When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
“Bu yurt kaçta açılıyor?” diye soran Ömer, saate tekrar bir göz attı. İzin günüydü, uzun zamandır ilk defa dışarı çıkarken takım elbise dışında bir şeyler giymişti. Üzerinde oversize, lacivert bir sweet ve kot pantolon vardı. Ayağında spor ayakkabı, başında bir şapka… Şimdi genç bir delikanlı gibiydi. Yurttan çıkan öğrencilerin çoğu ona bakıyor, sonra önüne dönüp okuluna doğru dönüyordu. Yaslandığı arabanın kıyafetlerine uygun olmadığının farkındaydı ama izin günü diye spor bir araç bulmak da aklına gelmemişti. Telefonunu çıkartıp kıza yeniden bir mesaj attı. İlk mesajının üzerinde beş dakika geçmişti. Ömer, sabrıyla ünlü değildi. “Geliyor musun? Geleyim mi?” Gülüm anında cevap verdi. “Geliyorum dedim! Patlama!” Gece kaçmaya çalışmıştı ama Ömer’in adamı onu ensesinden yakalayıp yurda