bc

Tadımlık Aşk

book_age12+
2.9K
FOLLOW
17.1K
READ
CEO
drama
comedy
humorous
heavy
city
office/work place
husband
like
intro-logo
Blurb

Romantik bakışmalar, heyecanlı buluşmalar, kalpte kelebekler, mide de oluşan kördüğümler…

Sonrası evlilik, balayı ve cicim ayları…

Dinçer ve Burçak Soysal çifti hızlı bir flörtün ardından, soluğu nikâh masasında almışlardı.

Aşkın o tatlı heyecanı yerini dinginliğe bıraktığında, birbirlerine zıt olan karakterleri ortaya çıktı. Ve her şey sorun olmaya başladı.

“Bir kadın mutfağa girmekten neden nefret eder? Bu kadar ayakkabıyla bir cinayet mi planlıyor? Ve nasıl bu kadar dağınık olmayı başarabiliyor?”

“Bir adam nasıl bu kadar düzen hastası olabilir? İşinden başka hiçbir şey düşünmez mi? O kravatları mezara mı götürecek?”

Bir kravat ve ayakkabı ne kadar sorun olabilirdi ki?

“Tek sorun kravatlar.”

“Bence ayakkabılar.”

“Hepsini çöpe atmak istiyorum.”

“Ayakkabıları mı?”

“Hayır, sevgilim, kravatlarını…”

Evlilik aşkı öldürüyor mu? Cevabı ararken biraz eğlenmeye ne dersiniz?

chap-preview
Free preview
Giriş
Bir Yıl Önce “Evet, kabul ediyorum. Hem de bir ömür boyu!” Biraz önce resmi olarak kocam olan adama gülen gözlerle baktım. Onun gülen gözlerinde aşkı görmek benim için paha biçilemez bir histi. Kısa bir zaman diliminde beni kendisine âşık etmeyi başarmıştı. Ayaklarım mutluluktan yere değmiyor gibiydi. Kalbim öylesine onunla atıyordu ki etrafımdaki insanların hayal meyal farkındaydım. Düğünlerin gelinler için çok önemli olduğunu söyleyenler, bence Dinçer Soysal ile tanışmamıştı. Benim için içinde bulunduğum düğün değil, sadece Dinçer önemliydi. Etrafımızdaki gereksiz kalabalık beni ondan ayıran yegâne şeydi. Dudaklarımızın kısa buluşmasının sebebi olan kalabalıktan nefret ettim. Bu yeni girdiğim dünyaya alışık olmasam da, Dinçer için her şeye katlanabilirdim. Benim için bu hayatı anlamlı kılan tek nedendi. Ellerimiz yalnızca insanlar bizi tebrik ederken ayrıldı ve tebriklerin hemen ardından dans etmeye başladık. O mükemmel damatlığın içinde o kadar ulaşılmaz görünüyordu ki, evlenmemize rağmen korkuyordum. Büyük ödülü alan ve bu sevincin altından kalkamayan insanları artık daha iyi anlayabiliyordum. Sevinmeme, mutluluktan ayaklarımın yerden kesilmesine rağmen o bir parça korku kalbimin orta yerinden gitmiyordu. “Artık benimsin Burçak Soysal!” Dansın ortasında gelen bu tatlı iltifat hafifçe tökezlememe neden oldu. “Sen de benimsin Dinçer Soysal!” “Bir ömür boyu…” “Bir ömür boyu…” BURÇAK “Burçak… Burçak… Kendine gel be kadın!” Kâbus dolu uykumdan kocamın sesiyle sıçrayarak uyandım. Dinçer’in yüzünü görmemle kısa bir anda olsa kâbusuma geri dönebilmeyi diledim. “Sen iyi misin? Sayıklıyordun,” diye mırıldandı. Sesinde her ilgili koca gibi endişe olduğunu sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Adeta bıkkınlık akıyordu. Yatakta birazcık doğrularak sırtımı yastıklara dayadım ve gözlerimi birkaç kez ovuşturdum. Sevgili eşimin gözlerine baktığımda, orada endişenin ibarelerini göremediğime nedense hiç şaşırmadım. O benim için asla endişelenmezdi. Ah lütfen, kâbusuma geri dönebilir miyim? “Kâbus gördüm,” dedim umursamaz bir tonda. O beni nasıl umursamıyorsa, ben de onu umursamıyordum. Yani en azından dışarıdan görülenin bu olması gerekiyordu. Sanki bana çok büyük bir iyilik yapıyormuş gibi burnunu havaya dikerek bir bardak su uzattı. “İç!” Sesindeki emir kipini siz de hissettiniz değil mi? Herhangi bir sevgi eki, rica kipi yok. Dinçer Soysal emretmeyi çok sever, söylemiş miydim? Bardağı elinden alarak koca bir yudum aldım. Etrafındaki olan biten her şey hakkında bilgi sahibi olmayı ilke edinen kocam merakla yüzüme bakıyordu. İlgi ya da endişe değildi, sadece merak ve bunun nedeni yalnızca her şeyi bilmek istemesiydi. Sorunun geleceği anı tüm hücrelerimle hissediyordum. Üç…iki…ve… “Ne görüyordun?” Ve bingo! “Bizi,” dedim yüzümdeki aptal sırıtmayı ondan saklamaya çalışırken. Yüzünden geçen hoşnutsuz ifade tam olarak görmek istediğim şeydi. “Sana şimdi hak verdim sevgili karıcığım, tam bir kâbus olmuş olmalı.” Eğlenen ifadesi ve keyifle parlayan gözleri dişlerimi sıkmama neden oldu. Her zamanki gibi beni yine alt etmeyi başardı. Bunun altında kalamazdım. Bünyem bu yenilgiyi kabul etmeye kesinlikle dayanamazdı. “O güne dönmeyi nasıl da isterdim,” dedim hülyalı hülyalı. Eğer kocanız bir kontrol manyağıysa ve her şeyi kontrol etmeyi seviyorsa damarına basmanız yeterli olacaktı. Atacağınız ufacık bir adım koşarak size gelmesine neden olabilirdi. Dinçer kontrolü dışında gelişen hiçbir şeyden hoşlanmazdı. Muhakkak bilmesi ve dâhil olması gerektiğini düşünürdü. “Hangi günden söz ediyorsun?” İlgisiz olmaya çalışsa da başaramıyordu. İçindeki canavar, karısının aklındakileri kontrol etmeyi çok seviyordu ve ben, bu zayıf yanını bilecek kadar iyi tanıyordum onu. “Tam bir kâbustu. İnanabiliyor musun? Bana evlenme teklifi ettiğin günü gördüm ve ben de teklifini kabul ettim. Neden kâbus olduğunu anlayabiliyor musun? Aptal ben, yine ve yine, kâbusumda bile o kahrolası teklifini kabul ettim. Eğer teklifini reddetseydim mükemmel bir rüya olabilirdi.” Kendini ne kadar dizginlemeye çalışsa da suratı gerildi, dişlerini sıktığı her halinden belli oluyordu. O her zaman pişmanlığını dile getirebilirdi ama ben getiremezdim. Çünkü bundan nefret ederdi ve yüzüme vurmaktan asla çekinmezdi. Onun gözünde benim pişman olmam tamamen aptallıktı. Beni seçtiği için dizlerimin üstüne çöküp ona teşekkür etmem gerektiğini düşünüyordu. Ne de olsa ben sıradan bir asistanken, onun sayesinde Burçak Soysal olma şerefine yükseltilmiştim. Artık bir asistan değil, tüm kadınlar tarafından istenilen Yapımcı Dinçer Soysal’ın eşiydim. Evet, kocam kendini beğenmiş piçin teki… “Yanılıyorsun sevgilim, kâbusun teklifimi kabul ettiğin an değil, bence benim teklifi yaptığım anda başlamış.” Gözlerimi kısarak yatağa yayılmasını izledim. Bana sırtını dönüp güzel uykusuna kaldığı yerden devam ederken, nasıl olup da bu hâle geldiğimizi düşünüyordum. Daha henüz bir yıllık evliydik ama koca bir ömrü beraber geçirmiş bir çift kadar huysuz ve geçimsizdik. Bu durumlara geleceğimizi, böylesine pişman olacağımızı bir an bile düşünmedim. Her şey o kadar güzel ve özeldi ki, Dinçer’in evlenme teklifine balıklama atladım. Atlamaz olaydım. Onun asistanı olduğum altı aylık süreçte onu daha iyi tanımış olabilseydim, şu an bu durumlara düşmüş olmazdım. Dudaklarıma bir parça aşk çalmış ve o aşkın esiri olmuştum. Onun tarafından sevilmek gururumu öylesine okşamıştı ki, adeta körleşmiştim. Yetinmeyi bilmemiş, daha fazlasını istemiştim. Ne yazık ki, aşkımızın ömürlük değil tadımlık olduğunu evlendikten kısa bir süre sonra keşfetmiştim. Evlenip de kocamın tadına bakınca aşkımız da bayatlamıştı. Bizim aşkımız tabiri caizse ekmek gibiydi. Sıcakken tadı damağınızda kalıyordu ama bayatlayıp da küflendiğinde dilinizde ekşimsi, iğrenç bir tat bırakıyordu. Ne acı ama… Öylesi hızlı bir aşkın böylesi bir hüsrana sürüklenip gitmesi haksızlıktı. İtiraf etmem gerekirse o günleri özlüyordum. Hangi kadın mutlu olduğu anları özlemezdi ki? O ilgili, gözlerimin içine şefkatle bakan, beni el üstünde tutan adamı özlüyordum. Üç ay gibi bir sürede beni kendine bağlamayı başarmıştı. Ayaklarımı yerden kesmiş, kalbimin bir kelebek gibi kanat çırpıp uçmasına neden olmuştu. Asistanlığını yaptığım dönemlerde bile şimdiki halinden çok daha kibar ve ilgiliydi. Onun ağzından bir kez bile bana emir verdiğini duymamıştım. Kahvesini isterken bile ağzından bal damlıyordu. Ya da ben öyle olduğunu sanıyordum. Emin değildim. Şu an, o yaşadıklarımız bana o kadar uzak görünüyordu ki, bazen acaba ben mi hayal kuruyordum demekten kendimi alamıyordum. Kısa bir rüya görmüş ve gerçekle bir anda burun buruna gelmiş gibiydim. Feleğim şaşmış, ayaklarım yere inmiş, kalbimin kanatları kırılmış ve manyak kocamla sonunda gerçekten tanışmıştım. “Burçak uyu artık, homurdanıp durma!” diyen öfkeli sesle düşüncelerimden sıyrıldım. Kocamın çıplak omuzlarına öfkeli bakışlar fırlatarak yatağın içine süzüldüm. Bakışlarım mermi olsaydı keşke… “Senden nefret ediyorum,” diye inledim ona sırtımı dönerken. Gözümden kayan bir damla yaşı çabucak sildiğim sırada onun soğuk sesi kulaklarımı yalayıp geçti. “Duygular karşılıklı karıcığım.” Karşılıklı olduğunu elbette biliyordum. Hatırlatmasına gerek yoktu. Bizim aşkımız da, nefretimiz de karşılıklı başlamıştı ne de olsa…

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

PERİ MASALI

read
6.2K
bc

ÇINAR AĞACI

read
4.8K
bc

Dilsiz Yürek

read
11.7K
bc

HÜKÜM

read
171.1K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
151.0K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.3K
bc

Leyl Tutkusu

read
440.8K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook