İçimde yanan acının ne tarifi vardı,ne de dermanı vardı. Kırıldığım yerlerden kırmıştım ama sevinemiyordum bile. Bahçeden çıktığımızda kendimi daha fazla tutamadım,ağzımdan kaçan her hıçkırık bir yürek yangını olarak ciğerlerime batıyordu. Musab ağlamama daha fazla dayanamamış ve kollarının arasına alıp sarıp sarmalamıştı.O na hesabını sormak istediklerim bir bir aklımdan uçup giderken bana kalan sadece kimsesizliğimdi. Yanaklarımı büyük avuçlarının icine alarak alnımı alnına dayadı"Sana ağlamayı yasaklıyorum küçük"dedi,nefes alış verişleri sakin ve hızlıyken söyleyeceği şeyleri düşünür gibiydi"Çünkü ağlayınca küçük sümüklü kız çocukları gibi oluyorsun" Dedi.Gülümseyerek. Gülümsemesinin ardında yatan kırgınlığı,üzüntüyü görebiliyordum. Ağlamaktan akan burnumu çektiğimde"Kimsem yok"d