DEVRAN “Niye dik dik bakıyorsun aslanım?” dedi Amir. Zaten iki gündür gergin bir yapıda ve patlamaya yer arayan bir vaziyet içindeydim. İnsanlar sanki belasını arıyormuş gibi beni bulunca belaları olasım geliyordu. “Karımı niye göremiyorum?” diye sordum. Sırf şerefsizliğinden dolayı böyle yapmıyorsa ben de bir cacık bilmiyordum. Aklı sıra bana ders verdiğini sanıyordu. Genco'nun çektiği resti görüp ‘ben de resmi nikah yapmam o zaman,’ diye atılmasaydım, asık suratıyla da olsa en azından karım karşımda olurdu. “Senin karın yok ki Devran Ağa,” dedi atarlı bir sesle. Başta bir sorun yoktu. Yanımda Hatice olduğundan dolayı edebimle gelip karşılarına oturmuştum. Fakat onlar böyle üstten üstten konuştuklarında zaten yarım yamalak olan edebim de elden gidiyordu. “Sen keşke Suruç’a gelip al