BASLANGIC

2002 Words
Secil her zaman ki gibi okula gitmek icin erkenden kalkmis idi. Lavaboya gecip elinibyuzunu yikadi ve ardindan aynaya bakti. Musluk hala sonuna kadar acik bir halde akiyor idi. Lakin o kendi suratina bakmakta idi. Surati cok yorgun gorunuyor idi. Aslin da yorgundan ziya de bikmis. Uzerinde bir bikkinlik var idi.ve bu daha 17 yasin da olmasina ragmen yillardir var olan ve de birikmis birikmis artik tasiyamayacagi bir hale gelmis idi. Omru hep tek duze halde gecti. Cocuklugu gencligi hatta bebekligi de dahil olmak uzere yalnizca tek bir cerceve icin de gecti. O cerceveyi de kendi ailesi belirlemis idi. Yillardir onlarin dediklerinden disariya cikmadi hatta ve hatta cikmayi bile dusunmedi dusunemedi. Cunku o hep kucuklugunden beri zann ediyor du ki kendi ailesinin her dedigi dogru ote ki var olan her sey yanlis. Yillardir bu sekil de yasadi. Bu sekilde yetisti. Ve hep bunun dogru olduguna inanmis idi. Asla ailesinin yanlis kararlar alacahgina ve ya ona yanlis seyler ogreticegine inanmiyor idi. Lakin bu yanlis dusunceyi her gecen g*n kafasindan biraz biraz uzaklastirdi. Cunku bakti ki aslinda tek dogru ailesinin ona dedikleri seyler den ibaret degil edi. Ve aslina bakarsak gayette mantiksiz yalnizca gelenke gorenek olarak dusunduklerini anlayabiliyor idi. Lakin bunu tam olarak anlamasi 17 yasini yani 17 yilini aldi tam olarak. Lakin Bu kavrama olayi asama asama olustu on da. Hemen bir den olusmasinin zaten mumkunati yok idi. Cunku yillarca bildigi dogru olarak bildigi her seyden birden kopmasinin imkani yok idi. Lakin bu gene de onun degismesine engel falan degil idi. Niyekim zaman ile bu da gercek olmus idi ya zaten. Mesela annesi secile her daim usturuplu duzgun -tabi kendince duzgun- seyler giymesini tembih etmis ce her daim o sekil de giydirmis idir. Mesela gunu birin de secil ve annesi hastaneye gitmisler idi. Orafa sira da bekler iken oturnak icin yer ayrilan yere oturmus idiler yan yana bir sekil de. Karsilarin da da gene kendileri gibi sira da bekleyem ve oturan insanlar var idi. Bir amca be bir kiz var idi. Kiz daha 12 13 ve ya 14 yaslarinda gibi gorunuyor idi. Amca ise 60 yasin da varmis gibi duruyor idi. Kiz annesi doktorun odasinin kapisindan cikinca ayaga kalkti. Ardindan bu 60 yaslarinda gorunen amca da gozleri ile bu kucuk kizi tacizbetmeye basladi. Ardindan bu durumu goren secil annesine donerek ne oldugunu anlatti. Ve annesinin verdigi tepki uzerine cok sasirdi. Annesi bu durumu gayet normal karsilamis idi. - ne yani o da dar pantalon giymese imis. Herkes kendine sahip cikacak bu devir de. Sonra aglamak olmaz. Kimseye faydasi yok bunun. Adam da bakar tabi hakkidir.    Secil keske bunlari kendi annesinin agzindan duymasaydim diye dusundu. Ne yani. Kendisi de ayni dar pantalonu giyse idi ve bir adamin kirli bakislarina maruz kalsa idi ayni seyi kendi evladina da mi reva gorecek idi. Ve ya bu kucuk kiz giydigi kiyafet yuzunden mi bu gordugu muameleyi hak etmis olacak idi. Diye dusundu kendi icinden ister istemez lakin annesine hic bir sey demedi. Gerek yok idi cunku ozamanlar halen daha ne olur ise olsun annesinin babasinin hep ve de her daim dogru dusunduklerine olan inanci sahlam idi. Bu saglam inanc bir az da olsa secil okula baslayinca gercek oldu. Cunku okul da cok fazla insan var idi ve tabi ki de hepsibayni giruste fikir de insanlar degil idiler. Cok fazla cesit insan fikir tanidi orada. Ilk basta hemen hemen hepsinin gorusu ona cok ter idi lakin sonra kendi kendine dusununce zaman icerisin de gayette mantikli oldugunu aslin da dogrunun tek bir tane olmadigini birden fazla dogru oldugunu hatta aslin da her sey de bir az dogru bir az yanlis var oldugunu fark etti. Lakin bunu fark etmesi gercek anlam da tam olarak 17 yilini aldi. Onceleri kendisini ve ya kendisine ogretilenler cevresi tarafindan - dayatilanlari - degisemeyecek bir dogru olarak hayata gecirir idi sorgulama islemini asla ve asla yapamaz idi. Zaman zaman bu durum ayni sinifta okudugu arkadaslari ile arasini ac sa bile gene de o da zaman ile sorgulamayi ogrenmis idi. Bu arada bu sekil de aslin da yalniz ca ailesinin ona ogrettigibtum seylerin yanlis oldugu olgusu olusmasin. Yalnizca hayatini sekillendirecek cogu karar ailesinin istegibuzerine ve onlarin belirledigi cerceve uzerinden ilerlemis idi. Bunu 17yasina gelince degistirmek artik zor idi. Hem de cok. Mesela daha 9byasin da iken gittigi kuran kusunun etkisi ile beraber kapanmak istemesi ve bunun onun de ailesinden kimsenin durmamasinidi. Hatta tam tesine son derece destekleyip kesinlik ile dogru bir sey yaptigini ve her daim onun ile guru duyacaklarini soylemis idiler. Is tam tersi olunca da tum bu desteklerini onunden cekip tam tersi bir sekil de hayatinin onune tas koydular. Bunu neden yaptiklarini sorup aslin da hicte mantikli hareket etmediklerini soyleyince de bunubsenin iyiligin icin yapiyoruz dediler. Iyilik? Kime gire iyilik? Iyi olan seylerin ne oldugunu kim belirlemis. Yani o zaman iyi bir insani oldurup onun cennete gitmesini saglamak ta bir iyilik sayilmiyor mubyani? Kim demis? Bu laf yani senin iyiligin icin lafi da en az bu durum kadar sacma idi. Adeta hastalikli bir laf idi. Bir insan bunu baska bir insana soyleyebildikten sonra her seyi yapabilir idi. Hem de her seyi. Kendi cikarina ve ya istedigi seye gire ne daha iyi ise once kendini onun iyi olduguna ikna edip sonra da bunu yuzsuz bir sekil de senin iyiligin lafinin ardina gecip kullanabiliyor idi. Ve bunu ona kendi ebebeyin lleri yapiyor idi. Bu durumun ne kadar sinir bozucu oldugunu ne denli hastalikli bir laf oldugunu anlatmaya calisinca da. Ben senin annenim ben senin babanim moduna giris yapip derhal olayin icinden siyrilabildiklerini saniyorlar idi. Cocuklarini kendilerinin bir urzuvu olarak Vronski’nin yüzüstü bıraktığı Kiti’ye gelince… Kiti’ye Konstantin Levin yeniden evlenme teklif eder. Kiti kabul eder ve mutlu bir evlilik yaparlar. Anna Karanina kocasına Vronski’nin metresi olduğunu açık açık söyler. Aleksi karısından boşanma konusunda kararsızdır. Tam boşanmaya karar verir ki Anna’nın Vronski’ den bir kız çocuk doğurduğu, doğumun kötü geçtiği ve Anna’nın ölmek üzere olduğu haberi gelir. Hemen Anna’nın yanına gider, barışırlar. Anna kocasının kendisini affetmesi için yalvarır. Aleksi hem Anna’yı hem Vronski’yi affeder. Vronski bu yüz kızartıcı durumdan dolayı çok utanır, intihara teşebbüs eder. Zamanla Anna ile kocasının arası yeniden bozulur. Vronski iyileşince Anna erkek çocuğunu kocasında bırakarak kızını yanına alıp Aleksi’yi terk eder. Vronski’yle birlikte Avrupa’ya giderler. Vronski askerlik mesleğini bu yüzden bırakır. Avrupa’da çocuğundan ayrı kalmaya dayanamayan Anna tekrar Rusya’ya gelir. Gizli gizli çocuğunun yatak odasına gidip onu görür. Vronski Anna’ya kocasından boşanıp kendisiyle evlenmesini söyler. Anna kendi bazı inançlarından dolayı bunu yapmaz. Aralarında sorunlar çıkmaya başlar. Anna sevgilisini kaybetmekten korkar, geceleri morfin almaya başlar. Vronski de aşkı için mesleğini bıraktığından dolayı çok pişman olur. Anna ruhsal bunalımlar yaşamaya başlar. Bir gün ayakları onu Vronski ile ilk beraber oldukları tren istasyonuna götürür. Anna bir bunalım anında kendini trenin önüne atar ve ölür. Vronski tekrar askerliğe döner; ama çökmüş, bitmiş, yaşama sevincinigoruyorlar idi adeta. Yalbizca onlar istedikleri icin oldular. Lakin bu da bir yer de tanricilik degil mi. Adeta onu onlar yaratmis gibi kullanma hakkini kendilerin de gorebiliyorlar idi. Bunun boyle olmadigini aslin da her insan cocugu ile arkadasmis gibi vakit gecirmeli dedigin de ise onu alaya almak tan baska bir sey yapmiyorlar idi. Aslin da insan en cok korktugu seyi alaya alir . ve en cok ta o alaya aldigi seyden zarar goruru diye dusunur idi secil hep. Anna Karenina, Rus aristokrasisine mensup şık ve güzel bir kadındır. Kocası, yüksek bir devlet memurudur. Anna Karenina’nın monoton bir evlilik hayatı vardır: bütün mutluluğu evinde ve çok sevdiği çocuğunda bulmaktadır. Bir gün Anna Karenina’ya, ağabeyi ile yengesinin aralarının açıldığı haberi gelir. Anna onları barıştırmak için Moskova’ya gider. Orada Vronski adında yakışıklı, genç bir kontla tanışır. Kontun, Anna’nın akrabası olan bir genç kızla seviştiği haberi ortalıkta dolaşmaktadır. Aslında Kont Vronski, ilk görüşte Anna’ya hayran olmuş ve genç kadına kur yapmaya başlamıştır. Önceleri ilgisiz davranmaya çalışan Anna, bir süre sonra dayanamaz, Vronski’nin aşkına karşılık verir. Bu durum birçok dedikoduya neden olur. Genç kadın bunları umursamaz. Hatta durumu, kocasına bile anlatır. Ağırbaşlı, dedikodudan korkan bir adam olan kocası, karısının itirafları karşısında sarsılır, ama belli etmez. Çevreye karşı itibarlarının sarsılmaması için boşanmayı reddeder. Kocası, Anna’ya çocuğunun geleceğini düşünerek bu ilişkiye son vermesini ister fakat Anna Vronski’yle birlikte İtalya’ya kaçar. Anna ile Vronski İtalya’da gözlerden ırak yaşarlar. Dönüşlerinde hiç kimse onlarla arkadaşlık yapmak istemez; dışlanırlar. Bu durum Anna’nın sinirlerini iyice bozar. Sevgilisiyle aralarında huzursuzluk başlar. Vronski de kayıtsız, içe dönük bir kişi olmuştur. Anna, Vronski’nin artık kendisini sevmediğini düşünmeye başlar. İyice bunalıma girer. Yaptıklarından büyük pişmanlık duyar ve sonunda intihar eder. Anna’nın ölümünden sonra Vronski de manevi bir çöküntü içine girer. Çareyi orduya yazılmakta bulur. Kontun, Anna’nın akrabası olan bir genç kızla seviştiği dedikodusu ağızdan ağza yayılmaktadır. Gerçekte Kont Vronski, ilk görüşte Anna Karenina’ya hayran kalmış ve genç kadına kur yapmaya başlamıştır.  İlk başlarda ilgisiz edatakınmaya çalışan Anna, bir süre sonra dayanamaz ve Kont Vronski’nin aşkına karşılık verir. Bu durum beraberinde birçok dedikoduyu getirir. Karanina, bu dedikoduları umursamaz. Hatta bu durumu kocasına bile söyler. Karanina'nın kocası, eşinin itirafları karşısında çok sarsılır, ancak bu durumu belli etmez. Kocası, Anna’ya, çocuğunun geleceğini düşünerek bu yasak ilişkiye son vermesini ister. Fakat Anna, Kont Vronski ile beraber İtalya’ya kaçar.Jane Eyre, annesi ve babasını birbirlerinin ardı sıra kaybetmiş ve ailesinin ölümünün ardından annesinin vasiyeti üzerine dayısının evinde yaşamaya başlamış küçük bir kızdır. Fakat dayısının evine yerleşmesinden kısa bir süre sonra dayısı da vefat etmiştir. Dayısının bir karısı ve ikisi kız, biri oğlan iki çocuğu vardır. Hepsi de Jane'den nefret etmekte ve ona çok kötü davranmaktadırlar. Dayısının ölümünün ardından Jane Eyre, yengesi ve kuzenlerinin insafına kalmıştır. O evde Jane'i seven ve az da olsa onu koruyup kollayan tek kişi kahya kadın Bessie'dir. Fakat yengesi ve kuzenlerinin nefreti yanında Bessie'nin sevgisi bir hiç kalmaktadır. Jane on yaşına bastığında, yengesi onu yatılı okula göndermeye karar verir. Jane'in gideceği okul yoksul ailelerin çocuklarına hizmet veren ve bir vakıf okulu olan Lowood Okulu dur. Fakat her şeye rağmen Jane kendisine çok kötü davranılan bu evden kurtulacağı için memnundur. Jane, Lowood Okulu'nda karşılaştığı tüm zorluklara rağmen güzel sekiz yıl geçirir. Son iki yılında okulda öğretmenlik yapmıştır. Bu sekiz yılın sonunda artık okuldan ayrılması gerektiğini düşünür ve gazeteye dadı arayan aileler için ilan verir. İlanına Thornfield denen bir yerde yaşayan Mrs. Fairfox adında bir bayandan cevap gelir. Dokuz yaşındaki bir kız çocuğuna mürebbiyelik yapacaktır. Bu teklifi hemen kabul eder ve Thornfield'e doğru yola çıkar. Thornfield Konağı'na vardığında yaşlıca ve sevimli bir kadın olan Mrs. Fairfox ile tanışır. Mrs. Fairfox Thornfield Konağı'nın kahyasıdır. Evin sahibi ise Mr. Rochester adında bir beydir fakat çok fazla seyahat ettiğinden Jane Mr. Rochester ile tanışma şansı bulamaz. Dadılık yapacağı küçük kız Adele adında küçük sevimli bir kızdır. Fransa'da doğmuş olduğundan İngilizcesi çok zayıf olsa da Jane Lowood'da Fransızca dersi görmüştür ve Adele ile iletişim kurmakta hiç sıkıntı çekmez. Adele ile çok iyi anlaşırlar ve Jane ona kısa sürede çok şey öğretir. Mrs. Fairfox'u da çok sevmiştir. Fakat Thornfield'de geçirdiği bu süre boyunca evin sahibi Mr. Rochester eve hiç uğramamıştır. Daha sonra bir gün, tesadüfen Mr. Rochester ile tanışma fırsatı bulur fakat bu tesadüfün hayatının akışını ne denli değiştirebileceğinden habersizdir. Iste Yine bir sabah her zaman ki gibi okula gitmek uzere kalkmis iken elini yikayip aynaya bakinca tum bu birikmisligin izlerini gordu kendi suratin da. Dun bir g*n daha bitmis idi. Simdi yine ayni gunun tekrarinibyasiyor idi. Lakin belki de yaniliyor idi. Bugun okulun ilk gunu idi. 11. Sinifabgecmis idi secil artik. Kendi idealleri olan meslek oyunculuk olmasina ragmen ailesinin onun iyiligini ndudunmesi uzerine sayidal bolume gecmis idi. Aslin da okul da ne olur ise olsun basarisiz bir ogrenci sayilmaz idi de. Istemedigi bolum de okumus olsa bile kendi gelecegi kendi ayaklari uzerin de durmasi ile kurtaricagini bildigi icin ne olur ise olsun bir sekilbde ilerlemeli ve asla pes etmemeli idi. Kendini ancak kendisine emanet edebilir idi. Bu da yalnizca kendi emekleri ile kuracagi ve ilerleyecegi kariyeri olacak idi. Evet bel ki omru boyunca oyunculuk yapmak istegi icin de kalacak idi lakin kim bilir belki de gunun birin de bu hayaline kavusmak icin onune bir sans cikar ve o da bu sansini kullanir idi. Iste o g*n bu g*n idi. Lakin secil bundan habersiz idi. Bu g*n karsisina cikacak olan cocugun onun hayatin da ne donum noktalari yasatacagindan bi haber idi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD