9.Bölüm: Aşka Adım Adım

783 Words
Rojda Her şey çok hızlı gelişiyordu. Mardin’e geldiğim gün bile dün gibiydi sanki. Yeni hayatım çok yorucuydu ama nedense sevmiştim. Ne kadar kuma olmak hoşuma gitmese de Azat’a olan sevgim bana kendimi daha iyi hissettiriyordu. Gün batınca Elif’i çağırdım, beraber kahve içelim diye. Elif geldi ve yüzü hala düşüktü. "Noldu Elif, neden dünden beridir üzgünsün?" dedim. Elif bana, "Dün nişanda su içmek için mutfağa gittim. Mutfakta Miran da vardı. Miran bardak almak isterken yanlışlıkla bana sürtündü. O sırada annesi bizi görüp yanlış anladı, 'Ne oluyor burada?' diye bağırdı. Annesi artık benden nefret ediyor gibi hissediyorum. Kadın resmen beni tanımadan nefret edecek benden. Bu durum beni gerçekten üzdü," dedi. Ben de üzüldüm ama "Eğer sen ve Miran birbirinizi gerçekten severseniz annesi size engel olamaz," dedim. Elif, "Saçmalama, bilmiyor musun? Sanki Mardin’de bizim kararlarımızın ne önemi var? Her şey ailelerimizin dediği gibi olur," dedi. Bu sözleri üzülerek onayladım. O sırada telefonum çaldı. Arayan Azat’tı ve cidden heyecanlandım. Hızla telefonu açtım. Azat konuştu: "Merhaba, konuşamadık sabah, nasılsın?" dedi. Ben de cevap verdim: "İyiyim, sabah geç uyandım. Dün çok yorgundum o yüzden herhalde. Yazamadım uyanınca da. Sen nasılsın?" dedim. Azat da "Öyle mi? Ben de iyiyim. Eğer müsaitsen görüşelim mi bugün?" dedi. Hemen "evet" demek istemedim. İçinden “Bu kız da amma istekliymiş” demesinden çekindim. Biraz duraksadım ve "Sanırım bugün görüşemeyiz. Elif geldi, beraber kahve içiyoruz şu an bizde," dedim. Azat da cevap verdi: "Ne güzel işte, Elif de gelsin, hem Miran’ı da çağırırız, otururuz bir yerlerde." Normalde Mardin’de bu tür şeyler olmazdı. Kızlı erkekli kafede oturmalar falan aşiretlere ters gelirdi ama Azat bana kendimi iyi hissettirmek için elinden geleni yapıyordu. Ben de cevap verdim: "Olur, Elif’e sorayım, dönerim sana," dedim ve kapattım telefonu. Elif’e dönüp dedim ki: "Azat aradı az önce, buluşalım dedi. Ben de Elif’le oturuyoruz, buluşamayız dedim. O da, ‘Olsun, Elif de gelsin, Miran’ı da çağırırım, bir yerlerde otururuz,’ dedi. Ne dersin, gidelim mi?" Elif çok heyecanlı bir şekilde, "Saçmalama, soru mu bu? Tabii ki gidelim!" dedi. Azat’a mesaj attım: "Konuştum Elif’le. Hazırsanız biz hazırız, çıkalım yarım saate," dedim. Azat da "Olur, yarım saate oradayız," dedi. Yarım saat sonra geldiler. Elif her zamankinden daha mutluydu; daha az önce üzgündü halbuki. Bu halleri beni güldürüyordu. Sonra Azat, "Eğer açsanız önce yemek yiyelim," dedi. Miran da hemen, "Ben çok açım, bence yemek yiyelim önce," dedi. Biz de onayladık ve lüks bir restorana gittik. Lüks restorana girdik ve garson bizi özel bir masaya yönlendirdi. Masanın üzeri özenle hazırlanmıştı, her şey mükemmel görünüyordu. Elif ve Miran yan yana oturdular, ben de Azat'ın yanına oturdum. Masadaki mum ışıkları ortamı romantik ve sıcak yapıyordu. Yemeklerimizi seçtikten sonra Miran, Elif'e dönüp yumuşak bir sesle, "Dün mutfakta olanlar için özür dilerim.Annemin kusuruna bakma o biraz sinirlidir ama ben onla konuşur bizi öyle görünce yanlış anladını anlatırım." dedi. Elif'in yüzü biraz olsun güldü. Azat, "Rojda, burada olmaktan mutlu musun?" diye sordu bana. Gözlerimi ona çevirdim ve içtenlikle, "Evet, burada sizinle olmak güzel. Azat, her şeyi daha güzel hale getirdiğin için teşekkür ederim," dedim. Yemeklerimiz geldi ve herkes keyifle yemeğine odaklandı. Sohbet sırasında Azat'ın ne kadar nazik ve düşünceli olduğunu bir kez daha gördüm. Bana sık sık bakıp gülümsüyordu, bu da beni mutlu ediyordu. Yemek boyunca Miran ve Elif arasında da tatlı bir gerginlik vardı. Yemek bittikten sonra Miran, "Tatlıya geçelim mi? Burada çok güzel tatlılar var," dedi. Elif heyecanla, "Ben de tatlı isterim," diye ekledi. Garson tatlıları getirdiğinde, Miran'ın seçtiği tatlıyı Elif'in en sevdiği tatlı olduğunu fark ettim. Bu küçük detay bile aralarındaki bağın güçlendiğini gösteriyordu. Azat, bana dönüp, "Tatlılardan hangisini istersin?" diye sordu. "Fark etmez." dedim. Tatlıları yedikten sonra, dışarıya yürüyüşe çıktık.Azat, elimi tutarak beni biraz daha yakınına çekti. Kalbim hızla atıyordu. "Rojda, seninle böyle yürümek çok güzel. Hayatımızın geri kalanında da böyle yan yana oluruz umarım," dedi. Gözlerim doldu, mutluluktan başka bir şey hissedemezdim. "Ben de seninle her anı paylaşmak istiyorum," dedim. Bu romantik an, Elif ve Miran'ın arkasından gelen kahkahalarla bölündü. Onlar da bizim gibi, bu anın tadını çıkarıyorlardı. Sonrasında eve dönmek için arabaya bindik. Azat, "Yarın için planlarınız var mı?" diye sordu. Elif ve Miran aynı anda, "Hayır, neden soruyorsun?" dediler. Azat, gülümseyerek, "Yarın sizi özel bir yere götürmek istiyorum. Hazır olun," dedi. *** AZAT Sonrasında Rojda’yı ve Elif’i eve bıraktım ve Miran’la ben de bizim konağımıza geçtik. Konaktan içeri girerken Sultan her zamanki gibi avluda sinirli bir şekilde beni bekliyordu. "Neredeydin Azat?" diye bağırdı bana. Ben de tartışmak istemediğim için, "İşim vardı Sultan," dedim ve odaya geçtim. Sultan da arkamdan geldi. "Ne işi, bu saatte iş mi olur?" dedi. "Demek ki oluyormuş," dedim ve ekledim: "Uykum var, lütfen sessiz ol, tartışmak istemiyorum." Sultan uzun zamandır o kadar çok ağlamıştı ki gözünde yaş kalmamıştı sanırım. Hiç ağlamadan yatağa uzandı ve yattı. Tabii kafasının içinde neler vardı bilemezdim...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD