GÖL

1191 Words
Kenan'ın ortadan kaybolması bir haftayı geçmişti .Baran ve Kadir onu her yerde aramıştı. Turna dükkanında ,Çiğdem ve Asiye ile beraber Hasan'ın getirdiği çayları içiyorlardı. Turna, Asiye'ye o gün parkta olanları sorunca Asiye, Kenan'ın ona sarf ettiği sözleri hatırlayınca yeniden sinirlenmiş her şeyi anlatmaya başlamıştı Asiye, Kenan'ın boynundaki izleri anlatmaya başlayınca, Çiğdem bir yudum aldığı çayı olduğu gibi yere püskürtmüştü. "Oha ! gerçekten gördün mü izlerini ?" Asiye, Çiğdem'e baktı. "Tabi gördüm. Bide utanmadan gömleğinin iki düğmesini iliklememişti. Sanki daha iyi görmemi istermiş gibi. Ne zoruma gidiyor biliyor musunuz? Haklıymış gibi bana bağırıp çağırdı hakaret etti." "Yüzüne tüküreydin ya." dedi Çiğdem. "Tükürecektim tabi elleriyle ağzımı kapatmasaydı." Asiye çayını içip ses çıkarmadan dinleyen Turna'ya baktı. "Sesin çıkmıyor, inanmıyorsun bana değil mi ?" "Asiye ben Kenan abiyi tanıdığımdan beri adın onun dilinden düşmedi. Kenan'ın nasıl biri olduğunu bilsen herhalde aklını kaçırırsın." Asiye alayla güldü. "İlahi Turna! Kenan bana nasıl biri olduğunu parkta çok güzel gösterdi." Turna sinirlenmeye başlamıştı. Ortada bir yanlış anlaşılma olduğu kesindi. "Ne oldu, sustun verecek cevabın yok değil mi?" diyerek Turna'ya baktı Asiye. " Anlamıyorum Turna seni. Çiğdem bana inanıyorken sen o abin olacak pisliği savunuyorsun. Ben onun için benimle evlenmek isteyen adamlarda kusur bulayım o keyfi alem yapsın. Keşke mahalleye ilk geldiği gün kovulsaydı." Turna sinirle ayağa kalkınca sandalyesi yere düşmüştü. "Yeter Asiye! yeter bilip bilmeden konuşuyorsun." Asiye'de ayağa kalkıp Turna'nın karşısına geçti. "Ya neyi bileyim? Gördüm diyorum ya gördüm ." Çiğdem müdahale etmeye çalışınca Turna'yla Asiye Çiğdem'i karışmaması için uyarıyorlardı. "Sen görmemişsin, sadece bakmışsın anlıyor musun? Görmek ve bakmak ikisi aynı şey değil." dedi Turna. "Hah işte şimdi tam bir edebiyat öğretmeni gibi konuştun." diyerek alay etti Asiye. Turna ellerini saçlarına daldırdı. "Allah'ım ya çıldırıcam!" Çiğdem'in telefonu çalınca dışarı çıkmıştı. "Bak Asiye kalbini kırmak istemiyorum. Ya sen çık buradan ya da ben çıkayım." diyerek kapıyı işaret etti Turna. "Ne sen çıkacaksın nede ben. Bana onu savunup duruyorsun doğruları söylediğim halde ona inanıyorsun." Asiye ne kadar da yalandan da olsa bile Kenan için, "İnşallah gebermiştir." Turna, Asiye'ye acıyarak baktı. " Yazık, çok yazık! Kenan abiye şimdi daha çok acıyorum senin gibi birini sevdiği için." "Asıl bana yazık. O pislik için ,gelen her talibilmi tepip durdum." " Asiye ,Kenan abi o yüreğin için çöp kokuyor demişti ya, az bile demiş kızım, az. O hani her ay kapınıza para bırak giden adam kim biliyor musun? Kenan abi. Adam bunu fırsat bilip annene kendisini böyle sevdirebilirdi ama o bunu yapmadı ." Asiye'nin gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Nefesi göğüs kafesinde tıkanıp kalmıştı sanki. "İster inan, ister inanma. Kenan seni çok sevdi Asiye. Sen böyle manyak gibi konuşmasaydın bu hep sır olarak kalacaktı. Eh hiç bir sırrın mezara gidemediği gibi bizimkisi de gitmedi. Belkide ettiğin beddua tutmuştur ha Asiye, abim şimdi senin de dediğin gibi gebermiştir." Asiye şok olmuştu. " Yalan söylüyorsun inanmam için böyle konuşuyorsun demi?" Turna onu hiç takmadan dükkandan çıkmıştı. Asiye, Turna'yı sokakta yakalayıp, " Allah aşkına doğru mu bu, yani o kapıya para bırakıp giden Kenan'mıydı gerçekten?" "Evet oydu ama, sen bunları düşünme git Kenan için teptiğin taliplerine yan Asiye." Turna'nın son sözü Asiye'nin kalbine sanki bir bıçak darbesi indirmişti. Asiye hıçkıra hıçkıra sokakta koşarken Baran'la, Kadir'i görünce yanlarına koşup, "Buldunuz mu onu?" "Bulduk, bulduk." dedi Baran. Asiye telaşla, "Nerede peki şimdi, niye gelmedi sizinle?" "Canı sıkılmış bir şeylere , öyle dedi biraz uzaklaşmak istemiş." dedi Kadir. "Şimdi nerede?" " Yetimhanede." dedi Baran. "Baran abi ne olur beni ona götürün." Baran, Asiye'yi yetimhanenin önünde bırak gitmişti. Asiye ilk defa yetimhane görüyordu. Kocaman dev gibi bir bina, avlusu ağaçlarla doluydu . Asiye dışarıdan izlemeyi bırakıp demir kapıdan avluya geçip ,etrafındaki küçük çocuklara baktı. Hepsinin elleri bir birine kenetlenmiş "Kutu kutu pense." deyip dönüyorlardı. Asiye etrafına göz gezdirdiğinde, Kenan'ı, saçları tıpkı bir altın sarısı gibi olan, küçük kızın saçlarını tararken buldu. Asiye uzaktan izledi. Kenan küçük kızın kulağına eğilip bir şeyler söylediğinde, küçük kız ellerini ağzına götürüp gülmesi, Kenan'ın tebessümü sanki babayla kızıymış gibi görünüyorlardı. Kendini cesaretlendirip Kenan'ın yanına gitmeye başlamış tam önünde durduğunda, Kenan küçük kızın saçlarını at kuyruğu yapıp başını kaldırdığında Asiye'yi gördü. Asiye süt dökmüş kedi gibiydi. Kenan Asiye'nin sözlerini hatırlayınca gerilmeye başlamış onu buradan def etmek istemişti. Ona bakmayı kesince, "Bitti mi?" dedi Sarı kız. " Evet Sarı." Asiye ,Kenan'ın gerilen yüz hatlarıyla ürkmeye başlamıştı .Hele parkta "Seni yere yapıştırırım." demesini hatırlayınca boğazı kurumuş, sanki bıçak batıyormuş gibiydi. Sarı kız, Kenan'a dönüp "Güzel oldu mu?" Kenan başıyla onaylayıp cebinden uğur böcekli kırmızı tokayı çıkarıp "Sana aldım bunu " Sarı kız hem şaşkınlık hem sevinçle "Gerçekten benim mi?" Kenan tokayı Sarı kızın saçlarına takarken "Düşündüm de bu ancak senin saçlarında güzel durur." Sarı kız ,Kenan'ın yanağından öpüp "Bende senin için bir şey yaptım, bekle tamam mı?" deyip Kenan'ın cevap vermesini beklemeden koşup gitmişti . "koşma düşeceksin." dedi Kenan. Asiye ,Kenan'ın yanına oturdu. "O gece çöpü devirip giden sendin biliyorum." "Ne çöpü ne, devirmesi Asiye?" Asiye ,Kenan'ın ellerini birden tutup, "Biliyorum sendin o. İstediğin kadar inkar et, ama ben biliyorum senin olduğunu. Şimdi bunu bir kenara bırakalım o gün seni çok kırdım. Yani kıskandım anlıyor musun, benimle konuşmaya çekinen adam başka..." Kenan ayağa fırlayıp Asiye'yi kolundan sertçe kaldırdı. "Bak lan, etrafına iyi bak. Şu çocuk sürüsüne iyi bak. Ben her oyuncaklarla onlara geldiğimde boynuma atlayıp oynuyorlar lan." Asiye bunları duyunca yerin dibine kat kat giriyordu sanki. "Sus Kenan, ne olur sus." Kenan devam ediyordu konuşmaya çocukları işaret edip, "Hani senin o ucuz dediğin..." "Özür dilerim ." "Ne için Asiye ha, ne için özür diliyorsun ki? Senin yerinde kim olsa aynı şeyi anlardı. Git Asiye, git senden bana yar olmaz ben bunu biraz geç anladım." ~~ Turna, Hasan'ı kahvenin önünde görünce, Baran'ı çağırmasını istemişti. Baran ,Turna'nın asık yüzünü görüp hemen yanına gidip yüzünü avuçlarını içine aldı. "Ne oldu sana?" "Seninle bir şey konuşacağım." "Bir şey mi oldu?" kuşkuyla baktı Baran. "Hayır ,bak biliyorum Kasım ayındayız ama göle gidelim mi ? Geldiğimden beri gitmedim. Hem orada daha rahat konuşuruz." Baran, Turna'yı eskiden en az haftada bir kez götürdüğü göle getirmişti. Arabasından çıkardığı iki tane kamp sandalyesini açınca, Turna termosa koyduğu çayları kupa bardaklara doldurup Baran'ın yanına sandalyeye geçmiş bir süre hem gölü izlemiş hemde kuş seslerini dinlemişlerdi. Turna, Baran'a bakıp omuzuna yaslanınca Baran, Turna'nın başını okşayıp, "Seninle burada ölene kadar kalmak istiyorum. Bütün gürültüden ,patırtıdan uzakta." Turna gülümseyip; "O zaman evimizi buraya yap KARA." Baran ,Turna'nın isteğiyle sessiz kalmıştı. Ne kadar, "Ben de çok isterim." demek istese de ses etmemişti. Turna, Baran'ı köşeye sıkıştırmayı başarmıştı. "Mahalledeki üç adam sizsiniz biliyorum." Baran ağzını açacağı sırada, Turna ellerini ağzına götürdü. "Boşuna konuşma. Biliyorum, paranın yarısından çoğu dışarı gidiyor." Turna, Baran'ın yüreğinin üstüne elini katıp, "Varsın olmasın parmağımda sarı halka. Ben burada kelepçelenmişim zaten." "Bak evin eşyaları hepsi eskimiş, mutfağımızdaki tabaklar halen raflarda duruyor. Daha bir çok şeyin baştan aşağıya değişmesi lazım. Gece taksiye çıkacağım, erkenden düğünü yapacağım." "Sen beni ya anlamıyorsun ya da duymuyorsun. hiç birini istemiyorum tamam mı? Ben sadece seni istiyorum .Mutfak rafları, eskimiş, eşyalar hiç biri umurumda değil. Ne istiyorum biliyor musun?" Turna, Baran'ın yüreğinin üstünü okşayıp, kahverengi gözlere biraz daha yakından bakıp. "Önümüz kış ve ben senin salaş yattığını çok iyi biliyorum. O yüzden biran önce evlenip gece üzerin açık olduğunda yorganı üzerine örtmek istiyorum. Bu kışın da üşümeni istemem. Ve tabi kirpiklerimizin birbirine değebileceği kadar yakın olmak istiyorum sana."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD