When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Gülüm’ü salonda bıraktıktan sonra yatağa uzanan Ömer ne zaman uyuduğunu bile bilememişti. Telefonun ilk çalışıyla uyandığında uyuyalı henüz üç saat olduğunu fark etti. Ekrana bakınca alışkanlıkla hızlıca oturarak cevap verdi. “Kasap?” dedi uyku mahmuru sesiyle. Kasap “Öyle zıttık vıttık konuşmadığına göre kız yok, iyi,” dediğinde kaslarını esnetiyordu. “Kahve mi yaptın? Kız yoksa sana mı geleyim? Sana ne göt!” diyen Ömer, sinirle yükselen sesini kısıp “Ne oldu?” diye sordu. Kasap “Senden geriye kalan çamaşırları yıkadım, astım. Çocuklar malzemeleri getirmiş, yemeklik mi doğrayayım, kuş başı mı?” diye sakin sakin konuşurken giyindiğini belli eden sesler de ona eşlik ediyordu. Ömer, alayla araya girdi. “Hale Yenge yanında herhalde?” Kasap istifini bozmadan “Sana ne lan yengenin nered