When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Ömer, eve döndüğünde kapının kilit sesini duyan Gülüm, masada oturmuş, notlarını düzenlemeye çalışıyor, aklını bir türlü toparlayamadığı için yerinde sayıyordu. Adam içeriye girdiğinde ayağa kalktı, onu ayakkabılarını çıkarırken karşıladı. Ömer, inadına yapar gibi gittikçe güzelleşen kızın gülümsemesini gördüğünde eve neden geldiğini bile unutmuştu. Gülüm yine bir pantolon ve tişörtle geçiştirmiş, saçlarını birkaç örgüyle topuz yapmıştı. Yüzünde makyaj namına hiçbir şey yoktu. Ömer, onun açıktaki göbeğine bakıp “Gülüm, senin tişörtlerin neden hep kısa?” diye sordu. Gülüm, onun baktığı yere bir bakış atıp “Nesi var?” dedi. “Hani kıyafetlere karışmak yoktu?” Ömer, “Karışmıyorum, merak ettim… Ofise, şantiyeye falan böyle mi gideceksin?” dedi emin olmak için. Gülüm, onun telefonda dediğ