7. Meydan Okuma

1267 Words
GENCO “Sen ne sanıyorsun ulan kendini?” Devran'ın yakasına yapıştım. Tepkisiz suratı öfkemin daha da kaynamasına sebep oluyordu. İnsanların damarına bu kadar basıp hala nasıl bu kadar rahat olabiliyordu anlamıyorum. “Ya oğlunun tavrına ayar çek. Ya da o ayarı ben çekerim,” diyen Ezman burnundan soluyordu. Devran'ın şerefsizlik yapacağını, bu berdeli sırf bizi küçük düşürmek için istediğini anlamam lazımdı. Şerefsiz her zaman şerefsiz olurdu. Devran bunun temsili örneğiydi. “Burada büyükleriniz varken size ne oluyor?” diyen Behzat Ağa yumruğunu sertçe masaya indirdi. “Silahını vereceksin,” dedi Devran. “Yoksa berdeli bozarım. Demre'yi verecek birini bulur, sülaleni de Suruç’a gömerim.” “Senden önce ben gömmeyeyim?” dedim sinir harbi içinde. Silah namus demekti. Adamın belinden silahı istemek yerin dibine sokmak demekti. “Ezman Ağa'dan özür dileyeceksin,” diye araya girdi Behzat Ağa. “Nikahlı karısını diline dolamak senin haddin midir?” “Durum tespiti yaptım,” dedi Devran Ağa. “Senin yapacağın tespiti sikerim ulan.” Ezman ayağa kalktığı sırada Behzat Ağa da ayağa kalktı. “Sen hangi cesaretle karımın adını ağzına alırsın? Yıllar önce olmuş olayı nasıl meclise taşırsın?” “Sakin ol Ezman Ağa, özür dileyecek!” diyen Behzat Ağa “burası yeri değildir,” diye devam etti. Bizi küçük düşürmek için, keyfine göre kaçan kızlarına beş milyon nakit para, beş silah istedikleri yetmiyor, bir de benim silahımı istiyordu. Aşağıdaki kızı düşündüm. Ailesi böyle yaptıkça öfkem içimden dolup taşacak ve ona patlayacaktı. Ben de her ailenin yaptığını yapacaktım ona. Birkaç aile resmi nikaha önem vermeye başlamış olsa da çoğu yerde hala eski adetler geçiyordu. Oğlan evlat vermeden resmi nikah kıyılmazdı. “Tamam, sözümü geri aldım. Özür dilerim Ezman Ağa. Biz özrü bilen insanlarız.” Ezman burnundan öfkeyle soluyarak gözlerini Devran'ın üzerine dikti. Benim gibi o da zerre inanmıyordu Devran'ın samimiyetine. “Meclis dağılır dağılmaz konağımdan defol git Devran Ağa. Kaza kurşunu denk gelmesin.” Devran hala umursamaz görünüyordu. Hep yaptığı buydu zaten. Ortalığı karıştırır, sonra kenara çekilir izlerdi. “Zaten niye burası seçildi onu da anlamadım. Olay Suruç da oldu biz niye buradayız değil mi? Neyse toplantı bitsin, herkes kendi çöplüğüne döner.” Ezman arkasını dönüp yerine geçti. Öfkesi hala elle tutulurcasına hissediliyordu. Tıpkı benim gibi. “İsteklere ne dersin Agreş Ağa?” diyen Reşat Ağa konuyu toparlamaya çalıştı. Babama yaklaştım ve düşüncemi kulağına fısıldadım. “Kabul ediyorum. İstekleri temin edilecektir. Bizde kızımızın gelip usulen istenme olmasını uygun görüyoruz. Dört milyon nakit para, beş silah, bir milyon annesine süt hakkı istiyoruz. Devran Ağa da silahı istiyorsa kendisi de kendi silahını verecek.” “İki tarafta birbirine yeni silah alsın. Beldeki silahı istemek yakışmaz size ağalar. Burada orta yolu bulmaya çalışıyoruz.” “Öyle olsun,” dedi Devran geri adım atarak. Onun attığı adımı sikeyim. “Bir de,” dedi babam. “Erkek torun verene kadar resmi nikah yapmayacağız. Önce versin erkek torunu, resmi nikah sonra.” “Biz de resmi nikahı yapmayız o zaman,” dedi Demir Ağa. İki tarafta istekleri kabul edince “karar verilmiştir. Hatice usulen bu akşam istenecektir. Nikah ve düğün yarın yapılacaktır. Hazırlıklarınızı ona göre yapasanız ağalar.” Bizim vereceklerimiz bu kadardı çünkü kız istenmeyecekti. İsteklerimize ek düğün için isteklerimizi isteme sırasında söyleyecektik. Ben Devran'ın suratını asıl o zaman görecektim. “Demre Piyan, nikah olana kadar Akdoğan konağında kalacak, Genco Ağa konaktan uzak duracaktır. Sadece isteme sırasında orada bulunabilir.” Başımla onayladım. Onun olduğu yerde durmaya merakım yoktu zaten. *** “Geç, nikah olana kadar bu taraftaki odalardan birinde kalacaksın.” Annem, Demre’yi hizmetçilerin kaldığı tarafa yönlendirirken kaşlarımı çattım. “Ne yapıyorsun anne?” dedim kenara çekerek. “Kalacağı yeri gösteriyorum. En azından nikah olana kadar. Hatta belki nikahtan sonra da orada kalır.” Ezmanların konağından ayrılmamız çok şükür ki olaysız olmuştu. Akşama isteme, yarın akşamda düğün ve nikah vardı. Aileler geniş olduğundan dolayı düğünü bir günde kurmak mesele değildi de düğün gecesi epey bir mesele olacaktı benim için. “Anne, ben evde kalmayacağım zaten. Demre'yi benim odama götür.” “O niyeymiş?” dedi öfkeli gözlerini Demre'nin olduğu tarafa çevirip. “Onun yeri hizmetçilerin yanı.” “Yarın eşim olacak. Berdeli kabul etsin diyen sizlerdiniz. Şimdi bu yaptığın ne demek?” Anlamıyordum. Gerçekten. Onlar yüzünden birçok hakarete susmuş, berdeli kabul etmiştim. Hala ne diye benim damarıma basacak tavırlara giriyorlardı? “Bu kız sana layık değil.” “Sana layık bir gelin anne. Emin olabilirsin. Zaten canım burnumda. Beni daha fazla delirtmeden Demre'yi odama çıkar. Çalışanların ağzına laf verip beni daha fazla rezil etme. Yeterince rezil olduk zaten.” “İyi, iyi,” diyerek Demre'yi de yanına alıp benim odamın olduğu kata yöneldi. Arkalarından bakarken iç çekip Hatice ile konuşmak için odasına yöneldim. Eve gelir gelmez hazırlanma bahanesiyle kendisini odaya atmıştı. Bir günde ömrümden yirmi yıl gitmiş gibi hissediyordum. Bu olanlar bize reva mıydı? Kapıyı tıklattım. “Kimsin?” “Benim Genco, gelebilir miyim?” Kapıyı açtı. Gözleri yine kızarıktı. Bense bir kez daha mahçup. “Biraz konuşalım mı Hatice?” “Olur abi, gel.” Kenara çekilip geçmem için yol açtı. Ben girdikten sonra kapıyı kapatıp yatağının ayak ucuna oturdu. “Özür dilerim Hatice. İnan ben böyle olmasını istemedim. Ben onu kaçırmadım. Bir iftira yüzünden ikimizin de başı yandı. Ben seni bile isteye ateşe atmam. Biliyorsun.” O hatayı bir kez yapmıştım. Ve yıllardır pişmanlığını yaşıyordum. “Biliyorum,” dedi gözleri bir kez daha dolarken. “Annem beni evlendirmek istiyordu. Sevdiğim de olmadığı için gözüne kestirdiği birine verecekti zaten. Bu berdel işine geldi annemin.” Bir zamanlar annem Hatice'nin aklına Ezman’ı sokmayı başarmıştı. Onu sevdiğini hiç düşünmemiştim. “Hatice, bugün Devran bir şeyler geveledi. Bu durum canımı sıktı. Adı çıkmış kardeşini alıyoruz ya falan dedi. Ben senin hakkında hiçbir şey duymadım bu zamana kadar. Benim bilmediğim bir şey varsa söyle. Devran'ın niyeti başka bir oyun çevirmek mi anlamam lazım.” “Ben bilmiyorum,” dedi gözlerini üstüme dikerek. “Ben yanlış bir şey yapmadım. Annem ne yap dediyse onu yaptım bu zamana kadar.” “Ah Hatice, şu annemi dinlemekten vazgeç artık.” “Ne yapayım abi? Ablam çekti gitti, Aras desen okulunda. Sen annemi hiç dinlemiyorsun. Kabak bana patlıyor.” Hatice bir gün kendi doğrusunu bulabilecek miydi merak ediyordum. Ablam okumasına rağmen kendinden yaşça büyük dul bir adama gelin gidince, annem ‘kızlar okusa da kaderi değişmiyor,’ diyerek liseden sonra Hatice'yi okula göndermemiş, babam da ona ayak uydurmuştu. Annem hiçbir çocuğunun yüzünü güldürmeyi başaramamıştı, son olan oğlu göz bebeği Aras hariç! “Bana kızgın değilsin di mi?” diye sordum. Bir vicdan azabı da Hatice olsun istemiyordum. “Öyle ya da böyle evlendireceklerdi. Sadece umarım kötü biri çıkmaz,” dedi. “Hem ben, o adam kötü çıksa da pabuç bırakmam. Ailem dışında kimseye başımı eğecek değilim.” “Eğme,” dedim çenesinden tutup. “Sen yanlış hiçbir şey yapmadın. Başını hep dik tut Hatice.” *** Tüm hazırlıklar yapılmış, Piyan ailesi Hatice'yi istemek için eve gelmişti. Bu süreçte Demre'yi görmekten özellikle kaçınmıştım. Kahveler geldi, Hatice dağıtıp bir köşede durdu. İki aile de gergin olduğundan isteme merasiminden çok cenaze evi gibi olmuştu. Demir Ağa Allah'ın emri, peygamberin kavliyle kızı istedi. Babam da usulen verdi. Sıra takılara gelmişti. Babamla ne isteyeceğimizi öncesinde konuşmuştuk. “On dal bilezik, iki tane takı seti, altın kemer, Urfa akıtması kolye ve iki bileklik…” “Yuh,” dedi Devran öfke içinde bize dönüp. “Ağa meclisinde bir sürü şey istediniz zaten.” Gözlerimi ona çevirdim. Beni orada küçük düşürmeye çalışırken suratı oldukça keyifliydi. Yaptığının yanına kar kalacağını sanıyordu. “Onlar karşılıklı istenenlerdi Devran Ağa. Bunlar da kızımız için istediklerimiz,” dedi babam. “Peki Demre’ye ne alınacak?” diye sordu öfke içinde. “Kız istenmediği için, ben ne kadarını layık görürsem o kadarını alacak,” dedim Devran'ın gözlerini bakıp meydan okurken.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD