Görünmez bir bağ

1026 Words
Arkadaşının evde verdiği partiye katılmıştı Ayperi. Okul arkadaşlarının dışında da yabancı insanlar vardı. Yetişkinlerdi. Hiçbirini tanımıyordu. İçki, el altından parayla takas edilen şeffaf poşetteki hapları ve çiftlerin ileri giden yakınlaşmalarını görünce kendini güvensiz hissetti bir an. Kimdi bunlar? Ardına bile bakmadan kaçmak istedi burdan. Ama sonra vazgeçti. Kimin için önemliydiki? Babası yeni karısıyla balayındaydı. Annesi şu an kız kardeşinin düğünündeydi muhtemelen. Düğüne katılması için annesinin ısrar ettiğini hatırlayınca yüzünün kızardığını hissetti. "Niye eğlenmiyorsun yaa?" Ayperi yarı sarhoş olan arkadaşına garip garip bakıp "Kim bunlar Cemre? Şu koca koca adamlarla kadınları diyorum." "Onlar sevgilimin arkadaşları" "Pars'ın böyle arkadaşlarının olduğunu bilmiyordum" diye mırıldandı Ayperi. Cemre'nin taşkın kahkahasına anlam veremedi. "Onunla sadece arkadaştık. Hem Pars küçük biri. Yani tam erkek gibi değildi." Dedi Cemre. "Uraz" diye seslenip el salladı uzaktaki adama. Gelmesi için işaret etti. Ayperi ne diyeceğini bilemedi. Şaşkındı. "Uraz benim sevgilim Ayperi" dedi Cemre ve topuklarını kaldırıp Uraz'ın dudaklarına uzandı birden. Ayperi "Anladım" diye mırıldandı. Oradan uzaklaşıp havuzun kenarına gitti. Hizmetçinin içecek servis ettiğini görünce kendine meyve suyu istedi. "Çilekli süt içseydin bari" Karşısındaki adama öylece baktı. Bardağı hızlıca masaya indirdi. Adamın yanına oturmasına anlam veremedi. Yakışıklıydı. Keskin yüz hatlarına sahipti. Yirmi beş yaşlarındaydı. "Adın ne senin güzellik?" Güzellik Sihirli gibiydi bu sözcük. "İyi tamam sen söyleme adını. Benim adım Doğan" "A-ayperi" dedi titrek bir sesle. Burun kanatları hızla genişledi. İltifat sarhoş gibi etti onu. Ona güzel olduğunu hatırlatan adama tebessüm etti. "Sen niye içmiyorsun Ayperi? Yoksa ebeveynlerinden mi korkuyorsun?" "Ben kimseden korkmam" diye çıkıştı Ayperi. Kendini terk edilmiş ve kandırılmış hissediyordu. Ona kim kızacaktı ki? Şu an balayındaki babası mı yoksa düğündeki annesi mi? Doğan'ın masaya indirdiği yarısına kadar içki olan bardağı gözüne kestirdi seri bir hareketle bardağı kapıp başına dikti birden. Boğazı yandı midesi bulandı. Dişlerini sıktı. Doğan güldü "Dur deli kız yavaş ol biraz" "Deli değilim ben" diye hüzünlendi Ayperi. Birkaç dakika sonra başı feci ağrımaya başladı. Zihni bulandı. Belleğindeki her şey buharlaştı sanki. "Çok güzelsin" Bu iltifat şaşkınca bir gülümseme oluşturdu yüzünde. Ayaktaydı fakat onu ayakta tutan Doğan'dı. "Sen çok güzel bir kızsın" diye fısıldadı Doğan Ayperi'yi biraz daha kendine yaslayıp. "Hadi gel biraz dinlenelim" kızı kucaklayıp evden çıktılar. Merdivenleri inerken ayağı tökezleyince Ayperi kucağından kayıp kolunun üstüne düştü. Bir inilti koptu Ayperi'den. Doğan aldırmadan kucağına aldı yeniden yürümeye devam etti. Kızın elbisesinin cebinden çıkardığı anahtarın düğmesine bastı. Kapının açılma sesini duyunca arkasını döndü bu Ayperi'nin arabasıydı. Uykuya dalmış kızı arabaya bindirip direksiyona geçti. Saçlarını yüzünden çekip "Seninle çok güzel şeyler yaşayacağız güzellik" dedi soğuk, donuk bakışlarını kızdan çekmeden. Fakat ondan önce bu kızı müşterileri için ayarlamanın daha iyi olacağını düşündü. Siren seslerini duyunca irkildi birden. Cebindeki haplardan dolayı bir kez daha yakakanırsa eğer müebbet yiyeceğini biliyordu. Ardına bile bakmadan kurşun gibi fırladı. Kız için korkmasına gerek yoktu onu nasılsa yine bulurdu. ~~~~~~~~~~ Hastanenin acil bölümüne koşarak girip, "Ayperi!" dedi soluk soluğa. Aklını yitirmiş gibiydi Halide. Dehşetle etrafına bakınıyor kızını göremeyince göğsünün tıkandığını hissediyordu. Polis memurundan Ayperi'nin kaldığı odanın numarasını öğrenmişti Rıza. Halide'nin elini tutup "Bu taraftan." deyip seri adımlarla yürüdüler. Asansörü bekleyecek sabrının kalmadığını görünce merdiveni çıkmayı teklif etti Rıza. Soluk soluğa kızının kaldığı odanın kapısını açtı Halide. Kızını yatakta uzanmış, kolu sargılı görünce dudaklarından bir feryat koptu. İçi dağlandı. "İyi misin?" Vücudunu elleriyle kontrol edip delirmiş gibi "İyi misin kızım?" Diye tekrarladı. Başını göğsüne bastırdı "Ohh şükür yaşıyorsun" kızından içki kokusu alınca geri çekilip "Sen içki kokuyorsun" "Azıcık içtim" dedi Ayperi baygın baygın. Halide yıkıldı "Sen içki içemezdinki" diye çığırdı "Baban nerede bu saatte yalnız başına dışarıda işin neydi? "Kızınız on beş yaşında daha. Bir çocuğa araba vermenin mantıklı hiçbir yanı yok." Dedi polis memuru azarlaryan bir ses tonuyla. Halide polise dönüp "Kızımı nerede buldunuz peki? Arabayla birine mi çarptı yoksa?" Rıza araya girip "Sen kızınla ilgilen ben arkadaşla konuşur öğrenirim" deyip yanındaki polisle uzaklaştı oradan. Hastanenin bahçesine gidip ben cinayet bürodan başkomiser Rıza deyip rozetini gösterdi "Şimdi kızı nerede ve nasıl buldun?" "Amirim ihbar geldi bize. Sabıkalı yaşları yirmi beş ile otuz arası olan bir çete var hem uyuşturucu ticareti yapıyorlar hemde zengin reşit olmayan kız çocuklarını kandırıp sapkın fantezileri olan adamlara satıyorlar. Bu heriflerin birkaçını yakaladık fakat delil yetersizliğinden dolayı serbest bırakıldılar. Bu kız çocuğu da parti yapılan evin önündeki kapısı açık arabanın içinde baygın yatıyordu" "Ya güvenlik kameraları?" "Maalesef hepsi bozukmuş bizim arkadaşlar tek tek kontrol etmişler" "Kızın kanında uyuşturucu çıktı mı peki" "Sadece alkol çıktı" Derin bir nefes aldı Rıza. Bir şey demeden ilerledi. Halide'yi kızının koluna girmiş kapıdan çıkarlarken gördü. "Teşekkür ederim sana da zahmet verdim" "Zahmeti yok hadi binin arabaya" dedi Rıza arka kapıyı açıp. Anne kız arabaya binince "Polis arkadaşlar, yetişkin erkek ve kızlarında arkadaşının verdiği partiye katıldıklarını belirtti. Kimdi onlar tanıyor musun sen?" "Tanımıyorum hem sanane" diye ters ters konuştu Ayperi aynadan Rıza'ya bakıp. "Ayperi haddini aşma" "Bak kızım" "Kızın değilim senin. Ben ifademi verdim zaten. Sen şimdi ne diye beni sorguya çekiyorsun? Aa tabii sen annemin sevgilisi olarak bana babalık taslamayı görev edindin kendine değil mi başkomiser?" Halide yerin dibine girdi utanç ve öfkeyle kıpkırmızı olurken "Aramızda hiçbir şey yok Ayperi. Yeter artık" diye bağırdı. Göğsü sıkışıyor boğazı zonkluyordu. Sinirle gülüp "Aranızda görünmez bir bağ var sizin. Reşit değilim diye beni çocuk yerine koyamazsın sen anne. Kim bu adam ha kim? Bu kadar tesadüf anormal değil mi sencede? Hatırlıyor musun bu adamı ilk gördüğümde bana ne demiştin? Boşanmış bir kadınsam yeniden sevebilirim demiştin. Dedin anne inkar etme boşuna seni duydum ben. Sevdiğin adama bir bak bakalım. Adam daha kendi kız kardeşini koruyamamış gelmiş beni sorguya çekiyor" Rıza'nın kalbine kor düştü birden. Kendini küçülmüş ezilmiş hissetti. Kız haklıydı. Daha kendi kardeşini koruyamamıştı. Kızının sağlam kolundan tutup sertçe sarsıp "Kes artık kes" diye çığlık çığlığa bağırdı Halide. "Hemen özür dile Rıza'dan hemen" Diklenip "Özür dilemiyorum isterse beni tutuklayabilir umurumda bile değil. Siz ikiniz gerçekleri duymaya alışık değilsiniz" Halide cevap vermedi çünkü her cevap verişinde tartışma daha da alevleniyor Rıza'nın önünde rezil oluyordu. "Rahat bırak onu Halide" dedi Rıza düz bir sesle. "Sana bir şey söyleyeyim mi başkomiser?" "Ayperi lütfen" Rıza, Halide'nin sesindeki çaresizliği, yenilmişliği ve umutsuzluğu görünce artık dayanamadı. "Bana düşmanlık beslemeni anlarım da ama insan niye kendine düşmanlık besler onu anlamam" dedi Rıza Ayperi'nin sözünü kesip. "Sen memnun değilsin ama ben seninle tanıştığıma memnun oldum ve gözüm senin üzerinde olacak çocuk" Devam edecek..
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD