When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Emir Ali, sigarasından derin bir nefes çekerek araçtan indi. Sabahtan beri kaçıncı sigarası olduğunu bile hatırlamıyordu. Karşısında duran adamlara öylesine bir bakış attı. İzmariti ayakkabısının ucuyla ezerken paketten aldığı yeni sigarayı dudaklarının arasına yerleştirdi. “Ömer,” dedi hemen yanına doğru. “Buyur Abi,” dedi Ömer. “Bunlar neden burada, abileri nerede?” “Abileri firar,” dedi Ömer sıkkın bir şekilde. “Bunlar da inatla ötmüyor.” Emir Ali, yerde diz çökmüş adamların önüne sakin sakin yürüdü. Bitmiyordu! Dert bir değildi ki. Sigarasını yakarken yarım ağız, “Balık öter mi lan salak!” dedi. Sigarasından bir nefes çekip üflerken “Susuzluktan konuşamıyor bunlar. Bağla elini kolunu, at denize bak nasıl konuşuyorlar,” dedi. Ömer ya da diğerleri harekete geçmeyince “Lan buraya