Hemen kolumu çekip Duygu'nun elinden kurtuldum ve iki adım geriye çıktım. "Ne saçmalıyorsun sen?!" "Ne söylediğimi gayet iyi anlıyorsun! Aptal numarası yapmana hiç gerek yok, ben yemem kızım! Senin gibi görgüsüz, yerden bitme çirkin bir köylüye onu kaptırır mıyım sanıyorsun!" Söylediklerini anlasam da, anlamak istemiyordum. Kuzen, kardeş yarısı demekti biz de. Yani ben öyle öğrenmiş, hiçbir zaman kuzenlerimle birbirimize başka gözle bakmamıştık. "Ama o senin kuzenin!" Dedim inanamayarak. "Kuzenim olması ona aşık olamayacağım anlamına gelmez." dedi alaycı ses tonuyla. Aklıma çalışma odasının duvarında gördüğüm resim geldi. Demek ki, Duygu Göktürk'ün sevdiği kadınlara benzemeye çalışıyordu. Saçını Sibel'in saç rengine boyatması, Sibel'in göz renginin benzeri lensi, işte bunlar her şeyi a