Alparslan arabasını park etti. Annesinin dedigi gelinlik magazası buralarda olmalıydı. Magazayı bulmak için tam bakacaktı ki yardım isteyen kızın sesini duydu. Adamın biri kızı bez parçası gibi öteye beriye savura savura çekiştirdigini görünce hemen harekete geçti. Belindeki beylik silahını kontrol etti. Dudagının köşesi hafif kıvrıldı. Ne olur? Ne olmazdı? Yani adam uslu durmazsa ayagından vurup biraz eglenebilirdi. Adam kızı arabaya sokamadan yetiştigi gibi yumrugu yüzüne geçirdi. Kızı kaçırdıgı zaten belliydi. Sokak ortasında kıza " Seni başkasına bırakmam! " diye kudurmuş it gibi bagırıyordu. Bir vurmasıyla yere serilen adama baktı. Adama acayip ayar olmuştu. Adam otuzlu yaşların üzerindeydi kıza baksan kaç yaşındaydı? Allah için bu kız daha belki de yirmisin de bile degildi. Baktı kız korkudan bayılacak adamın yüzüne bir yumruk daha geçirdi. Halit'i bayıltıp kıza dogru yaklaştı. Kızın hali hal degildi " İyi misin? " Demeye kalmadan kız Alparslan'ın son anda yakalamasıyla yere düşmekten kurtulup kollarına bayıldı. Selma Hanım'ların ise magazada işi bitmiş, Leyla'nın dönmesini bekliyorlardı. Kapıda toplaşan insan kalabalıgını görünce onlarda bakmak için dışarı çıktılar. Alparslan'ın kucagında baygın yatan Leyla'yı görünce Selma hanım ve Gülcan hanım korkuyla Leyla'ya dogru koştular. Alparslan kıza bakıp " Leyla kızım! Ne oldu oglum bu kızcagıza şimdi? " Diye dövünen annesine şokla baktı " Bu kız Leyla'mı? " dedi. O zamana kadar kıza dikkatli bakmayan Alparslan, Leyla'nın yüzüne baktı. Bu küçük narin ceylan Leyla mıydı? Demin o herif Leyla'ya mı saldırmıştı yani? Sinirden çenesi kasıldı. Gülcan Hanım yerde yatan Halit'i görünce " hiii! Bunun burda ne işi var? " Deyip "Ahh kanı bozuklar bu kız sizden kurtulamayacak mı?" diye aglamaya başladı. Alparslan kafasıyla Halit'i işaret etti " Kim bu? " dedi. Gülcan Hanım "Bu adam bir senedir Leyla'nın peşinde dolanıyor. Yokdan anlamazın, sarhoş gezenin biri. Babası buna verecekti işte. Allah kurtardı sarı guzumu ah oglum." deyince Alparslan'ın sinirden iyce boynunun damarları şişmişti. "Anne Leyla'yı içeri taşıyalım. Siz ona bakın. Ben bu şerefsizi ekiplere teslim edip dönecegim." Selma Hanım hemen kafa sallayıp "Tamam oglum. Aklın kalmasın biz şimdi bakarız yavrucaga." Dedi. Bir yandan da kızı yanlız gönderdigi için bin pişman olmuştu. Selma Hanım hemen kafa sallayıp " Tamam oglum. Aklın kalmasın biz şimdi bakarız yavrucaga. "dedi. Bir yandan da kızı yanlız gönderdigi için bin pişman olmuştu. Giden Alparslan'ın ardından Leyla'ya kolanya tuttular. Su da verince kendine gelen Leyla etrafina baktı. Halit yoktu... Gerçekten de kurtulmuş muydu? Adamın çekiştirdigi kolu feci agrıyordu. Suna, Leyla'ya sarlınca Leyla kendini kasmayı bıraktı. Aglamaya başladı. Pis adamın bagıran suratı gözünün önünden gitmiyordu. Leyla'yı alıp sakin bir yere geçtiler. Leyla olan biten herşeyi anlattı. Hepsi zaten Leyla'yı o halde görünce çok korkmuştu. Bu Halit nasıl bir adamdı? Ne şerli kişiydi ki zorla insan götürmek ne demekti? Ya Alparslan yetişemeseydi? Selma Hanım ve Gülcan hanım Leyla'nın babasına kızdilar söylendiler. Herşey onun başının altından çıkıyordu. Elif " Abim tam zamanında yetişmiş Leyla. Yoksa seni yanlız bıraktıgımız için kahrolurdum. Keşke banada deseydin beraber giderdik çantanı almaya. " Leyla duyduklarıyla şaşırdı " Beni kurtaran abin miydi yani? " diye sorunca Elif kafasını salladı. Suna yüzünü buruşturup Elif'e " Hakikatten de suratsız abin varmış. O neydi öyle? Halit'e bir bakışı vardı. Adamı bakışıyla dogradı resmen. " Deyince kızlar gülüştüler. Alem kızdı bu Suna. Diline geleni saklama geregi duymuyordu hiç. Leyla ise demin kendisini kurtaran Alparslan'ıŞimdiden adamın başına bela olmaya başlamıştı bile. Utandı hem de çok utandı... Leyla'nın hayatı hep böyleydi. Leyla ne kadar yük olmamaya çalışırsa çalışsın Leyla'dan, Alparslan'a anca sıkıntı olurdu. Selma hanım herkesi topladı. Yemek yemeye bir lokantaya geçtiler. Alparslan arayıp gelecegini beklemelerini söylemişti. Alparslan geldiginde hepsi yemeklerini bitirmişti. Son bir işleri kalmıştı alyanslar alınacaktı. Alparslan, Leyla'yı iyi mi diye çaktırmadan süzdü ama dogrudan dönüp bakmadı. Leyla zaten olanların utancı içindeydi. Ne Leyla kafasını kaldırıp Alparslan'a bakabildi. Ne de Alparslan, Leylaya "İyimisin?" diye sorabildi. Kuyumcuya geldiklerinde Selma Hanım bu sahte evliliktir demedi. Leyla için ne gerekiyorsa fazla fazla aldı. Leyla durdurmaya çalıştıkça Selma Hanım "Ay Leylam buda sana çok yakışır. " Deyip almaya devam ediyordu. Leyla'ya zaten yeterince iyilikleri dokunmuştu. Hiç altın almasalar bile olurdu. Sonuçta gerçek bir evlilik degildi ki bu. Leyla bu iyiliklerinin karşılıgında onlara ne verebilirdi ki? Mahcubiyetten iyice yüzü kızarmaya başlamıştı. Arkasında bir babası yoktu. Annecigi desen zaten yoktu. Ya birileri sahipsiz bulup ezmeye çalışıyor ya da böyle insanların iyiliginin altında eziliyordu. Alparslan bezmiş gözlerle annesine baktı. Bu kadın kaç senedir gelin isterim diye ogluna az baskı kurmamıştı. Allah'tan çogunlukla operasyonlarda oluyordu da annesinin baskısı azalıyordu. Alparslan'ın aklı hala Halit'te kalmıştı. Yeterince hırsını alamamıştı ki o kıl kuyruk heriften. Ya yetişemeseydi? Ne olacaktı yani? Leyla'yı alıp götürecek miydi? Hatırladıkça sinirden çenesi kasıldı. Onun Leyla'nın kolunu tutan elini kırmak farz olmuştu. Savunmasız bir kıza saldırmak adamlık mıydı yani? Gelen ekiplere Yüzbaşı oldugunu söylemiş Halit'i kendisi gelene kadar nezarethane de tutmalarını istemişti. Halit'in ifadesi alınırken bizzat kendisi de katılıp Halit'in derdini iyce ögrenecekti. Gözü Leyla'ya daldı. Ürkek duruşunun altında aslında bu kız çok güçlüydü. Bu gün başına gelenlere ragmen olgun davranmıştı. Olaydan sonra Leyla'ya iyi olup olmadıgını sormak istiyordu ama bir türlü kıza hitaben konuşmaya cesaretini toplayamadı. Acaba bu zümrüt gözlü ceylanı Halit'e vururken korkutmuş muydu? Genelde zaten insanlara karşı fazla güleç degildi. Hele de öfkelenmişse öfkelendiren kişiye hiç affı yoktu. Çogu insan ona fazla yaklaşmaz, kendisinden çekinirdi. Bunu umursamazdı hatta bazen hoşuna bile giderdi. Ama nedense bu sefer içine sıkıntı çöktü. Leyla ondan korkup çekinsin istemedi. Elif, Leyla'ya alyansları gösterip " Seç kız en afillisinden bir alyansta meydan gelin görsün. " Deyince Leyla Elif'in kolunu susması için hafiften cimdikledi. Elif " Ahhh anamm! Şimdiden şiddet görüyorum ya ben. " Diye söylenince Leyla'da gülümsedi. Elif sonunda gülen kuzenini görünce " Haa şöyle yaa! Sabah beri ne güzel gülüyordun. Korkma kimseden biz varız artık yanında. Senin güzel yüzün hep gülsün. " Dedi. Leyla'nın kız kardeş olarak gördügü bir Suna'sı vardı. Şimdi bir de Elif'i olmuştu. Leyla alyanslara baktı. Nasıl karar verecekti ki? Sonuçta tek takmayacaktı. Alparslan seçtigini ister mıydı ki? Çekine çekine Alparlan'a dönüp baktı. Bu sen de fikrini söyle bakışıydı. Alparslan, Leyla'nın utançtan pembeleşmiş yanaklarına baktı. Bu ürkek ceylan dudaklarını büzüştürmüş kendisine mi bakıyordu? Alparslan'ın dudagının bir köşesi hafif yukarı kıvrıldı. Omzunu yaslandıgı duvardan dogruldu. Leyla'ya dogru yavaşca adımlayıp yaklaştı. Leyla'nın heyecandan kirpikleri bile titremeye başlamıştı. Ne vardı sanki heyecanlanacak? Onu bile anlamamıştı ki. Ama suç kendisinde degildi ki, suç Alparslan'daydı. Adam dibine girmişti resmen. Kokusunu bile aliyordu Leyla. Ne kokuyordu bu adam? Çam agaçları gibi, orman gibi, hem ferah, hem toprak gibi, barut gibi keskindi kokusu. Alparslan, Leyla'ya hafif tebessüm etti. " Nefes al. " Dedi. Leyla anlamamıştı ki ne diyordu bu adam? Nefes mi al demişti o? Alparslan nefesini tutmaktan yüzü kızaran kıza tekrar " Nefes al diyorum sana zümrüt gözlü çocuk. " deyince Leyla o zaman heyecandan nefesini tuttugunu anca farketti. Ama ne dedi Allah aşkına şimdi o? Leyla çocuk muydu? Bu seferde sinirden kızarıp Yeşil gözlerini Alparslan'a çevirdi. Bu adam hiç çocuk görmemişti herhâlde? Leyla'nın şaşkın ve kızgın yüzü Alparslan'a daha da şirin geldi. Haline ufaktan bir kahkaha atınca Selma Hanım ve Elif hayretler içinde Alparslan'a baktılar.