi uyu kız! Yarın okulun var." Dedikten sonra yanaklarımdan öptü ve odamdan çıktı.
Annem arkamda. Tavlıycam lan ben o herifi. Yarın cadının yanına gideyim bir. Söke söke alıcam ondan cevapları, beni pek sevmez kendisi. Yarın görürsünüz işte. Cadılığının hakkını veriyor.
Yan odamdan bir an ses geldi. Yok artık yan odada mı kalıcak. Kızım şans senden yana. O artık senin. Kalbimde yerini garantiledi şimdiden.
******
Sabah alarmın sesiyle uyandım. Gece de geç uyudum be mutluluktan. Geleceğimizin hayallerini kuruyordum. Hatta çoçuklarımızın bile ismini düşünmüştüm. Umarım hayal kırıklığına uğramam. Ulan ben hayal kırıklığına uğrayacağıma onun bir yerlerin kırarım. Kafasını duvarlara falan vururum. Beni sevmese ben intihar falan etmem yani. Suç onun,bonu öldürcem. Aptal mıyım ben kendime kıyayım?
Hızla ayağa kalkıp banyoya girdim. Rutin işlerimi halledip okul formamı giydim. Saçlarımı da salık bırakıp dışarı çıktım. Maalesef kitaplardaki ve filmlerdeki gibi aynı anda odadan çıkmadık. Zaten öyle şeyler hep onlarda olur. Gerçek hayatta olamaz. Boynu bükük, mağdur bir şekilde aşağı indim.
Vaay sofradaymış. Takım elbiseyle çok yaquşuklu, çok datluu. Erken kalkan erkekleri severim. Ama takılmadan edemiycem.
"Günaydın anne. Günaydın abi!" diyerek sofraya oturdum. "Günaydın küçük kardeş." demesiyle bir irkildim yani. Lan bu ilk kez benimle konuştu. Tarihe geçirin lan bu günü. Sesi çok güzel be. Lan kendine gel Gece. Sana küçük kardeş dedi.
Küçük..
Küçük...
Küç...
Bittin lan sen. O beni büyük bir kız olarak görmüyor mu? "Ben küçük falan değilim amca!" dedim sinirle. Hemen de kaşlarını çattı. "Sen kime amca diyorsun lan?" dedi sinirle. Vay demek sinirlenebiliyormuş. Annemde mutfağa gitti. Anne böyle zamanlarda neden ortadan kayboluyorsun. Bırakma beni bu psikopatla. Ama dur kendimi ilk günden ezdirmiycem..
"Evet sana dedim. Demir amcamdan daha yaşlı gözüküyon!"
"O yüzden mi o kadar baktın dün?" diye sırıtarak kahvaltısını yapmaya devam etti. Anladı hemen hayvan herif. Ezdirme kızım kendini ona. Ver ağzının payını hadi. Evet düşün evet buldum.
"Dün sana bakmamın sebebi seni sevdiğimden değildi abicim. Babamdan daha genc olmana rağmen neden yaşlı gözüktüğünü anlamaya çalışıyordum." Ahahah iyi cevap. Al sana kapak. Aklının bir köşesine yapıştırda benimle uğraşamayacağını anla.
"Seni var ya küçük...-" sinirle ayağa kalkarken babam salona girdi. "Günaydın çoçuklar. Bakıyorum iyi anlaşıyorsunuz." dedi.
He evet iyi anlaşıyoruz babacım. Biraz daha geç gelseydin beni bir kaşık suda boğacaktı. Valla gül gibi kızını kaybedecektin. Bensiz ne yapardın sonra. O iki bücür bile benim yerimi dolduramaz. Onları üst üste koysalar bile benim boyuma gelemezler ya.
Hemen gülümseyerek babama "Tabi iyi anlaştık," dedi. Gülümsedi lan. İki yüzlü şey. Sevdim lan seni. Tam benim tipimsin. Ah yerim seni be. Ne güzel şeysin sen öyle.
Kahvaltı yaparken bir kez bile bana bakmadı. Belkide bakmıştır ya. Ben ona bakmadım nereden bileyim bakıp bakmadığını. Baksın işte, gözleri bayram etsin biraz. Benim gibi güzellik görsün. Uyusa rüyasında bile benim gibi güzel kız görmez. Yok ben bir bunun rüyalarına gireyim. Bilinc altına yerleştireyim kendimi de. Aklı fikri hep bende olsun.
Kahvaltı bittikten sonra ayağa kalkıp okul çantamı aldım. Yürürken Savaş'ın sesini duymamla yerime çakıldım. "Bekle!" Dedi sakin bir sesle. Bu sakin sesi beni acayip ürpertmişti. Bir insan nasıl böyle olur ya. Bir anlam veremiyorum. Çok sakin gibi konuşuyor ama sesinde büyük bir ürperti var. Tırsmadım değil.
Yüzümü ona dönüp "Ne oldu ?" diye sordum.
"Seni ben götüreceğim. Bekle kahvaltımı bitireyim." dedi.
"Doğru söylüyor kızım. Bekle !" diyen babama baktım. Yok artık yani. O beni arabada öldürüp, cesedimi dağdan aşağı atar kesin. Yapmayın etmeyin. Yazık lan bana. İllada genc yaşımda beni öldürecek misiniz?
"Tamam o zaman ben Cemre'yi çağırayım." dedim ve evden çıktım. Evet ya Cemre. Onu tamamen unutmuştum.
Hızlı adımlarla Cemre'lere gittim. Kapıyı açtığımda amcamla karşılaştım.
"Günaydın amca. Cemre nerde?" dedim.
"Günaydın Gece. Cemre hasta bugün okula gelemiycek." dedi.
Gelemiycek dedi. Yalnız gidicem yani. Amanın. Ne yapcam ben.
"Ne oldu Cemre'ye amca." dedim.
"Ateşi var."
"Tamam amca. O zaman ben okula gidiyorum!" diyerek geldiğim gibi geri döndüm. Bugün ne kadar kötü bir gün. Bir dilime hakim olamadım, şimdi Savaş'a kim hakim olucak. Off bugün her şey kötü gidiyor. Ama Savaş çok yakışıklı. Ya beni döverse? Yok be benim gibi kıza kıyılır mı? Ama sofrada kalkmıştı. Geliyordu az daha üstüme. Babam gec gelse kim bilir neler olurdu.
Arabaya yaklaşıp kapıyı açtım. Ama biri hemen kapıyı kapattı. Kafamı kaldırıp baktığımda Savaş'ı gördüm. Sakin ifadesiz bir suratla bana bakıyordu.
"Benim arabam bu değil." dedikten sonra yürümeye başladı. Tamam sakin görünüyor. Bende sakin olmalıyım, kendimi sevdireyim ona en iyisi. Hemen arkasından gittim. Siyah bir arabaydı. Arka koltuğa oturdum, öne oturacak değilim ya. Yanında olsam vurması rahat olur. Şoför koltuğunun arkasına oturdum. Hihihi çok zekiyim.
Hemen o da şoför koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırdı. Hadi kızım onunla konuşmamaya dikkat et. Aynadan bile bakma ona. İyi bir kız gibi kitabını aç ve okuyormuş gibi yap ki, seninle konuşmasın. Evet en iyisi bu. Çantamdan bi kitap çıkarıp okumaya başladım. Yani okumuyordum resimlerine bakıyordum. Çaktırmayın siz yinede..
Araba durduğunda kafamı kaldırdım. En sonunda gelmiştik. Vay be. Ne uzun sürdü bu yol. Kitabımı hızla çantama koyup arabadan indim. Dur bi dakika. Bu benim okulumun yerini nereden biliyordu. Yoksa beni mi takip ediyordu hep. Ay yoksa beni seviyor mu, inanamıyorum. Kendine gel kızım. Babamdan öğrenmiştir. Yoksa işini gücünü bırakıp beni neden takip etsin ki.
Hızlı adımlarla okula girdim. Arkama bile bakmadım. Hah iyi yaptım. Çantamı sırama attım, masanın üstündeki mektupları çantama tıktım. İşte ders başladı. Her zaman ki gibi sıkıcı geçiyor. Off izin alıp dışarı çıkayım en iyisi. Ama izin vermez bu Necla cadısı. En iyisi hasta numarası yapayım. Evet yapıyorum şu an. Elimi kaldırdım. Hoca "Evet Gece?" dedi sorar bi ifadeyle.
Yavaşca ayağa kalkıp bitkin bir sesle "Hocam. Başım çok ağrıyor. Revire gidebilir miyim?" dedim. Rolümü nasıl oynadıysam izin verdi hemen. Yalnız başıma sınıftan çıktım, revire doğru yürüdüm. Revirde uzanıp oyun oynarım en iyisi. Zaman öyle çabuk gecer.
Karidorlarda da kimse yoktu. Kendimi korku filminde gibi hissettim bir an. Şimdi zombiler çıkıp koşsa arkamdan çok güzel olur.
Odaya giderken bir anda arkamdan sesler geldi. Arkamı döndüğümdeyse kimse yoktu. Acaba hayalet mi? Yani bu dünyada cadı ve vampirler var. Hayaletler de çıksa şaşırmam. En iyisi hızlı adımlarla koşmak. Evet koş kızım. Hızla koşmaya başladım. Ama koşarken daha çok korktum. Sanki gercekten arkamdan bir şeyler geliyor. Cidden ayak sesleri geliyor. Dönüp baksam mı?
Daha dönmeden silah sesini duydum.

Ve.. Ve kan kokusu geliyordu. Bu kan benim kanımdı....