When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Emir Ali odaya girdiğinde pencerenin açık olduğunu görünce kaşlarını çattı. İçeri giren buz gibi rüzgar perdeyi havalandırıyor, yeni yeni yağmaya başlamış yağmur damlalarını odaya taşıyordu. Eylem hava serinlese diyordu, kalbine baharı, odasına da kışı getirmişti. Pencereyi kapattıktan sonra Eylem’in yatmakta olduğu yatağına yöneldi. Örtüye sıkı sıkı sarılmış kızın yüzü bile görünmüyordu. Yüzünü görebilmek için örtüyü kaydırdığında onun huzursuzca uyuduğunu fark etti. Elini uzatıp alnına dokundu. Yanağı ve boynunda da sevgiyle elini gezdirip ateşi olmadığından emin oldu. Uyurken sarılıp sarmalama huyunu biliyor, kızın bundan rahatsız olduğunu anımsıyordu. Bir de kolu böyleyken kızın canını yakabileceğini düşünmüştü. Zaten uymaması da gerekiyordu. İşleri onu bekliyordu. Yatağın yanına,