itiraf etti. Tanidigi insanlarin hepsi kurnazlik, yalan dolan pesindeymis, bense içten, dürüstmüsüm. Ayaga kalkip, «Tanri yardimciniz olsun Aleksey Petroviç, dedi, oysa ben saniyordum ki...» Sözünü bitiremedi, aglamaya basladi, kosarak girdi içeri. Söyle karar verdik: yarin o üvey annesine söyleyecek benimle evlenmek istemedigini; ben de babama her seyi açik açik anlatacagim. Katya, babama durumu simdiye kadar niçin açmadim diye sitem etti bana. «Dürüst bir insan hiç bir seyden korkmamalidir!» dedi. Öyle bulunmaz bir kiz ki bu! Babami o da sevmiyor; çok kurnaz oldugunu, para için canini verecegini söylüyor. Savundum babami, ama inanmadi bana. Yarin babami kandiramazsam (Katya da kandiramayacagim inancinda) Prenses K. dan yardim istememe o da razi. O zaman babam da Kontes de kabul etmek zorunda kalirlar. Katya'yla kardes - kizkardes olmaya söz verdik birbirimize. Ah, onun da ne kadar mutsuz oldugunu, üvey annesinin yanindaki hayatindan nasil nefret ettigini bilsen bir!.. Açik açik söylemiyor bunu -- sanki çekiniyor benden - ama bazi sözlerinden anladim. Natasa, sevgilim benim! Görse, ne çok severdi seni o da! Öyle iyi yürekli, temiz bir kiz ki! insan bir rahat hisse- ' diyor kendini onun yaninda! îki kizkardes olarak yaratilmissiniz siz, sevmelisiniz birbirinizi. Hep bunu düsünüyordum. Dogrusunu söyleyeyim, elimde olsa, ikinizi beraber yasatir, ben de yaninizda durup seyrederdim sizi. Aklina bir sey gelmesin Natasa'cigim, ondan böyle söz ediyorum diye gücenme. Senin yaninda ondan, onun yaninda senden söz etmek haz veriyor bana. Dünyada en çok, ondan bile çok seni sevdigimi biliyorsun... Her se- , yimsin sen benim! Natasa sevgi dolu, ama elemli gözlerle ona bakiyordu. Alyosa'nin sözleri ayni zamanda hem haz, hem istirap veriyordu ona sanki. Alyosa devam ediyordu : - Katya'nin degerini anlayali iki hafta oluyor. Her aksam gidiyordum ona. Eve dönünce uzun uzun düsünüyor, ikinizi karsilastiriyordum. Natasa gülümsedi. - Hangimizin daha iyi olduguna karar verdin? - Bazan senin, bazan onun. Ama sen daima daha iyiydin. Onun yanindayken daha bir akilli, dürüst hissediyorum kendimi. Yarin, evet yarin kopuyor dananin kuyrugu! - Ona acimiyor musun? Seni seviyor! - Aciyorum, Natasa. Üçümüz birbirimizi sevecegiz, o zaman... Natasa kendi kendine konusuyormus gibi, - O zaman elveda! diye mirildandi. Alyosa sasirmisti. Konusmamiz hiç teklenmedik bir olayla kesildi. Dis kapidan hemen giriste bulunan mutfakta hafif bir gürültü oldu. Birisi gelmisti sanki. Bir dakika sonra Mav-ra kapiyi açti, Alyosa'yi, basiyla disari çagirdi. Üçümüz de kapiya bakiyorduk. Hizmetçi kadin esrarli bir sesle, - Seni soruyor birisi, dedi, çik da bak. Alyosa saskin saskin bize bakti.- 128 - Kim arayabilir beni bu saatte? Bakayim bir. Babasinin resmi giysili usagi mutfakta bekliyordu. Sonra anlasildi: Prens kupa arabasiyla oradan geçerken arabayi Natasa'nin evinin Önünde durdurmus, Alyosa'nin orada olup olmadigini ögrenmesi için usagini yollamisti. Usak durumu açikladiktan sonra aceleyle gitti. Alyosa sasirmis, yüzümüze bakarak, - Tuhaf! dedi. Hiç yapmadigi bir sey bu. Amaci neydi acaba? Natasa endiseyle bakiyordu ona. Mavra birden açti kapiyi gene. Aceleyle, - Prens geliyor! diye fisildadi. Hemen kayboldu. Natasa'nin yüzü bembeyaz olmustu, ayaga kalkti. Gözlerinin içi parladi. Masaya hafifçe dayanmis, ayakta duruyor, heyecanla, beklenmeyen konugun girecegi kapiya bakiyordu. Saskin, ama kendini kaybetmeyen Alyosa, - Natasa, diye fisildadi, korkma, yanindayim! Sana hakaret etmesine izin vermem. Kapi açildi, esikte Prens Volkanski göründü. Dikkatli, çabuk bir bakisla süzdü hepimizi. Dost olarak mi, yoksa düsman olarak mi geldigi bakisindan belli degildi henüz. Ama dis görünüsünü gene de anlatacagim ben. O gece çok sasirtti beni çünkü. Eskiden de görmüstüm onu. Kirk, kirk bes yaslarinda, son derece yakisikli bir adamdi. Yüz ifadesi duruma göre degisirdi; ama pek seyrek olurdu bu degisme. Yüz çizgileri bir ipe bagliydi sanki, ipi hizla çekince, yüzündeki en tatli ifade bir anda en kötüsüyle yer degisti- - 129 rirdi. Biraz esmer, oval yüzüyle, inci gibi disleriyle; ince, güzel dudaklariyla; düzgün, uzunca burnuyla, en küçük bir kirisigi olmayan genis alniyla; gri, oldukça iri gözleriyle yakisikli bir adam oldugu halde yüzü hos bir izlenim birakmiyordu insanin üzerinde. Yüz ifadesinin yapmacik oldugu hissi insanin içinde tiksintiye benzer bir ,sey uyandiriyordu; onun gerçek ifadesini hiç bir zaman göremiyeceginiz duygusuna kapilirdiniz. Daha dikkatli bakinca, yüzünden hiç çikarmadigi maskesinin altinda, kötü, kurnaz, son derece bencil bir seyin sakli oldugu kuskusu düsüyordu insanin içine. Daha çok gri, güzel gözleri çekiyordu dikkati. Onun kötü duygularina onlar bas egmek istemiyorlardi. Tatli tatli bakacak olsa, bakisinin isinlari sanki ikilesiyordu; yumusak, tatli isinlar arasina sert, kuskulu, atesli, hain isinlar serpiliyordu... Oldukça uzun boyluydu, genis omuzlu, biraz zayifti ; yasindan çok genç gösteriyordu. Koyu kahverengi saçlarina ak düsmemisti daha. Kulaklari, elleri, ayaklan kusursuzdu. Her seyiyle imrenilecek bir güzelligi vardi. Son derece kibar giyinirdi. Gerçi genç isi giyinmeye özenir-di ya, yakisirdi ona. Alyosa'nin agabeyi gibi duruyordu. Hiç degilse, bu yasta oglu olabilecek bir adama benzemiyordu. Dogru Natasa'nin yanina gitti, gözlerinin içine bakarak, - Bu saatte, üstelik haber vermeden sizi rahatsiz etmem tuhaf oldu, dedi. Sanirim hareketimin uygunsuzlugunu takdir edebilecek bir insan oldugum kanisindasi-nizdir. Üstelik, sizin anlayisli, iyi bir insan oldugunuzu da biliyorum. On dakika izin verin, hakli oldugumu kabul edeceginize, beni anlayacaginiza inaniyorum. Kibar ama zoraki, inatçi bir tavirla konusuyordu. Ezilenler - F : 9 Ilk andaki saskinligini, korkusunu hâlâ üzerinden. atamayan Natasa, - Oturmaz misiniz? dedi. Prens hafifçe öne egilerek selâm verdikten sonra, oturdu. Oglunu göstererek, - izninizle önce ona bir sey söylemek istiyorum, dedi. Alyosa, beni beklemeden, hattâ bir Allahaismarladik demeden gidisinden biraz sonra Kontese Katerina. Fyodorovna'nin fena oldugu haberini getirdiler. Tam ayaga firlayip yanina kosuyordu ki, Katerina Fyodorovna, girdi odaya. Perisan bir haldeydi; heyecandan titriyordu. Seninle evlenemeyecegini söyledi. Manastira gidecekmis.. Yardim istemissin ondan, Natalya Nikolayevna'yi sevdigini söylemissin... Katerina Fyodorovna'nin böyle bir anda bu akil almaz hareketinin nedeni senin ona yaptigin tuhaf açiklamaydi tabiî. Kendinde degildi zavalli. Natasa'ya dönerek devam etti : - Evinizin önünden geçiyordum, pencerenizde isik: gördüm. Çoktan beri istiyordum zaten sizinle görüsmeyi; bu firsattan yararlanayim dedim. Niçin görüsmek istedigimi simdi anlatacagim; ama bastan rica" ediyorum, uygunsuz bir seyler söylersem kusura bakmayin. Öyle âni oldu ki... Natasa kekeleyerek, - Sanirim anlayacagim sizi, gerektigi gibi de... degerlendirecegim sözlerinizi, dedi. Prens, içini bir an önce okumak istiyormus gibi dikkatle bakiyordu Natasa'ya. - Anlayisiniza güvenim sonsuzdur, diye devam etti. Nasil bir insan oldugunuzu bildigim için geldim zaten. Eskiden beri tanirim sizi. Öyle oldugu halde, bir zamanlar haksizlik ettim size, kabahat isledim. Bakin: biliyorsunuz, babanizla aramiz eskiden beri açiktir. Kendimi temize çikarmaya çalismayacagim; belki de simdiye kadar düsündügümden çok suçluyum ona karsi. Aldattilar beni. Ne yalan söyleyeyim, kuskucuyumdur. Bir seyin sonunun iyiye degil de kötüye varacagini getiririm aklima. Duygusuz yüreklerde görülen kötü bir özellik... Ama ku-surlarimi saklamam ben. Dedikodulara inandim, anneni-zi babanizi terkedince Alyosa için pek korktum. Ama iyi taniyamamisim sizi. Topladigim bilgiler yavas yavas rahatlatti içimi. Olaylari inceledim, sonunda, kuskularimin yersiz oldugu kanisina vardim. Ailenizle dargin oldugunuzu ögrendim; babanizin, oglumla evlenmenize karsi oldugunu da biliyorum. Alyosa'nin üzerinde böylesine etkiniz - hattâ hâkimiyetiniz de diyebiliriz belki - varken, bundan simdiye kadar yararlanmamaniz, onu sizinle evlenmek zorunda birakmamaniz ne iyi bir insan oldugunuzu ispat etmeye yetiyor. Ama dogrusunu söyleyeyim, böyle bir seye kalkissaydiniz, oglumla evlenmenize bütün gücümle karsi koymaya kararliydim. Biraz fazla açik yürekli konustugumun farkindayim. Ama su anda benim için en Önemli olan açik yürekli konusmaktir; sözlerimi sonuna kadar dinlediginiz zaman siz de hak vereceksiniz bana. Ailenizi terk etmenizden kisa bir zaman sonra Petersburg'dan ayrildim; ama giderken Alyosa için korkmuyordum artik. Soylu gururunuza güveniyordum, Iki aile arasindaki sogukluk sona ermeden evlenmeye yanasmayacaginizi anlamistim. Alyosa'yla aramizin bozulmasini istemiyordunuz; sizinle evlenirse onu. hiç affetmeyecegimin farkindaydiniz. Sonra kimsenin, bir prens koca aradiginizi, ailemize zorla girdiginizi söylemesini istemezdiniz. Tam tersine, bize karsi umursamazdiniz, belki de benim ayaginiza gelip, oglumla evlenerek ailemize onur vermeniz için yakarmami bekliyordunuz. Ama gene de bir düsmaniniz olarak kalmakta devam ediyordum. Kendimi hakli göstermeye çalismayacagim, ama bu davranisimin nedenlerini açiklayacagim size: Ne zen-_ 132 - ginsiniz, ne de taninmis bir aileden. Gerçi biraz bir seyim var benim, ama bu yetmez bize. Ailemizin durumu gittikçe bozuluyor. Önemli kisilerle akrabalik baglarina, paraya ihtiyacimiz var. Kontes Zinaida Fyodorovna'nin kizi taninmis bir aileden degil, ama çok zengin. Biraz yavas davranacak olsak talipleri çikar, alirlar onu elimizden; oysa kaçirilacak bir firsat degil bu. Alyosa'nin henüz çok genç oldugunu bile bile evlendirmeye karar verdim onu. Görüyorsunuz ya, açik konusuyorum, hiç bir seyi gizlemiyorum sizden. Kisisel çikari için, birtakim ön -yargilarin etkisinde kalarak oglunu kötü bir davranisa - onun için her seyini feda eden, temiz bir kizi terket-mek kötü bir davranistir çünkü - evet, oglunu böylesine kötü bir davranisa zorlayan bir babayi küçümseyebi-lirsiniz. Gene hakli göstermeye çalismayacagim kendimi. Oglumu Kontes Zinaida Fyodorovna'nin üvey kiziyla evlendirmek istememin ikinci nedeni onun sevgiye de saygiya da lâyik, son derece güzel bir kiz olmasidir. Terbiyesine, huyuna diyecek yok. Bir çok bakimlardan henüz çocukluktan kurtulamadigi halde, pek akillidir. Al-yosa'ninsa kisiligi zayiftir, havaidir, yirmi iki yasinda oldugu halde, tamamen çocuk kalmistir, Iyi bir yani vardir: kalbi son derece temizdir; gelgelelim, bu da öteki kusurlari yaninda tehlikeli bir özelliktir. Üzerindeki etkimin giderek zayifladiginin hanidir farkindayim: delikanlilik, gençlik heyecanlan göstermeye basladi kendini; ona bu birtakim zorunluluklarini bile unutturuyor. Belki biraz fazla seviyorum oglumu, ama ona benden baska bir yol göstericinin daha gerekli oldugunu kabul etmemi engellemiyor bu. Devamli olarak birisinin iyi etkisi altinda bulunmasi zorunludur. Zayif, baskalarina hükmetmekten çok bas egmeye yatkin bir yaradilisi vardir. Ölünceye kadar da degismeyecektir. Katerina Fyodorovna'nm, ogluma hayat arkadasligi edebilecek en ideal bir kiz oldugunu farkedince ne kadar sevindigimi bilemezsiniz! Ama sevinmekte acele etmisim: son derece güçlü baska bir etki, sizin etkiniz altindaydi Alyosa. Bir ay önce buraya gelince dikkatle inceledim onu, iyiye dogru hayli degismis oldugunu görünce sasirdim. Gerçi çocuk lugu, havailigi atmamisti üzerinden, ama birtakim saglam düsünceler edinmisti; sadece oyuncaklara ilgi duymuyordu artik; yüce soylu seylerle de ilgileniyordu. Düsünceleri tuhaf, köksüz, hattâ bazan saçmadir; ama tutkulari, duygulan, yüregi güçlüdür; önemli olan da budur zaten. Sizin yardiminizla oldu bu. Yetistirdiniz onu.. Dogrusunu söyleyeyim, bir an onu mutlu edebilecek tek insanin siz oldugunu düsünmedim degil. Ama hemen attim kafamdan bu düsünceyi; istemiyordum bu kaniya varmayi. Ne pahasina olursa olsun, sizden uzaklastirmak: istiyordum onu; harekete geçtim, amacima eristigimi de-saniyordum. Bir saat öncesine kadar zaferin benim oldugundan kuskum yoktu. Gelgelelim Kontesin evindeki olay her seyi altüst etti bir anda; en çok da suna sastim: tuhaf bir sogukkanliligi var Alyosa'nin; size de bagli, saglam bir bag bu. Gene söylüyorum: bambaska bir insan yaptiniz onu, yetistirdiniz. Bu degisikliginin gün geçtikçe, sandigimdan da çok ilerledigini gördüm. Ondan hiç ummadigim zekice davranisi, kurnazligi pek sasirtti beni bu aksam. Güç olduguna inandigi durumundan kurtulmak için en iyi yolu seçti, Insan kalbinin en soylu özelliginden... affetmek, kötülüge iyilikle karsilik vermek özelliginden yararlanmasini bildi. Incittigi insanin iyiligine siginarak yardim istedi ondan. Baska birisini sevdigini söyleyerek, onu seven bir kadinin gururuna dokundu; ayni zamanda, onda öteki kadina karsi bir sevgi uyandirmasini, kendisini de affettirmesini, aralarinda kardesçe bir dostluk olacagi vaadini koparmasini bildi. Böylesine bir açiklamayi, karsisindaki insani incitmeden, gücendirmeden yapabilmek bazan en zeki, kurnaz kimselerin bile harci degildir... Ancak temiz, iyi bir kalbin yapabilecegi istir bu. Onun bugünkü hareketine sizin sözle de, ögütle de katilmadiginiza inaniyorum Natalya Nikolayevna. Belki de her seyi daha yeni ögrendiniz. Yanilmiyorum, degil mi? Natasa'nin yüzü kipkirmizi olmustu, gözlerinde heyecana benzer tuhaf bir parilti vardi. Prensin söylevi etkisini göstermeye baslamisti. Natasa, - Yanilmiyorsunuz, diye cevap verdi. Bes gündür görmüyordum Alyosa'yi. Kendi basina karar vermis, yapmis. - Elbette. Ne var ki onun bu zekâsi, kendine güveni, duygululugu, nihayet soylu kararliligi, üzerindeki etkinizin sonucudur. Demin eve giderken yolda düsündüm bütün bunlari; birden karar verebilecek gücü buldum kendimde. Kontesin kiziyla oglumun evlenmesi suya düsmüstür artik... belki olurdu ama her sey bitti... geri dönüs olmaz. Alyosa'yi yalniz sizin mutlu edebileceginize, .mutlulugunun temelini attiginiza, onu yönetebileceginize inaniyorum! Hiç bir seyi gizlemedim sizden, simdi de gizlemiyecegim: sosyetede yükselmeyi, parayi, taninmis bir kimse olmayi, hattâ rütbeyi çok seviyorum. Bilinçli düsündügüm zaman bunlarin birer ön - yargi oldugunu anliyorum, ama gene de vazgeçemiyorum bu ön -yargidan. Ama insanin, baskalarinin düsüncelerini de göz önüne almasi gereken durumlar oluyor... Sonra, oglumu çok seviyorum. Sözün kisasi, Alyosa'nin sizden ayrilmamasi gerektigine karar verdim sonunda; sizsiz mahvolur çünkü. Dogrusunu söyleyeyim, bir ay oluyor belki bu karan vereli, yerinde bir karar verdigimi ise ancak simdi anliyorum. Bunlari söylemek için yarin da gelebilirdim tabiî; gecenin bu saatinde rahatsiz etmeseydim sizi daha iyi olurdu. Ama sanirim bu aceleciligim ne denli içten olduguma inandirir sizi. Çocuk degilim; durumu enine boyuna incelemeden hemen karar vermem olmazdi. Buraya girerken her seyi düsünmüs, kararimi vermistim. Ama görüyorum ki, sizi içtenligime inandirabilmem için daha çok ugrasmam gerekecek... Simdi asil konumuza gelelim! Buraya niçin geldigimi açiklasam mi size?' Görevimi yapmaya, sizden oglumla evlenmeyi kabul ederek bizleri mutlu kilmanizi saygilarimla dilemeye geldim. Ah, beni, sonunda çocuklarini affeden, onlarin mutlu ol--malarina sonunda lütfen izin veren öfkeli bir baba olarak görmeyin karsinizda. Hayir! Hayir! Böyle düsünürseniz hani küçültmüs olursunuz. Oglum için annenizi babanizi terk etmenizi göz önüne alarak, dilegime evet diyeceginizden emin oldugumu da getirmeyin akliniza! Size lâyik olmadigini biliyorum... kendi de söylüyor bunu zaten (temiz kalpli, dürüsttür). Ama yetmez bu. Gecenin bu saatinde yalniz bunun için gelmedim buraya... gelisimin asil nedeni... (saygili, biraz magrur bir tavirla ayaga kalkti) sizin dostunuz olmak için geldim! Buna hiç hakkim olmadigim biliyorum! Ama izin verin hakedeyim bunu! Firsat verin bana! Natasa'nin karsisinda saygiyla hafifçe öne egilmis, cevabini bekliyordu. Konusurken gözlerimi ayirmamistim ondan. Bunu farketmisti. Soguk bir tavirla, kâh güzel konusmaya özenerek kâh gelisigüzel anlatiyordu. Ses tonu bazi yerlerde, gecenin bu sathide onu buraya gelmeye - hem de ilk kez - zorlayan heyecanini yansitmaktan çok uzakti. Bazi cümlelerinde bir yapmaciklik seziliyordu. Son derece uzun, garip söylevinin bazi yerlerindeyse duygulanmis da bunu belli etmemek için isi sakaya bogmaya çalisiyormus gibi bir tavir takiniyordu. Ama bütün bunlari sonra anladim; o zaman durum baskaydi. Son sözlerini öylesine heyecanli, öylesine duygulu, Natasa'ya karsi öylesine içten say~ gili söylemisti ki, hepimiz inanmistik. Gözleri bile nem-lenmisti. Natasa'nin yumusak yüregi tamamen yenilmisti. Prens'in konusmasi bitince o da sessizce kalkti ayaga, büyük bir heyecan içinde elini ona uzatti. Prens elini dudaklarina götürüp duygulu bir tavirla öptü. Alyosa cosmustu. - Ne söylemistim ben sana Natasa! diye haykirdi, inanmiyordun! Babamin dünyanin en iyi insani olduguna inanmiyordun! Gördün mü simdi!.. Kosup babasini kucakladi. Prens de onu kucakladi, ama duygularini açiga vurmaktan utaniyormus gibi aceleyle geri çekti kendini. Sapkasini alip, - Yeter, dedi, ben gidiyorum artik. Gülümseyerek ekledi: - On dakika izin istedim sizden, bir saat oturdum. Ama en yakin zamanda sizinle gene görüsecegim. Sik sik ziyaretinize gelmeme izin verir misiniz? - Elbette, elbette! Elden geldigince sik gelin. Sizi... bir an önce... sevmek istiyorum. Prens Natasa'nin sözlerine gülümseyerek, - Ne içten, ne iyisiniz! dedi. Kibarca bir söz söylemek için kendinizi zorlamiyorsunuz bile. Evet! Sevginizi haketmek için daha çok çalismam gerektigini anliyo-rum! Natasa kekeliyerek, - O kadar övmeyin beni... diye fisildadi. O anda ne hostu! Prens, - Öyle olsun! dedi. Ama iki sözcük daha söyleyecegim. Ne denli mutsuz oldugumu bilemezsiniz! Yarin da ertesi gün de ugrayamayacagim size. Bu aksam benim için son derece önemli bir mektup aldim. Yarin Petersburg'dan gitmek zorundayim. Lütfen, yarin da ertesi gün de önemli bir isim oldugu için size de bu saatte ugradigimi düsünmeyin. Böyle bir seyi aklinizin ucundan geçirmezsiniz tabiî... görüyorsunuz ya ne kadar kuskucuyum! Niçin böyle düsüneceginiz kuskusu düstü içime? Hayatta çok zarari dokundu bana bu kuskuculugun. Babanizla aramin bozulmasina da bu huyum sebep olmustur belki de!.. Bugün sali. Çarsamba, persembe, cuma günleri yokum Ptersburg'da. Cumartesi günü dönecegimi saniyorum. Geldigim gün ugrayacagim size. Söyler misiniz, aksam gelip birkaç saat oturabilir miyim? Natasa, - Elbette, elbette! diye haykirdi. Cumartesi günü aksam bekliyorum sizi! Sabirsizlikla bekliyorum hem! - Ah, ne mutluyum! Daha yakindan taniyacagim sizi! Eh... artik gideyim! Birden bana dönerek devam etti: - izninizle elinizi sikayim. Kusura bakmayin. Pek heyecanliyim da. Sizinle karsilasma mutluluguna birkaç kere eristim, hattâ bir keresinde tanistirdilar bizi. Sizinle yeniden tanismama ne kadar sevindigimi belirtmeden gitmek elimden gelmez. Ben de ona elimi uzatarak, - Evet, karsilastik sizinle, dedim, ama ne yazik ki tanistirildigimizi hatirlamiyorum. - Geçen yil, Prens R. nin evinde. - Kusuruma bakmayin, hatirlamiyorum. Ama inanin, bu seferkini unutmayacagim. Bu aksami hiç unutmayacagini. - Haklisiniz, ben de. Natalya Ivanovna'yla oglumun candan dostu oldugunuzu biliyorum. Araniza dördüncü olarak katilabilecegimi umuyorum. Natasa'ya dönerek ekledi: - Öyle degil mi? Natasa son derece duygulu, - Evet, dedi, candan dostumuzdur, hiç ayrilmayacagiz birbirimizden, hep beraber mutlu olacagiz