Sevgili öğrencilerim! Allahu Tealâ'ya sonsuz hamd ve şükrederiz ki bir defa daha Allah'ın huzurunda beraberiz.
Araba ölesiye bir hızda ilerledi. Arabayı kullanan Sada idi. Dostu Yasef şu anda kendinde bile değildi. Sakinleşmeye çabaladığına şahit olmuştu fakat bir işe yaradığını söyleyemezdi.
Bugün ölüm ve kıyamet konusunda sizlere bir şeyler söylemek istiyoruz, Yüce Rabbimizin emri ve izniyle.
Sada da kendini tutmakta zorlanıyordu. Aldıkları haberin bir yanılgıdan ibaret olması için Allah'ına yalvardı.
Sevgili kardeşlerim, gönül dostlarım. Hepiniz için söz konusu olan şey, Allah ile iyi bir ilişki kurabilmektir. Böyle bir ilişkide bir hayat yaşarsınız, mutlu bir hayat ve bu hayatın sonunda da Allah'ın cenneti sizin olur, Allah ile ciddi ilişkiler kurabilirseniz. Allahû Tealâ'nın hepiniz için bir hedefi var. Bu hedefe ulaşabilmek için hepiniz bir şeyler yapmalısınız. Allahû Tealâ'nın indinde hepiniz için mutluluk sizleri bekliyor.
Sevgili öğrencilerim, kardeşlerim! Bu muhtevada Allah ile olan ilişkileriniz hayat boyu sizi dünya saadetinin ve cennet saadetinin sahibi yapar. Bir gün ölüm mukadderdir, bütün insanlar için sevgili öğrencilerim. Bütün insanlar için bir gün ölüm söz konusudur. Hz. Muhammed (S.A.V) ölüm konusunda 'küçük kıyâmet' diyor. Neden küçük kıyâmet? Çünkü amel defteriniz kapanmıştır ve size üç boyutlu olarak hayat filminiz, hem aksiyonlarınızın (davranış biçimlerinizin) filme alınması yoluyla hem de düşüncelerinizin filme alınması yoluyla iki ayrı cephede gösterilecektir. İki ayrı cephede hayat filmleriniz öldüğünüzde size mutlaka gösterilecektir, çok kısa bir zaman süresi içinde ve hayatınız boyunca yaptığınız bütün hataların karşılığını manevi azapla orada ödeyeceksiniz, hayatınız boyunca kazandığınız bütün derecelerin mükafatını da orada Allah'tan alacaksınız, kabirde.
Kabir azabı derler, değil mi kardeşlerim? Kabir sadece azaptan ibaret bir müessese değildir. Kabir aynı zamanda Allah'ın güzelliklerini yaşadığınız bir ortamı da ifade eder. Öyleyse sevgili öğrenciler, Hz. Muhammed (S.A.V) bunun için neden 'küçük kıyâmet' diyor ölüme? Çünkü kıyâmet günü de aynı şey olacak. İndi İlâhi'de (7. âlem) sizlere hayat filmleriniz gösterilecek. Doğumunuzdan ölümünüze kadar. Ölüm günü de aynı şey yapılır. Aslında münker, nekir diye meleklerden bahsedilir ama göreceğiniz şey sadece kendi hayat filminizdir. Doğumunuzdan ölünceye kadar geçen süreç içerisinde hayatınız boyunca neler yapmışsanız onları görürsünüz. Yetmez, görmekle kalmazsınız; her yaptığınız günahın bedelini manevî azap olarak mutlaka Allahû Tealâ size ödetir ve her yaptığınız hayrın karşılığını da manevî mükâfat olarak alırsınız. Huzuru ve mutluluğu yaşarsınız.
Öyleyse bütün insanlar için ölüm günü bir küçük kıyâmet kopmasıdır.
Öğretmenin evine ulaştıklarında arabayı nasıl park etti de indiler hatırlamıyordu Sada. Koşarak vardılar evin kapısına. Yasef durmaksızın bastı kapı ziline. Onları karşılayan İshak'tı ve yanında bir adam.
Yasef beklemeden girdi eve. Sada ise kapının eşiğinde kaldı. Bakışları ifadesiz bir yüze sahip İshak'taydı. Merak etti Sada. O hep böyleydi evet, fakat öğretmenlerinin ölümüne hiç mi üzülmemişti?
"Dışarısı soğuk, girmeyecek misin?"
