KÖROĞLU’NDAN… “Neyimiz var?” diye sordu Silahtar. Rusya’da karşılaştığımız manzara bir şeylerin yolunda olmadığını bas bas bağırıyordu. Öncesinde Sırdaş’ın bir şekilde gizli göreve gidip hayatının Destan tarafından kurtarılması. Ardından işin bitti dön denmesi. Biz gittiğimizde de Destan’ı bulmuştuk lakin bambaşka bir şeyi daha. Ateşdağlı’nın oğlunu. Bahtsız kardeşim yıllardır yandı kavruldu. Kızdı, sövdü inanmadı bağırdı ağladı lakin gitmemek için diretti lakin sonunda yine bizimle Rusya’ya geldi. Oğlunu gördüğü anki halini ömrüm boyunca unutamam. Resmen şoka girdi. Ve bütün bu olanlara rağmen “Ne dersen inanırım hadi evimize gidelim” dedi. Bir şeyler ters. Mesela oğlunu al diyen Destan’ın yine oğluna benim adımı verecek kadar düşünceli olması. Ahmet Tufan Ateşdağlı. Lakap bile koymuş