When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
“Sen oturmaya devam et! Adamlar gelip yarın bize de sıksın, sen yine böyle aval aval izlersin!” Okan, oturmakta olduğu koltuktan kalkıp evin içinde sağa sola adımlamaya başladı. “Gidip sıkayım mı?” dedi babasına. “Adamlar gördükleri yerde kırk parça eder beni. Sezgin’e acımamışlar anlıyorum, o hiçbir şeyle alakası olmayan çocuğa da acımamışlar, beni mi hayatta bırakacaklar!” “Ben bir çocuk ayarladım, eve giren, çıkan herkesi gözlüyor. Evden çıkan olduğunda haber uçuruyor. Diğerleri, kim nereden geliyor, nereye gidiyor takipteler. Liman düzelene kadar tek işimiz bunlarla uğraşmak olsun. Öleceksek de ölürüz. Azdan az çoktan çok gider!” Okan bu işin sonunda zararlı çıkacağından emindi. Sezgin’in ölmüş olması canını sıkıyordu ama Tekin’le konuşup işleri büyütmek için de eline fırsat geçmiş