Sada'nın bakışları İshak'ın yanındaki adama kaydı. Onu ilk defa görüyordu. Onlardan yaşça büyük, buğday tenli, kulaklarının altında biten koyu kahve saçlara sahipti. Koyu gözleri şefkatle bakıyordu ona. Yüzünde tek çizginin olmayışı gençliğini gösteriyor olsa da uzun sayılmayacak sakalı olgunluğunu yansıtıyordu.
Sada ve tanımadığı adam kısa bir süre bakıştıktan sonra Sada içeri adımladı. İshak kapıyı kapattığında o ve tanımadığı adamın peşinden ilerledi.
Nasıl ölürüz? Allahû Tealâ Secde Suresinin 11. âyet-i kerimesinde diyor ki:
De ki: "Size vekil kılınan ölüm meleği, sizi vefat ettirecek (öldürecek). Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz."
"Bütün ölüm melekleri gelecek, sizi müteveffa kılacaklar. Sonra Allah'a döndürüleceksiniz." diyor. Yani "Ruhunuz Allah'a ulaşacak."
Sevgili kardeşlerim! Nasıl bir olgu bu? Biliniz ki 3 tane vücudunuz var: Ruhunuz. Fizik Bedeniniz. Nefsiniz.
Ruh, fizik vücut ve nefs. Bunlardan ölen, topraktan gelmiş olan, topraktan yaratılmış olan ve tekrar toprağa dönecek olan fizik vücudunuzdur. Berzah âleminin dizaynına göre şekillendirilmiş olan nefsiniz, ölümünüzde ait olduğu yere yani berzah âlemine gider. Eğer ruhunuz sizin vücudunuzdaysa ölüm günü sizden ayrılır, Allah'tan gelmiştir, ait olduğu yere Allah'ın Zat'ına geri döner.
Öyleyse üç vücudunuz da hangi âleme göre dizayn edilmişse o âlemin varlığıdır ve nereden gelmişlerse oraya dönerler. Nereye aitlerse dönüş yerleri orasıdır. Nefsiniz, berzah âlemine aittir. Berzah âlemi, şu anda da dün de yarın da bütün ölenlerin nefslerinin daimî olarak yaşadıkları bir âlemdir. Bu fizik vücudumuzun âlemine (zahirî âleme) son derece benzer. Farklılık nedir? Orada hiç kimse ölmez. Yara alsa, dünyanın en yüksek uçurumlarından aşağı düşse, ne olursa olsun ölmez. Nefsler ölmezler.
Bu kadar mı değişiklik? Hayır, bu kadar değil. Orada 3 zaman dilimini de yaşamanız mümkündür; bugünü, dünü ve yarını. Bir bakarsınız çok fazla yaşlanmışsınız, ölüme yaklaşmışsınız, ölü görürsünüz kendinizi. Bir bakarsınız ilkokulda, bitirme imtihanlarındasınız. Hepsi mümkündür. Zaman içinde rüya âleminde değişiklikler her zaman vücut bulabilir.
Öyleyse ölüm melekleri gelip ne yapıyorlar? Biliyorsunuz ki vücudumuz yaklaşık 70 trilyon hücreden oluşuyor. Her hücremizde de mutlaka mitokondriler var, elektrik üreteçleri. Ve bütün hareketler, vücudunuzdaki bütün faaliyetler, elektrik enerjisiyle oluşur. Bu elektrik enerjisini vücudunuz kullanarak hareket eder, düşünür, konuşur, her türlü eylem, nefes alır- verir, mide çalışır, bağırsaklar çalışır, akciğerler çalışır, kalp çalışır, hepsi elektrik enerjisiyle bu işlemi yapar.
Sevgili öğrenciler! Gelen ölüm melekleri acaba ne yapıyor? Yaptıkları şey son derece basit; kontağı kapatıyorlar. Yani vücudunuzun mitokondrilerinin elektrik üretme imkânını sıfırlıyorlar. Artık vücudunuzda elektrik enerjisi üretilmiyor. Üretilmeyince ilk sonuç, beyne oksijen gitmemesidir. Beyin, ilk ölen organdır. Beyin ölür. Sonra bütün vücuda bu ölüm yavaş yavaş yayılır. Bütün vücut aynı anda ölmez. Vücuttaki canlılıklar daha bir süre devam edecektir ve adım adım bütün vücudunuz ölecektir.
İşte ölümle beraber elektrik enerjisi sona erdiği için, ölüm vücuda geldiği cihetle vücudunuzdaki elektromanyetik alanlarda sona erer ve fizik vücudunuzun nefsinizi ve ruhunuzu kendisine çektiği manyetik alanı, o güçlü manyetik alan artık mevcut değildir. Ne nefsinizi ne ruhunuzu kendisine çekemediği gibi bu manyetik alan olmadan onların vücudunuza tekrar geri dönmesi artık mümkün değildir. Ölüm, manyetik alanlardan yoksun kalan fizik vücudunuzu nefsi ve ruhu kendisine kabul edemeyecek olan bir hüviyete ulaştırır. Ne ruhunuz ne de nefsiniz fizik vücudunuz tarafından artık çekilemez, fizik vücudunuzun içine girmeleri ikisi için de mümkün değildir.
"Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adı ile...."
Sada uzun salona girdiğinde derin sessizliğin içinde Lucas'ın Kur'an-ı Kerim'den bir sayfa okuduğunu işitmişti. Onun da yanakları ıslaktı. Gözleri birini arıyormuşçasına gezindi salonun içinde. Kimi aradığını o da bilmiyordu. Bu nasıl bir tevafuktu ki farklı ülkelerde yaşayan dostlarından her biri buradaydı.
Bakışları bir an, kadınların bir arada toplandığı tarafta yaşlı bir kadına takıldı. Yalnızca fotoğraflardan gördüğü, öğretmeninin eşiydi. Hiç gözyaşı dökmemiş gibi kuruydu yanakları. Zeminde bir noktaya odaklanmıştı gözleri. Kimseyle konuşmuyor, sessizce oturuyordu.
Eğer bir insan öldüğü sırada ruhu Allah'a ulaşmamışsa, kendisinden ayrılmamışsa, vücudundaysa -ki Allah'a doğru yola çıkmadığı takdirde mutlaka vücudundadır ölüm sonrasında- o ruh ve o nefs vücuttan ayrılırlar. Ayrıldıkları zaman bir sigara dumanını çok büyük ölçüde andırırlar her ikisi de ve vücudun üzerinde yere paralel olarak sağ tarafta ruhunuz, sol tarafta nefsiniz şekillenir. İkisi de şekil itibarıyla tamamen birbirinin aynıdır. Fizik vücudunuzla da aynıdır. Fizik vücudunuz manyetik alanlar itibariyle bir kutbuyla ruhu, bir kutbuyla nefsi kendisine çekme özelliğinin sahibidir.
Ölümle birlikte fizik vücudunuzdan ayrılan ruhunuz Azrail (A.S) tarafından alınır, Allah'a doğru Sıratı Mustakîm üzerinde bir yolculuk başlar. 7. katın 7. âlemi olan İndi İlâhi'deki Sidretül Münteha'ya kadar beraber yolculuk yapılır. Azrail (A.S) bir melek olduğu için yokluğa geçemez. O, varlıklar âlemindendir, varlıklar âleminde kalacaktır. Ama ruhunuz mutlaka aşacaktır Sidretül Münteha'yı ve yokluğa ulaşacaktır. Yoklukta Allah'a doğru sonsuz hızla uçarak Allah'ın Zat'ına ulaşacaktır, sonra da Allah'ın Zat'ında yok olacaktır.
Sevgili öğrenciler, her şeyin en güzel olduğu bir ortamda insan hayata getirilir. Yaşar. Ya yaşamanın mahiyetini anlar, o zaman mutlaka ruhunu Allah'a ulaştırmaya çalışacaktır. Ulaştırdığı zaman Allah'ın evliyası olur ve dünya saadetinin yarısını hak etmiştir. Daha sonra daimî zikre doğru yaklaşır ve daimî zikre ulaşır, fizik vücudunu da nefsini de Allah'a teslim eder hayattayken. Ruh Allah'a ulaşarak teslim olur.
İşte böyle bir insan, ruhu Allah'a hayattayken teslim olan bir insan ölürse, öldüğü anda ruhu o kişinin fizik vücudunun içinde değildir. Ama ölümle birlikte Allah'ın katından ruh derhal fizik vücudun üzerindeki yerine gelir. Fizik vücudun sağ tarafında, sağ omuzun üzerinde, önden arkaya doğru uzanan, fizik vücudun aynı görüntüde bir varlıktır. Nefs zaten vücuttadır, vücuttan ayrılarak sol omuz üzerinde şekillenir, o da yere paralel olur. Ruh, Azrail (A.S) tarafından Allah'a götürülür. Nefs ne olur? Nefs daha bir süre fizik vücutla beraber kalacaktır. 3. gün fizik vücutla nefs arasındaki irtibatı sağlayan, fizik vücudun başından nefsin başına uzanan bir kordon çürür ve sıfırlanır, kopar. Ama fizik vücut daha bir süre nefsle beraber kalacaktır orada, mezarda ve nefsle fizik vücut beraberce hem azaba, yaptıkları günahlar itibariyle hem de mükâfata gene beraberce yaptıkları sevaplar itibariyle muhatap olacaktır. Hem güzel davranışları, pozitif dereceler kazandıkları davranışları için mutluluğu yaşayacaklardır kabirde hem de yanlış davranışları için azap çekeceklerdir, manevî azap. Sonra nefs fizik vücudu terk edecek ve berzah âlemine gidecektir.
Öğrencilerden her biri öğretmenin fizik vücudunun yok olduğunun idrakındaydı. Yalnızca söz geçiremedikleri kalpleri onları üzüyordu. Bir daha onu göremeyecek olmak, onun sözlerini yalnızca kayıt cihazlarından dinlemek onlara yetmeyeceği için ağlıyorlardı. Onlar için yalnızca öğretmen değildi. Abi, kardeş, arkadaştı. Onlarla sohbet ettiği kadar şakalaşır, ders verdiği kadar oyunlar oynardı.
İşte sevgili kardeşlerim! Eğer yakınlarınızdan biri ölürse ve arkada kalanlar da "Öldü, artık onu göremeyeceğiz, yok oldu" filan diye lüzumsuz bir üzüntünün içine girmişlerse, üzülmelerine gerek yok çünkü yaşıyor öldü zannettikleri kişi. Nefs olarak da ruh olarak da yaşamaya devam eder ama ne var ki ruhu Allah'ın Zat'ındadır, beka kademesine kadar. Bekada ruh bir altın tahtın sahibi olur.
Öyleyse nefs de ruh da ölümle birlikte vücudu terk ederler. İşte bu durumda görülüyor ki bir insan yaptığı hataların, günahların payını 2 defa bu dünyada azap duyarak, azap çekerek öder.
1, Fizik vücuda Allah azap eder.
2, Nefse de ruh azap eder.
Kişi yaptığı günahın bedelini 2 defa öder dünya hayatında. Kabirde de gene bütün hayatı boyunca hayat filmi kendisine gösterilir, yaptığı bütün negatif fiillerin, ona negatif derecat kazandıran (ya da derecat kaybettiren başka bir ifadeyle) bütün amellerinin karşılığını mutlaka azap çekerek dünyada ödemiştir. Hem Allah fizik vücuda azap etmiştir hem de nefs. Nefse ruh azap etmiştir. Her günahının bedelini kişi 2 defa ödemiştir, azap çekerek. Öldüğü zaman da 1 defa daha öder, 3 defa ödemiş olur. 3 defa mükâfatlar da yaşanmıştır, 3 defa azap da yaşanmıştır. Kişi hesabı çabuk gören Allah'ın elinde, yaptığı bütün fiillerin karşılığını ödemiştir.
İşte böyle bir dizayn var sevgili öğrencilerim. Olaya baktığımız zaman şunu görüyoruz; ölümle birlikte ruhumuz ait olduğu yere (Allah'tan gelmiştir); Allah'a geri döner. Eğer Allah'taysa mutlaka oradan gelerek başımızın üzerine yerleşir. Azrail (A.S)'la beraber tekrar Allah'a geri döner. Nefsimizse berzah âlemine gider. Bu muhtevada ruhumuz vücudumuzdan ayrıldıktan hemen sonra Allah'a geri döndürülür ama nefsimiz 40 gün fizik vücudumuzla beraber kalır. Bu konuda 40 gün denmektedir, Kur'ân-ı Kerim bir işaret vermiyor. Biz de genel tabir için 40 gün diyoruz.
"Defin işlemleriyle Sada ilgilenecek." dedi öğretmenin eşi bir adım öne çıkarak.
Başsağlığı dilekleri bittikten, insanlar gittikten sonra yedi öğrenci ve İshak hariç kimsenin tanımadığı o adamla, öğretmenin eşi ve çocukları kalmıştı evde.
Sada yutkundu. Bu ona verilmiş en zorlu ve en ağır görevdi ama reddedecek gücü de kendinde bulamadı. Aksine, beklemeden onaylamıştı. Demek ülkesine öğretmeniyle dönecekti.