When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Tekin arayıp toplantı haberini verdiğinde Ömer, üzerini giyinmiş, kıza veda bile etmeden evden ancak çıkmıştı. Emir Ali öğlene kadar beklemesini söylemişti. Bunu da pek önemseyecek halde değildi. Soluğu onun kapısında aldığında saat daha dokuz bile değildi. Beklemesine gerek kalmadan adam hazır bir şekilde kapıdan çıktığında suratı kırk kat halde arabasına yaslanmış, sigarasını yakmıştı. “Ayaklı kül tablası, sabah sabah yine mi yaktın şunu!” dediğinde sinirle soludu. Adama ters bir bakış atıp “Sana sabah, bana mı amına koyim,” diyerek derin bir nefes aldı. Emir Ali, alayla gülerek “Günaydın diyeyim de ayıl bari,” dediğinde sigarayı yere fırlattı. “Sana günaydın!” Emir Ali, bir an durdu. Ağzından o ismin çıkmasını hiç istemese de “Adez götü doğru söylüyor, sizi çok şımartıyorum ben!”