Güneş her daim mutluluğun üzerine doğmuyordu. Kader dolambaçlı yolların keskin virajlarında insanları zorlamaya başlarken birçok sırrı ve bu sırlardan doğan sınavları da önlerine seriyordu. Mutlu gecenin daha sabahına varmadan vurulan kapıyla yeni daldıkları uykudan sıçrayan Berzan ve Yüsra hem uykunun sersemliği hem de kavuşmanın sarhoşluğu nedeniyle şaşkınlardı. Hızlıca kalkıp üzerine tişörtünü ve eşofmanını giyen genç adam kapıya bakmak için odadan çıkarken geride kalan kadın da kalkıp üzerini giyinmeye başladı. İçinden sürekli “Hayır olsun inşallah” diyordu ama gelen haber hayır değildi. Kapıyı açan Berzan karşısında gördüğü Mücahit ile kaşlarını çatarken neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. “Hayırdır inşallah Mücahit? Ne bu halin?” Mücahit’in yüzünün rengi atmış, üzerinde