Çantamın küçük gözünde anahtarımı ararken nefesimi üfleyip küçük bir küfür savurdum.
Allah aşkına çantada bir ben yoktum resmen!
"Hayırdır yavrum neye kızdın sen?" Umut kolunu omzuma atıp benimle birlikte çantamın içine bakmaya başlayınca kafamı kaldırdım.
"Anahtarımı bulamadım ya." Merdivenleri inmeye devam ederken önümüzden giden Balın ve Baha da bize dönmüştü.
"Kayıp mı ettin acaba?"
"İmkanı yok sabah evden çıkarken aldığıma eminim okulda çıkarmadım ki." Önüme gelen saçı üfleyip tekrar baktım çantama.
"Ufak cüzdanına bak bir de." Ah doğru ya!
Büyük gözü açıp ufak bozuk para çantamı aldım. Star Wars baskılı her şeye bayılıyordum. Bir de Harry Potter.
Cüzdanı açıp içindeki anahtarımı bulunca keyifle gülümsedim.
"Buldum işte!"
"Hadi gidelim o zaman."
Umut omzumdaki koluyla beni çıkışa sürüklerken Baha ve Balında önümüzde aynı şekildelerdi.
"Eve kadar bıraksaydık."
"Gerek yok Baha otobüs gelir zaten şimdi." Omzumu silkip gülümsedim. Balın haklıydı.
"Tamam gidince haber verin ve dikkatli olun." İkimizde ona uyup uslu bir şekilde kafamızı salladık.
Umut burnuma vurup gülümserken ona sarılıp geri çekildim. Baha da kollarını açmıştı. İkisini de çok seviyordum.
"Balın otobüs geliyor hadi ayrılın yahu." Balını çantasından çekip otobüse çekiştirirken son kez el salladık çocuklara.
"Annem mesaj attı teyzemler gelmiş. Kumru ne olur beni evinize çağır."
Kıkırdayıp "Gel kal bu gece. Eşyalarını al ama, sonra gece gitmek zorunda kalıyoruz." Dedim.
Evlerimiz birbirine yakın olduğu için birbirimizde kalırdık.
Baha ve Umutta bize yakın otursalarda bugün işleri olduğu için gelmemişlerdi. Sorgulamıyorduk akşam görüşürdük zaten.
"Narin teyze laf etmesin sürekli sizdeyim."
"Balın saçmalama annem benden çok seninle anlaşıyor zaten." Otobüste bulduğumuz boş yere oturduk. Burası ikinci durak olduğu için genelde otobüs boş gelirdi.
Zaten iki durak gidecektik yürüyebilirdik tabi ama üşengeçtik.
"Ay ne bileyim ya sende bizde kalırsın ama önce teyzem ve onun canavar çocukları gitsin."
Gülüp kafamı cama yasladım.
Bir iki kez sarsılıp başımı vurunca sinirle geri çekildim.
"Doğru düzgün süremiyorlar şu arabayı."
Cebimdeki telefon titreyince montumun cebine soktum elimi.
Siyah şişme montumu indirimde bulup almıştım. Yarı fiyatına olan şeyleri genelde kaçırmazdık.
053...: Beni boşver hiç kimseyim
053...: Söylesem de tanımayacaksın zaten
053...: Hava soğuk
053...: Ellerini cebinden çıkarma üşümesin
Kaşlarım çatılırken kafasını omzuma yaslamış Balın "Oha" diyerek mırıldandı.
"Kim kız bu?"
"Bilmiyorum yanlış yazdı desem direk adımı söylüyor yani herhangi biri."
"Ellerin üşümesin demiş ayyyyy aşık mı bu sana?"
"Oha Balın eşeğin kulağına karpuz suyu kaçırmasana ne aşkı, kim onu bile bilmiyorum."
Omzunu silkip merakla mesajları okudu. Sanki ne konuştuysak!
"Hadi hadi cevap ver çocuğa."
"Ya ne diyeceğim Allah aşkına? Bırak kalsın."
Ekranı kilitleyip telefonu cebime attığım sıra evin bulunduğu otobüs durağına gelmiştik.
Düğmeye basıp yerimizden kalktık.
"Bebeğim belki bir hayranın vardır. Bence cevap ver bu sene sürekli ders çalışarak geçmez."
"Geçer, geçmek zorunda." Kol kola girip eve yürürken iki apartman aşağıdaki evine onu bırakıp kulağımdaki kulaklıklarla evime yürümeye devam ettim.
Gül apartmanının önünde durup bahçeden geçerken salıncak ve çardakta oturan çocuklara baktım.
Sokağın gençleriydi. Yıllardır burada olduğumuz için hepsini tanırdım.
Ama bu yine de bizim çardakta oturmalarını açıklamıyordu.
Gidin kendi çöplüğünüze kardeşim Allah Allah!
Anahtarımı çıkarıp dış kapıyı açtıktan sonra asansöre yöneldim.
Telefonumu çıkarıp dudağımı büzerken kapıyı iki kez tıklattım.
"Kumru anahtarın var annecim açsana."
"Üşendim Narin Sultan. Hayırdır ne işin vardı?" Ellerine bakıp gülümsedim. Yine ne yapıyordu Allah bilir?
"Su böreği açıyorum. Baban istedi akşama kadar hallederiz herhalde."
"Üstümü değiştirip geliyorum. Nehir nerede?"
"Okulda daha gelmedi." Odama yönelip siyah taytımı ve beyaz tişörtümü giydim. Dışarısı soğuktu ama evin içinde aynı şey geçerli değildi.
Saçlarımı toplayıp mutfağa girdiğimde haşladığı yufkaları tepsiye dizen annem kenarda duran peynir kasesini gösterdi..
"Nasıl geçti ilk gün?"
"Her zamanki gibi. Sen neler yaptın?" Peynirden bir parçayı ağzıma yuvarlarken çatalla ezmeye devam ettim.
"Bende Nehiri okula gönderip temizlik yaptım ay içim sıkıldı evde havalar ısınsın Aslıyla evde durmayacağız karar verdik."
Aslı tahmin edildiği üzere Balının annesiydi. Bu iki kadın yan yana gelince dünyanın en tehlikeli ikilisi olabilirdi. Yani dediklerini yaparlardı.
"Aman aman iyi gezin siz biz de okulda derse girip çıkalım işte. Hayat mı bu be?"
Elindeki temiz kepçeyi kafama vurup güldü. Ağzım şokla açılırken elimi kafama götürüp acıyan yeri ovuşturdum.
"Edepsize bak. Bizde sizin zamanınızda ders çalışıyorduk artık gezme vaktimiz."
"Anne fena kadınsın Allah babama sabır versin amin."
Kapı çalınca çatılan kaşlarına güldüm.
"Balın geldi."
Kapıyı açtığım an Balın kapısını uzatıp "Narin teyzem manevi kızın geldiiii!" Dedi.
Evet kesinlikle iyi anlaşıyorlardı.
Üçümüz birlikte böreği bitirdiğimizde telefonumu alıp kim olduğunu bilmediğim insana cevap verdim.
Kumru: Bak kardeşim, okulda dalga geçilecek en son insan benim
Kumru: Umutla Baha ağzına sıçar
Kumru: Git ötede oyna delirtme beni
Kumru: Kim olduğunu bilmediğim biriyle konuşacak değilim
Kumru: Ha bu arada soğuksa soğuk, severim ben!
"Çocuğun ağzına sıçtın, tebrikler."
"Balın sen kimin tarafındasın ya?" Onu ayaklarımla ittirip yataktan düşmesini sağladım..
"Ağzına tüküreyim Kumru! Kesinlikle anonimin tarafındayım köpek ya." Kalçasını eliyle ovuşturup sinirle bana bakarken gülüp çift kişilik yatağımda yayıldım.
Bu yatağı aldırmak için çeşitli nedenler sunmuştum anneme. En sonunda hiçbirini yemediğini fark edip gece kendimi yataktan atmış sabaha kadar yerde uyumuştum.
Sabah odama gelip beni o halde gören anneme de "Bak görüyor musun deli deli yatıyorum sığmıyorum yatağa." Diyerek sonunda aldırmıştım.
Başarı öyküsüydü torunlarıma kadar anlatırdım ben bunu.
Telefonum titreyince Balından çevirdiğim bakışlarımı ona döndürdüm.
Baha'm: Kapıdayız fıstık gelin hadi çekirdekte var. Ah bir de ek pasta sevdiğinden.
"Bu çocukları seviyorum." Balın telefonunu bana uzatınca okuyup güldüm.
Umutta aynı mesajı çekmiş ek pasta detayını patlayan şekerle değiştirmişti.
Ağızda patlayan şekerlere bayılıyordum. Kolalı favorimdi tabi.
Üstüme gri kapüşonlumu giyerken Balında siyah kapüşonlusunu giymiş ayağına da turuncu uzun çoraplarını giyip taytının üstüne çekmişti. Cidden yeni bir moda akımı yaratıyordu ama ona uydum.
Mor uzun çoraplarımı onun gibi taytımın üstünden çektim.
Saçlarımı üstümdekinden kurtarıp odadan çıktığımızda annemin sorgulayan bakışlarıyla karşılaştık.
"Baha'yla Umut aşağıdaymış. Çardakta."
Annem onları duyunca bir şey demezdi zaten.
"Babana bir görünün de sonra gidin."
"Tamam annem." İkimizde onun yanaklarına sulu birer öpücük bıraktıktan sonra salonun kapısında durduk.
"Kızlar bu ne hal?" Babam üstümüzü işaret ettiğinde güldük.
"Baba soğuk ya hava, şey çocuklar aşağıdaymış az oturup geliriz olur mu?"
"Tamam geç kalmayın yarın okul var." Ona da uzaktan öpücük atıp evden çıktık.
Asansörden inip ağır kapıyı açtık. Balın telefondan kafasını kaldırır kaldırmaz çarptığı kapıya söverken umutsuz vakaymış gibi baktım ona.
Umut karnını tutarak gülüyordu bu haline.
"Gerizekalı önüne baksana iyi misin?" Baha'nın tepkisine gülerken o Balını kolundan tutmuş hasar tespiti yapıyordu.
"Aman iyiyim bir an nevrim döndü ama tamam hallettim."
Çardağın iki tarafına da yerleştiğimizde termostaki çayı bardaklara döktüm.
Soğuk havada birebirdi.
"Sana kahve var. Bardağın orada." Baha'nın gösterdiği yere bakınca büyük boy kahve bardağıyla karşılaştım.
"Siz efsanesiniz." Kahve yaşam tarzıydı. Artık kesin emindim.
Ama termosta olduğu için ilerleyen saatlerde içerdim onu. Şimdi çekirdek ve çay daha iyiydi.
Baha kafasını dizlerime bırakıp boylu boyunca uzandığında ayaklarını da çardağın kenarlarına uzatmıştı.
"Balın sen bu telefonda ne buluyorsun anasını satayım?"
"Dedikodu?"
Birbirimize bakıp güldük. Balın ayaklı gazeteydi. Ciddi manada ondan hiçbir şey kaçmazdı.
"Okulda ilk günden dedikodu dönemez ya."
"Aman ne yapayım okulu. Alişan evlendi ya beş yüz bilmem kaç bin lira takılmış ev parası lan resmen."
"Alişan kim?" Baha'nın sorusuyla gözlerim büyürken saçlarını okşayan elim durdu.
Ona tepeden bakıp gülmemek için zor dururken Balın "Ciddi olamazsın." Demişti.
Haklıydı.
"Kızım bana ne elin herifinden ayrıca sizi de ilgilendirmez siktir edin."
"Baha iyice ağzın bozuldu he senin."
"Bunu bana sabah arayıp uyandırdım diye küfrü basan kız mı söylüyor?" Omzumu silktim. Uykumdan uyandırmıştı beni hak etmişti yani.
Masanın üstündeki titreyen telefonumu göz ardı edip çayıma iki şeker attım.
"Dershane ne zaman başlıyor?"
"İki haftası vardır daha."
Suratı düşen Umuta baktım. "Neyin var senin?"
"Hiç, yok bir şey." Gözlerim kısılırken Balında onu fark etmiş kafasından tutarak onu göğsüne çekmişti.
"Anlat annem ne oldu sana, kıyamam yavrum sonunda ayrıldınız mı inşallah?"
Kıkırdayıp sorunun cevabını bekledim.
"Kızım ne istiyorsunuz adamın gül gibi ilişkisi var işte, siz kendi halinize yanın."
"Ay o kız olsa olsa gülün dikeni olur Baha. Ayrıca Giray olmazsa kimse olmasın. Kumrunun da platoniği var, yani canım sen düşün."
Baha aniden kucağımdan kalkarken çatık kaşlarına baktım. Dudağımı dişlerimin arasına hapsederken "Kim kime platonik?" Diye sordu.
"Bilmiyoruz biz de." Balın benim yerime cevap verdiğinde masanın altından ayağına tekme attım.
Biraz daha konuşursa üstüne atlayacaktım. Kesinlikle sarılmak için değil saçını başını yolmak için olacaktı bu.
"Kumru'm ne zaman söyleyecektin?"
"Baha daha yeni bir şey zaten bugün yazdı."
"Kızım deseydin ya bulurduk hemen."
"Öf bulmak isteyen kim engeli basarım olur biter hadi gel şuraya Baha." Onu tekrar dizlerime yatırdım. Umutta aldığı cevaptan tatmin olmamıştı ama sustu hiç değilse.
"Ne yazdı en son?" Ağzımdaki çekirdeği tükürüp Umuta baktım.
"Bilmiyorum mesaj attı bakmadım daha."
"Ay bu kızdaki sıfır merak olayına hayranım ben ölüyorum burada meraktan." Balın kaşınıyordu.
Güzel kaşıyacaktım ama bu gece .
Baha telefonu masanın üstünden alıp elime uzattı. Asla özelime karışmazdı ama merak ettiğini biliyordum.
Nefesimi üfleyip kilidi açtım.
"Bak mesajlara önemli değil."
Okudukça çatılan kaşlarını elimle düzeltirken gülüp son attığı mesajlara baktım bende.
053...: Baha ya da Umut bana bir şey yapamaz
053...: Ama biraz daha onun saçlarını okşarsan
053...: Yemin ederim olacaklardan sorumlu değilim
Kumru: Ben Baha
Kumru: Siktir git gece gece delirtme beni
053...: Oooo Baha
053...: Benim kızımın yanındasın
053...: Hem de bu saatte?
053...: Eline koluna sahip çıkmanı öneririm
Kumru: Ne lan bu bad boy havaları?
053...: Bad boy muflflsşmdldms Sevdiğimi korumak ne zamandır bad boyluk oluyor
Kumru: Kumruyu sevmeyeceksin
053...: Sana soran oldu mu?
053...:Ben cevaplayayım istersen. Hayır.
053...: Onu seviyorum ve bunu bir gün o da bilecek.