9.

1192 Words
Tam bir ay geçti millet, dersler olan yoğunluğu ile devam ediyor. Bir ayda  neler mi oldu? Partiden sonra ki gün pazar olduğu için malum evdeydik. Pazartesi gün eskisi gibi okula geç gittim. Kötü olan ise herkes partinin dedikodusunu yapmakla meşguldü. Yani anlamıyorum, konuşacak ne vardı? Murat ciddi alay konusu olurken ben sadece izlemekle kaldım. Gidip konuşmak istedim, ama iyi fikir olmadığını düşününce vaz geçtim. Beni nasıl ikna ettiğini sorup duruyorlardı. İlk başlarda aldırmasa da zamanla sinirlenmeye başladı. En son sert çıkışınca biraz olsun sustular. O anda bana bir bakışı vardı ki, ben sana demiştim der gibiydi. Ondan sonraki haftalar her şey eskiye döndü. Ben eskisi gibi geç gelip erkenden dersten ayrılırken Murat aynı yerde aynı şekilde oturmaya devam etti. Anlayacağınız ders yoğunluğu da eklenince her şeyin bittiği belli oldu. Artık ona doğru bir adım atmam doğru olmazdı. Gelelim arkadaşlara. Mert ve Pelin çıkmaya başladı. Bu kızı sevip sevmediğini anlamadım ya... Sinan ile Özlem'in arasında ki yakınlıkta gözümden kaçmıyor değil. Yakında kokusu çıkar.Ömer desen Su ile baya güzel bir ilişkisi var. Anlayacağınız ben dışında herkesin hayatında biri vardı. -Güneş cafeye gidelim diyoruz. Geliyor musun? -Tamam gidelim bakalım. Hoca çıktığı gibi kitapları alıp cafenin yolunu tuttuk. Öğlenden sonra ders olduğu için okulda vakit geçirmeye karar vermiştik.Hepimiz bir şeyler alıp masaya oturduk. -Dersler çok zorlamaya başladı, sınavlar da baya zorlanacağımız kesin. -Haklısın, bu sene baya zor geçecek. Ömer ile Sinan ders konusunda konuşurken biz onları dinliyorduk. -Pelin nerede Mert? -Arkadaşları ile takılacakmış. -Oğlum siz nasıl çıkıyorsunuz anlamadım. O ayrı takılıyor sen ayrı takılıyorsun. -Biz böyle iyiyiz Sinan. Bu çocuğun kızı sevdiği yok bence. İnsan sevdiğinin yanında olmak ister yani. -Güneş pek sesizsiz bu gün. -Ders yorgunluğu diyelim. -Sen ve yorulmak pek uygun olmadı. -Bende insanım Mert.. Son zamanlarda Mert ile olan konuşmamız hep aynıydı. O sırada masamıza bir çocuk yaklaştı. Sarışın hoş bir çocuktu. Gözünü Özlem'den alamadığına göre geliş sebebi de belliydi. Sinan'a baktığımda sinirle çocuğu izliyordu. -Selam.Özlem nasılsın? Hepimize selam verip, kızımız ile ilgilenmeye başlamıştı. Özlem pek etkilenmiş gibi gözükmüyordu. İşin ilginç tarafı göz ucu ile Sinan'a bakmıştı. Anlamayan yoktur her halde. -Selam Çağrı. İyiyim. Sen nasılsın? -İdare eder. Biraz konuşalım mı? Özlem bana bakıp kurtar beni dedi. Ne yapıyoruz kurtarıyoruz. -Şimdi bizim işimiz var. Siz sonra konuşursunuz oldu mu? Çocuk önce bana sonra Özlem'e baktı. Üzüldüğü her halinden belliydi. -Kusura bakma Çağrı, sonra konuşalım. -Tamam o zaman görüşürüz. Çağrı masadan ayrıldığında sinirle bakan Sinan dışında her şey normaldi. -Konuşsaydın Özlem. Biz kalkardık. -Bu seni ilgilendirmez Sinan. -Tabi neden ilgilendirsin ki? -Çocuklar sakin olun. Ne oluyor size? -Ben biliyorum ne olduğunu Ömer. Tüm gözler bana dönünce ,Özlem'e baktım. Bu iş bu gün çözülmeliydi. -Mert sen kız arkadaşına bakmaya git istersen. Önce anlamasa da sonra anlayıp masadan kalktı."Ben gidip bir bakayım o zaman." -Anlaşılan benimde Su'ya bakmam lazım. -Teşekkür ederim. Ömer de masadan kalkıp gidince üç kişi kaldık. İkisi merakla beni izliyordu. -Şimdi bu masadan kalkıp gideceğim ve siz ikiniz derdiniz neyse çözeceksiniz. -Benim bir derdim yok. -Özlem ikiniz de çocuk değilsiniz. Üç senedir arkadaşız ve ne olduğunu hakkında beni konuşturmayın. Sinan gözlerini kaçırırken Özlem bana kızmakla meşguldü. Tamam arkadaş ,erkek arkadaşı olayı sevmiyor anladık, ama Sinan'a değer verdiği ortada. -Bu meseleyi halletmeden masadan kalkmayın lütfen. İkisinden onay aldıktan sonra yanlarından ayrıldım. Evet Güneş hanım şimdi tek başına kaldın. Ne yapacaksın acaba? Boş boş gezerken aklıma gelen şeyle yönümü çevirdim. Spor salonuna gidecektim. Basketbol oynamayı seviyorum. Lisede arkadaşlarla keyfine oynuyorduk, ama hoşuma gidiyordu. Birileri varsa değişiklik olurdu. Koridordan geçip kapıya geldim. Kapıyı açıp içeri girdim, ama kimse yoktu. Kapının yanında duran topu alıp potaya doğru yürüdüm. İyiki bu gün pantolon gitmiştim, zaten bu havada ne giyeceksem. Topu bir kaç kez yere çarpıp attım ve girdi. Vay be demek ki hala iş vardı benden. İkinci atışım girmemişti, derken bir daha attım. Bir daha ,bir daha derken sinirle topu yere çarptım. Gülme sesi gelince korkuyla arkama döndüm. Murat kapının diğer tarafında ki oturaklarda oturmuş bana bakıyordu. İlk andan beri orada mıydı? -Anlaşılan basketbol oynamayı bilmiyorsun? -Bunu nereden çıkardın? Hala potanın önündeydim, Murat da oturmaya devam ediyordu. -Az önceden beri seni izliyorum. -Demek burdaydın ve gizlice beni izledin. Yerinden kalkıp yanıma gelmeye başladı. Onunla konuşmayı özlediğimi hissetim. -Biraz vakit geçirmek için buraya gelmiştim. Sen gelince beni görürsün sandım, ama o kadar dalmıştın ki beni fark etmedin. -Seslene bilirdin. -Sen de etrafına bakabilirdin. -Boş gözüküyordu. Şu anda yine laf dalaşı yapıyorduk. Murat sırıtıp başka yöne bakınca"Bir rahat basketbol oynatmadın."dedim. -Ben mi oynatmadım? Bence sen oynamayı bilmiyorsun. - Bunu nereden çıkardın dedim. Gamzesini ortaya çıkaran bir gülümseme ile bana güldü. Tamam biraz unutmuş olabilirim, ama benimle dalga geçmesini gerektirecek bir şey yoktu. -O zaman maç yapmaya ne dersin? -Sen ve ben mi? -Ne oldu korktun mu? Bu çocuk bana korkak mı dedi? Gıcık şekilde bakmaya devam edince sinirlendim. -Tamam. Nesine? -Bir şeyine olmasına gerek var mı? -Ban kazanacağım için boşuna gitmesin. Gülüşü salonu inletmişti. Adam kendinden emin anlaşılan. -Tamam bakalım öyle olsun. -Desene seni yenmesi çok zevkli olacak. -Erken sevinme istersen. Üstündeki ceketi çıkarıp kazağımın kollarını sıvadım. Murat zaten ceketsiz olduğu için beni bekliyordu. Topu başlamak için bana verdi. Topu yere çarpıp başladım. Önüme geçip topu almak için hareket edince kaçırdım. Murat arkamda kalınca potaya topu attım ve bu sefer olmuştu. -Oleyyy!! Ben sevinçle zıplarken Murat beni izliyordu. -Daha başlangıç ve sana hediye verdim. -Tabi tabi... Topu elime aldığım gibi Murat elimden aldı ve basket. Ben ise öylece kaldım. Murat karışımda gülerek topu sektiriyordu. Ondan sonrası bir o bir ben derken çekişme devam etti. Artık yorulmuştum. Bir şekilde maçı bitirmeliydik. Murat hiç yorumlamış gibiydi. Topla tam Murat'ı geçecekken ayağına takılıp düşmek üzereydim. Üzereydim diyorum çünkü Murat belimden tutmuştu. Birbirimize çok yakındık. Bir kaç saniye durduktan sonra kendiyle beraber beni de kaldırdı. Her şey o kadar hızlı olmuştu ki şaşkınlıktan ne tepki vereceğimi bilememiştim.Kara gözler ise benden başka her yere bakıyordu. -Bitirsek iyi olacak. -Bence de ben kazındım nasılsa. Kaçan gözler hızla beni buldu . Şimdi gülme sırası bendeydi. -Farkındaysan berabereydik. -Evet farkındayım, ama sen ayağını uzatmasaydın ben sayı yapacaktım. -Belki yapamayacaktın. -Belki yapmamam için ayağını uzattın. Evet itinayla Murat sinir edilir. Beyefendi sırıtıp bana bakmaya devam etti. -Tamam öyle olsun. Ne istiyorsun söyle hadi. Pes ettirmekte pek güzel oluyormuş. Aslında beni yenebilirdi bunun farkındayım. Maçı bana hediye etmişti, fakat şikayetçi olmadığım için sorun yoktu. -Benimle arkadaş olacaksın. Hayretle bana bakıyordu. Her şeyin yeniden başlamasını istiyordum. Oyun olmadan, ona gerçek Güneş'i tanıtacaktım. -Başka bir şey istesen. -Neden, benimle arkadaş olmak istemiyor musun? -Hayır da... -O zaman sıkıntı yok. Bundan sonra arkadaşız. Bir şey düşünüyor gibiydi. Ben ise heyecanla cevabını bekliyordum. İlk erkek arkadaşım değil,ama ona diğerlerinden farklı olduğu kesin.. -Benimde bir şartım var. Onu kabul edersen olur. Şartı ne olabilir ki? Başımla onaylayıp devam etmesini bekledim. -Kimse arkadaş olduğumuzu bilmeyecek. -Abartmıyor musun? Sanki hiç kızlarla konuşmuyorsun? -Partiden sonra olanları anlatmama gerek yok sanırım. Milletin ne dediği önemli değil, ama saçma şeylerle uğraşmak istemiyorum. Aslında haklıydı, herkes aramızda bir şey var sanacaktı. Yani olacağından değil, ama alay etmek için bahane olmuş olacaktı. -Tamam o zaman.. -Tamam... Murat'a gülümsedim ve o da bana karşılık verdi. Her şey temiz olacağı için bu sefer rahattım. -O zaman tanışalım. Ben Güneş. Elimi uzatmış bekliyordum ,fakat Murat bana gülmekle meşguldü. Bu çocuk kendini ne kadar beğenmese de bence müthiş biriydi. Bunu bu gün bir kere daha anladım.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD