2- GİZEMLİ BİR MAFYA

827 Words
O iğrenç anılardan sıyrılıp durmak üzere olan otobüste toparlandım. Sonunda otogardan inip etrafıma bakınırken, dışarıda oldukça kasvetli bir hava vardı. Oldukça rüzgarlıydı ve her an sağanak bir yağmur başlayacakmış gibi duruyordu. Kollarımı bedenime dolayıp ısınmaya çalıştım. Telefonumu elime alıp emlakçıyı aradığımda, bir adam çalan telefonu bana gösterek yanıma yaklaştı. "Beren Hanım?" Siyah bir pantolon ile, müslin bir gömlek giymiş ellili yaşlarda bir adam bana doğru yaklaşıyordu. Gri beyaz, arkada topuz yaptığı yzun saçları, dikkat çekici köşeli bir yüzü ve bembeyaz düzgün dişleri vardı. "Siz emlakçı olmalısınız," dedim. "Telefonda görüşmüştük." "Evet, ben Teoman," diyerek elini uzattı. "Çok memnun oldum Beren Hanım." Uzattığı eli samimice sıktım. "Ben de memnun oldum." O sırada şiddetli bir gök gürültüsü patlak verdiğinde yerimden sıçradım. Teoman Bey, arabasını işaret ederken gülümsedi. "Binseniz iyi olacak, sizi bir an önce evinize götüreyim. Fena bir fırtına geliyor gibi..." Adam nezaketle valizimi kaldırıp arabanın bagajına koyarken, yağmur damlaları üzerimize doğru hızla gelmeye başlamıştı bile. Adam bagajı kapatıp hızla yolcu kapısını açarak beni içeriye buyur etti. Nazikçe teşekkür edip, daha fazla ıslanmamak için araca bindim. Teoman Bey kontağı çevirdiğinde, sohbete başladı. "Demek birden buraya gelmeye karar verdiniz... Sizi hangi rüzgar attı merak ettim doğrusu." Yaşadığım ayrılığı kendime saklamaya karar vererek, buraya gelmemin ikinci sebebini söyledim. "Bir kitap yazıyorum. Uzun zamandır hayalimdi ama bir türlü fırsat bulamamıştım. Belki burada, yarı zamanlı bir iş bulup bir yandan da kitabımı yazarken geçinip giderim diye düşündüm. Ayrıca şehrin kalabalığı çok boğucu olduğu için bu evin sessiz, sakin bir konumda olması da hoşuma gitti." "Ah, yazarsınız demek!" dedi Teoman Bey. "Ne kadar güzel bir meslek! Ben de kitap okumaya bayılırım. Kiraladığınız ev öyle şahane ki; burada ilham perilerinizin bol olacağı kesin. Evin hemen arkasında bir orman ve yüzebileceğiniz bir göl var." Bu ayrıntıları bilmediğim için şaşkınlıkla emlakçıya baktım. Bu kadar uygun fiyata kiraladığım bu evin gerçekten ormanın kıyısında bir göl evi miydi? Bir an bir yanlışlık olduğunu düşünsem de, evin kaporasını atıp kira sözleşmesini taratıp gönderdiğim için sakinleştim. Sessizlik içinde yolumuza devam ederken, emlakçı neşeyle konuşmaya başladı. "Ah, işte geldik bile!" Teoman Bey, aşağı inip duvarları bir kale gibi çevrili evin bahçe kapısını açtı. Arabadan inip; ahşap yapılı, mimari bir tasarıma sahip olduğu belli olan iki katlı evi incelerken endişeyle kaşlarımı çattım. "Telefonda söylediğiniz evin bu olduğunuzdan emin misiniz? Fotoğrafta çok daha küçük duruyordu. Bu evin pahası söylediğinizden çok daha fazla ediyor olmalı..." Teoman Bey, önemsiz bir şeyden bahseder gibi elini salladı ve lafımı kesti. "Haklısınız, ancak ev sahibiniz Aslan Bey, parayı çok umursamaz. O daha çok insan profiline bakar. Merak etmeyin fiyatta bir yanlışlık yok." Emlakçıyla birlikte yağan yağmurdan kaçınmak için hızla eve girdik. Etrafımı hayranlıkla incelerken; tahmin ettiğimden bile güzel, büyük ve şık bir ev olduğunu düşündüm. Burada rahat edip, harika kitaplar yazacağım kesindi. Özellikle o bahçesine bir an önce el atıp, çiçekler dikmek için adeta parmak uçlarım karıncalanıyordu. Salonda kocaman bir şöminesi vardı. Üst kata çıkıp, şahane döşenmiş bir yatak odası ve odaya bağlı çalışma odasını gördüğümde neredeyse bir çığlık atacaktım. Yatak odası penceresine yaklaşıp, ormanın tepesinde, sağanak yağmurun ardında başka bir evin puslu varlığını gördüm. Evin etrafında uğursuzca sisler gezinirken, ev bir kale gibi dimdik ayakta duruyordu. Viktoryan tarzı bir malikaneye benziyordu. Merakla bakmayı sürdürürken, emlakçı birden yanımda belirdiğinde korkuyla irkildim. "İşte ev sahibinizin Aslan Bey'in senelerdir yaptırdığı ev. Tabii oraya malikane demek daha doğru olur. İçinin labirent gibi olduğunu söylüyorlar. Oraya taşınmadan önce şimdi sizin taşındığınız ev de, yani bu ev de kalıyormuş. Aslan Bozkurt, buradaki arazilerin ve çiftliklerinin çoğunun sahibidir. Kendisini maalesef hiç görmedim ama bir hayli aksi olduğunu ve karanlık işleri olan bir mafya olduğunu söylerler," dedi cılız bir şekilde gülümseyerek. "Aslına bakarsanız kasaba, bu adamın dedikodularıyla çalkalanır." Emlakçıyı dikkatle dinleyip, odanın içine doğru yürüdüm. Yatak odasının içinde bir de ebeveyn banyosu vardı. Karşısında ki oda da giyinme odası olarak tasarlanmıştı. "Peki siz bu gizemli bir mafya olan ev sahibinizi hiç görmediyseniz, evin anahtarını kimden aldınız?" "Aslan Bey dediğim gibi çok meşgul ve karanlık biri olduğu için onun sağ kolu Kuzey Bey ilgileniyor bu işlerle." "Anladım," dedim evi gezmeyi bitirdiğimde. Kimsenin görmeyi başaramadığı ev sahibiyle bir gün sadece benim tanışabileceğimi hiç sanmıyordum. Dolayısıyla onun aksi bir mafya olması beni korkutmamıştı. Kiramı düzenli yatırdığım takdirde hiç bir sorun çıkmayacağına emindim. "Her neyse," dedi Teoman Bey, bana anahtarları uzatırken. "Siz oldukça yorulmuş olmalısınız Beren Hanım, ben gideyim. Siz de yerleşin. Bir sorun olursa beni aramaktan çekinmeyin lütfen. Ayrıca gördüğünüz tepe kısmı ve ormanlık alanlar pek tekin değildir. Hem kaybolabilirsiniz, hem de bir sürü uçurum bulunur. Geceleri çok fazla dolaşmayın." Emlakçıyı kapıya kadar yolcu ettim. "Her şey için çok teşekkürler," diyerek vedalaştım. "Size en azından sıcak bir çay ikram etmek isterdim ama maalesef henüz alışveriş yapmadım." "Hiç sorun değil, zaten eşim ev de beni bekliyor. Yalnız bildiğim kadarıyla kiler odası epey dolu. Bir kontrol edip öyle alışverişe çıkarsınız." Yağış öyle hızını arttırmıştı ki, camlar yerinden oynuyordu adeta. "Tekrardan hayırlı olsun," diyen emlakçı koşar adımlarla arabasına ilerlerken kapıyı kapattım. İşte artık yeni hayatımın ilk günündeydim ve evimdeydim. Çatı katında ki odama doğru çıkıp, güzel bir uyku çekmek için sabırsızlanırken merdivenlere yöneldim...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD