BAHRİYE’DEN… Derin bi oh çekivedim. Hem oğlumu sevdiğine kavuşturuvedim hem de Rukiye yosmasından kurtuluvedim. Ne bilinmezimiş zilli. Etmediğini goyuvemedi bene. Destan gızımı mumunan aratıvedi. Allah’tan timle Bahriye analarının sözünden çıkıvemiyolla. Az önce yayla evinin kilitlerini verivedim de Oktay’ımı gönül yangınına kaçırıvedim. Analık böyne bişey. Oğlunun canı yanıverince dayanamıyon. Yeniden evime gelivediğimde yüzü gözü dağılmış Rukiye gapıda bekleyiveriyodu. “Ne oldu sene?” dedim. “Ne mi oldu bene? Demek ne oldu bene? Senin o orospu Begüm’ün edivedi.” Dedi. Bene laf yetiştreceğine bi doktora görünüverem dememiş. Verilmiş sadakan varımış Bahriye bu gız seni silkeleyip silkeleyip duvara çarpıveri. Evlerden Irak. Allah’tan Destan’ın öyle değil. Ecük gırgın bene emme. Anayım